Magazin'Olmaz' dediğim kim varsa aşk yaşadım

'Olmaz' dediğim kim varsa aşk yaşadım

Paylaş
'Olmaz' dediğim kim varsa aşk yaşadım

Ekin Türkmen bir neslin hafızasına Ekmek Teknesi'ndeki rolüyle kazındı. Bir süredir 'Melike Hatun' olarak ekranda. Konu aşka gelince "Ne kadar 'Bununla asla olmaz' dediğimiz adam varsa, gittik, onlarla olduk. İlk buluşmada ‘Evliyim’ diyen bile oldu. Tepki verince de 'Amma abarttın' diyerek üste çıktı" şeklinde konuşuyor.

Ekin Türkmen, bir neslin hafızasında ‘Ekmek Teknesi’ndeki rolüyle kayıtlı. 17 yaşından beri hayatımızda. Hâlâ çok genç. Onun yaşında yeni ünlü olanlar var ama o biraz yılların yorgunluğunu taşıdığını söylüyor. Çok samimi ve çok içten. Bir süredir ‘Melike Hatun’ olarak ekranda. Konu aşka gelince diyor ki: Ne kadar ‘bununla olmaz’ dediğimiz adam varsa, hep gidip onlarla olduk. Aşk, mantığı devre dışı bırakıyor maalesef.

Haberin Devamı

NE KADAR ‘OLMAZ’ DEDİĞİMİZ ADAM VARSA GİDİP ONLARLA OLDUK

Nasılsınız? Tatildesiniz sanırım…

Teşekkür ederim iyiyim. Ailem İzmir’de. Yazın buradayım genellikle. Tatil mi dersiniz artık bilmiyorum ama genel rutinim böyle.

Biraz eski röportajlarınızı okudum ve çok ilgimi çeken bir cümlenize rastladım. “Çok çalışmayı gözüm yemiyor” demişsiniz. Bu tembellik mi yoksa doygunluk mu?

Ben 17 yaşımda çalışmaya başladım. Başladığım yıllarda biz günde 18 saat çalışıyorduk. Şimdi şimdi biraz daha düzene girdi ve 12 saate indi çalışma süreleri.

12 saat bile çok acayip ve insanüstü bir zaman dilimi değil mi?

Düşünün işte… Şimdi saatlerin düzenlenmiş hali. Demem o ki o zamanın koşullarıyla, o kadar yoğun çalışınca insana bir durma, daha yavaş hareket etme duygusu geliyor.

Haberin Devamı

‘Tükenmişlik sendromu’nu Meryem Uzerli hayatımıza sokmuştu ama son dönemde Müjde Uzman’la yeniden gündeme geldi. Sizinki de biraz böyle bir his mi?

Eskiden böyle bir ifade yoktu tabii hayatımızda ama ben bu duyguyu çok iyi anlıyorum. Müjde belki uzun yıllar aynı şartlarda çalışmamıştır ama şu an denk geldiği setin şartları belki çok ağırdır ve o duyguya girmiştir. Ben kendi hissimi böyle adlandırmadım ama zaman içinde daha yavaş hareket etme duygusu oluştu bende de.

Bu ifadenizden ben çok hırslı olmadığınız sonucuna vardım. Doğru mu tespitim?

Doğru. Belki mesleğin başlarında yine hırs demem ama daha motive ve azimliydim. Çok uğraş verdim. İzmir’den otobüsle gelirdim İstanbul’a. O zaman yollar şimdiki gibi de değil, düşünün. O başvuruyu yapmak için o yolu tepmek… Şimdi düşününce, “Nasıl yapmışım?” diyorum. Ama gençlikte bazı şeyleri tolere etmek daha kolay zaten. İlk işim ‘Ekmek Teknesi’ydi ve o dönemin en çok izlenen dizilerinden biriydi. Bir sonraki işim de öyle oldu ve aslında hiç strateji gütmeme, büyük hırslar yapmama gerek kalmadı zaten.

Sezon arası verdi ama ‘Selahaddin Eyyübi’de Melike Hatun olarak ekrandasınız. Zevkli mi Melike Hatun’a hayat vermek?

Zevkli ama dönem işlerinde nedense hep erkek üzerinden anlatılıyor hikayeler. “Seyirci bunu istiyor” diye bir şeye inanmıyorum ben. Seyirci dediğimiz şey binlerle değil milyonlarla ifade ediliyor neticede. Her hikayenin farklı bir alıcısı oluyor. O yüzden daha kadın odaklı hikayelerin yazılmasını çok isterim.

Haberin Devamı

“Yaptığım her işte yaradılış gayemin ipuçlarını arıyorum” diyen biri olarak, o gayeyi buldunuz mu?

O bir yolculuk… Hâlâ arıyorum.

Çoğu insan hayattaki en büyük tutkusu ya da en başarılı olduğu konu neyse onu yaradılış amacı gibi görüyor…

O kadar abartmayalım tabii. Mesela bir doktor gibi hayat kurtarmıyoruz neticede. Ama işimizi tutkuyla yapmak önemli.

AŞK BENİ HEP ÖZGÜRLEŞTİRDİ

En sevdiğim soruya gelelim, aşkı nasıl tarif ediyorsunuz?

Benim de en sevdiğim konu. (Gülüyor) Hayatımda olduğunda beni motive ediyor, her şeye daha pembe bakıyorum ve daha yaratıcı oluyorum.

