Onu komedyen olarak tanıdık ama kısa sürede bizi birçok karakterle tanıştırdı. Sinemada çok izlenen filmlere imza attı. Şimdi hem ekranda Doğan karakteriyle karşımızda hem de yeni sinema filmi yolda. Cem Gelinoğlu ile mizah üzerine konuştuk. Diyor ki: Kendi hayatımla baştan aşağı dalga geçiyorum; beynimin çalışmadığı zamanları çok seviyorum. Oya Çınar / oya.cinar@posta.com.tr
BİR YAPIMCI ‘OĞLUM SENİ HERKES ÇOK SEVİYOR, BİR KESİM SEVMESİN Kİ TARTIŞSINLAR’ DEMİŞTİ
Bir sektöre sonradan girenler genelde önyargıyla karşılaşır. “Herkes film yapmasın, herkes şarkı söylemesin” gibi… Siz bu önyargılara pek maruz kalmadınız, sizce neden?
Ben mesela herkesin şarkı söylemesinden yanayım çünkü zaten bir şekilde karşılık görmeyenler bir süre sonra vazgeçiyor. Kimsenin cesaretini kırmak doğru değil. Ben de hiç önyargıyla karşılaşmadım diyemem; karşılaştım. Ama artık sinemanın benim işim olduğunu anladığım gün bunun üzerine çok çalıştım ve küstah bir yol tercih etmedim. Onlara beni sevmeleri için zaman tanımaya çalıştım. Kendimi sevdirmek için doğru şeyler yapmaya çalıştım.
“Star olmak için ya çok sevilmeniz ya da nefret edilmeniz lazım” denir. Siz sevilen taraftasınız. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Çalıştığım bir yapımcı, “Senin bir problemin var evlat; seni herkes seviyor, bir yüzde 15’lik kesimin sevmemesi gerekiyor. Tartışılman lazım” demişti. Ben de ona, “Abi, sevilmek güzel” demiştim. Ben, sevilme duygusunu seviyorum. Sadece işimi yapıyorum, onun haricinde fikrimi beyan etmeyi sevmem. Herkes işinde gücünde adamı sever. Ben çok sevilmemi buna bağlıyorum.
DOĞAN’IN ZAAFLARINI SEVDİM
‘Kısmet’te Doğan karakteriyle ekrandasınız. Doğan’ın sizi tavlayan özellikleri nelerdi?
Doğan’ın kanaatkar olmasını ve zaaflarını sevdim. Bence o gerçek bir insan. Her yerde karşılaşabildiğimiz türden.
Kendinizin yazmadığı bir karaktere hayat verirken tamamen senaryoya bağlı kalıyor musunuz, yoksa kendinizden ona bir şey katma dürtüsü oluyor mu?
Senaryoya çoğunlukla bağlı kalıyoruz ama kendimizden de çok şey katıyoruz, çünkü bu kolektif bir iş. Senarist bir hayal kuruyor, biz de oyuncular olarak o karakteri anladığımızda üzerine bir şeyler ekliyoruz.
TÜRKİYE’DE İNSANLAR EN ÇOK DÜŞENE GÜLÜYOR
Mizah alıcısının herhangi bir alandaki gibi tipik özellikleri var mı?
Siz üretirken bunları dikkate alıyor musunuz? Ülkenin dinamiklerini elbette iyi takip etmeye çalışıyorum ama bence bunun olayı şu; ben bir işi yaparken öncelikle bu işi neden yaptığımı soruyorum kendime, kimler için yaptığımı soruyorum ve ona göre üretiyorum.
Türkiye’de insanlar en çok neye gülüyor? Siz en çok neye ya da kime gülersiniz?
Bence kesinlikle düşenlere gülüyorlar. Ben de insanın çiğliğine dair şeyler yakaladığımda ve kara mizaha çok gülüyorum.
“Her şeyin mizahı olur mu olmaz mı?” Tartışılan bir konu. Sizin için böyle bir sınır var mı?
