Volkan Konak dendiğinde aklıma gelen ilk şey dobralığı oluyor... 3 yıl aradan sonra geçtiğimiz hafta yeni albümü 'Lifor'u çıkarttı...
Röportaj: Samet Altay
Eminim konserleriyle bu yaza yine damga vuracak. Malum geçtiğimiz yaz en fazla konser veren sanatçıydı. Esprileriyle, neşesiyle tam bir Karadenizli. Kahkahası bol bir röportaj oldu anlayacağınız. İnsanın Volkan Konak gibi bir dostu olsa hayatta yaşlanmaz. Hatta internette dolaşan Kıvanç Tatlıtuğ ile resimlerini sorduğumda “Çok esprili olmuş. Çok güldüm.
Kim düşünmüşse çok zekice” diyecek kadar kendiyle barışık. En çok kazananlar arasında ama o parasını mala mülke değil eğitime yatırıyor. 63 çocuğa burs veriyor... Belli bir yaştan sonra da tüm malvarlığını Türk Eğitim Vakfı’na bağışlayacağını söylüyor. Özlü sözleri ise kenara not edilecek türden... “Yarimin yanağından başka her şeyimi paylaşırım” diyecek kadar da eşine aşık...
Yeni albüm için ne kadar zamandır çalışıyorsunuz?
Bu albüm için 2 ayımı stüdyoda geçirdim ama 8 ay da eser hazırlıkları aranje çalışmaları sürdü.
Yine içimizi yakacak şarkılar var mı?
Albümde 11 eser var. Yaşanmış öykülerin olduğu şarkılar. Gurbet, ölüm, memleket sevdası, aşk var bu albümde. Burun kemiğinizi sızlatacak şarkılar var.
Albüme koyduğunuz şarkılar sizin ruh halinizi mi yansıtır?
Yaşadıklarımdan yola çıkarak yazıyorum şarkıları. Hangi duygulardan beslendiysem onları yansıtıyorum. Güle oynaya yapıyorduk bu albümü ama davulcum Behçet bir anda öldü. Mesela ‘Cerrahpaşa’ albümünde babamı kaybetmiştim, başlı başına bir eser çıktı ortaya. ‘Mimoza’da aşk dürtüsü vardı. Bu da diğer albümlerin bir uzantısı oldu.
Sizce dostlarınız hangi davranışları size yakıştırmaz?
En önemli servetim güvenilir olmamdır. Herhalde güven kaybetme konusunda yanlış yaparsam insanlar üzülür.
Hayatınız boyunca hep sizinle olsun istediğiniz, vazgeçemeyeceğiniz şeyler nelerdir?
Bağımsızlığımı hiçbir şeye değişmem. Onu kaybettiğim an yaşayamam.
Sadece Karadenizli türkücü olarak anılmak sizi rahatsız ediyor mu?
Evet ediyor. Ben Volkan Konak müziği yapıyorum. Özgün bir müzik bu. İçerisinde yöremin esintileri var.
Saçınızı uzatmaya ne zaman karar verdiğinizi hatırlıyor musunuz? Özel bir nedeni var mı?
Saç uzayan bir nesne olduğu için uzuyor. Hayatım boyunca natürelliği seçtim. Kuaföre gitmeyi sevmem, saçım sakalım dağınıktır. Kolye, yüzük, kravat, saat takamıyorum. Saatler bana uysun, ben onlara uymuyorum. Kendimi şövalye gibi hissediyorum.
Bugüne kadar pişmanlık yaşadığınız bir olay var mı? Ben hep ileriye ve geleceğe bakarım, ömrümün geri kalanı orada saklıdır. Bir tek Trabzonspor kulübü için yaptığımı tekrar yapmazdım.
Fanatik misiniz peki?
Hayatım boyunca fanatiklikten uzak durdum. Türkiye’deki her renk benim rengimdir. Sadece futbolda gönlüm Trabzonspor’dan yana ama Türkiye’de birçok stada gittim. İnönü Stadı’nda çok maç izledim.
‘Bursları ödemek için bankadan kredi çektim’
Eşinizle bugüne kadar hiç görüntülenmediniz. Davetlere de hep tek katılıyorsunuz. Bunun özel bir nedeni var mı?
Özel olduğu için. Öyle olması lazım. Ben söz verdim hocalarıma, müziğin dışında başka bir konuyla gündeme geldiğimde müziği bırakırım. Çok iddialıyım. Çocuğum, eşim hatta evimin içini bile kimse göremez!
Çok sayıda çalışanınızın olduğu doğru mu?
Restoran işlettiğim zaman vardı.
4 yıl içerisinde 7 yakınınızı kaybettiniz. Bu acılarla nasıl başettiniz?
