Onu dinlerken her cümlesinde içim titredi. Konuşurken ağlıyordu. İçimden “Ne büyük bir aşk!” dedim. Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Billur Kalkavan’ın hayat arkadaşı Buğra Bahadırlı ile buluştuk. Hem acısına ortak olmaya çalıştım hem de o güzel kadınla olan büyük aşkını dinledim; büyülendim. Buğra Bahadırlı, aralarındaki 22 yaş farkını, dolu dolu yaşadıkları 13 yılı, son ayda yaşadıkları kötü süreci tüm içtenliğiyle anlattı. Şimdi sizi o büyük aşkı her satırda hissedeceğiniz röportajla baş başa bırakıyorum.
ALEV GÜRSOY CİMİN / alev.gursoy@posta.com.tr
İnsan böyle anlarda ‘Nasılsınız?’ diye soramıyor… Başınız sağ olsun.
Çok büyük bir acı... Kelimelerle anlatmak mümkün değil. Diğer yarımı kaybettim. Her şey fazlasıyla anlamsız. Sabahları güne ağlayarak başlıyorum. Sonra biraz kendimi toparlıyorum, arkadaşlarım geliyor. Annemle kardeşim şu an benimle ilgileniyorlar ama hiç iyi değilim. 13 senedir aynı evde yaşıyoruz, bir gün bile ayrılmadık. O kadar yoğun bir birlikteliğimiz vardı ki, tek başına uyanmak büyük boşluk. Kabus gibi bir yokluk. Muhteşem bir insandı. Beni bir gün bile üzmedi. Fikir ayrılıklarımız oluyordu ama bir gün bile küsmedik, ayrılığı düşünmedik. Kalbimde acı değil sevgi taşıyorum. En sevdiğimdi o!
En sevdiğinizi kaybedince ne hissettiniz?
İlk defa bu kadar yakınımı kaybettim. Hiç gitmemiş gibi… Bir insanın yaşayabileceği en güzel hayatlardan birini yaşadık. Hastalık süreci hariç Billur’u hiçbir zaman yaşlı görmedim. Belki de ruhu daha fazla yaşlanarak bu hayatta kalmamayı tercih etti. Sürekli genç, dinamik, aşkı hissettiren bir kadındı. Sabahları ağlarken de “Seni çok seviyorum” diye ağlıyorum. Ben de bir defasında ölümden dönmüştüm ve beni hayatta tutan kişi Billur’du. O bunu bilmiyor ama tam geçiş yaşarken “Bir şans daha verin” dediğim bir anım oldu.
GİDİŞİNE DEĞİL YOKLUĞUYLA DEVAM EDECEĞİME ÜZÜLÜYORUM
Neydi o an?
2013 senesiydi. Kalp ritmi bozukluğu yaşadım. Ölüme yakın bir anım oldu. Sonra Billur’un suratına baktım, “Bu kim?” dedim. Bana o an müdahale ettiler ve ben tekrardan dönmeye başladım. Bu deneyimi yaşayan biri olarak, geçiş yaşayan insanların arkasından üzülmeme bilgisi bana o gün geldi. Dünyanın cennet gibi bir yer olduğunu o an anladım. O zaman karar verdim, var olduğum her anı cennete çevirerek yaşamalıyım. Cennetin de cehennemin de burada olduğunu fark ettim. O gün bilinç değişimi yaşadım. Gidişine değil yokluğuyla devam edeceğime üzülüyorum.
‘ÖLÜRSEM BUĞRA YALNIZ KALIR, BU BENİ ÇOK YARALIYOR’
Yokluğu yaralıyor sizi en çok, değil mi?
Ölümü kabul etmiyorum, o hâlâ bende çünkü gitmedi. “Ölmekten korkmuyorum da ben ölürsem Buğra yalnız kalır. Bu beni çok yaralıyor” demiş. Bu cümle bile kalbime oturuyor. Aşk acısı çeken bir arkadaşıma da bir gün Billur, “Aşk acısı kötüdür, biliyorum. Ölümü hissetmek gibidir. Buğra hayatımdan giderse ben nasıl yaşarım, bilmiyorum” demiş.
BİZ İKİ YÜREKTİK, TEK YÜREKLE NEREYE KADAR GİDECEĞİMİ GÖRECEĞİZ
Her şey anlamsız gelir şimdi size!
Anlamsız değil. Çok anlamlı ve buradayım. Kafamdaki tek soru işareti: Onsuzlukla nasıl başa çıkacağım? Onsuz devam etmenin ne olduğunu yaşayarak öğreneceğim. Biz, iki yürektik. Biri söndü şimdi. Tek yürekle nereye kadar gideceğimi göreceğiz.
HER RUHUN KONTRATI VAR BU HAYATTA
Hiç ölümden konuştunuz mu?
