8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın büyük oğlu Ahmet Özal. İş adamı, eski siyasetçi ve milletvekili. Gençler onu sosyal medya caps’lerinden tanıyor. Siyasi gündem sıcakken kendisini ziyaret ettik. Eski günleri, Turgut Özal’ı, siyaset adabını ve kaçınılmaz olarak seçimleri konuştuk. Diyor ki: Babam tek bir gazeteciyi bile işinden attırmadı. Bugün bu kadar gazetecinin hapiste olmasını şaşkınlıkla izliyorum
Alev Gürsoy Cimin
alev.gursoy@posta.com.tr
İyi görünüyorsunuz...
Her şey yolunda. Kafam rahat, sağlığım iyi. Siyasette olmayınca daha iyi oluyor insan. 2002 seçimlerinden sonra siyasetle ilgilenmedim. Ama yakından takip ediyorum, özellikle ekonomiyi ve dış politikayı. Dış politikada çok sıkıntı var.
Ekonomiyi nasıl görüyorsunuz?
O da sıkıntılı. 24 Haziran sonrası daha da sıkıntılı olacak. Esas zam ve vergilerin o zaman geleceğini düşünüyorum. Hangi hükümet olursa olsun... Ekonomide ciddi ve radikal kararlar alınması lazım.
İKİNCİ TURA MUHARREM İNCE KALACAK, HDP BARAJI AŞARSA AKPARTİ ÇOĞUNLUĞU SAĞLAYAMAZ
24 Haziran seçimiyle ilgili öngörünüz nedir?
Bir önceki seçimlerden daha farklı ve zor geçeceği kesin. Öncesinde sadece iki aday varken, şimdi altı aday var ve parti ittifakları söz konusu. Bu da oyların dağılacağı anlamına geliyor. İkinci tura büyük ihtimalle Muharrem İnce kalır. Meral Akşener’in kalacağını düşünmüyorum. Meclis aritmetiğine gelince, HDP barajı aşarsa AK Parti ve MHP çoğunluğu sağlayamaz.
O zaman ne olur?
O zaman kanun çıkarmak için Meclis’in yürütmeyle, yani Cumhurbaşkanı ile anlaşması gerekiyor. Bu da uzlaşma kültürünü gerektiriyor. Türkiye ise uzlaşma kültürüne alışık değil.
Bizde nasıl durum?
Bizde durum şu: Hiçbir dönemde hükümet doğru bir şey yaptığında, muhalefet alkışlamadı bugüne kadar. Ama bu sistem değişikliğiyle birlikte ülkemizde de uzlaşma kültürünün gelişeceğini ümit ediyorum.
Var mı seçimlerde desteklediğiniz bir aday?
O bende kalsın. Ama Tayyip Erdoğan’ı zamanında çok destekledim. Mesela 1994 yerel seçimlerinde Refah Partisi’nin İstanbul adayıydı, hiçbir televizyon kanalı kendisini ekrana çıkartmıyordu. Sahibi olduğum Kanal 6’ya Tayyip Erdoğan’ı 7-8 kere çıkardım, 2’şer saatten. O seçimi 1 buçuk puanla kazanmasında tahmin ediyorum Kanal 6’nın çok etkisi oldu. O yıllarda Türkiye’nin bir numaralı kanalıydı.
Erdoğan’ın iktidarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
2002-2008 arası muhteşemdi. Dünyadaki ekonomik krizle 2009’dan itibaren sıkıntıları başladı. Ahmet Davutoğlu’nun da dış politika ve ekonomide hataları oldu. Tabii 16 yıl hükümette kalmak kolay değil. İnsanı yıpratır. Çevresini de zaman zaman yanlışa yönlendirir. Onun için Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması bana göre doğrudur.
Neden?
Çünkü o kadar hata var ki düzeltilmesi de Sayın Erdoğan’a kalmalıdır. Ve danışmanlarına tabii... Hataları en iyi onlar biliyorlar.
Babanız Turgut Özal’ın ölümüyle ilgili açıklamalarınız sosyal medyada espri konusu oldu. Her gün caps’lerinizi görmeye başladık.
En son benim resmimi de koyarak, “Babamı izotop öldürdü” caps’ini yaptılar. Bazen orantısız zeka oluyor, ben bile gülüyorum. Fakat ölümle şaka olmaz... Sonuçta ölen kişi babamdı. Türkiye’nin en önemli devlet adamlarından biriydi.
Sanki bu ortamı biraz da siz yarattınız. Babanızın ölümüyle ilgili farklı iddialarınız oldu...