Aslında mizah bir arızayı göstermekse, en azından ben böyle tanımlıyorum; o zaman yapılabilir. Yani yaptığınız şaka bir işe yarıyorsa, bir farkındalık yaratıyorsa ve o eylemi eleştiriyorsa, bir de bunu insanları güldürerek yapıyorsa daha ne olsun! Bu iyi bir yoldur. O yüzden her şeyin mizahı yapılabilmeli. Ama “Her şeyin mizahı yapılabilir” anlayışına sığınarak yanlış şeyler öneriyorsanız orada sıkıntılar çıkar.
BİRİNİN BENİM İÇİN ‘GÜZEL İNSAN’ DEMESİ ÇOK HOŞUMA GİDER
Kültürel olarak sizce mizah anlayışında ciddi farklar var mı? Karadeniz insanıyla Ege insanı temelde aynı şeylere mi gülüyor?
Kültürel farklar elbette var ama günün sonunda insanlar komik olan her şeye gülüyor. Önemli olan esprinin gerçekten komik olması. Dünyada da böyle. Ben mesela durum komedisini çok seviyorum. Hangi ırktan, hangi milletten olursa olsun, iyi mizaha herkes aynı tepkiyi veriyor.
Sizi en mutlu eden iltifat ne olabilir? Hakkınızda ne düşünülmesi çok hoşunuza gider?
İltifat ırkçılığı yapmayalım lütfen. (Gülüyor) İltifatlar güzeldir, hepsi beni mutlu edebilir. Bir insanın arkasından, “Ya ne güzel insan” denmesi çok güzeldir mesela. İnsanlara hoşluklar bırakmayı önemsiyorum.
METİN AKPINAR’IN BENİ İZLEMESİNİ ÇOK İSTERDİM
Sizi sahnede en çok kimin izlemesini isterdiniz?
Hayatta olsa Kemal Sunal’ın izlemesini çok isterdim. Metin Akpınar’ın izlemesini çok isterim ve onun yanına ‘artı bir’ yazalım lütfen. O kimi getirirse kabulümdür.
Yeni sinema projesi var mı?
Evet var. Senaryosu bitmek üzere. Güzel olacak bence. Güzel işlerle seyircimizle buluşmaya devam…
KENDİ HAYATIMLA BAŞTAN AŞAĞI DALGA GEÇİYORUM
Doğan, cimri, ilk bakışta sıkıcı biri. Gerçek hayatta Doğan’la ya da onun gibi biriyle arkadaş olmak ister miydiniz?
Doğan cimri değil bence, kanaatkar. Arkadaş olurdum çünkü bana bir zararı olmazdı. Ama arkadaş olsam ona daha cesur olmasını, bu kadar tutuk olmamasını önerirdim çünkü sonuçta ‘hayat kısa, kuşlar uçuyor.’
Cem olarak gerçek hayatta, kendinizle ilgili şakasını yaptığınız, “Başkasında görsem yine çok gülerdim” dediğiniz özellikleriniz var mı?
Ben kendi hayatımla baştan aşağıya dalga geçiyorum. Beynimin çalışmadığı zamanları çok seviyorum. Doğal olarak herkesin hayatında her şeyle dalga geçebiliyorum ama bazen kırmamak için söylemiyor olabilirim.
- 21 gün boyunca bardak bardak için! Kalsiyum, fosfor ve magnezyum ambarı: Probiyotik içeriğiyle bağırsakları motor gibi çalıştırıyor
- ABD'li doktor gençliğin sırrını açıkladı: Kırışıklıkları ütü gibi düzleştiriyor, gece sürünce sabah 10 yaş genç uyanabilirsiniz
- Mantarın kökünü kurutuyor! Nasır, egzama ve mantara 5 dakikada çözüm, 1 damlası bile yetiyor, ayakları yumuşacık yapıyor
- Botoksa para dökmeye hiç gerek yok! Uyumadan 1 damla süren sabah 10 yaş gençleşiyor
- 1 kaşık yiyen 30 yıl öksürmüyor! Zencefille karıştırınca etkisi ikiye katlanıyor: Balgam, hırıltı, kuru öksürük ne varsa söküp atıyor