İkilem: Müzik yapmak herkesin haddidir asıl hadsizlik 'Herkes müzik yapmasın' demek
‘İkilem’, pandemide ‘Bir Sebebi Var’la girdi hayatımıza. Ardından ‘Kaybolurum Gülüşünde’ geldi. Her şarkılarının kendine has bir üslubu, tam ‘İkilem’ şarkısı dedirten bir tınısı var. Sonbaharda çıkaracakları albümün hazırlığında olan grup, cuma günü çıkan İbrahim Erkal ‘Hürmet’ albümünde ‘Burnumda Tütüyorsun’ şarkısını seslendirdi. Grubun solisti Serhat Karan ve müzisyen Uğur Ateş’le ‘İkilem’in yolculuğunu konuştuk.
Oya Çınar
* Sizi bizimle buluşturan ilk şarkınızın adı ‘Zamansız Şarkılar’ ve bence tüm İkilem şarkılarının özeti gibi. Siz kendi müziğinizi zamansız buluyor musunuz?
Uğur Ateş: Bugün zamansız diye adlandırdığımız şarkıları dinleyerek büyüdük zaten. Çalışırken, üretirken de her zaman oradaki melodik yapılar üzerinden gidiyoruz. Özel çaba yok ama neyi duymak istiyorsak üretimimiz de ona göre oluyor. Haliyle 20 yıl sonra da dinlenmeyi arzu ederiz.
* Tüm şarkılarınız bir hikaye anlatıyor… Peki, hikaye genellikle sizi mi buluyor, siz mi hikayeye gidiyorsunuz?
Serhat Karan: İkisi de oluyor. Evet bir hikayesi, bir arka planı var yazdığım tüm sözlerin ama bu bazen benim yaşanmışlığım, bazen Uğur’un bir hikayesi, bazen tanık olduğumuz herhangi bir olay olabiliyor.
* ‘Bir Sebebi Var’ şarkınızın dinlenmesi 100 milyonu geçmişti en son ben takip etmeyi bıraktığımda. Bu rakamların sizdeki karşılığı ne?
U.A.: Özellikle o şarkı bizim dönüm noktamız. Yolculuğumuzu temelden etkileyen bir ivme yarattı ve de açık söylemek gerekirse beklediğimiz bir şeydi. Bir arkadaşımızın mutfağında yaptık o şarkıyı. Bir pandemi dönemi şarkısı. Bizi üç yaşındaki çocuğa da 70 yaşındaki insana da ulaştırdı. Bize çok sağlam bir temel yarattı.
* Şarkıyı bu kadar sevdiren ne peki sizce? S.K.: Bilmiyorum.
U.A.: Serhat’ın şarkısı olduğu için o bilmiyorum der, (Gülüyor) ama ben biliyorum. Şarkı içinde birçok hissi barındırıyor. Duygusal ama pozitif bir yerden. Negatif bir anlatımı da var ama o negatifliğe yaslanmıyor, oradan güç alıyor. Tekrar ayağa kalkacağının hissini veriyor ve bunu çok tatlı, muzip bir dille anlatıyor.
‘CEMALİ’ RUHUMUZA YAKIN BİR GRUP
* Mehmet Coşkundeniz sizi 90’ların ‘Cemali’ grubuna benzettiğini söyledi. Bunu daha önce duymuş muydunuz?
S.A.: Müthiş bir benzetme. Cemali’nin ‘Duymak İstiyorum’ şarkısını çok uzun süre sahnede çaldık. Buradan onlara da selam olsun. Duymamıştım daha önce ama ruhumuza yakın bulduğum için çok mutlu oldum bu benzetmeye.
* “Herkes şarkı söylemesin, müziği yozlaştırıyorlar. Eğitimi olmayan müzik yapmasın, ne hadlerine” diye düşünen çok insan var. İkiniz de konservatuar mezunu olduğunuz için özellikle merak ediyorum fikrinizi. Eğitimi olmayan müzik yapmasın mı?
U.A.: Ben asıl bu bakış açısını hadsizce bulurum. Emek kutsaldır ve ben şahsi olarak emeğe ve çabaya çok saygı duyarım. Bana hitap etmeyebilir, dinlemem ayrı konu ama her isteyen müzik yapmasın diye bir bakışı doğru bulmuyorum. Müzik, resim gibi bir sanat dalı değil. Çok daha soyut bir üretim. Bizim okulda aldığımız terbiye de böyle bir terbiye değil zaten. Önyargı ve tahammülsüzlük bizde çok yaygın maalesef. İbrahim Tatlıses okullu değil ama okullarda analiz edilen bir hançeresi var. Eğitim sadece okulda olmaz. Kendi adıma sahnede öğrendiklerimi okulda öğrenmedim mesela.
