Arzu Okay'ı Türk Sineması'nın başrol oyuncusu olarak tanıdık. Erotik filmler döneminin de başrol oyuncusu idi. 32 yıldır yaşadığı Paris'ten döndü. Aynı zamanda 37 yıl aradan sonra Görkem Yeltan imzalı 'Yemekteydik ve Karar Verdim'le sinemaya dönüş yaptı... Arzu Okay'la İstanbul-Topağacı'ndaki evinde buluştuk
Röportaj: Seral Cumalı
seral.cumali@posta.com.tr
Nasıl bir dünyaya gözünüzü açtınız?
Annem ev kadını, babam taksi şoförü. Orta hallinin altında bir aile. Ben çok küçükken annemle babam ayrılıyor. Annem başka birisiyle evlendi, o evliliği de yürümedi. Bu arada ben büyümüştüm. 14 yaşında bütün hayatın yükü üzerimde kaldı.
Ben sizi fotoromanlarda tanıdım...
14 yaşındaydım, Zeki Müren’le fotoromanda oynayacak bir kız aranıyordu. Annem resmimi başka bir isimle gönderdi. Beni seçtiler.
Nasıl bir ikili oldunuz?
Çok küçüktüm. Zeki Müren çekim aralarında açık bir şeyler anlatırdı. O zaman bana “Sen çık dışarı çocuğum” derdi.
Sinemaya geçişiniz nasıl oldu?
15 yaşında Günaydın’ın eki Saklambaç’ın Sinema Güzeli Yarışması’na girdim. Onu da kazanıp İtalya’da yarıştım. Orada 4’üncü oldum. Dönünce Ayhan Işık’la başrol oynadım. Okul da kaldı.
Setler dışında yaşamınız nasıldı?
Her dönem solcuyum! Setten çıkıp grevlere gider, grevcilere yemek yapardım...
“Babamı 17 yaşındayken arayıp buldum”
100 küsur başrolden sonra erotik filmlerde oynadınız? Anneniz ne diyordu?
Bir gün bana “Utanmıyor musun bu resimleri çektirmeye?” dedi. Ben de “Sen utanmıyor musun bu parayla yaşamaya?” dedim.
Ya babanız?
17 yaşında annemle kavga ettim. Ben de ‘Gidip babamı bulayım’ dedim... Çalıştığı taksi durağını öğrendim, gittim. Bakıyorum; hangisi babam acaba diye. O zaman taksi duraklarında kahyalar var, ona sordum. “Niçin arıyorsunuz?” dedi. “Kızıyım” dedim. Adam seslendi. Başında tüylü fötr şapkayla birisi geldi. “Buyurun? dedi. “Ben Arzu” dedim. “Hangi Arzu?” dedi. “Kızın Arzu” dedim. “Hı?” dedi. Unutmuş bile. Sonra buluştuk, eşiyle geldi, sevmediler beni...
İlk ve son görüşünüz mü oldu babanızı?
10 sene sonra 23 yaşında sinemayı bıraktım, ticarete atıldım. Babamı yolda gördüm, kırdım direksiyonu; önünde durdum. “Artık görüşelim, sen bana yarın öğlen yemeğe gel. Ama yalnız gel. Baba-kız konuşalım” dedim. Bir masa kurdum, kafaları çektik. Konuştuk. O günden sonra karısı da beni kabul etti. Hatta annemle de barıştırdım, birlikte babamın karısına yemeğe gidiyorduk, o da bize geliyordu.
Sormadınız mı niye sizi yok saydığını?
Anlatmak istedi, “Anlatma” dedim. Ne anlatacak ki affettirecek. Böyle bir şeyin hesabı verilmez. İyi ki yapmışım bunu, iki sene sonra babamı kaybettim.
Sinemadan ihracat rekortmenliğine
Şarkıcılık da yaptınız...
12 Eylül öncesiydi. Turneye çıktım, 67’nci gününde dayanamayıp bıraktım. Sesim çok kötü ve topu topu 5 şarkı biliyorum. 24 yaşındaydım, Mikrofonu yere koydum, “Ben bu işi bırakıyorum” deyip çıktım. Sahne hayatım o gün sona erdi.
Arzu Okay nasıl iş kadını oldu?
Bir tanıdığım; “Laleli’de dükkan açtım, ver paranı çalıştırayım” dedi. “Faize para vermem” dedim. “Ortak olalım” dedi, kabul ettim.
Ne sattınız?
Polonyalılar tencere, tabak, kristal, kumaş getiriyordu. O zamanlar kadınlar gün yapardı. Kumaşları arkadaşlarıma veriyordum, annelerinin günlerinde satıyorlardı. Biz de o parayla deri alıp satıyorduk. Hilton Oteli’nde bir fuar vardı, koleksiyon hazırladım, katıldık. İç piyasaya satarım diyordum, ihracat müşterisi çıktı. İş büyüdü, ihracat rekortmenleri arasında ödül aldım. Ödülü Işın Çelebi vermişti. Gözünde şunu gördüm; “Ben bu kadını tanıyorum ama nereden!”
