Kadına şiddet konusunda birçok eğitim çalışmasının içinde bulunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel'le bu sorunu ve çözüm önerilerini konuştuk
SERAL CUMALI
Rakamlar feci. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin hazırladığı rapora göre 7 yılda tam 4 bin kadın şiddet kurbanı olarak öldü... 3 bin kadın tacize uğradı... 110 binin üzerinde cinsel saldırı gerçekleşti... 7 yılda tecavüz ve taciz gibi cinsel saldırı suçlarında yüzde 38’lik bir artış olduğu ortaya çıktı... 2011’in sadece ilk 8 ayında 143 kadın öldürüldü, 76 kadın yaralandı...
Kadın cinayetlerinin nedenleri olarak da; ‘namus davası, yoksulluk, aldatma, boşanma ve cinsel ilişkiye girmek istememe’ olduğu belirlendi... Rakamlara göre 15 kadından 5’i, eşi veya birlikte olduğu kişiler tarafından fiziksel şiddete maruz kalıyor... 2005-2011 yılları arasında, 3 bin 320 kadın tacize uğradığı gerekçesiyle yargıya başvurdu...
Ancak genel kamuoyu araştırmasına göre bu yıllarda 110 binin üzerinde kadının cinsel saldırıya maruz kaldığı tahmin ediliyor. Çünkü mağdur kadınların yüzde 88’inin aile, akraba, sevgili ve törelerden korktukları ve ayıplanma gerekçeleri ile şikâyetçi olmadıkları saptandı... Ve bir başka rapor da Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED)’den geldi.
CİSED’in 3 yıldır saha çalışmaları ve internet üzerinden 6000 kadın arasında yaptığı ‘Cinsel Şiddet’ anketinden çarpıcı sonuçlar çıktı. Ankete katılan kadınların yarısından çoğunun sık sık eşleri tarafından cinsel şiddete maruz kaldıkları tespit edildi. Bu kadınların birçoğu da tokatlama, yumruk atma, tekmeleme ve itip kakmayı fiziksel şiddet olarak sınıflandırmadı. Ayrıca cinsel şiddete maruz kalan kadınların yarısından çoğu sessiz kaldığını belirtti.
Şiddet uygulayanlara gelince... Yüzde 60’ı eş, yüzde 20’si boşanılmış eş, yüzde 20’si ise beraber yaşanılan kişi... Bu korkunç tablonun nedeni, ardındaki gerçekler, kadına şiddet nasıl önlenir, kadın nasıl güçlendirilir, hazırlanan yeni yasa çözüm mü; hepsini araştırdık...
Kadına şiddet konusunda birçok eğitim çalışmasının içinde bulunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel’le bu sorunu ve çözüm önerilerini konuştuk.
Türkiye’de erkeğin kadına uyguladığı şiddet neden giderek artıyor?
Cinsel şiddet, aile içi tecavüz, ensest, çocuk gelinler hep vardı... Son yıllarda bir de cinayetler arttı. Aile içi şiddet hep “kol kırılır yen içinde kalır”dı. Ailenin özel hayatıdır, dışarı yansımamalıdır düşüncesi vardı. Son zamanlarda insanlar çok daha rahat sorunlarını dile getirip şikayet eder duruma geldiler. İletişimin de olağanüstü gelişme göstermesi bunların anında medyada görülmesine yol açtı. Ama toplumda ve ailede şiddete dayalı olarak üstünlük sağlama eğitimi gittikçe artıyor da...
Neden kadın bu ülkede bu kadar şiddet görüyor?
Kadının şiddet görmesinin en büyük nedeni güçsüz ve ikinci planda olması. Aynı kültür kadınlar tarafından da beni oğlunu evlendiren “Kızı aldık” diyor... Bu mülkiyet duygusu boşandıktan sonra da devam ediyor. Nitekim son zamanlarda boşanılmış kocalar başka bir erkekle flört eden ya da evlenecek olan eski karısını öldürüyor. Boşanmış ama yine mülkiyet hakkı devam ediyor gibi düşünüyor, o kadına karışma hakkını kendinde buluyor. Kadının nasıl yaşayacağı yine boşandığı eski kocasının kontrolünde. Yani kadınlar hep mal gibi alınıp satılıyor...
Namus cinayetlerinin başı çekmesine ne diyorsunuz?
Töre cinayetleri hep vardı. Yerleşmiş çarpık bir namus anlayışı var. Erkeklerin namusu kadın, ailenin namusu kadın, mahallenin namusu kadın. Kadına bağlı bir namus anlayışı hakim. Kadının eli kolu bağlanmıştır. Özel yaşamı ortadan kaldırılmıştır. Başbakan ‘3 çocuk doğurun’ diyor; üç çocuk doğurmak kadınları eve kapatmak demek! İşin bir de ekonomik tarafı var. Eğitimsiz ve iyi bir mesleği olmayan ailelerde kocalar iş bulmakta zorlanıyorlar. Kadınlar daha kolay iş buluyor. Ev hizmetlerine, çocuk bakmaya gidiyor, para kazanıyor. Kadının kazandığı parayı aile kullanıyor. Kadın boşanmak istediği zaman aile dağılıyor, ekonomik güç de dağılıyor, o adam o paradan yararlanamaz duruma geliyor. Onun için gidip karısıyla barışmak istiyor, kadın barışmayınca çekip vuruyor. Bir mesleği ve işi olmayan, kimlik ve kişiliği olmayan bir adam kompleksini, üstünlüğünü ancak şiddetle sağlamak yoluna gidiyor. O bakımdan ülkedeki ekonomik sıkıntılar, işsizlik, şiddet ve cinayetlerdeki hızlı artışa neden oluyor.
