Işıl Yücesoy 71 yaşında ve 'Zamansız' isimli albümüyle 37 yıl sonra dinleyicisiyle buluştu. Tiyatrocu ve çok önemli ödüllerin sahibi. Onu ‘Çemberimde Gül Oya’ ve ‘Unutursam Fısılda’ projeleriyle çok sevdik
RÖPORTAJ: CANAN DANYILDIZ
canan.danyildiz@posta.com.tr
Sert görünümüne rağmen naif bir karaktere sahip. ‘Aslında çok kırılgan, evde de geyşa gibi kadınımdır’ diyor ve ekliyor ‘Erkeklerin ilgisine doymuş bir kadınım, bir yere gelmek için de ki.
Müzik albümünüz ‘Zamansız’, hadi oradan başlayalım!
‘Zamansız’ zamansız geldi. Etrafta olağanüstü hoş hanımlar varken birden kır saçlarımla, kilolarımla zamansız bir şekilde uçtum geldim aranıza! ‘Ben de varım, açılın biraz’ dedim.
Kaç yıl aradan sonra?
37 yıl sonra! Bu kadar yıldır sahneye de çıkmışlığım yok... Kendi sesimi bile unutmuşum!
İyiymiş! Sizi kim yüreklendirdi?
Bu konuda beni en çok yüreklendiren isim Hakan Eren’dir. ‘Işıl Yücesoy’la En İyiler’ toplamasını da o yapmıştı. Ki geçmişte dört tane 45’liğim, 1 Long’um var... Yıllar sonra beni ikna etti ve bu albümü yaptık. Ama şanssızlığa bak, darbe olduğu gün albüm piyasaya çıktı.
Aslında tiyatrocusunuz, ama sahne de alıyordunuz. Sahneyi neden bırakmıştınız?
Sahneye peçetelerin atılmaya başladığını gördüm, ‘Ne oluyoruz?’ dediğim bir döneme girmiştik. Yalnız o da değil; o zamanki şartlarda var olabilmek için ya albümünüz çok satacak, ya gazinolar çok dolacaktı. Türkiye çok çalkantılı bir döneme girdi ve beni dinleyen anlayan kitle de yer değiştirdi, bir sürü arkadaşım da aynı şekilde oldu. Nasıl Yeşilçam’da bazıları geri çekildi zamanla; bana da öyle oldu. O yerde işlevimin olmadığını anladım ve geri çekildim.
O bırakma kararını vermek zor muydu?
Yoo, bu benim hayatımda hep var. İzmir Devlet Tiyatrosu’ndan da böyle istifa ettim, kocamdan da öyle ayrıldım. Terazi burcuyum. Önemli olan ne biliyor musun? Hayatın her şartına göre alt yapısını hazırlamak.
Beyaz saçlarınızdan, verdiğiniz kararlara kadar aşırı bir özgüveniniz var! O ruh nerden?
Mutlaka genetik bir şeyler oluyordur, hayat şartları beni buraya getirdi. Saygı duyulan bir şey yapıyorsanız, yok saçlarınız beyazlamış, yok bin kilo olmuşsunuz çok önemli değil.
“BU YAŞTA SOYUNSAM komik olurum”
Bir de kanser atlattınız...
Kizerinde durma yaşa gitsin.
Mutlu musunuz şimdi?
Evet, çok da huzurluyum! Belli olmuyor mu? Gülmediğim an yok gibi! Ama Allah da deliliğime rast getirmesin! Fenadır!!
Nerde kayış kopar?
Yalan ve aptal yerine konmaya acayip sinirlenirim. Kayış sonra kopar.
Kendinizi kendinize getirmek için tokat attığınız varmış!
Evet! Kendime acıdığım, aciz gördüğüm için kendime tokadı atıyorum zaten! Dikilip kendime gelmek için! Kızım çok küçüktü, para yok, iş yok. Bir keresinde öyle bir tokadı aynada bakıp atmıştım, kendine gel senin bir çocuğun var, diye.
İnatçı, dik başlı biri gibisiniz?
Hayır! Otoritenin olması gerektiğine inanıyorum. Sadece yapacağım şeyi neden yapacağımı bilmem şart! Ha bir de dizi çekip, o dizide oynayan, sonra ‘Ben Türk dizisi seyretmem’ diyenlere çok sinirleniyorum.
Her rolü oynar mısınız? Çağan Irmak çok acayip bir rol yazsa?