Babam ölmedi, öldürüldü. Mezarı açıldıktan sonra yapılan araştırmada dört farklı zehir çıktı. Dönemin adalet bakanı da “Zehir var” dedi. Hatta mezar açılınca kabrinin su içinde olduğunu gördüler. Orada su olmaz. Sonra Terörle Mücadele’den geldiler ve ceset çabuk çürüsün diye su bastıklarını söylediler. Fakat çürümemiş. 2012’de, ölümünden 19 yıl sonra... Neden çürümediği konusunda tıbbi bir açıklama da yapamadılar.
Kim öldürmüş olabilir?
Yurtdışı ilişkili olduğunu düşünüyorum. Sadece Türkiye ile alakası olduğunu sanmıyorum.
Özlüyor musunuz babanızı?
Her geçen gün daha fazla özlemeye başladım. Zaman zaman onu arıyor yüreğim, danışayım istiyorum ama yok! Baba eksikliği tamamlanmıyor...
Semra Özal ile Turgut Özal 1954'te evlendi ve üç çocukları oldu.
BABAM KENDİSİNİ SEVMEYEN SANATÇILARI DAHA ÇOK SEVERDİ
Özal soyadının avantajlarını yaşadınız mı?
Daha çok dezavantajı oldu. Babamın başbakanlığı döneminde hiçbir iş yapamadım Türkiye’de. Laf olur diye babam da istemedi. Suudi Arabistan, Irak, İran’da çalıştım. Amerika’da okudum ve 15 yıl yaşadım. Babamın bakanları bile tanımazdı beni. “Efe ve Zeynep dışında Ahmet diye bir oğlu da mı var” derlerdi.
Hiç avantajı olmadı mı cumhurbaşkanı ve başbakan oğlu olmanın?
Yetişme kültürüne bağlı. Amerika’da 16 yaşında ehliyetimi aldım. Babamdan araba istedim, o da aldı. Ama yağ lazım, benzin lazım... “Git çalış, bu arabayı kullanmak istiyorsan” dedi. O zaman Dünya Bankası’nda çalışıyordu. 16 yaşında McDonalds’da yerleri süpürerek işe başladım.
Katı mıydı babanız?
Çok yumuşaktı. Ama kendi ayaklarımız üzerinde durmamızı isterdi. Lise sonda bulaşıkçılık, garsonluk yaptım. Üniversitede benzin pompacılığı, tır şoförlüğü yaptım. Çocukken de devlet memuruydu babam, memur maaşı alırdı. Devlet okullarında okudum. 1980’lerde, 1990’larda babamın başbakanlığı döneminde basında, magazin dergilerinde de resimlerimi görmemişsinizdir.
Kardeşleriniz ve anneniz daha magazineldi...
Babam ve annem sosyalliği severdi. Babam konsere gitmeye bayılırdı. Kendisini sevmeyen sanatçıları daha çok severdi, özellikle onlara giderdi. Zeki Alasya ve Metin Akpınar’ın ‘Yasaklar’ oyunu vardı o dönem, 80’lerde. Babamın aleyhine skeçler yaparlardı. Bir gün gittik beraber en öne oturduk. Babam kahkahalarla güldü. Program sonunda dedi ki, “Gel, Zeki ile Metin’i kutlayalım.” Kulise gittik, “Zeki gel seni bir öpeyim” dedi. “Efendim terliyim, oyundan yeni çıktım” deyince babam da, “Önemli değil sanatçının teri kutsaldır” cevabını verdi.
Karikatürleri de meşhurdu babanızın...
Evet, babamı yerden yere vuran karikatürler de çizilirdi. Gırgır’da, Fırt’ta. Karikatüristi arar, “Yaptığın karikatürü çok beğendim. İmzalayıp gönderir misin” derdi. Başbakanlığın duvarları babamın aleyhindeki karikatürlerle doluydu.
SİYASET BİZİM AİLEMİZİ FAKİRLEŞTİRDİ MAL VARLIĞIMIZ ERİDİ
Anneniz Semra Özal da ‘First Lady’ olarak farklı bir portre çizmişti. Çok konuşulurdu...
Annem de, kardeşlerim de... Çünkü 1961’de Menderes’in idamından 1984’e kadar Türkiye çocuğu olan başbakan görmedi. Hiçbir başbakanın çocuğu yoktu. “Özal’ın çocukları var, ne enteresan...” Kız kardeşim iki kez ayrıldı, her ailede olabilir. ‘Davulcu damat’ dediler. Basın inanılmaz abarttı. Kardeşim Efe 18 yaşında kulüplere giderdi, kıyamet kopardı. 18 yaşında çocuk, gitmeyecek mi?
