Pazar PostasıKerem Alışık: Babacığım... Bıraktığın bütün mutlulukları harcadım. Artık yalnız bile değilim
Paylaş
Kerem Alışık: Babacığım... Bıraktığın bütün mutlulukları harcadım. Artık yalnız bile değilim

Bugün Babalar Günü... Bu özel günde Sadri Alışık ve Çolpan İlhan çiftinin oğlu, şair Attila İlhan’ın yeğeni, başarılı oyuncu Kerem Alışık’la babalığı ve babasızlığı konuştuk. Bu kadar derin anlatacağını ve beni ağlatacağını bilseydim onu aramak için iki kez düşünürdüm. Çünkü bir yürek bu kadar hüznü ve gerçek sevdayı zor kaldırır. İşte huzurlarınızda Kerem Alışık... Alev Gürsoy Cimin / alev.gursoy@posta.com.tr

Sadri Alışık gideli 25 yıl oldu. Kim bilir nasıl da özlemişsinizdir babanızı...

Haberin Devamı

Hem de nasıl! Özlemek çaresi olmayan bir duygu. Ölüyorum sanıyorsun ama ölmüyorsun... Zaten özlemek ölmekten sadece iki harf fazla. Aradaki fark da o kadar işte... Bir insanı sınamak için özlemek yeter.

Sadri Alışık bugün yanınızda olsa ona ne söylemek isterdiniz?

Çocukluğumda öpmeye utanırdım... Şimdi utandığımdan utanıyorum. Sarılıp sarılıp öperdim. “Babacığım” demeyi özledim. Sonra eklerdim: “Babacığım, sen gittiğinden beri öyle puslu ki kalbim, bıraktığın bütün mutlulukları harcadım. Karanlıkta kaldım, yalnızlıkta kaldım. Artık yalnız bile değilim ama çok iyi biliyorum. Babalar dua gibidir, görünmese de dokunur evladına. Nur içinde yat.”

İnsanı fazlasıyla insan yapan yaralar iyi ki var

Böylesi özel ve hassas günlerin göze sokularak kutlanması sizi yaralar mı?

Haberin Devamı

O güzel insanların açtığı yaraları üfleyerek öğrendim ben ıslık çalmayı... Yaralarımı ipek mendillere sarıyorum. Biraz kırgın, biraz mutsuz, biraz umutsuz oluyor insan böyle günlerde ama o yaralar iyi ki var. İnsanı da fazlasıyla insan yapıyor.

Babanızı ilk kaybettiğinizde ne hissettiğinizi hatırlıyor musunuz?

Kör oldum, sağır oldum, lal oldum. Katılaştım, kayalaştım, kala kaldım. Bütün kelimelerim, sevinçlerim, umutlarım sular altında kaldı. Yollarım kapandı, denize, gökyüzüne uzak kaldım. Aslında o hiçbir yere gitmedi ki... Kalbime geldi, aklıma geldi ama işte insan, kaderini yaldızlı ciklet kağıdı gibi düzeltemiyor.

Babanızdan öğrendiğiniz en büyük tecrübe nedir?

Direnmeyi, güvenmeyi, mücadele etmeyi, sevmeyi öğrendim. İnsan, kanadı kırık bir kuşu, bir şehri, bir ağacı sevebilmeli. Babamın bana öğrettiği sevgiyle seviyorum ben hayatı.

Babam bana karşı sert Ve mesafeliydi

Babanız Sadri Bey’le nasıl bir ilişkiniz vardı?

O sıcak, samimi, hoş sohbet adam bana karşı sert ve mesafeliydi. Şımarmadan, kendi ayaklarımın üstünde durarak büyümemi isterdi. Beni uyurken severdi. Aramızdaki dengeyi annem sağlardı. anneM güzel YaşaMa sanaTını başarMış biriYdi

Peki ya anneniz Çolpan İlhan’la ilişkiniz nasıldı?

Hayatını eşine, işine, ailesine adamış kadındı. Bir örümcek ağı gibi ince, nahif ama asla kopmayan farklı biriydi annem. Güzel sanatlar mezunuydu ama en güzeli, güzel yaşama sanatını başarmış ve bize göstermiş biriydi. Üzerime titreyen, bize direnmeyi, güvenmeyi, sevmeyi, özgürleşmeyi öğreten bir anneydi. Anne kokulu mavilikler emanet etti kalbimize. Beni öyle sevdi ki onun sevgisini görünce kendi sevgimden utandım.