Soyunmam! Olmaz ayol! Allah korusun! Çağan da öyle bir rol yazmaz zaten. Muhafazakar olmakla ilgisi yok. Düşünebiliyor musun, çok komik olmaz mı bu yaştan sonra soyunsam komik olurum.
“UTANGAÇ, ÇEKiNGEN biriyim”
Akıl hocanız var mıydı?Sanatçı bir aileniz varmış zira...
Ailemde sanatçı çok, piyano çalmayı da babamdan öğrendim; büyük bestekar olabilecekken Kırklareli’nde müzik öğretmenliğini seçmiş biridir. Halam tiyatrocuydu, beni sahne için o yüreklendirdi. Tiyatroya başladığım yıl da (halam) Muazzez Kurdoğlu’nun bazı sözleri bana yol gösterdi.
Erken yaşta olgunlaşmış bir kız mıydınız?
Evet, ilkokulu bitirdikten sonra Ankara’ya halamın yanına gittim. Yapamadım hemen o ayrı ama; hayatımı sevabıyla günahıyla, genç kızlık kudurukluklarıyla yaşadım. Bir tabana da oturtmayı bildim. Kendi kızım Meneviş’i de öyle yetiştirdim. ‘Ah paşam, vah paşam’ diyerek büyütmemek gerek.
Geç anne oldunuz...
Evet 45’imde! Kaç tane doktor ‘Ölürsün, geberirsin’ dedi! Ne yapayım, ölürsem ölürüm! diye düşündüm.
Önemli ve farkedilir biri olmak ister miydiniz hep?
Önemli biri olmak gibi değil ama, fark edilmeyi isterim. Bu başka bir şey. Bu kapadan süklüm püklüm girip gelseydim, beni ki derler.
Geriye dönüp baktığınızda, hiç mi pişmanlıklarınız yok yahu?
Geriye bakmayı sevmiyorum! Hep ileri! Fazla vaktim yok! Hayat hep sizin sanıyorsunuz ama bakma sen, yaprak dökümü gibi.
Pişmanlıklara gelelim...
Ukalaca hep yok diyorum ama düşünüyorum da; birkaç dil bilmemek... Kendimi kurtaracak kadar İngilizce biliyorum. Çok kıskanırım bu tarafa dönüp İngilizce, yana dönüp Fransızca karşıya bakıp İtalyanca konuşanları.
Ankara size ne kattı?
Kişiliğimi yarattı! İlkokulda kalkıp Ankara’ya halamın yanında yaşamaya gittim. Yaşıma, duruşuma bakma! Hala çok utangaç, çekingen bir kadınımdır! Bu yaşa geldim, daha bir insanın dolabını açıp bir su aldığım yoktur.
Allah Allah, çok enteresan!
Evet, ben biraz öyleyim. Yalnız bir huyum var çok kötü! Çok biriktirirsem, bir an gelir, işte o zaman gemileri yakarım. Hayatımda 1 evet ve 1 hayır vardır.
Ooo korktum!
Bak kocama 2 sene rica ettim, ama ne zaman ayrılacağımızı o bile anlamadı. Tokadın ne zaman geleceği belli olmaz. Mesleki olarak da çok gemi yakmışlığım var.
Zor zamanlarda bile mi?
Evet! Seni temin ederim şu oturduğumuz yerde ne garson olmaktan ne limon satmaktan gocunurum. Meneviş’i de böyle yetiştirdim. Amerika’da doktorasını yapıyor, evlendi. ‘Fena mı elalemin köpeğini gezdirip 200 dolar kazansam’ diyor! Evet gezdirsin, hayat böyle bir şey!
Şöhreti geç yakalamış bir kadınsınız, neden?
Hayat bu, şans... 30’un üzerinde başrolüm var tiyatroda. Tercihler, projeler, kader böyleymiş. Ben mutluyum ya olup bitenden. Böyle olması lazımmış!
“BALAT’TA HÂLÂ HANIMAĞA’YIM”
İnsan sizden biraz çekiniyor...
Yok yahu çok naif biriyimdir; belki görünüşüm öyledir. Böyle bir imaj yarattılar, aslında üzülüyorum. ‘Hanımağa’ rolünden sonra böyle bir şey yapıştı. Balat’a git kahvehanede hala benim fotoğraflarım vardır. Taksiciler hala benden para almıyor. Onlar için hâlâ Hanımağa.
Rahmetli kız kardeşiniz...
