Menderes Samancılar, sinema ve oyunculuk denince akla ilk gelen isimlerden biri. Kadir İnanır’la birlikte oynadığı ‘Kapı’ filmi cuma günü sinemalarda izleyiciyle buluştu. Ödüllü oyuncuyla keyifli bir sohbet ettik.
● Öncelikle nasılsınız?
Ağzımız alışmış “İyi gidiyor” diyoruz. Aslında iyi giden bir şey yok.
● Neden?
Ülkem gibiyim işte. Ülkesinde huzur olmayan insan huzurlu olamaz.
● İç huzurunuz nasıl?
Genel olarak keyfim yok ama bence herkes böyle...
● Seçimler mi etkiledi sizi bu kadar yoksa?
Yok canım! Seçimler elbet etkiler ama sadece bu olamaz karşılığı. Ekonominin durumu, pahalılık, demokrasinin yetersiz işleyişi etkiler. Etkiler de etkiler...
● Gelelim size, 20 yaşına kadar Adana'da fabrika işçisiymişsiniz...
Orta 1. sınıfta okuldan ayrıldım ama yazdığım iki şiir kitabım var. Bir fabrikaya işçi olarak girdim. Hem fabrikada çalışıyordum hem de kütüphaneden, Anton Çehov'un, Rıfat Ilgaz'ın, Yaşar Kemal'in kitaplarını alıp okuyordum. Fabrikada, öğle tatillerinde diğer çalışanlar etrafıma toplanırdı. Ben onlara roman okurdum.
● Sizi dinleyen grup kalabalık oluyor muydu?
Önce 10-15 kişiyle başladı. Sonra dinleyici sayım 150'yi bulunca fabrika yönetimi bu okuma toplantılarını yasakladı. Fabrika müdürü beni kenara çekip “Oğlum, burası okul mu?” dedi. Yasak dediğimiz şey her yerde var. Hayatımızdan hiç eksik olmuyor. İnsanlar kendilerine hiçbir zararı olmayacak eylemleri bile yasaklarlar.
● Hala çok kitap okur musunuz? Favori yazarlarınız kimler?
Okurum tabii, okumadan olmuyor. Gogol’u, Gabriel Garcia Marquez’i çok severim. Bütün eserlerini bitirdim. Necip Mahfuz’u ve Orhan Pamuk’u da çok severim.
● Yeni Sinema Yasası’na nasıl bakıyorsunuz?
Genel anlamda kötü bir yasa değil ama bal gibi sansür yasası! 8. maddeye göre çoğunluk “Bu film oynamaz” derse oynamayacak. Türkiye’de zaten her zaman sansür vardı. Sansür içeren bir yasayı desteklemem.
● Birçok sanatçı, yapımcı, oyuncu diğer maddelerin çok iyi olduğunu söylüyor?
Diğer maddelerin hepsi gerçekten güzel. Ama 8. madde orada dururken diğer maddelerin işleyişi önemli değil ki. Buna benzer maddeler eski yasada da vardı ama bu kadar net, keskin değildi.
● Sizin yasaklanan ya da sansürlenen filmleriniz var mı?
Sinemaya 1974’te başladım. Başladığım ilk filmden itibaren hep sansür yasasıyla uğraştım. ‘Kara Çarşaflı Gelin’, ‘Güneşli Bataklık’ gibi filmlerimize sansür uygulandı. Birçok filmimiz yasaklandı. Hiç vizyon görmeyen filmler de vardı.
AYDIN BİR ÜLKE DEĞİLİZ
● İsminiz Adnan Menderes’ten geliyormuş. Değil mi?
Adımı annem koymuş. Menderesci olurum diye. Annem Demokrat Partiliydi. Babamın partisi falan yoktu. Benim de partim yok. Emekten, özgürlükten, halklardan yanayım. Çocuklara siyasi simge isimler koymamak gerekir. Çünkü çocuğunuz belki başka çizgide olacak.
● Hiç Demokrat Parti’ye ya da Adnan Menderes’e sempati duymadınız mı?
Adnan Menderes ve grubu idam edildi. Onların da Deniz Gezmiş’lerin de haksız yere idam edildiğini düşünüyorum. Bir insanın yaşamına son vermek diye bir yasa varsa, o yasaya karşıyım. Her suçun bir cezası olmalı ama idam olmamalı.
● Bugünün Türkiye’sini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Maalesef aydın bir ülke değiliz. Ülkenin aydını çok az. Yani ülkenin genel yapısına baktığında herkes kendini kapatmış. Sadece kitap okumakla değil sokağa tükürmemekle aydın olunur. Dünyada olup bitenin farkına varmaktır aydınlık. Bir ülkeyi aydınlatmak için önce anayı babayı eğitmek gerekiyor.
● Geçtiğimiz hafta vizyona giren ‘Kapı’ filminde rol aldınız. Çekimler nasıl geçti?
Küçüğün küçüğü bir rol aldım. Güzel bir proje olduğu için geri çevirmedim. Anlamlı projelerde yer almak insana onur veriyor. Filmde Kadir İnanır, Vahide Gördüm, Erdal Beşikçioğlu gibi birçok efsane isim var.
● Sosyal medya kullanır mısınız?
