Pazar PostasıHaydar Dümen: Deli miyim kendime soru göndereyim!..
Paylaş
Haydar Dümen: Deli miyim kendime soru göndereyim!..

İşte mini bir röportaj ve en komik Best of Haydar Dümen soruları...

RÖPORTAJ
Özgür Köylü
ozgur.koylu@posta.com.tr

44 yıldır Türkiye’nin cinsel sorunlarıyla boğuşuyor, her kesimden insana kitapları ve yazdıklarıyla cinsel eğitim veriyor. Son 5 yıldır da POSTA Gazetesi’nde okurlardan gelen soruları bir gün bile aksatmadan cevaplıyor. Kimine kızıyor, kimine söyleniyor, kimini alkışlıyor, sırtını sıvazlıyor. Bazısına yol gösteriyor. ‘Günün Soruları’ ise artık Dr. Haydar Dümen’in sayfasının vazgeçilmezi. 5 yıldır Dr. Haydar Dümen’in POSTA’daki sayfasının editörlüğünü yapıyorum, Haydar Hoca ile her gün konuşuyor, yazılar üzerinde birlikte değerlendirme yapıyoruz. En yakınlarımdan biliyorum ki herkes Haydar Hoca’yı okuyor. Sabahları gazeteyi eline alan dedem önce güncel olayları takip ediyor, kahvesini de gülerek, keyifle içmek için Haydar Dümen’in sayfasını açıyor. Sayfanın editörlüğünü yaptığımı bildiği halde sanki hiç duymamışım gibi yazılanları bana yüksek sesle okuyor!!! Dr. Haydar Dümen 5 yıldır POSTA’daki yazılarını, fıkralarını ve cinsellikle ilgili genel bilgileri içeren bir kitap yazdı; ‘Best of Haydar Dümen’.

POSTA’daki köşenize gelen mail ve mektupların okurlardan gelmediği, sizin ya da bizim yazdığımız söyleniyor? Allah aşkına böyle bir şey mümkün mü?

Benim böyle büyük bir yeteneğim, kaynağım olsaydı dünyanın en ses getiren senaryolarını yazan, en iyi kurgulu filmlerini çeken biri olurdum. Neden kendi kendime mektup yazıp mail atayım, deli miyim? Soru gelmiyor, yağıyor. Türkiye’nin her yerinden geliyor.

Herkesi güldüren, eğlendiren, öğrencilerden profesörlere kadar herkesin okuduğu ‘Günün soruları’nı nasıl seçiyorsunuz?

Günün sorularını otomatik olarak belirliyorum. Soruyu okuyorum, içinden bir kelime yakaladığımda her şey yoluna giriyor. Sorulardan Türk toplumunun cinsel ve sosyal konulardaki davranışlarını görüyorum, zaten gelen soruların kendisi mizah. Bir de üzerine mizah üretmeye gerek kalmıyor. Öyle akıllı mailler yazıyorlar ki ben de onu alıp uygun bir yere koyunca zaten keyifli yazılar ortaya çıkıyor. POSTA Gazetesi benim mizah yönümü geliştirdi.

Size ulaşan okurlarınız oluyordur, kim sizin okurunuz?

Her kesimden okurumuz var. Gençlerimiz, orta yaşlılar ve yaşlılar var. Yaşı 40 ve 50’nin üzerinde öyle çok okurumuz var ki benim yazdıklarımı her gün takip eden. Okuttuğum zaman dinlendiriyorum, güldürüyorum, ailenin ve toplumun kalıplarının dışında bir dünya olduğunu gösteriyorum ama bu sırada da bir imaj çizip yol gösteriyorum. Tabii bazen öyle mektuplar geliyor ki onlara da ders veriyorum, uzaktan da olsa kulaklarını çekiyorum. ‘Şişme bebek gebe kalır mı?’ diye soruyorlar. Gel de kulağını çekme. Ben de biliyorum onun dalga geçmek için yazdığını. Ona öyle bir cevap vereceksin ki gerçekleri ona başka kanaldan anlatacaksın.

Sorular genelde gençlerden geliyor değil mi?

Ciddi bir genç okur kitlem var. 17-20 yaş arası gençlerden inanılmaz sorular alıyorum.

En çok sorulan sorular neler?

Kızlar korkulu, sürekli kızlık zarıyla ilgili soru soruyorlar. Erkekler de bu konuda takıntılı. Diğer sorulan sorular da cinsel organın boyu, erken boşalma, orgazm sorunları ve ilk gece korkusu.

Sokağa çıktığınızda nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Anlatamam, sanki ben Ay’dan geldim. Selam vermek için yaptıklarını bir görseniz! Koca koca iş adamları, gülümsemek, el sallamak için şoförlerine arabayı durdurmasını söylüyor. Bazen araba kullanırken kornalar, selektörler, el sallayanlar, bağıranlar çıkıyor.

Sokakta durdurup soru soranlar oluyor mu?

Olmaz mı, elbette oluyor. Geçenlerde başıma geldi. Cihangir’de yürüyordum. Bir kadın yanıma geldi, selam verdi. 73 yaşındaymış ama bakımlı, dinç, canlı bir kadın. Bana “Benim bir derdim var, hemen size anlatayım” dedi. “Ben sekse çok düşkünüm. Seks yapmak istiyorum ama hiçbir erkek benimle birlikte olmuyor. Ne yapacağım?” diye sordu.

