İstanbul’un dört bir yanını saran, metrolarda, billboardlar’da karşınıza çıkan ‘Stranger Things’ afişleri dikkatinizden kaçmamıştır. Netflix’in 80’lerde geçen korku dizisinin üçüncü sezonu geçen hafta yayına girdi. Kadrosunun büyük bölümünü oluşturan çocukları küçük yaşta yıldızlaştıran dizi, dünyanın her yerinde ilgiyle izleniyor. ‘Stranger Things’in Dustin’i, Gaten Matarazzo (16) ve ‘Lucas’ı Caleb McLaughlin (17) ile Roma’da buluştuk. Fenomen diziyi ve genç yaşta gelen şöhreti konuştuk
‘Stranger Things’ 80’lerin korku filmlerinden ilham alınarak çekilmiş bir dizi. Dönemin müziğine, filmlerine ve Amerikan yaşam tarzına göndermelerle dolu. ABD’de 30 bin nüfuslu Hawkin’de yaşayan kahramanlarımızla üç yıl önce tanıştık.
O zaman yaşları 12-14 arası değişen çocukların kameralar önünde büyümelerine şahit olduk. Üçüncü sezonda gençliğe terfi eden karakterlerin hayatı, hem ergenlik sıkıntıları hem de altı canavarlarla dolu kasabaları yüzünden tepetaklak oluyor.
Gaten Matarazzo için dizinin en sevilen karakteri demek yanlış olmaz. Oyunculuğu kadar dansları ve renkli kıyafetleriyle ünlü Caleb McLaughlin ise şimdiden bir moda ikonu. Röportaj vermek için dünyayı dolaşan ikiliyi Roma’da yakaladık.
Geçen hafta İstanbul’da bir tramvaydaydım. Reklam ekranında ‘Stranger Things3’ün tanıtımı dönmeye başladı. Japon bir çift ve bir grup Arap genç kız aynı anda tepki verip sevindi. 190 ülkede izleniyorsunuz. Derin kültür farklılıklarına rağmen dizinin birçok ülkede ilgi görmesini nasıl açıklıyorsunuz?
Caleb: Vaaay o kadar olmuş mu? Çılgın bir şey. Dizide farklı nesillerden karakterler var. O yüzden herkes kendisinden bir şey bulabiliyor.
Gaten: Farklı kültürlerden izleyicinin diziyi neden beğendiğini anlamanın bir yolu yok. Ama bu bizim için bir onur. İnsanlar çok farklı nedenlerle diziden hoşlanıyor. Birçok kişi çocukluk dönemlerini tam olarak yansıttığı için beğeniyor mesela. Birçoğu da kendi yaşıtlarını ekranda görmeyi seviyor. Bu durum onlar için bir ilham kaynağı oluyor.
Üçüncü sezonu üç kelimeyle nasıl tarif edersiniz?
Dev, neon ve zirve. Çünkü bu sezon dizi, gücünün zirvesinde.
ÇOCUKLUĞUMUZ ELİMİZDEN ALINMADI
Birbirinizi zaten tanıyordunuz ama üçüncü sezon, arkadaşlık ilişkinizi değiştirdi mi?
Caleb: Birbirimizi fazla iyi tanıyoruz. Biz kardeşiz, birbirimizi seviyoruz. Hatta tiplerimiz bile benzemeye başladı. İlişkimiz daha da sağlamlaştı. Sadece ikimiz arasındaki ilişki değil, setteki herkesle. Sekiz ay boyunca sette birliktesiniz ve iyi geçinmek zorundasınız. Birbirimizin en iyi ve en kötü hallerine şahit olduk. Hiperaktif hallerimizle yönetmenlerimiz Duffer Kardeşler çok iyi baş etti. Sabırlı davrandılar.
Gaten: O kadar uzun bir zamanı birlikte geçirince kaçınılmaz olarak bir bağ kuruyorsunuz. Sette çok eğlendik. Çocukluğumuz elimizden alınmadı yani.
Ekibe yeni katılan oyuncularla kaynaştınız mı?
Gaten: Ekibe katılan bir oyuncu hemen ailemizin bir parçası olur. Dizi zaten oturmuş durumda ve süregelen enerji akışına kendimizi bırakınca her şey kusursuz ilerliyor. Yeni bir oyuncu açısından uyum sağlamak zor olabilir ama herkesin ona kucak açtığını görünce kendini evinde hissetmeye başlıyor. Artık hepimiz bir aileyiz.
80’lerin size çekici gelen tarafları ne?
Gaten: Müziğine bayılıyorum. Filmler de harika. ‘Geleceğe Dönüş’ün o yıllarda çekilmiş olması çok havalı bir durum.