Sadece Twitter kullanıyorum. Benim adıma Instagram’da bir sürü hesap açılmış. Bu çok büyük bir ahlaksızlık. Savcılığa bildirdik ama hala değişen bir şey yok. Evime gazete alıyorum. Hayatı ve gündemi Instagram’dan takip edemem.
● Sosyal medyadaki linç kültürü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Hiç ilgilenmiyorum. İlgilenmediğim için başkaları bana söylüyor senin sayfanda şöyle şöyle olmuş diye. Bana ne! Ben savcılığa müracaatımı yaptım.
● Sosyal medya yokken insanlar ne yapıyordu acaba?
Daha iyi anlaşıyorduk. İletişimimiz daha iyiydi. Keşke sosyal medyayı bırakıp ,dumanla haberleşmeye dönsek.
● Hahaha nasıl yani?
Kızılderililer gibi işte... Doğru kullanmadıktan sonra hiçbir teknolojinin faydası olmaz. Otoban yapmışlar ve hız sınırı koymuşlar. Kimse dinlemiyor sonra ortalık kan gölüne dönüyor. Köprüler trafik azalsın, yollar kısalsın diye yapıldı. İnsanlar kendini atsın diye değil.
● Yarınlardan umutlu musunuz?
Elbette. Bugüne kadar hep kardeşçe yaşadık. Bugün de yaşayacağız. Acılar var ıstıraplar var ama her şey güzel olacak.
KILAVUZUM YILMAZ GÜNEY’Dİ
● Bir gazetenin açtığı yarışmayla sinemaya adım attınız. Sizi oyuncu olmaya iten neydi?
Fotoroman karakter kralı seçilmiştim. Her Adanalı gibi benim de kılavuzum Yılmaz Güney’di. Onun Adanalı ve bu sektörde olması çocukluğumdan itibaren beni kamçıladı. Yarışmayla birlikte oyunculuk kariyerim de başladı.
HEM OYUNCULUK HEM TAKSİCİLİK YAPTIM
● Hayatınızda hem oyunculuk hem taksicilik yaptığınız bir dönem de var.
Geçmişte bir sürü iş yaptım. Oyunculuk yaparken geceleri taksi şoförlüğü yapıyordum. Bunu bir yıl boyunca hem de Beyoğlu’nda yaptım.
● İki işi aynı anda yapmak zor olmuyor muydu?
Yoo. Hiçbir zaman “Keşke babamın parası olsaydı da rahat etseydim” demedim. O taksi şoförlüğünü yapmasaydım, gece hayatını tanımasaydım oyunculuğum bu kadar iyi beslenemezdi. Sokaklardan beslendim. En iyi lokantada yemek yerim. Defalarca yedim de ama şöyle bir salaş teknede olmanın keyfini hiçbir şeye değişmem. Halkın içinde olacaksın samimi olacaksın. İnsanlarla tokalaşmasını bileceksin yani.
● Şimdi varlıklı biri misiniz?
Kimseye borcum da yok, eyvallahım da... Bir evim var, bir de arabam var. Rahatım.
● Sanırım parayı pek önemsemiyorsunuz.
Para tabii ki önemlidir. Sadece benim için ikinci planda kalıyor. Bugün hayatın temeli para oldu. İnsanlar açlıkla mücadele veriyorsa, grevler varsa, pahalılık varsa, paranın önemini daha iyi anlıyorsun. Evine ekmek götüremezsin ama sokak köpeğine bir avuç ciğer alırsın. Bu senin huzurlu uyumanı sağlar.
● İlginç bir hayatınız var. Film olsun ister misiniz?
İnsan “Hayatım film olsun” diye düşünmez. Geçmişimi kaleme döküp, sonraki kuşaklara nasıl mesleğimde yol aldığımı anlatacağım bir öğreti kitabı olabilir ancak.
ONUNLA BOY ÖLÇÜŞMEK KİMSENİN HADDİ DEĞİL
● Bir yazar “Yılmaz Güney ile Menderes Samancılar aynı döneme denk gelseydi Menderes Samancılar günümüzün Yılmaz Güney’i olurdu” demiş.
Yılmaz Güney’in ustalığı, hayatın içinde duruşu, idealleri erişilmez bir yerde. Biz gemimizi kendi limanımıza getiriyoruz. Yılmaz Güney koskoca okyanusu yarıp geçen bir kaptandır. Onunla boy ölçüşmek kimsenin haddi değil.
ALEV GÜRSOY CİMİN
FOTOĞRAF: ŞAFAK GÜVEN
- Mevsimi geldi: Türkiye'den Avrupa'ya kasa kasa satılıyor! Bağırsakları motor gibi çalıştırıp C vitamini yüklüyor! En güçlü antioksidan, kemikleri betona çeviriyor
- Kaşık kaşık yiyince kolesterolü damardan kazıyor! Demir, magnezyum ve çinko depolarını fulleyip kemikleri beton gibi yapıyor
- Bal ve limonla karıştırıp için! Organlara format atıyor: Damarları çamaşır suyuyla temizlemiş gibi yapıyor
- Ayıla bayıla içiyoruz ama böbrekleri diyalize sürüklüyor! Organları çürütüp ömrü 10 yıl kısaltıyor, zehirleyip ölmekten beter ediyor!
- Ihlamuru sakın böyle tüketmeyin! Böbrekleri bitiriyor...