Onlar ‘Filenin Sultanları’, milli duygularımızı kabartan, bize coşku yaşatan genç, çağdaş, Atatürk’ün izindeki güçlü kadınlarımız. Türkiye A Milli Kadın Voleybol Takımı, 2020 CEV Tokyo Olimpiyat Oyunları Avrupa Kıta Elemeleri'nde Almanya'yı finalde 3-0 yenerek tarihimizde ikinci kez olimpiyat vizesi aldı. Eczacıbaşı VitrA'dan Simge Aköz ve Hande Baladın'la kulüp binasında buluştuk.

Sizi tebrik ederim. Bu zafer karşısında nasıl hissediyorsunuz?

Hande Baladın: Ülkemize böyle bir başarı getirdiğimiz için inanılmaz gururluyuz. Ülkemizi, bayrağımızı en iyi şekilde temsil etmek için çabalıyoruz. Bu başarı yılların emeği ve birikimiydi. Her sporcu olimpiyatlarda olmayı hayal eder. İlk hayalimize ulaştık. Sırada madalya var.

Simge Aköz: Çok stresli bir maçtı ve biz bunun altından kalktık. Yeri geldi genç ve tecrübesiz olduğumuzu söylediler ama biz bu turnuvayla algıları yıktık. Antrenörümüz Giovanni Guidetti, çok zeki biri. 12 yıldır bizimle ve artık Türk kadınını çok iyi tanıyor. Eğlenerek oynadığımızda neler yapabildiğimizi çok iyi biliyor.

Alman takımıyla mücadele etmek zor muydu?

H.B.: Hem de nasıl! Çok disiplinli ve zekiler. Çok iyi mücadele ediyorlar.

S.A.: Bence Almanya şimdiye kadar oynadığı turnuvaların en iyisini oynadı ama bu kez karşılarındaki rakip çetindi. H.B.: Bize denk gelmeleri kötü oldu. (Gülüşmeler) Şimdi onlar düşünsün. Bekle bizi Tokyo ‘Çılgın Türkler’ geliyor!

Kazandığımızda göklere çıkarıyorlar kaybettiğimizde yerin dibine sokuyorlar

Taraftar yorumlarından çok etkineniyor musunuz?

H.B.: Maç kazandığımızda göklere çıkarıyorlar, kaybettiğimizde yerin dibine sokuyorlar. Bu böyle olmamalı.

S.A.: Artık alıştık. Kaldı ki bu sadece bizim camiamızda olan bir şey değil. O ağır dil hep var. İster istemez enerjimizi etkiliyor. Bu ülkede çok güzel işler yapan genç kadın profili var. Keşke bunu desteklemek adına daha dikkatli yorumlar yapsalar.

Faruk Eczacıbaşı kadına yapılan yatırımın en büyük öncüsüdür

Hangi iyi başarıyı getirirseniz getirin insanların gözünde futbol hep bir adım önde olacak, değil mi?

S.A: Bence bu anlayış artık değişti ve katlanarak değişmeye devam ediyor.

Peki spor, hayatınızın tam olarak neresinde?

H.B.: Çok küçük yaşlardan beri voleybolu severek oynuyorum. Eczacıbaşı’ndan teklif gelince küçük yaşta tüm sevdiklerimi ardımda bırakıp İzmir’den ayrıldım. Şükür ki ailem de benimle taşındı. Çünkü çoğu sporcu ailesinden ayrı kalmak zorunda kalıyor. Bu açıdan şanslıydım. Eczacıbaşı alt yapısında yetişip A takımına çıktım. Voleybol benim her şeyim.

S.A.: Ben de yedi yaşında başladım voleybola. Çok küçüktüm. Beni okullardan seçerek aldılar. Ailem hep destekçim oldu. Dedelerim ve babam da zaten sporcuydu. Kendimi bildim bileli sporun içindeyim.

Spor hayatınızda neyi değiştirdi?

H.B.: Bana disiplinli yaşamayı öğretti.

S.A.: Yaşıtlarımıza oranlara küçük yaştan bu yana spor yaptığımız için daha bilinçli ve kontrollü bireyler olarak buralara geldik. Faruk Eczacıbaşı, kadına yapılan yatırımın en büyük öncüsüdür. Kulübümüz her yerde kadının önemini vurguluyor. Çok şanslıyız.

Bazıları sporu meslek olarak görmez. Böyle düşünenlere ne söylemek istersiniz?