Evet, onu yakınlarda kaybettim, annemi de kaybettim. Şimdi kızım Amerika’da evli; ben burda bir başıma. Etrafımdaki birkaç insanla yaşıyorum.
Yalnızlık hissi ağır basıyor mu?
Evet, çok heybetli görünmeme rağmen içimdeki çocuğu hiç büyütmedim. Hassastır, utangaçtır, naiftir, kırılgandır.
Bir aşkınız yüzünden Ankara’ya göçmüşsünüz!
Güzel Sanatlar Akademisi’nden çıktım ve Ankara’ya geldim. Aşk acısı! Gemileri yaktığım kırılma anlarından biri. Şimdi o adam da evlendi, barklandı; çoluk çocuğa karıştı. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun talebesiydim ‘Kızım çok yeteneksizsin’ dedi; ben de çıktım gittim.
Sahneye ilk çıktığınız an ne zaman?
Ankara Devlet Konservatuvarı son sınıf öğrencisiyim; arkadaşlarım çok önemli bir orkestradalar. Bir gün beni provaya davet ettiler; 30 yaşına kadar herkes sosyalist olurmuş ya, o zamanlar ben de Rusya ve Azerbaycan’a bayılıyorum. Orkestrada aramızda geyik yaparken bir arkadaşım ‘Sana iş teklif ediyorlar’ dedi. Yılbaşına da 2 gün var, ‘Olur’ dedim. Anneme, eve bile söylemiyorum düşünsene bendeki cesareti! Beni pavyonda çalışacağım diye hayal etmiş.
Beğenirler mi kaygınız olmadı mı?
Şarkıları biliyordum, güzel de söylüyordum. Orkestrada herkes tanıdık. Risk aldım ama garanticiyim de.
Bir kere evlenmişsiniz... Zor geçimli bir kadın mısınız?
Bir kez evlendim, Tanju Cılızoğlu ile, kızım Meneviş’in babası. Geçimi zor bir kadın değilim, hatta biraz da geyşa ruhlu bir kadınımdır. Keşke evli kalabilseydik. Çocuğum 1.5 yaşındaydı ayrıldığımızda. Kiyle oluyor.
Halbuki adamı maşayla evden kovabilecek bir karakter gibi duruyorsunuz!
Hayır tam tersi! Dışarda da içeride de öyle olsa çok sıkıcı olmaz mıydı? Ben (özel ilişkimde) sesimi bile yükseltmem. Görülmemiş şey. Bir bakarım, o bakışlar yeter ve tartışmam bile. O alandan çıkar giderim.
Meneviş...
Evet, ruh sağlığı yerinde bir kız. Eski eşim evli, Meneviş’ten 5 yaş küçük bir kardeşi var. O da bana geliyor, gidiyor; Meneviş’in düğününü yaptık.
İşte o iş zor!
Düğünde, eski kocam, şimdiki karısı, şimdiki çocuğu vs. diye, işin esprisini yapıyoruz. Dünya iyisi seviyeli bir babası var kızımın. Keşke devam etseydi, ama olmadı. İsteyerek birlikte olmuştuk, isteyerek de ayrıldık.
Bu kadar güzel bir kadınsınız, sizi boş bırakmazlar; neden hiç evlenmediniz?
Çocuğuma üvey baba gelsin istemedim. Ayrıca erkeklerin ilgisine doymuş bir kadınım.
- 1 senelik protein ihtiyacını 1 günde karşılıyor: Kemikleri betona çeviren yemek, deneyenlerin kemikleri bayram ediyor
- Kuru eriğin üzerine 1 bardak ekleyin! Sabah tüketen 100 yaşına kadar yaşıyor: Vücuda kalsiyum, magnezyum ve çinko yüklüyor
- Nasırın kökünü kurutuyor! Mantar ve egzamayı 1 günde geçiriyor, 10 dakika bekletince ayakları pamuk gibi yapıyor, sadece 2 malzemeyle yapılıyor
- Manda yoğurdunun içine ekleyin! 1 kaşık yiyen 10 yıl hastalanmıyor: Kemiklere kalsiyum yüklüyor, kolesterolün adını unutturuyor, bağırsakları motora çeviren karışım
- Adana'da yılın son hasadı başladı! Tanesi 15 TL: İstanbul, Sivas, Ankara ve Samsun'dan talep çok, mis gibi kokuyor, kırmızı rengiyle görenleri büyülüyor