Bu bara sadece 40 yaş üstü girebiliyor!
Çok sıradışı bir çift onlar. Adam ne kadar sakin ve rahatsa, kadın bir o kadar hareketli. Kıpır kıpır, yerinde duramıyor. Ahu 46, Burçak 44 yaşında. On yıldır evliler. Ama hala birbirlerine dokunmadan, sarılmadan duramıyorlar. Sanki liseli aşıklar gibi hep birbirlerinin gözünün içine bakıyorlar. Şehirde büyümüşler ama onlar doğa insanı. Evlerinin bahçesinde sebze yetiştiriyorlar, meyve ağaçlarının çiçek açmasını heyecanla bekliyorlar, bahçedeki çiçeklere gözleri gibi bakıyorlar. Evin içinde 2 köpekleri, 4 kedileri var. Ayrıca çevrede ne kadar kedi köpek varsa besliyorlar. En önemlisi yaşamayı ve günün keyfini çıkarmayı çok seviyorlar. İşte onların bu enteresan mekanı açmalarında da bu enerjileri ve canlılara karşı büyük sevgileri etkili olmuş. Geceleri karıkoca bir eğlence mekanına gittiklerinde, çevredeki gençler arasında kendilerini çok yaşlı hissetmişler. Bunun üzerine 40 yaş üzeri ‘içi genç’ olanların gelebileceği gönlünce eğlenip dans edebileceği bir mekan açmaya karar vermişler.
Zekeriyaköy’de şehrin gürültüsü ve kaosundan kaçanlara hitap emeyi düşünmüşler önce. Sonra kulaktan kulağa yayılmış mekanları. Şimdi her yerden müdavimleri var. Görseniz şaşırırsınız. Büyük şirketlerin CEO’larından, ünlü oyuncu ve yönetmenlere, gazeteci ve yazarlara orada rastlamak mümkün. Herkes içindeki genci alıp bu mekana gidiyor. Bağıra bağıra şarkı söyleyip dans ederken rahat ediyor. Çünkü oraya gelen herkes, içi 18 dışı 40 üstü... Bu mekanın diğer ilginç özelliği ise haftada sadece 3 gün açık olması. Çarşamba, cuma ve cumartesi... Eğlence gece 12’den sonra hız kazanıyor. Evinde ağırladığı konuklarını uğurlayan, çocuklarını yatıran genç ruhlular soluğu Birdcage (Kuş kafesi anlamına geliyor) Bar’da alıyor...
RÖPORTAJ: Figen Onur Ertan
Bir süreden beri mekan işletmecisi olarak çalışıyorsunuz. Peki asıl meslekleriniz nedir?
Ahu: İşletme mezunuyum aslında. Ama mesleğimi uzun yıllar yapmadım. Gezip tozduktan sonra can sıkıntısından bir daha okuyayım diyerek at antrenörlüğüne girdim. O yıl açıldı zaten üniversitenin o bölümü. At eğitmeni oldum. Okul aslında yarış atı antrenörlüğüydü ama ben çocuklara 3-6 yaş arasına ve otistik spastiklere ders verdim.
Burçak: Ben aslında Fransızca öğretmeniyim. Bir dönem bir Amerikan firmasında çalıştım. İlaç şirketi. Kanser ve kronik hepatitler üzerine. Klinik çalışmaları kontrol ediyordum. Pediatri Kliniğinde çocuklar üzerinde hasta eğitim programları yapıyorduk. Ama birkaç sefer gittikten sonra yataklarını boş görünce insanın yüreği dayanmıyor. Kendi çocuğum olduğu için bu beni daha çok etkiledi. Bu iş bana göre değil dedim. 1980’de basketbola başladım. Senelerce Beşiktaş’ta oynadım. Sonra Amerika’ya gittim master yapmak için. Tekrar geri geldim. O zamanlar Türkiye’de bu kadar para kazanılmıyordu basketboldan. Devam etmedim.
Nasıl tanıştınız?
Burçak: Bir arkadaşımız aracılığıyla tanıştık. Serap, benim ilkokul arkadaşım. Ahu’nun da çok yakın arkadaşıymış. Senelerce hep aynı yerlere gitmişiz ama tanışmamışız. Tanıştıktan sonra sanki birbirimizi 40 yıldır tanıyor gibiydik. O günden beri hiç ayrılmadık.
40 yaş üstü bar konseptiyle bir mekan açmaya nasıl karar verdiniz?
Burçak: Ben Emirganlıyım, orada doğdum büyüdüm. Ahu da Levent’de büyümüş. Tabii o zamanlar Levent İstanbul’un şehir dışı sayılıyordu. Şehir bize çok bunaltıcı gelmeye başladı. Buraya taşındığımızda yine burada bir iş yapmak istedik.
Ahu: Şöyle bir şey fark ettik o zaman. 40 yaş üstü olarak gidebileceğimiz mekan yok. Bizim jenerasyonun eğlenebileceği mekan yok. Her taraf çok genç dolu. Biz gençken bir yere gittiğimizde 30-35 yaş üstü birileri geldiğinde “Yahu yaşlı başlı adamların ne işi var burada. Kalabalık yapıyorlar” diyorduk. Sonra bir baktık biz o yaşlara gelmişiz. Şimdi gidip gönlümüzce eğlenebilecek yer yok. Bir mekana gittiğimizde “Ağır abi, ağır abla” olarak durmak zorundayız. Çocuğumuz yaşındaki gençler biz eğlendiğimizde garip garip bakıyor, rahat edemiyoruz. Onun için dedik ki süssüz, kendine has, herkesin olduğu gibi gelebileceği, içeri girenlerin birbirini tanıdığı, kulaktan duyarak insanların birbirine söyleyeceği bir mekan açalım. “Hem biz eğleniriz, hem arkadaşlar eğlenir” dedik ve bu işe soyunduk. Bazı geceler pijamayla gelenler bile oluyor, o kadar rahatız yani...
