Bütün şarkıları denize doğru… En kederli şarkılarında bile umutsuzluk yok. Zaten kendini de “Ben umutlu bir adamım. B.k çukuruna da düşsem, orada keyfime bakmanın bir yolunu ararım” diye ifade ediyor. Türkiye’nin en önemli müzisyenlerinden Bülent Ortaçgil, 50. sanat yılına özel ‘Elli Buçuk’ albümünü müzikseverlerle buluşturdu. Yeni albümünü ve daha pek çok şeyi konuştuk. Oya ÇINAR / oya.cinar@posta.com.tr
50. sanat yılınıza özel beklenen albüm ‘Elli Buçuk’ cuma günü çıktı. Neden ‘Elli Buçuk’?
Çünkü 50 yıllık bir müzikal serüvende, sona gelirken ürettiğim şarkılar var, bir de işin başlangıcında, en acemi zamanlarımda yazdığım sekiz-dokuz şarkı var içinde. Onları eksik ve acemilik işleri olarak ‘Buçuk’ diye adlandırdım. Böyle bir 50.yıl kutlaması vesilesi olmasa asla yayınlamazdım ama bu 50 yılın anısına, başlangıçtan bugüne kadar olan zamanı belgeleyen bir albüm oldu.
‘Hangisi Hayat’ şarkısına bayıldım. “Hayat cevap değil, sorudur” ifadesini hatırlattı. Yargı yok, hüküm yok, “Neden?” sorusu var. Ama insan bu kadar deneyimden sonra bir hüküm verme hakkını da kendinde görebilir…
Ben hayatta hüküm vermenin o kadar doğru bir şey olduğunu sanmıyorum. Her şey nereden baktığınla ilgili. Şarkının sözlerinde de dediğim gibi; ya buz ya ateş, ya siyah ya beyaz değil hiçbir şey. En bariz siyahla beyaz arasında bile milyonlarca ton var ama insanlar bunu hala göremiyorlar.
BEN DEĞİŞKENLİĞE İNANIYORUM
Sizin hiç siyah ve beyaz netliğinde olduğunuz konular yok mu?
Politik tercihlerim açısından tabii ki var ama orada bile tamamen beyaz ya da siyah olarak tanımlama yapmam. Hayatta hiçbir konuda o kadar inançlı bir hükme varamıyorum.
Bülent Ortaçgil bu hayatta en çok neye inanıyor? En çok neleri reddediyor?
Hayatta söylediğim laflar hep değişiyor. Değişkenliğe inanıyorum ben.
YANLIŞ YAPMADAN DOĞRU BULUNMAZ
“Kimi dere tepe demez aşar, kimi düz yolda bile düşer, neden?” diyorsunuz şarkıda. Hiç düz yolda düştünüz mü?
Olmuştur muhakkak. Her şeyin su gibi aktığını düşündüğün zaman bile bazen öyle bir şey geliyor ki başına, öylece kalıyorsun. “Her zaman düz yolda giderim” diyebilir mi insan? Hayatımdaki her hareketi doğru yaptım düşüncesine sahip değilim, bir sürü yanlış yaptım ama onları yapmadan zaten doğruyu bulamazsın ki…
Sizin en kederli şarkılarınızda bile hiç umutsuzluk yok aslında.
Evet; ben çok umutlu bir adamım. Şarkı sözlerim de benim ruh halimi yansıtıyor haliyle. B.k çukuruna da düşsem, orada kendimi memnun etmenin yollarını ararım.
YOLA HEP DEVAM ETMEK BU İŞTE ÇOK ÖNEMLİDİR
Genç müzisyenler arasında şarkı sözlerini ve müziğini çok beğendiğiniz isimler var mı?