Paris’e yerleşmeye nasıl karar verdiniz?
Kendi malımızı kendimiz satalım dedik. Bu arada kızımın babası Ahmet Neidik’le tanıştım, rehberdi; o da bizimle çalışmaya başladı. Bir yıl sonra 1985’te 29 yaşındayken evlendik. 87’de Paris’e gidip bir yer açtık.
Paris’te ne yaptınız?
Orada da iyi satış yaptık. 87’de kızım Eda doğdu. Paris’te yaşıyorduk, ama doğuma İstanbul’a geldim. Bunu sevdiklerimle paylaşmak için. Körfez Savaşı’nda bir battık, pir battık.1992’de boşandım. Aşk ve huzuru Foça’da buldu
Onca yıl sonra Türkiye’ye dönmek nasıl?
30 yıldır Paris’teydim. 3 senedir kızım Eda İstanbul’da yaşıyor. İstanbul’da evim ve arkadaşlarım her zaman var oldu. 2-3 ayda bir gelirdim. 6 yıldır birlikte yaşadığım, hayat arkadaşım Nihat, Foça’da yaşıyor. Bana bir gün dedi ki; “Daha ne kadar güzel gün yaşayacağız bilmiyoruz, neden temelli gelmiyorsun?” O kadar haklıydı ki; kalktım geldim!
Onun için döndünüz o zaman?
Evet. Ona çok aşık oldum. Kendimi beğendirmek için 20 kilo verdim! Nihat’tan önce siyah Afrika’ya yerleşme planım vardı. Hayatımda hep radikal kararlar verdim. 13’ümde okulu, 23’ümde sinemayı bıraktım. 30’umda Fransa’ya gittim, 60’ımda döndüm. Fransa’dan alacağım emekli maaşımla Afrika’da rahat rahat yaşarım diyordum... Benim işim belli olmaz, o da olur belki!
Nasıl bir hayatınız var burada?
Çok sade. Lüksü müksü olan bir kadın değilim. Çok para kazansam da böyle yaşayacağım. Yine balık tutmaya çıkacağım, yine aynı yerde yemek yiyeceğim. Foça’da yaşam için çok para gerekmiyor zaten...
“Aç kaldığım için erotik filmlerde oynadım”
Neden erotik filmlerde oynadınız?
Çünkü aç kaldım! Oyunculuktan başka bir mesleğim yok ve sadece erotik filmlerden teklif geliyordu. Bir gün tak etti. Teklifleri kabul ettim.
Sinemadan para kazanmadınız mı?
Öncekilerden hiç kazanmadım, ancak geçindim. Erotik filmlerden kazandım. Ben bunu iş olarak gördüm. O filmler için “Evet ben kötü filmlerde oynadım” diyorum. Çünkü o dönem burada kötü film çekiliyordu. Herkesin tek gayesi para kazanmaktı.
Bu filmler gösterilirken normal hayatta neler oluyordu?
Sen kendin başka birisin. Ama sokakta “İşte o! Karıya bak” diye bakıyorlardı.
Nasıl başedebildiniz?
Bir ara psikolojik destek aldım, sinirlerim çok bozuldu. Erotik filmlerde oynamaya dayanamıyordum, bir gün bıraktım, o parayla Londra’ya dil öğrenmeye gittim. Para 7 ay yetti, döndüm.
Pişman mısınız o filmlerde oynadığınız için?
Hiç pişman değilim. Öyle gerekiyordu. Bugün yine beğendiğim bir filmde oynayacaksam ve senaryoda varsa soyunur, sevişirim.
60 yaşında!
Ne var? 60 yaşındaki kadınlar kocalarıyla yatağa giyinik mi giriyorlar?
- Canan Karatay ısrarla tavsiye etti: Karaciğeri temizliyor, 1 yemek kaşığını sıcak suya katınca bağırsakları motor gibi çalıştırıyor! Padişah baharatı olarak da biliniyor
- İbrahim Saraçoğlu tarifini verdi: Kalp damarlarını yağ sökücü gibi temizliyor, doğal tansiyon ilacı! Basurun en kesin çaresiymiş
- 'Bugün ne pişirsem' diyenlere günün menüsü (25 Kasım 2024)
- Egzama, mantar ve sedefin kökünü kurutuyor! Cildi pamuk gibi yapıp tek gecede 10 yaş birden gençleştiriyor, E vitamini deposu
- Pekmezin içine ekleyip kaşık kaşık yiyin! Hırıltı, öksürük ve balgamın kökünü kurutuyor, demir depolarını fulleyip kemikleri betona çeviriyor!