“Erkekler böyle işte, ne yapalım” dedim. Gençler uzaktan bağırıyorlar: “Haydar Abi”, “Haydar Hocam.” Kadınlar çok sıcak bakıyorlar, gözlerimizle gülümseyerek selamlaşıyoruz. Bazıları da yaklaşma fırsatı bulurlarsa “Nasılsınız, bir fotoğraf çektirelim” diye yanıma gelirler.

Doğum kontrol hapını kız arkadaşımın yerine ben alsam ne olur?

Tekirdağ’dan yazıyorum. Kız arkadaşım doğum kontrol hapı kullanmak istemiyor. Ben de prezervatif kullanmaktan sıkıldım. Acaba doğum kontrol hapını ben içsem işe yarar mı?

Değerli okurum, siz idareye baş kaldırıyorsunuz. İsyankarlar. Ne demek hamilelik riski? Şu anda ülkenin bir numaralı reisi “Çocuk yapın” diyor. Üçüyle bile yetinmiyor. Siz niye varsınız? Çocuk yapıp üreyeceksiniz, ülkeyi koruyacak ve seveceksiniz. Sen hapı yutmak istiyorsun. Bir bakıma zaten yutmuşsun. Sevgilin doğum kontrol hapı kullanmak istemiyorsa, vardır bir düşüncesi. Bu düşüncenin bilmecesi seni kendine bağlamak, “Bak gebe bıraktın” diye oturup dizinde ağlamak, olayı nikah dairesinde noktalamak. Sana gelince; tercih senin. Ya prezervatif ya çocuk? Ya da bütün kızlara mavi boncuk.

Şişme bebekle ilişkiye giriyoruz ama...
19 yaşındayım. 4 arkadaş şişme bebek aldık. Hepimiz sırayla şişme bebekle ilişkiye giriyoruz. Arkadaşlarım evlendikten sonra çocuklarımızın dördümüze de benzeyeceğini söylüyor. Bu doğru mu?

Şişme bebek sanayi gelişti. Kriz öteki sektörleri eritirken şişme bebekçilerin keseleri şişti. Demek ki bu konular yatırıma uygun. Yine bu konularda yapılan büyük soygun! Akılsızlara akıl gerek ama sırası gelmişken size de birkaç söz edek. Be hey gerzek! Hepiniz evleneceksiniz ve çocuklarınız da size benzeyecek. Ya bu ne demek ha? Ne demek? Yoksa siz şişme bebeği mi doğurtuyorsunuz?

Nasıl olacak bu iş? Lastik kadın doğum odasında, dışarıda 4 erkek babalık edasında. Üstelik bizim geleneklerimizde ‘Yengeniz olur’ kuralı vardır. Yenge de bacı kadar saygındır. Yenge şişme bebek, ben anlamadım bu ne demek. Umarım çocuklarınız sizlere benzemez. Eğer benzerlerse de beyinleri fındık büyüklüğünü geçmez.

Arkadaşım dikiş biliyor, kızlık zarımı dikebilir mi?
17 yaşında bir kızım. Eski nişanlımla 6 kez ilişkiye girdik ama ayrıldık. Şimdi kısmetim çıktı, evleneceğim ama kız değilim. Acaba kızlık zarımı evde dikebilir miyiz? Biçki dikiş kursuna giden bir arkadaşım var. Bana “Haydar Hoca tarif etsin, ben dikerim” dedi. Ne olur yardım edin.

Her şey olur yavrum, bu dünyada olmaz, olmaz. Öyle şeyler olur ki adama yuttururlar! Zamanı gelince de yutturduklarını kustururlar. Kalleş dünya diye bir isim takmışlar. Kendi suçlarını da onun üzerine atmışlar. Siz iyi bir yoldasınız. Zarını diktirecekler sıraya girsin, herkes bedelini ödesin. Altı kerelik olay bir çizikle silinsin. Ben bilmem. Sordun da söylüyorum.
DİKECEK makineyi ve ustayı keşfederseniz neden olmasın, neden keseler dolmasın? Kızım, yalnız ufak bir engel olabilir. Makine bu ya, o sırada kazara bir başkasının eline düşer, o dikiverirse işte buna karışmam, böyle kirli işlere de bulaşmam.

Esengül’ün şarkılarını dinlemeden ilişkiye giremiyorum
Şarkıcı Esengül’ü dinlemeden cinsel ilişkiye giremiyorum. Bunun için bir çözüm istiyorum. Ne olur bana yardım edin.

Çözüm var ciğerparem. Yarın postacı kapını iki kere çalacak. Aman uyanık ol, elinde birçok kaset ya da CD olacak. Bunlar benden sana hediye. Hepsinde Esengül, onları dinleye dinleye işini bitir, seferden eli boş dönme. Hadi iyisin iyi. Yine işi ucuza bağladın. Esengül’ü de dar alanda katledip boğazladın. Ne yani, şarkıyı iştah şurubu mu sandın?

Ya da oradan özel bir mesaj mı aldın? Bak oğlum, bu tutkuyla dönüşü olmayan bir yola girersin. Yok yere bir saplantı yüzünden erir gidersin. Ula sana ne Esengül’den! Yani o olmasaydı sen kadük (değerini yitirmiş) mü yoksa düdük mü olacaktın?

5

Haberin Devamı