Ne yapmak lazım?
Bu zihniyetin ortadan kaldırılması lazım. Biz bu mücadeleyi 30 senedir kadın dernekleri aracılığıyla veriyoruz. Ama hiçbir etkisi olmuyor. Aile içi şiddet o ülkede uygulanan siyasal rejimin kalitesinin göstergesidir. Kadın sorunu o ülkedeki siyasal rejimin bir aynasıdır. Eğer siyasal rejimde demokrasi ve insan haklarına yönelik bir gelişme görmüyorsanız kadın sorunu hep geriye gidecek demektir ki öyle oldu. İşin temeli kadın erkek eşitliği ve kadınlara karşı ayrımcılığın kaldırılmasıdır. Bunu yapmadığınız sürece bu şiddet devam eder. Devletin bu konuda karar verip bütün devlet birimlerinde ve bütün coğrafyada böyle bir zihniyet değişikliğini sağlayacak bir eğitim ve kültürel çalışma yapması gerekiyor.
Önerileriniz ne?
Avrupa Konseyi’nin bir şiddet sözleşmesi var; mayıs ayında İstanbul’da imzalandı. Bu sözleşme, kadınlar ve çocuklar için ulaşabilecekleri yerde sığınma evleri açılmasını şart koşuyor. Bu sığınma evlerinin korunaklı ve onlara güven veren şekilde olması lazım. Sadece sığınma evi yeterli değil, buraya gelen kadınlara hukuksal, psikolojik ve sağlık hizmetleri, eğitim verilmesi gerekiyor. Bu eğitim aynı zamanda mesleki eğitim olmalıdır. Bu kadınları orada hayat boyu tutamazsınız, belli süre içinde bir eğitim verip işe yerleştirme gibi devletin bir yükümlülüğü olacak. Sözleşmede iş imkanı sağlamak diye bir madde var; ben de şunu öneriyorum: Engelliler için iş yerlerinde nasıl bir kontenjan varsa şiddete uğramış mağdur kadınlar için de böyle bir çalışma imkanını sağlayacak bir pozitif ayrımcılık yapılmalı. Yani şiddete uğramış kadınlara meslek öğrendikten sonra devlet kurumlarında çalışma imkanlarını sağlamak lazım. Aksi halde bu kadınlar şiddetten kurtulamaz hatta daha fazla şiddete maruz kalırlar. Sığınma evinde birkaç ay oturduktan sonra bakıyor bunun sonu yok hadi bari kocamla barışayım diyor. Barıştığı anda koca intikamcı olarak daha sert şiddet gösteriyor. Kadınlar eğitilirken şiddet uygulayanlar da eğitilmeli. Özellikle cinsel tecavüzde bulunanların eğitilirken tedavi de edilmesi gerekecektir. Devletin bu olayı bir devlet politikası olarak ele alıp, kurullarını oluşturup bütçesini tahsis edip mücadele vermesi gerekiyor. Yoksa bu meselenin önüne geçmek imkansız.
Hükümetin şiddete karşı hazırladığı yasayı nasıl buluyorsunuz?
Sayın Bakan Fatma Şahin bu konuda çok gayret gösteriyor. Sivil toplum örgütleriyle görüşmekte. Elektronik kelepçe belki orada olumlu bir rol oynayabilir ama bütün bunlar geçici yöntemler. Eğitim, zihniyet eşitliği çok önemli. Bu konudaki eğitimlere katıldım, ama hakim ve savcıların çoğunun, kadınların insan haklarına ilişkin zihniyet değişikliğine hazır olmadığını gördüm. Çünkü bu hakimlerin büyük kısmı 2005’ten önceki kanunun yürürlükte olduğu ve cinsel suçlar konusunda kadınlar aleyhine bir ayrımcılığın varolduğu yasa döneminde hukuk okudular. Hukuk kültürlerini öyle oluşturdular. Aynı zamanda kendileri de muhafazakar yörelerden geldikleri için kadına bakış açıları da öyle. Onlar o toplumda yol gösterici olmalı. Yasalar sosyolojik gelişmeyi sağlayan önemli faktörlerdir.
Bütün bunların üstesinden nasıl gelinecek?
Kadın sorunu kadının değil toplumun sorunudur... Bütün bunların üstesinden gelebilmek için önce kadına yönelik toplumsal anlayışın değişmesi gerekir. Bunun için sadece kadınlar değil erkekler de eğitilmeli. İkincisi kadınları güçlendirmemiz lazım. Kadın mutlaka ücretli bir işte çalışmalı. Üçüncüsü, kadın siyasette ve karar mekanizmalarında yer almalı.
(16.10.2011 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır.)
- Aydın'dan Japonya'ya kilo kilo satılıyor! 1 ay kuyuda bekletiliyor: Soğuk kış günlerinin vazgeçilmezi, Uzakdoğu sofralarını süslüyor
- Yılbaşı gecesinde uygulayın! Yeni yılda şans için yapılması gerekenler: Para kapıları sonuna kadar aralanacak, aşkı hayatınıza çekecek
- Kırmızı et sevmeyen kaşık kaşık tüketsin! Resmen protein ve kalsiyum ambarı: Kemikleri kolon gibi güçlendiriyor, dünyanın en sağlıklı peyniri
- Ilık suyla karıştırıp için! Göbekte biriken yağları eritiyor: Kalori yakımını hızlandırıyor
- Yemeklerin lezzetini 2 kat artırıyor! Zengin besin içeriğine sahip: Bakliyatların gazını alıyor, sindirim sistemini çalıştırıyor