Genç derken 19 yaşındakilerden bahsetmiyoruz sanırım. (Gülüyor) Teoman’ın söz dünyasını beğeniyorum. Gruplardan hem şarkıları hem de temsil ettikleri yer olarak Duman’ı, Mor ve Ötesi’ni beğeniyorum. Büyük Ev Ablukada’yı seviyorum. Onların sözleri daha artistik, daha enteresan. Umarım üretimlerine uzun yıllar devam ederler ve yenileri de onlara bakıp cesaretlenir. Yaşar Kurt’u çok severdim mesela ama ondan uzun zamandır ses çıkmıyor. Yola hep devam etmek bu işte çok önemlidir.
BİZ ŞU ANKİ DURUMU HAK ETTİK ONU YİNE BİZ DÜZELTECEĞİZ
En son dört yıl önce konuşmuştuk. Bozburun’daydınız. “Sabahları kalkıp denize giriyorum, keyfim çok yerinde” demiştiniz. Geçen dört yıla pandemi girdi, ekonomik kriz girdi… Şu anki duygularınızı merak ediyorum.
Hayatla mücadele etme, savaşma ve bir şey iddia etme yaşını aştım. Dolayısıyla hayatın bana getireceği her koşula hazırlıklıyım ve rahatım; bir telaşım yok. Evet, Türkiye rezalet bir yere doğru gidiyor. Türkiye kendini kötü hissediyor. Bu durumdan hiç memnun değilim ama bu, bu yüzden hayatı kendime zehir edeceğim anlamına gelmiyor. Her şeyin düzeleceğini düşünüyorum. Biz şu anki durumu hak ettik ve onu yine biz düzelteceğiz.
DİNLERİN ETKİSİ AZALDIKÇA KADINLAR ÖZGÜRLEŞİYOR
Gündemde çok tatsız konu var, erkek şiddeti hakkında ne düşündüğünüzü öğrenmek istiyorum…
Batı’da kadınların ekonomik durumları düzeldikçe ve dinlerin etkisi hayatın içinde azalmaya başladıkça kadınlar özgürleşiyor. Ataerkil bir dünyadayız maalesef ama Türkiye’deki kadının statüsü, Batı’daki kadının statüsünden çok geride. O eski, geleneksel, ataerkil anlayış Türkiye’nin çeşitli yerlerinde hala hakim. Bunun şiddetini ancak öğrenerek, yaşayarak azaltabiliriz; reddederek değil!
CİNSELLİĞİ BİLMEYEN BİR ADAMIN AŞKI AŞK DEĞİLDİR
“Aşk nereye kadar bu sıcaklarda?” diyorsunuz şarkınızda. Sizce aşk nereye kadar?
Biliyorsun, ‘Aşk Nereye Kadar’ diye bir şarkım var, bir de ‘Sıcak’ diye bir şarkım var. Albümdeki şarkıları düşündüğüm zaman tüm espri orada zaten. Bütün şarkılarımın isimlerini toplayıp bir şarkı teksti haline getirme fikri orijinal bir fikir gibi göründü bana. Anlamını düşünürsen bir yerle çekebilirsin o ayrı tabii.
Aşk tanımlayabildiğiniz bir şey mi?
Tanımlayamam. Hele ki aşk gibi çok çetrefilli bir konuyu… (Gülüyor) Ama oluyor ve geçiyor… Sonsuz değil. Hiçbir şeyin sonsuz olmadığı gibi… Ama şunu da itiraf edelim kendimize, aşkın önemli bir yüzdesi de cinselliktir. Yüzde 50’si cinselliği, yüzde 50’si başka şeyleri kapsar ki bu oranlar da herkese göre değişir. Ama cinselliği bilmeyen, cinselliği yaşamamış bir adamın aşkı aşk değildir, onu da bilmek lazım.
Özel hayatınızda da şarkı sözlerinizdeki kadar romantik misiniz?
Gerçekçi tarafımı aldığım eğitime borçluyum sanırım. Kimya mühendisi olduğum için, her şeyi sayısal netlikle açıklama eğilimim vardır ama yanı sıra kendimi çok duygusal ve romantik biri olarak da görüyorum.