UĞUR ATEŞ: SERHAT’IN ŞARKI SÖZLERİ BENİ BİR MEKTUP GİBİ ÇOCUKLUĞUMA POSTALIYOR
* Metaforik olarak aşkın sizdeki karşılığı ateşle mi ilgili? Şarkı sözlerinizde özellikle dikkat ettiğim bir detay bu.
S.K.: Evet, çok tutkulu bir duygudan bahsediyoruz. İyisiyle, kötüsüyle aşkı kabullenme durumu bu biraz. Aşk denince benim aklıma çiçekler, böcekler gelmiyor şahsen. O çok anlık ve başlangıca ait bir his. Aşkın bütününde acı var, özlem var. Dolayısıyla şarkı sözlerime de öyle yansıyor.
U.A.: Şarkıları daha çok Serhat yazdığı için benimle paylaştığında bana geçen his hep sıcaklık oluyor. O özlediğimiz, hep aradığımız, insanın mükemmel formu çocuk olduğumuz dönemdir ya hani… Serhat’ın sözleri beni bir mektup gibi hep oraya postalıyor.
MÜZİĞİMİZ BİZİM YAŞAM ŞEKLİMİZ
* Sözlerinizde hiç ağdalı, arabesk bir bakış yok. Beddua yok, seksist hiçbir şey yok. Tabir yerindeyse ‘terbiyeli’ bir üslubunuz var. Genel duruşunuzda da sanki ‘efendi bir serserilik’ var. Bunun üzerine hiç düşündünüz mü?
S.A.: Düşünmemiştim açıkçası. Daha ‘efendi’ sözler yazalım, müziğimiz de o şekilde tınlasın gibi bir motivasyonumuz yok ama şu var; yaşam şeklimiz, gerçek hayattaki üslubumuz neyse müziğimiz de onu yansıtıyor. İçimden gelen bir duyguyu bir forma sokmak için kesinlikle çaba göstermiyorum. Teknik çaba ayrı, orada büyük çabamız var ama bu duygunun ifade edilişini bir şekle sokmak üzerine olmuyor asla.
‘BİR SEBEBİ VAR’ PANDEMİDE BİR STÜDYONUN MUTFAĞINDA ORTAYA ÇIKTI
* Pandemide, ‘Bir Sebebi Var’ şarkısının yapıldığı mutfağa gidelim. Tam olarak ne yaşandı o mutfakta?
U.A.: Ne yaşanmadı ki! (Gülüyor) Şaka bir yana ilk kaydı yapmadan önce, bir buçuk sene çalıştık biz şarkıya. Farklı sound’lar denedik, ciddi bir mesai harcadık üzerine. Sonra pandemi döneminde herkes, pandemi geçsin diye beklerken biz artık, “Neyi bekliyoruz?” kafasına geçtik. O dönem Cihangir’de bir stüdyomuz vardı. Mutfak da oranın mutfağı. Serhat bana şarkıyı getirdiğinde zaten ben çok inanmıştım. O gün, “Hadi, vaktidir!” dedik ve şarkı sizinle buluştu.
* Tanışma anınızı hatırlıyor musunuz?
S.K.: Tabii 2005 konservatuar yılları… Okul biterken Uğur çoktan daha profesyonel olarak çalışmaya başlamıştı. Reklam müzikleri yapıyordu. Ben de yüksek lisansa başlarken bir taraftan, “Bundan sonra ne yapmalıyım?” kafasına geçmiştim. Uğur’a “Yanına geleyim, birlikte üretelim” dediğimi hatırlıyorum. Her şey böyle başladı.
- Ilık suyun içine ekleyin! Safra kesesindeki toksinleri atıyor: Kolesterolü damardan kazıyıp atıyor
- Hastalık kapıyı çalmadan deneyin! Boğazdaki balgamı anında kesiyor, hırıltı ve kuru öksürüğün kökünü kurutuyor
- Evde kokusuz balık için bu yöntemi kullanın! Her zerresini emiyor, hem pratik hem lezzetli
- 2 kaşığı kolesterolü damardan siliyor! İmmün sistemini güçlendiriyor: Vücudu protein deposuna çeviriyor
- Kuru kuru öksürüğe son veriyor! Babaannelerimizin yaptığı tarif: Meğer böyle 100 yaşına kadar yaşıyorlarmış