Siyaset maddi olarak ailenizi nasıl etkiledi?
Babam 1993’te öldüğünde, Bodrum’daki küçük yazlığı, Balmumcu’da bir evi, Yeniköy’de bir dairesi ve bankadaki hesabında 125 bin lirası vardı. Dolar demiyorum lira... Çünkü babamın parayla işi yoktu. Siyasete girdikten sonra Özal ailesi elindekileri de yedi, fakirleşti.
AK PARTİ’DE DEMOKRASİ OLDUĞUNA İNANMIYORUM
Günümüz Türkiye’sini nasıl buluyorsunuz?
“Bugün Türkiye’de daha çok demokrasi, daha çok serbestlik var” diyor ya Tayyip Bey, bunu gerçekten yapmaları lazım. Atatürk CHP’yi kurduğu zaman 6 okla kurmuş. Bir ok daha ekleyin, demokrasi oku... Atatürk bu partiyi kurduğunda demokrasi sadece İngiltere ve Amerika’da konuşuluyordu. Bugünkü gibi bir kavram değildi.
Bugün AK Parti’de var mı demokrasi?
Ben olduğuna çok inanmıyorum.
Babanız yaşasaydı AK Parti olur muydu?
Tayyip Bey yeni siyasete girmiş bir gençken babam başbakandı. Tayyip Bey’e özel kalem müdürlüğü teklif ettiğini biliyorum. Babama değer verir Sayın Cumhurbaşkanı.
Benzetiyor musunuz babanızı?
Bazı yönlerden... Babamda da yoktu geri vites mesela. Babamdan farklı iki yönü var: Tayyip Bey daha fevri, babam kolay kolay kızmazdı. Bir de, babam 38 yıl devlet memurluğu yapmış, devletin içinden gelmiş. Tayyip Bey siyasetin içinden. O yüzden devlete, idareye bakışları farklı.
KÜRTÇE MÜZİK SERBEST BIRAKILDIĞINDA...
Babanızın yasaklara karşı duruşu neydi?
İnsanları serbest bırakacaksın, yasak koyduğun zaman ilgi artar. Mesela babam iktidara geldiğinde, Kürtçe müzik yasaktı. “Öyle saçma şey olur mu, Japonca, Fransızca var, o da olsun” dedi, serbest bıraktı. Altı ay sonra tekrar Diyarbakır’a gittim, kasetçileri geziyorum. “Memnun değiliz abi. O kadar çok satamıyoruz artık” dediler. Yasak olduğunda el altından satıyormuş, serbest kalınca satamamış. Kürtçe gazeteler de üç ay sonra iflas etti. Kürtçe okullar serbest bırakıldı, talebe bulamadılar. Kimsenin Kürtçe ile derdi yok.
Kürtçe anadilde eğitim?
Kürtçe anadilde eğitim istiyormuş, olsun. Sana ne? Gitmek mi istiyor? Giden gitsin. Sana korku yaratıyorum, “Bölüneceğiz, parçalanacağız” diye, sen bununla besleniyorsun. Karanlık odaya girmek gibi. Işığı aç bak, var mı öcü etrafta, yoo...
BİZİM MİLLET ENTERESANDIR SESİNİ ÇIKARMAZ AMA HINCINI SEÇİM SANDIĞINDA FENA ALIR
Yasaklı isimler de Özal zamanında Türkiye’ye dönebilmişti...
Evet, 80 darbesi sonrası 258 idam cezası babamın elinde kaldı. Başbakan olduğunda hepsini bir kalemde sildi attı. Yasaklı isimler de o dönem döndü. Cem Karaca mesela babama aşık bir adamdı, hep arardı. Babama neden seviyorsun onu dediğimde, “Oğlum, kimsenin komünistliği beni ilgilendirmez, vatanını sevsin yeter” demişti.
Bülent Ersoy’un yasağı da keza...
Türk Sanat Müziği’ni severdi. Bülent Ersoy yasaklıydı. “Sesi fazla güzel, yazık” dedi, serbest bıraktı. Çok haksızlık yaptılar ama o dönemde tek bir gazeteciyi bile işinden attırmadı. Emin Çölaşan her Allah’ın günü yazardı babamın aleyhine. Babam hiç üstünde durmazdı. Bir laf vardır: “Hamama giren terler.” Bu yola girdin, alışacaksın. Herkes seni sevmek zorunda da değil.
Günümüzle karşılaştırdığınızda...