Bazıları tutsaklığa, bazıları özgürlüğe yakın buluyor aşkı. Sizde hangi duygu daha baskın?

Beni özgürleştirdi hep aşk. Öyle hissediyorum. Daha yaratıcı oluyorum her şeyden önce. Şu an mesela hayatımda eksikliğini hissediyorum ve çok canım sıkılıyor. (Gülüyor) Aşk, hayatı daha eğlenceli bir yere dönüştürüyor benim için.

Haberin Devamı

Evlilikle ilgili hisleriniz nasıl?

Çok keskin fikirlerim yok ama şu ana kadar beni o duyguya inandıran biri de olmadı açıkçası. Evlenme teklifi aldığım, o noktaya geldiğim insanlar oldu ama bütünüyle ‘evet, bu’ inancına girmedim hiç.

ESKİ EVLİLİKLERE BAKIN ERKEKLERİN YİNE HEP BİR VUKUATI VAR

Sizce günümüzde tek eşlilik niye bu kadar zor? Kadın ya da erkek fark etmeksin, etrafımda çoğu insan tek eşli olmakta zorlandığını söylüyor…

Bence günümüzde değil hep zormuş. Eskiden, o yıllarca süren ve romantize edilen evliliklere bakın, erkeğin hep bir vukuatı var. Bazıları kültüre ve çevreye göre daha açık ve aleni yaşamış bunu. Biriyle resmi nikahlı olup başka eşleri olan erkekler var. Kadınlar bunu toplum baskısı yüzünden daha kapalı yaşamış olabilir ama neticede eskiden de durum çok parlak değilmiş yani.

Şu anki tabloya, günümüz ilişkilerine bakınca ne görüyorsunuz?

Benden daha genç olanlarla, yeni nesille konuştuğum zaman hep iki şey duyuyorum. Erkekler diyor ki, “Kadınların odağında artık bir tek para var.” Kadınlar da erkeklerin kendilerini çok seçenekli hissettiklerinden yakınıyor. Tabii bunda sosyal medyanın da çok etkisi var.

Haberin Devamı

Artık, “Seks yapacağım erkekle, ilişki yaşamak istediğim erkek farklı” diyen kadınlar da var. Buna ne dersiniz?

Kendilerini kandırıyorlar. Böyle diyen bir kadına inanmıyorum. Eni sonu duygu arıyor hepsi. Bulamayınca belki kendini bu şekilde avutuyor.

İLK BULUŞMADA ‘EVLİYİM’ DİYEN OLDU

Hayatınızın bir anına ışınlansanız, oradan bambaşka bir yolculuğa yürüme şansınız olsa, hangi ana dönüp, nereye gitmek isterdiniz?

Üniversite yıllarına dönmek ve tiyatroya daha çok ağırlık vermek isterdim.

Yarın sabah uyandınız ve meğer tüm hayatınız bir rüyaymış… Ne derdiniz?

Güzel bir rüya derdim ve nasıl bir hayata gözümü açtığımı merak ederdim.

Nasıl bir erkekle asla olmaz?

Bunları hep tek tek sıraladık ama hep gittik ve o, ‘olmaz’ dediğimiz adamlarla olduk. (Gülüyor) O yüzden büyük konuşmak istemiyorum. Ne kadar ‘asla olmaz’ dediğimiz biri varsa gittik onlarla olduk. Aşk ve hormonlar biraz böyle çalışıyor maalesef. Mantık devre dışı kalıyor. Yine de bir tercih hakkım varsa kendiyle çok uğraşan, kendiyle fazla ilgili, mesela sürekli sosyal medyada kendini paylaşan, ‘selfie erkeği’yle olmaz.

Çok talihsiz bir ilk date anınız var mı?

Var maalesef. Yemeğe çıktık. Sohbet sırasında bir yerde dünyanın en normal şeyi gibi evli olduğunu söyledi. Ben şok halinde ‘nasıl ya?’ diye tepki verince de “Of Ekin, çok abarttın!” dedi. Böyle insanların azalmasını diliyorum. (Gülüyor)

‘SEYİRCİ BUNU İSTİYOR’ DİYE BİR ŞEY YOK

Estetik meselesine nasıl bakıyorsunuz? Mesleğiniz özelinde, “Oyuncu estetiksiz olur” diyenlerden misiniz?

Bence estetik çağın buluşlarından biri. Bir insanın kendiyle ilgili özel bir şikayeti varsa, mutsuzsa, bunu bu yolla çözmesinde bir sorun göremiyorum ama her konuda olduğu gibi doz çok önemli. Mesleki olarak bakınca da aynı şey. Mesela biri var, isim vermeyeyim, kızın oyunculukla alakası yok. Ama her an her yerde hayatımızda. Her işte başrolde. Tüm markalar onunla çalışıyor.

Bu konuda bir sektör eleştiriniz de var mı?

Var tabii. Benim oyunculuğa başladığım zamanlarda yapımcılar gerçek, hayatın içinden karakterler arardı. Özellikle kilolu adam, kilolu kadın arayanlar vardı. Avrupa sinemasından bir örnek hatta, belki izlemişsindir sen de. ‘Baby Reindeer’. Gerçek hikaye, oyuncular gerçeğe o kadar yakın ki. Şimdi bizde tüm karakterler kusursuz tiplerden oluşuyor.