Mekana gelenlerin ortak özelliklerinden bahseder misiniz?
Ahu: Aslında lokal olarak düşünmüştük ilk. Zaten o nedenle de çok duyuru yapmadık, kulaktan kulağa iletişimi tercih ettik. Ama sadece burası değil, çevreden gelenler olmaya başladı. Sonra şehirde oturan ama arkadaşları aracılığıyla burayı görüp beğenenler oldu. Onlar gelmeye başladı, onlar şehirdeki diğer arkadaşlarını getirdiler ve böyle enteresan bu müşteri portföyü oluştu.
Burçak: Çok yabancı da geliyor. Özellikle İngilizler, Türkiye’de görev yapan. Uzun süre DJ’imiz bir İngiliz’di. Ayda bir geliyordu, yabancılara yönelik partiler oluyordu tabii herkese açık. Yurtdışından çok müdavimimiz var. Türkiye’ye geldiklerinde mutlaka birkaç gece uğrarlar. Nato’da çalışan çok müşterilerimiz var.
Yaş ortalaması kaç?
Burçak: Ağırlık orta yaş ve üzeri. 60 yaşlarında olanlar var. Hatta 70 yaşında olan birkaç müşterimiz var.
İlginç, özel partiler de yapıyorsunuz...
Burçak: Evet özel partilerimiz oluyor. Geçenlerde 70’ler 80’ler partisi yaptık. Herkes kostümle geldi. Maske gecesi, gözlük gecesi, şapka gecesi yaptık. Kıyafet balosu yapacağız... Pijama gecesi yapacağız. Herkes pijamasıyla gelecek. 15 günde bir farklı bir konsept yapmaya çalışıyoruz.
Ahu: İlk açtığımızda her geceye farklı müzik konsepti yapalım dedik. O zaman haftada 4 gün açıyorduk ama istediğimiz gibi olmadı. Biz de yüksek volüm, 11’den sonra dans da edilebilen müzik yapmaya başladık. DJ’imiz de var. Ama farklı farklı zamanlarda farklı DJ’ler gelecek. Biz aslında 21.30 gibi açıyoruz. Asıl 12’den sonra eğlence hızlanıyor.
Gelenler sahiden bu konsepte uyuyor mu?
Ahu: Kesinlikle çok hoşlarına gidiyor. Önceden haber veriyoruz, hazırlık yapıyorlar. Mesela, şapka partisi yaptık. Herkes enteresan şapkalar takıp geldi. Burçak: Şapka partisinde duvarlara şapka takıyoruz. Şapkasız gelenlere şapka veriyoruz. Kravat partisi yaptık bir kere. Yine her yere kravat astık. Şöyle bir sloganla çıktık: “Nereye takarsan tak yeter ki kravat tak”... Enteresan oldu. Kimi başına taktı, beline kemer olarak. Her yerde yüzlerce kravat asılıydı. 70’ler 80’ler partisinde de her yerde kasetler asılıydı, longplay’ler 45’likler vardı. Ahu: Sürekli yenilik ve yaratıcılık hem bizim hem de müşterilerin hoşuna gidiyor. Burçak’ın yaptığı kokteyller var mesela. Bize özel. Birdy, Bluebird gibi... İlerleyen saatlerde shut dağıtıyoruz.
Mekanın tanıtımını kulaktan kulağa yaptık demiştiniz. Peki bu özel partileri nasl duyuruyorsunuz?
Burçak: Buranın esnafı, restoran işleten arkadaşlarımız bu konuda yardımcı oldu başlarda. Duyurularımızı da internetten yapıyoruz. Facebook’ta grubumuz var.
Ahu: Telefon ve mail listemiz var. Bir organizasyon olacağı zaman SMS atıyoruz ve e-posta ile duyuru yapıyoruz. Tabii grubumuza üye olmayanlara da arkadaşları söylüyor, yeni gelenler de oluyor. Facebook’taki sayfamızda gecelerle ilgili resimleri paylaşıyoruz ama öncesinde de soruyoruz, “uygun mu?” diye. Yani resim sahiplerinden izin alıyoruz. Herkes belli bir yaşın üzerinde ve kariyer sahibi olduğu için bazıları istemiyor doğal olarak.
Burçak: Başka özel geceler oluyor ayrıca, doğumgünü partisi gibi. Yine partiyi düzenleyen kişinin istediği bir konsept hazırlıyoruz. Kıyafet, aksesuar ve dekorasyona yansıtıyoruz.
Ahu: Bir sonraki parti pijama partisi. Belli sayıda pijama alacağız, pijamasız gelen hanımlara pijama üstü, erkeklere pijama altı dağıtacağız. Hep beraber eğleniyoruz işte. 40 yaş üstü bar Birdcage’in sayfasına göz atabilirsiniz:
www.birdcagebar.net Tel: (0542) 241 65 86 / (0212) 202 89 00
Bu yazı 27 Mart 2011 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır
2- Türk şirkete “En İyi Yapay Zeka Dönüşüm ve Uygulama” ödülü
- En iyimser burçlar onlarmış! Polyanna gibi masum ve saflar!
- TasteAtlas dünyanın en iyi 50 mutfağını açıkladı! Yunanistan ve Türkiye'nin sıralaması dikkat çekti
- Ağız kenarındaki kırışıklıkları yok ediyor! 15 dakika bekletip ılık suyla yıkayın: Cildi santim santim yeniliyor
- Tohum diyip geçiyorlar ama lif deposu! Sabah akşam bir kaşık yemek yetiyor: Kötü kanı çamaşır suyu gibi temizliyor