Bazı şeyleri çözemiyorum. Bugün bu kadar gazetecinin hapiste olmasına diyecek bir söz bulamıyorum, şaşkınlıkla izliyorum. İnşallah bu seçimden sonra biraz toparlanır. Kimse için kolay, ‘çantada keklik’ bir seçim değil. Bizim milletimiz enteresandır. Sakindir, sesini çıkarmaz, sokağa dökülmez ama seçim sandığında hıncını fena alır. Bin yıllık devlet geleneğimiz var. Selçuklu’dan bu yana genlerimizde devletçilik var. Cumhuriyet 90 değil, 1090 yıllıktır. Geçmişi de sayacaksın.
GÜLEN İÇİN, “BANA HITLER’İ HATIRLATTI, İLKOKUL MEZUNU AMADÜNYAYI İSTİYOR” DEMİŞTİ
Babanızın döneminde nasıldı Fetullah Gülen ile ilişkiler?
Babamın döneminde babamı bir kere ziyaret etti. O konuşmadan sonra babam bana, “Bu adamdan korktum, bana Hitler’i hatırlattı. İlkokul mezunu ama dünyayı istiyor, Türkiye ona yetmiyor” dedi. O zaman babama diyor ki, “Amerika’da, Avrupa’da bir sürü okullar açacağım.” Babamın söylediği şu: “Hoca, sen CIA’den izin almadan bakkal dükkanı açamazsın.” Öyle de oluyor...146 ülkede okulu var. Milli Eğitim Bakanlığı’na versen idare edemez. Başka bir akıl yapıyor. Bana göre mutlaka Amerika.
Babanızın başucundaki fotoğraf neydi peki?
Babam by-pass ameliyatı olmuştu. Uyurken izinsiz girmiş içeriye, oradaydım o zaman.
Hiç sempati duymadı mı babanız?
Babamdan bazı şeyler istedi. Tayinler istedi. Babam hiçbirini yapmadığı için, aleyhine ‘Sızıntı’ dergisinde o kadar ağır yazılar yazıldı ki aklınız durur. Ne sempatisi...
FETÖ KONUSUNDA BUZDAĞININ TEPESİNDEYİZ
Korku iklimi var mı sizce Türkiye’de?
Var tabii, olmaz olur mu? Son yıllarda fişlenirim korkusu var. FETÖ’den dolayı da korku var. Hâlâ temizlenmedi, tahminimce buzdağının tepesindeyiz.
Peki, Turgut Özal’ın bakışı neydi Amerika’ya?
O zamanlar Bush, Amerika başkanıydı, gayet iyiydi babamla arası. Şunu söyleyeyim, bizim ABD ile kavga etme durumuna gelmememiz gerekir. Sonuçta büyük bir ülke, Türkiye’nin çıkarları için bir şekilde anlaşmak zorundasın. Türkiye’nin gayri safi milli hasılası 850 milyar dolar, Rusya’nınki galiba 1.5 trilyon dolar. Amerika’nınki ise 18 trilyon dolar.
Uçurum var.
Var tabii. Amerika’nın milli savunma harcaması yıllık 600 milyar dolar. Kiminle dans ediyorsun? Onun için Türkiye’nin menfaatlerini koruyarak Amerika, Rusya, İran, herkesle anlaşman lazım. Kavga ederek bir yere varamazsın.
Hayatta olsaydı iktidarda olur muydu babanız?
Nagehan Alçı bir gün televizyonda, “Tayyip Bey’i devirmek istiyorsanız, Özal’ı mezardan çıkarıp getirin, o devirir” demişti, öyle... Halk da çok özlüyor. 2-3 sene önce bir anket yapılmış, “Atatürk’ten sonra cumhurbaşkanlarından kimi en çok özlüyorsunuz” diye sorulmuş. Yüzde 89 ile Turgut Özal çıkmış. Hayatta olsaydı siyasette önemli bir yeri olurdu.
- Japonlar bardak bardak içiyor! Metabolizma hızını yüzde 100'e çıkarıyor, potasyum, demir, kalsiyum ne ararsan onda! Doğanın antioksidan kralı
- Suyunu sıkıp bardak bardak içenin kolesterol seviyeleri anında yere çakılıyor, doğanın C vitamini kralı olarak biliniyor
- Kaşık kaşık yiyoruz ama kan şekerini 300'e fırlatıyor! Damarları tıkayıp mideyi şişiriyor, kabızlığın en büyük sebebi!
- Çay suyuna 1 parça ekleyin! Çayın lezzetini 10 kat artırıyor: Saatlerce taze kalmasını sağlıyor
- Tahinin içine kaşık kaşık ekleyin: Tıkalı damarları yağ çözücü gibi açıyor! Kemikleri beton gibi güçlendirip demir depolarını fullüyor!