Ali Gözüşirin, son dönemin en dikkat çeken oyuncularından. Yetenekli, yakışıklı, hep başarılı rollerde karşımıza çıkıyor ama “Hırslı değilim, gelecek için hesap yapmıyorum” diyor. Daha önce ‘Her Yerde Sen’ ve ‘Ufak Tefek Cinayetler’de izledik. Şimdi de ‘Uyanış Büyük Selçuklu’da Tapar rolüyle ekranda. Onu daha yakından tanımak istedik… Oya Çınar / oya.cinar@posta.com.tr
Hikayeniz nerede, nasıl başlıyor? Nasıl bir aileye doğdunuz?
İstanbul’da doğup büyüdüm. Aslen Trabzonluyum. Kalabalık bir aile içinde büyüdüm. Her çocuk gibi hareketli bir çocukluk geçirdim, neredeyse hiperaktif seviyesindeydim. Kapıya bolca şikayet getirirdim. (Gülüyor) Üç kardeşiz, ben ortancayım.
Bildiğim kadarıyla Uluslararası ilişkiler okumuşsunuz. Önce aileyi memnun etme çabası yüzünden mi?
Aslında tamamen kendi kararsızlığımla ilgili bir durum. Oyunculuk merakı hep vardı içimde, hep arzuladığım bir durumdu. Ama Uluslararası İlişkiler okumamda ailemin hiçbir baskısı ya da özel bir yönlendirmesi olmadı. Daha çok benim ne yapacağımı çok bilmememden kaynaklıydı.
DÖNEM DİZİLERİNDE OYNAMAK DAHA ZOR
TRT 1’de yayınlanan ‘Uyanış Büyük Selçuklu’da, Melikşah’ın oğlu Tapar rolündesiniz. Dönem işi diğer işlerden daha mı zor?
Tabii ki daha zor. Hazırlanmanız gereken zor bir süreç oluyor. Oyunculuğun yanı sıra at binme, kılıç kullanma gibi, aksiyon sahneleri için ayrı bir hazırlık sürecine giriyorsunuz. Ama diğer yandan zor olduğu kadar da kanalımız, yapımcımız Emre Konuk, oyuncu büyüklerim ve arkadaşlarım sayesinde keyifli bir süreç oluyor.
Aksiyon sahneleri için nasıl bir hazırlık süreci yaşıyorsunuz?
Kazakistan’dan getirilen dünyaca ünlü bir ekip var; Nomad Stunts. Bizzat onlardan eğitim alıyoruz. Her bölüm öncesinde en az bir hafta ön hazırlığımız oluyor. Gerçi artık o kadar profesyonelleştik ki o süreç daha kısa sürüyor.
Dönem filminde oynayan bir oyuncu, “Bir süre sonra gerçekten insan o ruha giriyor ve 100 kişilik bir kavgaya girsem, bana bir şey olmaz duygusu geliyor” demişti…
Katılıyorum… (Gülüyor) Bir kere zaten kostümleri, aksesuarları ve o yaratılan atmosferin bütününü düşününce, insanın o ruha girmemesi mümkün değil. Onun için bayağı bir çabalamak gerekir. Dönem işi, işin doğası gereği his olarak sizi daha çok etkiliyor. Karakterin çok daha renkli taraflarını yaşayabiliyorsunuz.
ROL MODELİM BABAMDI
Dizide hikaye, genel olarak kahramanlar üzerinden ilerliyor. Sizin hiç hayatta kahraman gibi gördüğünüz bir rol modeliniz oldu mu?
Hemen her çocuk gibi, benim de rol modelim babamdı. Her koşulda yanınızda ve arkanızda olacağını hissettirmesi insana ister istemez bu duyguyu veriyor.
Emre Konuk ile çalışmak nasıl?
Çok keyifli ve güzel bir deneyim. Kafası çok açık bir insan. Oyuncusuna da çok destek oluyor. Zaten çoğu zaman sette. Her şeyle ayrı ayrı bizzat ilgileniyor. İşe bakışını da ayrı seviyorum.
BEN, TAPAR KADAR HIRSLI VE FEVRİ DEĞİLİM
Tapar, hırslı ve fevri bir karakter. Benzediğiniz yanları var mı?