Biz ölümü hep konuşurduk. Ölümün bir başlangıç olduğunu düşünüyordu. Aslında uzun yaşayacağına inanırdı. Ölümden çok bahsederdik ama bunun bir döngü olduğunu bilirdik. Vicdanım çok rahat. Tüm ilişkimiz boyunca hep yanındaydım. Her ruhun bir kontratı var bu hayatta. Pozitif taraftan da bakmak lazım. Çünkü bunu yaşayamayan birçok insan var. Bir de kimseye yük olmak istemezdi. Hatta ben, “Buğra’ya yük olmayayım, özgürleşsin” diye düşündüğünü bile düşünüyorum Onu en değerli kılan şey, dönüşümümde en büyük destekçi olması. Kendi kalıplarımıza göre insanları sıkıştırmaya çalışıyoruz. Oysa Billur, kendim gibi olmama müsaade etti.
ONU TANIMIYORKEN ‘BİLLUR KALKAVAN’LA BİRLİKTE OLACAĞIM’ DEMİŞTİM
Nasıl başlamıştı bu büyük aşk?
Bir arkadaşımız vesile oldu. Arkadaşım aracılığıyla internetten tanışmıştık. Arkadaşıma, “Bir sevgili arıyorum” demiş. Ben de onu tanımıyorken, “Billur Kalkavan’la birlikte olacağım” demiştim. Bir ay sonra tanıştık. Basketbol oynuyordum. “Gece gelsene bana” diye bir mesaj geldi Billur’dan. Ben de gittim. Anahtarını komşuya bırakmıştı. O hiç tanımadığı birini evine çağırmış, ben de hiç tanımadığım birinin evine gitmiştim. Evinde öylece onun dönmesini bekliyordum. Çok tuhaf bir şey hissettim, sanki orası benim yuvammış gibiydi. İşinden döndü “Merhaba” dedi ve o günden beri aynı evde yaşıyoruz. İlk görüşte aşık olduk. Billur ben, ben de Billur’um. İçimde kıyamet kopuyor.
İlk aşkınız mıydı?
22 yaşında ona aşık oldum. Günümüzde insanlar aşık olamıyor. Aşk, insanları birleştirmek için bir fırsat aslında. Ben 10 yaşında da körkütük aşık oldum. Billur’la yaşadığım bambaşkaydı tabii. Kendimi Billur’a hazırlamışım. Gerçek anlamda yaşadığım ilk aşkım Billur’du. Ondan öncekiler kendimi geliştirdiğim güzel ilişkilerdi. Ben onun ilk değil ama son aşkı oldum.
BU İLİŞKİNİN YAŞLISI BENDİM ASLINDA
Aranızda 22 yaş vardı. Bu hiç sorun olmadı mı?
İlişkinin yaşlısı bendim aslında. Ben ondan gençleşmeyi öğrendim. Mühendis ve sporcuydum. Robottum. Onunla birlikte birçok şeyi kırmaya başladım. Bir yerden sonra cinsiyeti bile düşünmüyorsun. Ruhta bütünleşmekti bu. Yaş farkına hiç takılmadık.
Aileniz karşı çıkmadı mı?
Bilakis desteledi bile. Annem çok komiktir, öğretmendir. Bana ilk sorduğu şey, “Yan yana komik duruyor musunuz?” oldu. Sonra da, “Benim oğlum kendi için doğru olanı bilir” dedi. Benim annem onu çok rahat kabul etti. Bizdeki herkes, onu bağrına bastı.
ÇOCUK İSTESEYDİM BİLLUR’LA OLMAZDIM TANIŞTIĞIMIZDA O 47, BEN 25 YAŞINDAYDIM
“Keşke bir çocuğumuz olsaydı” diye pişmanlık yaşıyor musunuz?
Hayır, içim çok rahat. Billur anne olmayı tercih etmedi. Ben de baba olmayı. Annelik enerjisini herkese yansıttı. İnternet televizyonunu kurduğumuzda, “Çocuğumuz oldu” dedim ona. Bilgilerimizi insanlara yaymayı tercih ettik. Zaten ben çocuk sahibi biri olmak isteseydim Billur’la birlikte olmazdım. Tanıştığımızda o 47, ben 25 yaşındaydım.
Siz kendinizi onun erkek arkadaşı olarak mı yoksa hayat arkadaşı olarak mı görüyordunuz?
Hayat arkadaşı. İmza, sözleşme… Bizim buna ihtiyacımız olmadı. Gönülden sözleştik.
Hiç evlenmek istediniz mi?
Hayır. Zaten evliydik. Öyle bir sigortaya ihtiyacımız olmadı. Birbirimize çok güveniyorduk.
Aldattınız mı?
Aldatmadım. Olay sadece haz üzerineyse sonu yok. Her şeyin daha iyisi var. İlahi katmanda bir sevgi hissettiğinde diğer şeylerin hiçbir anlamı kalmıyor.