Haberin Devamı

Yüzünden bakıp ensesini görebileceğiniz kadar şeffaf biri

Siz nasıl bir babasınız ve Sadri nasıl bir evlat?

Kalbini dürüstlükten, dürüstlüğü kalbinden ayırmayan bir çocuk Sadri... Yüksek bir enerjisi var. Bence onun en büyük kuvveti ve cazibesi bu. Sadri tıpkı doğduğunda olduğu gibi, bebek namusunca temiz ve sıcak halinden büyüdüğünde de hiçbir şey kaybetmedi. Ama büyüyerek çocukluk etti, o ayrı tabii… Açık, net, vizyonu geniş, yüzünden bakıp ensesini görebileceğiniz kadar şeffaf biri. Oğlum Sadri benim efendimdir.

Ne güzel anlattınız oğlunuzu...

Ben onu hem oğlum olduğu için, hem de bu özelliklere sahip olduğu için iki kere seviyorum. Annemin ve babamın bana öğrettiği sevgiyle seviyorum onu. Sadri benim şiirim, tadım, tuzum, uykum, rüyamdır. Denizi de, toprağı da, gökyüzünü de onda seyrederim ben. Benim için ekmek kadar mübarek, alın terim kadar kıymetlidir. Onsuz aldığım nefes boğazımdan geçmez.

Haberin Devamı

Kerem Alışık: Babacığım... Bıraktığın bütün mutlulukları harcadım. Artık yalnız bile değilim

Ah şu yalnızlık! Nereye dönsem kemik gibi batıyor

Şimdi hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz? Mutlu musunuz?

Mutluluğumu kuşlara emanet ettim ama hayatımın çiçek açmış bir dönemindeyim. Emeklerimin karşılığını almaya başladım. Topladığım bütün dikenler, diktiğim ağaçların filizleri oldu. İnsanların gönlünde dinleniyorum. Bunu görmek çok güzel.

Aşk hayatınız ne durumda?

Aşk için herkesin bir sözü vardır elbette. Cemal Süreya, “Annesinden dayak yediği halde ‘anne’ diye ağlayan çocuktur aşk” der. Mevlana ise, “Yandığın ateşi tarif edebiliyorsan aşık değilsin demektir” der. Ama beni sorarsanız, ben en çok göğe vurgunum. Sonra denize sonra şiire... Pardon aşk mı demiştiniz! Ah şu yalnızlık! Nereye dönsem kemik gibi batıyor.

Yaşamı ciddiye alıyorum

Korona günlerini nasıl geçirdiniz?

Bütün acı, dert, hastalık dolu günlerde yaptığımız gibi eve sığındık. Kitaplarla aklımı tedavi etmeye çalıştım. İhtiyaçlarımı karşılamak üzere tüm önlemlerimi alarak dışarı çıktım. Kimsenin olmadığı ormanların içinde yürüyüşler yaptım. Yakınlarımla, dostlarımla görüntülü konuşarak hayallerimizi yeniledik. Dostluklar perçinlendi belki de, kim bilir?

Haberin Devamı

Kültür endüstrisi pandemiden hayli etkilendi. Tiyatronuzun yeni oyunu ‘Amadeus’ büyük bir prodüksiyon. Siz nasıl etkilendiniz?

Oyuncudan teknik ekibe, sahne arkasındaki emekçi kardeşlerimizden oyun yazarına kadar herkes çok etkilendi. Sahneden uzak kalmak, sevdiğimden uzak kalmakla eş değer benim için. Zorunlu bir dönemdi, o yüzden en kısa zamanda sahnelere geri dönmeyi dilerim herkes gibi çünkü ben sanatın iyileştirici gücü olduğuna inananlardanım. Perdeleri hangi şartlarda açacağımıza ise toplum bilimciler, sağlık bilimciler, yetkililer ve uzmanlar karar verecek.

Pandemi, yaşam tarzınızda ne gibi yeniliklere yol açtı?

Kapı aralığından bile baktığınızda gördüğünüz en güzel şeydir yaşamak. Ben içe dönük bir yaşamı tercih ediyorum. Yaşamı ciddiye alıyorum. Yorulmanın, çalışmanın, üretmenin yaşamak olduğunu biliyorum. En büyük zenginlik sakin, huzurlu, sağlıklı bir yaşamdır. Küçük mutluluklar istiyorum ki kimse onları benden geri alamasın.