İkimiz de hedeflerimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerliyoruz. Benzediğimiz yanlar var ama bu hırs ve fevrilik değil. (Gülüyor) Tapar’ın hırsı kendi özel durumundan dolayı biraz sınırsız. Gerek taht kavgası, gerek eşinin yaptığı dolduruşlara zaman zaman kanması… Bu onun hırslı ve fevri taraflarını ortaya çıkarıyor.
Sizi gaza getirmek pek mümkün değil o zaman?
Oluyorsa da çok nadiren oluyordur. Yok denecek kadar az girerim o duyguya.
ERKEKLERİN, HER ŞEYİ KENDİNİ BİR KADINA İSPAT ETMEK İÇİN YAPTIĞINA İNANMIYORUM HİÇ KENDİMİ İSPAT ÇABASINA DÜŞMEDİM
Tapar’ın sürekli kendini babasına ispat çabası da yorucu. Ama bu duygu çoğu insanda var bir yanıyla da…
Benim kendimi ispat çabasına düştüğüm pek olmamıştır. Öyle bir rol modelim yok fakat kendi kendimi geliştirme açısından, kendime koyduğum hedefleri gerçekleştirme doğrultusunda kendime ispat etmek istediğim şeyler oluyor. Mesela, uluslararası ilişkiler okuyup da hiç o yöne yönelmeden, tamamen içimden gelen şeyin peşinden gitmem buna örnek olabilir.
Bir de meşhur bir söz var. “Erkekler ne yaparsa yapsın aslında hep bir kadını etkilemek için yapar” denir. Buna katılıyor musunuz?
Katılmıyorum. (Gülüyor) En azından bende öyle olmuyor diyeyim.
Siz Ali olarak, bir kadını etkilemek istediğinizde ne yaparsınız? Özel bir çabanız olur mu?
Özel olarak ilgi duyduğum insanla bir iletişime geçmeye çalışırım tabii ama bunun için öyle büyük çabalara girmem pek.
AYNAYA BAKIP ‘OF NE YAKIŞIKLIYIM’ DEMİYORUM AMA KENDİMLE MUTLUYUM
Fiziksel olarak da çok beğenilen bir oyuncusunuz. Siz, kendinizi yakışıklı buluyor musunuz?
Kendi halimden mutluyum… Ama öyle aynaya bakıp “Of ne yakışıklıyım” demiyorum tabii. (Gülüyor)
Mağlubiyeti kabul edemediğiniz konular var mıdır hayatta?
Kaybetmeyi sevmek, kimsenin doğasında yoktur. Öyle altını çizeceğim bir konuda örnek vermem zor olabilir ama mağlubiyet yaşamaktan kimse haz etmez. Diğer yandan hayatta kazanmak da var kaybetmek de. Kazançlarımdan ve mağlubiyetlerimden ders çıkartırım hep.
Şu an durduğunuz yerde kendinizi başarılı buluyor musunuz?
Hedeflerim doğrultusunda adım adım ilerliyorum. Hatta oyunculuğun ne kadar zengin bir alan olduğunu düşünürsek henüz emekliyorum. O yüzden bu kendime bakıp da tek başıma karar verebileceğim bir şey değil.
İNSANLARIN BAKIŞ AÇISI BENCİL OLABİLİR AMA AŞKIN DOĞASI BENCİL DEĞİLDİR
Biraz aşktan söz edelim. Aşkı nasıl tarif edersiniz?
Zor bir soru. (Gülüyor) Ama özünde insana, normalde yapmayacağı şeyleri yaptıran bir duygu bence. İçimizdeki daha pür duyguları ortaya çıkaran bir durum. Çıkar hesaplarının olmadığı bir duygu. Ama günümüzde bunu yakalamak çok zor tabii.
Bazıları daha bencil bulur aşkı halbuki…
Ben, hiç o taraftan bakmıyorum. İnsanların bakış açısı bencilce olabilir ama aşkın kendisinin bencil olduğunu düşünmüyorum.
Peki, ne olunca o duygunun geldiğini hissedersiniz? “Eyvah!” dediğiniz o an nasıl bir an olur?