S.A.: Dışarıdan baktıkları zaman yaptığımız iş çok kolay görünüyor. “Çok para kazanıyorlar, çok mutlular, dünyayı geziyorlar” diyorlar ama biz dünyayı gezmiyoruz. Oralara çalışmaya gidiyoruz.

H.B.: Kesinlikle dünyayı gezemiyoruz, o bir yalan. Ben bu zamana kadar en az 20 ülkeye gittim ama hiçbirini görmedim. Çünkü otelden antrenmana gittik hep. Hayatımı voleybola göre yönlendiriyorum. Normal insanlar gibi yaşayamıyoruz.

Özel hayatınız ne durumda?

H.A.: Eee yok işte… (Gülüyor)

S.A.: Olmuyor bu şartlarda ya da olamıyor. Bu bir sitem değil, işimizi çok seviyoruz. Asla şikayetçi değiliz. Yaptığımız işten gurur duyuyoruz.

Kaç yaşına kadar aktif oyuncu olabilirsiniz?

H.A.: Fiziksel olarak kendinize iyi baktığınız sürece bu işi yapabilirsiniz. Ben 22 yaşındayım. Yolum daha uzun.

S.A.: Ben de 28 yaşındayım. Ne zamana kadar oynarım, onu zaman gösterir.

Kariyerinizle ilgili hayaliniz ne?

S.A.: Olimpiyat kürsüsü ve madalya. Bireysel olarak sorarsanız Hande muhtemelen bir olimpiyat daha görür yaşı daha genç olduğundan.

H.A.: Bir değil birkaç olimpiyat görmek isterim. En az üç olimpiyat... (Gülüyor)

SİMGE AKÖZ: "BENDEN HİÇBİR ŞEY OLMAYACAK" DİYE AĞLADIĞIM DÖNEMLER OLDU

Simge, bu arada sesinin çok güzel olduğunu duydum. Doğru mu?

S.A.: Öyle derler. Şarkı türkü söylemeye bayılıyorum. Hatta konservatuar okumayı çok istiyorum. İleride bir kafe açıp canlı müzik yapıp orada da söylemek isterim mesela…

Bir de senin için “Yerçekimine kafa atmış milli takım voleybolcusu” diyorlar. Boyun takım arkadaşlarına göre daha kısa ama başarın çok büyük. Hiç boya takıldığın anlar oldu mu?

S.A.: Ben voleybola smaçör olarak başladım. “Boyum uzamadı, benden hiçbir şey olmayacak. Smaçör olamayacağım” diye çok ağladığım dönemler oldu. Bırakmak zorunda kalacağımı zannediyordum. Ama şükür ki libero olabilecek özelliklere sahipmişim. Geçenlerde sosyal medyadan biri “Simge Abla seni voleybolcu arkadaşlarının yanında gördüğümde benden kısa olduğunu düşünüyordum ama seni görünce moralim bozuldu. Benden çok uzunmuşsun” yazmış. (Gülüyor) 1.68 boyundayım.

İnsanlar bacağımıza değil bayrağımıza baktı

Düzce’nin Kaynaşlı İlçesi Belediye Başkanı Birol Şahin, “Bizler İslam ülkesinde yaşıyoruz. Müslüman bir kişi öyle bir kıyafet giyip erkek huzuruna çıkamaz. Bu haramdır” açıklamasını yaptı...

H.B.: Biz ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek için mücadele ettik. Başarının karşılığı bu olmamalı. Bu söylemler bu başarının üzerini örtmekten başka bir amaca hizmet etmez. Bunlar bizi yıldıramaz. Ülkemizi gururlandırmaya devam edeceğiz. Keşke bacaklarımız ve cinsiyetimiz yerine ülkemize getirdiğimiz başarılarımızla ilgilenselerdi. Neyse ki çoğunluk başarımızla ilgileniyor.

Biz gururla Türk bayrağını dalgalandırdık

Belediye Başkanı’nın talihsiz yorumuna sen ne dersin?

S.A.: Türkiye’de kadına şiddet diye bir şey var. Çocuğunun gözü önünde öldürülen anneler var. Formalarımızı bırakıp kadına şiddete çözüm aramalılar. Bizler çağdaş, laik, kendi ayakları üzerinde duran ve spor yapan kadın profilini temsil ediyoruz. Asıl haram olan kadını dövmektir. Verdiğimiz emeğin haddi hesabı yok. Polonya maçının ardından tribünde bizi destekleyen bir abinin bana “Allah razı olsun” demesi benim için çok kıymetli. Zaten devlet büyüklerimiz de gereken cevabı verdi.