BENİM İÇİN ‘HUYSUZ’ DİYEBİLİRLER AMA ‘KÖTÜ ŞARKI YAPIYOR’ DİYENİ DUYMADIM
Hakkınızda kötü yorum yapan birine hiç denk gelmedim…
Gelebilirsin. “Ben beğenmem o adamı” diyebilirler. “Huysuz ya da kibirli” diyebilirler. Ama “Kötü şarkı yapıyor” diyeni ben de duymadım mesela. Bunu önemsiyorum.
Var mı sizce kibirli bir yanınız?
Suratsız bir herif olduğum doğrudur ama bu kendini beğenmişlikten değil. Herkesle hemen arkadaş olamam. Üç dakikada can ciğer olanlar vardır mesela. Ben üç dakikada birine ancak “Merhaba” diyebilirim.
Eskiden çok sivriydi, köşeliydi, şimdi çok esnedi dediğiniz yanlarınız var mı?
Hemen her konuda… İnsanların din inancından tut, politik görüşlerinden çık… Artık kimse karşıt görüşte olduğu insanla konuşmak dahi istemiyor mesela ama benim için insan önemli. Ben konuşurum. O ne düşünüyor, onu anlamak ve kendimi ona ifade etmek isterim.
Sürekli birileri, birilerini cahillikle itham ediyor mesela…
Cahil olduğunu düşündükleri kesimi cahil bırakanın yine kendileri olduğunu itiraf etmek istemiyor kimse kendine de ondan.
BİR KADININ ÖNCE MEMELERİNE BAKARIM
Sizi en son ne çok heyecanlandırdı?
Ankara’da doğduğum evi ziyaret ettim. Türkiye’de insanların büyük bölümü doğduğu evi bulamaz muhtemelen. Ya yakılmıştır, ya yerine başka bir şey yapılmıştır. O yüzden bu beni çok heyecanlandırdı ve mutlu etti.
En son neye kahkaha attınız?
Ben çok sık kahkaha atarım. Lisedeyken kahkaha atarken yataktan düşmüş adamım.
Kendinizi şımartmak istediğinizde ne yaparsınız?
Sırtımı kaşıtırım. (Gülüyor)
Bir kadında fiziksel olarak ilk neye bakarsınız?
Meme, saç, ayak, el… Bunlar hep baktığım şeylerdir.
Nasıl biriyle asla arkadaş olamazsınız?
Her şeyi bilen biriyle.
TEK BİR RÜYA VAR O DA HAYAT ÖTE DÜNYAYA İNANMIYORUM
Yarın sabah uyandınız ve meğer yaşadığınız her şey bir rüyaymış. Ne düşünür, ne derdiniz?
Tek bir rüya var, o da hayat. Hayattan başka bir rüya yok ki zaten. Öte dünyaya inanmıyorum.
Fotoğraflar: Ozan GÜZELCE
- Kaşık kaşık yiyin, cilde içten kolajen yükleyip tek gecede 10 yaş gençleştiriyor! güneş lekelerini de silgi gibi siliyor
- Cilt bakımının red flag'leri! Herkes bu hataları yapıyor: Cildi tahriş ediyor, gözenekleri obruk gibi genişletiyor, kırış kırış kırıştırıyor
- Kaşık kaşık yiyoruz ama kan şekerini 300'e fırlatıyor! Damarları tıkayıp mideyi şişiriyor, kabızlığın en büyük sebebi!
- Fazla efor göstermeden yağlarınızı yakın! Vücudu kağıt gibi inceltiyor: Metabolizmayı makine gibi çalıştırıyor
- Kurusu kapış kapış satılıyor! Aktarda gören poşetini dolduruyor: Solunum yollarını hortum gibi açıyor, metabolizmayı çalıştırıyor, bağırsakların çalışma hızını artırıyor