Normalde yapmayacağım şeyleri yapmaya başladığım zaman…(Gülüyor)
DOĞRU ADIMLAR ATMAYA ÇALIŞIYORUM AMA YOL BENİ NEREYE GÖTÜRÜR HESABI TUTMUYORUM
Şu ana kadar hep başarılı işlerin içinde yer aldınız. Seçim yaparken kendiniz mi karar veriyorsunuz?
Bu, kesinlikle bir ekip işi. Çalıştığım insanların vizyonuna ve öngörüsüne çok güveniyorum. Birlikte düşünüp, ortak bir karara varıyoruz genellikle. Ama o süreçte de çok ince eleyip sık dokuyoruz.
Gelecekte oyunculuğunuzu taşımak istediğiniz yer neresi?
Oyunculuk sonsuz bir derya. Çok geniş bir yelpazesi olduğu için nereye gidebilirim, nasıl gelişir, çok kestiremiyorum. Ama çok severek yapıyorum ve bunun mutlaka güzel sonuçlar getireceğine inanıyorum. Şu ana kadar yaptığım gibi, olabildiğince doğru adımlar atarak ilerlemek istiyorum. Ama o adımlar beni nereye götürür? Onun hesabını tutmuyorum.
Gündemle ilgili konulara kafa yoruyor musunuz?
Elbette! İçinde bulunduğumuz süreci düşünürsek, gündemi takip etmemek zaten mümkün değil. Hepimizi ilgilendiren pandemi durumu var her şeyden önce. Yanı sıra kadına yönelik şiddet ve taciz zaten hepimizin malumu. Herkes gibi ben de yakından takip ediyorum ve çok üzülüyorum.
SEVGİLİM YOK AMA OLDUĞUNDA İYİ BİR SEVGİLİ OLURUM
Sizce sizinle arkadaş olmak mı daha keyiflidir, sevgili olmak mı?
Karşı tarafa sormak gerek ama bence ikisi de keyiflidir. (Gülüyor) Şu an hayatımda biri yok ama olduğunda iyi bir sevgili olduğumu düşünüyorum. Arkadaşlarıma sorulduğunda da olumlu cevaplar vereceklerini tahmin ediyorum. (Gülüyor)
Nasıl biriyle asla arkadaş olamazsınız?
Samimiyetsiz, çıkar ilişkileri doğrultusunda hareket eden insanlarla, hiçbir şekilde aynı ortamda durmamayı tercih ederim.
Hayatta sizi en heyecanlandıran şey ne?
Beş ay önce sorsanız farklı şeyler söyleyebilirdim ama şu an amca olmak, o his, her şeyi arkasında bırakmış durumda.
Henüz yapmadığınız ama “Mutlaka yapmak istiyorum” dediğiniz neler var?
Kariyerimle ilgili hayallerim var. Dünya çapında bir işin içinde yer almayı çok isterim. Bir de ekstrem sporları hiç denemedim bugüne kadar. İlerleyen zamanlarda denemek isterim.
Bir özeleştiri yapsanız?
Karşımdakini kendimden çok düşünme huyum sanırım. Bu olumsuz bir özellik mi bilmiyorum ama ben, zaman zaman olumsuz sonuçlarını yaşıyorum bunun. Bu özelliğimi törpülüyorum ve kontrolünü sağlayabiliyorum artık.
- Kahvaltıda 1 kaşık yiyen 30 yıl hastalanmıyor! Ömrü uzatıyor, bağırsakları harıl harıl çalıştırıyor, tam bir mineral deposu, doğal antibiyotik
- Bağırsakları motor gibi çalıştırıyor! Sabahları 1 kaşık yemek yetiyor, lavabo gibi tıkalı bağırsakları açıyor!
- Nasırın kökünü kurutuyor! Mantar ve egzamayı 1 günde geçiriyor, 10 dakika bekletince ayakları pamuk gibi yapıyor, sadece 2 malzemeyle yapılıyor
- Fazla kilolardan anında kurtarıyor! Sadece 2 malzemeyle hazırlanıyor: Bel, basen ve gıdıdaki yağları şıpır şıpır eritiyor
- En keskin balgam söktüren yöntem! Akciğerleriniz derin bir oh çekecek: Hırıltılı öksürüğü kökünden bitiriyor