Caleb: Ben de müziğine gerçekten aşığım. Hip hop’un en iyi dönemiymiş. Kıyafetler havalıymış. Müziğin de patlama dönemi. Modern kültürün girdiği yeni dönemin başlangıcı bence. Ama size 80’ler hakkında çok da fazla bir şey söyleyemem çünkü ben o zaman yoktum! (Gülüyor)
İŞİMİZ NEYSE ONU YApIYORUZ
Dizinin getirdiği büyük başarı hayatınızda neyi değiştirdi?
Caleb: Artık daha çok tanınıyoruz. Tüm dünyayı geziyoruz ve önemli konular hakkında konuştuğumuzda kendimizi dinletebilecek bir gücümüz var.
Büyük güç, sorumluluk getirir!
Caleb: Kesinlikle. Bence biz iyi çocuklarız. “Nasıl oluyor da adınız skandallara karışmıyor?” diye sormuşlardı...
Gaten: Cevabı çok basit, uzak duruyoruz. İşimiz neyse onu yapıyoruz. Zaman zaman zorlanıyoruz ama daima köklerimizi, nereden geldiğimizi hatırlıyoruz. O bağları koparmamak çok önemli.
Kendinizi bu tuhaf dünyaya kaptırırsanız, o sözcüğü sevmiyorum ama kullanacağım: Şöhrete kapılırsanız mutsuz olursunuz. Hayatınızdaki insanların bu durumla alakası olmadığını anlamanız lazım. Daima kim olduğunuz gerçeğine tutunmalısınız. Bazıları kendini kaybediyor. Özellikle bu yaşlarda sosyal medyayı pervasızca kullanıyor. Sosyal medya olumlu ve güzel amaçlara destek yarattığı gibi orada nefret, korku, öfke gibi olumsuzluklar da var. Zaman zaman bir adım geriye çekilip herkes gibi bizim de sadece işimizi yaptığımızı anlamamız lazım.
AİLELER ÇOCUKLARI BAŞI BOŞ BIRAKMIYOR
Hollywood sonu pek iyi olmayan hayatlara sahip çocuk yıldızlarla dolu... Aileniz, ekibiniz sizi korumak için ne yapıyor?
Caleb: Ailem hep benim yanımda oldu. Hatta annem şu an burada. Birlikte çalıştığımız kişilere güveniyorum. Ben de nereden geldiğimi çok iyi biliyorum. Bunu hiç unutmayacağım.
Gaten: Anlamanız gereken en önemli şey, bu işi neden istediğiniz, neden sevdiğiniz. Sevmeden yapılmaz. Ebeveynlerim, özellikle çekimler döneminde neredeyse her hafta en az bir kere bu soruyu soruyorlar: Bu işi gerçekten yapmak istiyor musun? Durup düşünüyorum ve bugüne dek cevabım hep “Evet” oldu. Oyunculuğu çok seviyorum. Ailem de beni koşulsuz destekliyor. Benim için her şeyi yaparlar. Bu insanların hayatımda olması inanılmaz.
Onların bu işin içindeki tek amacının benim mutlu ve memnun olduğumu görmek olduğunu bilmek paha biçilemez. Çevrenizde kendinden önce sizi düşünen, destekleyen ve size yardım eden kişiler olmalı. Ne yazık ki erken yaşlardan itibaren bu endüstrinin içinde olan oyuncuların çevresinde çoğu zaman onların üzerinden kazanç elde etmeye çalışan kişiler varmış.
20 yıl sonra dizinin yeni versiyonu için tekrar bir araya gelmenizi isteseler nasıl tepki verirdiniz?
Gaten: Kulağa çok eğlenceli geliyor. Dustin eminim fen öğretmeni olurdu.
Caleb: Lucas kesinlikle Hawkins’i terk etmiş olurdu. “Burası manyak bir yer, ben kaçtım, baaaay” derdi.
RÖPORTAJ: UĞUR ALKAPAR
ugur.alkapar@posta.com.tr
- Kaşık kaşık yiyin, cilde içten kolajen yükleyip tek gecede 10 yaş gençleştiriyor! güneş lekelerini de silgi gibi siliyor
- Cilt bakımının red flag'leri! Herkes bu hataları yapıyor: Cildi tahriş ediyor, gözenekleri obruk gibi genişletiyor, kırış kırış kırıştırıyor
- Kaşık kaşık yiyoruz ama kan şekerini 300'e fırlatıyor! Damarları tıkayıp mideyi şişiriyor, kabızlığın en büyük sebebi!
- Fazla efor göstermeden yağlarınızı yakın! Vücudu kağıt gibi inceltiyor: Metabolizmayı makine gibi çalıştırıyor
- Kurusu kapış kapış satılıyor! Aktarda gören poşetini dolduruyor: Solunum yollarını hortum gibi açıyor, metabolizmayı çalıştırıyor, bağırsakların çalışma hızını artırıyor