TEŞHİSİ DUYAR DUYMAZ ‘ÖLECEK MİYİM?’ DEDİ
Hastalığını nasıl öğrendiniz, neler yaşadınız?
Hafif hafif kilo veriyordu, halsizdi. Sonra ikimiz de COVID-19 geçirdik. Lenfleri şişti, doktora gittik. Kadın hastalıkları iltihap teşhisi koydu. Göğsünün daraldığını söyledi. Baktırdık. Daha basit bir şey beklerken, bir an önce tedaviye başlamamız gerektiğini söyledi doktor. Teşhisi duyar duymaz “Ölecek miyim?” dedi. İlk haberi duyduğumuzda bittik. Sarılıp ağladık. Her sene check-up yaptırırdık ama pandemi döneminde gitmemiştik. Altı aylık bir süreçti. Her zaman atlatacağını söyledi. Azmine hayranım. İlk ilaç aldığında depresif moda girmişti. Ölebilme ihtimali olduğunu söylemişti. Ona, bunun sadece bir deneyim olduğunu söyledim. Toparladı, motivasyonu yükseldi. “Sen olmasan bırakırdım” dedi.
Çok destek oldunuz gerçekten, tebrikler.
Birliktelikte olması gereken bu. Olmuyorsa temeli sağlam değildir ilişkinin. Ben onu hastalık sürecinde de çok güzel bir kadın olarak gördüm. Saçları dökülünce motivasyonu bozulur diye korktum sadece? Hasta yatakta bile aynı Bili’ydi benim için. Annenin gözünde hep çocuksundur ya o da benim gözümde hep aynı Billur’du. Benim ilişkim üreme temelli olmadı. Gönül birlikteliğiydi. Yüreğimi kaybettim. Bu da benim sınavım. Hep mutlu olmamı isterdi.
SON SÖZÜ ‘AŞKIM SENİ HİÇ BIRAKIR MIYIM?’ OLDU
Vasiyeti var mıydı?
Yoktu. Torpilli yoğun bakımda kaldım ben. Bir haftadır bilinci gidiyordu zaten. Bilinçliyken son sözü, “Aşkım seni hiç bırakır mıyım?” oldu. Son zamanlarda gözü açık, 45 dakika tavana bakıyordu. Nefes alması için maske takıp hava veriyorlardı. Elinden tutup sevgi konuşması yaptım. O an bana baktı ve gözlerini kırpmadan gözleri doldu. Son kurduğum temas oydu. Sonra gitti.
BİLLUR’DAN BANA MİRAS KALMADI
Varlıklı bir kadın olduğu için herkes merak ediyor, size miras kaldı mı?
Billur varlıklı bir kadındı ama ben onunla parası için birlikte olmadım. Resmi nikahımız olmadığı için bana ondan miras kalmadı ama öleceğini hissettiğinde bana, “Buğra, avukat aracılığıyla vasiyetname hazırlayalım” dedi. Kabul etmedim çünkü bunu kabul etmek öleceğini kabul etmekti. Ayrıca Billur, 16 yaşından beri çalışarak, emeğiyle kendi başına para kazandı. Ailesinden destek almadı. Birlikteliğimiz süresince de birlikte kazanıp harcadık.
Hâlâ onun evindesiniz değil mi?
Evet hâlâ onun anılarıyla o evdeyim. O da benimle hissediyorum. Sabahları güne başlama motivasyonunum gitti. Apartmandan girdiğinde Billur’un tarzını, ruhunu hissedersin. Belki daha iyi olacak benim için, bilmiyorum.
Bir gün hayatınıza yeni biri girebilir mi?
Bunları konuşmak için çok erken ama girebilir. Herkesin sana kattıkları farklı. Billur’la aşkı algıladım. Onları öğrenebildiğim için çok şanslıyım. Bundan sonra nasıl olur, bilmiyorum. Şunu biliyorum, o hep orada yaşayacak ve yeri hiçbir koşulda dolmayacak.
Fotoğraflar: OZAN GÖZCÜ
- Bağırsakları tıkır tıkır çalıştırıyor! Mutfağınızdan eksik etmeyin: Damarları kireç sökücü gibi temizliyor
- Özel izinle ekiliyor! Kilosu 6 bin TL: Yorgunluğu tarihe karıştırıyor: Şişkinlik ve hazımsızlığın kökünü kurutuyor
- 1 litre suyla karıştırıp için! Göbekte biriken yağları eritiyor: Kalori yakımını hızlandırıyor
- Selçuklu sarayından eksik edilmeyen meyve! Konya'nın verimli topraklarında yetişiyor: Zengin antioksidan deposu besinler listesinde ilk sırada
- Dibi tutmuş tavayı, tencereyi eski haline çeviriyor! Yandı diye çöpe atan pişman oluyor