Büyük travmalar bunlar. Davulcum Behçet’le ölümünden 5 saat önce kahkahalar içerisinde konuşuyorduk, 5 saat sonra cenazesini aldım. Acı insanı olgunlaştırıyor. Bu ölümler benim etimi pişirdi. Bu yanıklığı bana bu acılar kattı. Biz bu saatten sonra acıyla yoğrulduğumuz için insanların ne emeğine ne de ekmeğine basabiliriz. Ailesinde çok yakınını kaybedenden kimseye zarar gelmez. Çünkü dünyanın illüzyon olduğunu, evcilik olduğunu biliyor. Çok vefalı dinleyicim var. Facebook’ta 1 milyon 870 bin üyemiz var. Hepsiyle görüşüyoruz.
Aynı zamanda çocuklara da burs veriyorsunuz. Şu an kaç çocuğu okutuyorsunuz?
Babası olmayan 63 çocuğa burs veriyorum. Belirli bir yerden sonra tüm gelirimi Türk Eğitim Vakfı’na bağışlayacağım. TEV’in gönüllü üyesiyim de. Seneye de TEV üzerinden bu çocuklara burs vereceğim. Hedefim 100 öğrenciye çıkmak. Yunus Emre’nin bir sözü var “Paylaştığın senindir biriktirdiğin değil”. Ben şunu gördüm ne kadar çok verirsem o azalmıyor, aksine artıyor. Cimri insanları hiç sevmem. Onların topluma faydası olmaz. Yaprağı olmayan ağaç gibiler. Geçen ay nakit param yoktu, bursları yatırmak için bankadan faizli kredi çektim, onunla yatırdım parayı. O çocuklar beni bekliyorlar...
İnternetteki eleştirilere canınız sıkılıyor mu?
Hayır. Mesela geçen gün Kıvanç Tatlıtuğ ile benim bir fotomontaj resmimi yapmışlar, güldüm geçtim. Espridir bu. Ama söylememiş veya yapmamış olduğum bir şey beni çok üzüyor. Mesela Arnavutköy’deki Van depremi sorusunu ben duymadım bile. Acele ederek arabaya bineceğim, müzik açık, araba sesleri var. ‘Deprem’ demiş muhabir bana, ama duymadım. Ben orada “Sizin gündeminizle ilgilenmiyorum” dedim sadece. Ama asil bir davranışla bir gazetenin genel yayın yönetmeni bana özür yazısı yazdı, ben de kendisine çiçek gönderdim.
Siz kimleri dinliyorsunuz?
Ben her şeyi dinliyorum. Brodway’de müzikale de gidiyorum, yaylanın çimeninde hard kemençe de dinliyorum. Beyoğlu’nda öğrencilerin parası olmadığı için bir bira içtikleri yerlerde rock müzik de dinliyorum. Caz cafe’ye gidip caz müzik dinliyorum. Tarkan da dinliyorum, Orhan Gencebay da dinliyorum. Ben güzel olan her şeyi dinlerim. Zeki Müren, Neşet Ertaş hastasıyım. Sadece rap müzikten pek zevk almıyorum.
Caz müzik ile ilgili bir projeniz var galiba?
Ataşehir’de ileride bir caz club açacağım. Sahneye de çıkacağım. Bir de müzikal projem var.
Kazım Koyuncu’dan boşalan yeri sizin doldurduğunuz söyleniyor. Buna inanıyor musunuz?
İnanmıyorum. Ben ‘Efulim’ albümünü yaparken Kazım Koyuncu lisede okuyordu. Boşluk olmaz. Ben müzik yaptığımda Kazım benim hayranımdı. Ölmekte olan insanlara yardım yaptığınızda hep böyle söylemler olur. Ben ‘Cerrahpaşa’yı yaptığımda babamı mı kullanmış oldum yani? Ya da 32 yaşında ölmek üzere olan birine yardım etmeyelim mi? Ölmek çok ciddi iş millet ölmeyi bayılmak zannediyor. Kazım Karadeniz müziği yapıyordu. Ben beste müziği yapıyorum. Alakası yok. Kazım’la tek ortak yanımız ‘Ben Seni Sevdiğimi’, ‘Gelevera Deresi’ ve ‘Dido’. Bu 3 eseri ikimiz de okuduk. Hatta Kazım’ın okuduğu ‘Gelevera Deresi’ benden daha iyi oldu. Ben ‘Maranda’ albümünü yaptığımda 2002 yılında Türkiye’nin en çok satan albümüydü. Kazım o zaman yaşıyordu. İnsanlar ön yargılı. İnternet var girin bakın benim eserlerime ‘Efulim’i çıkarttığım 1991 yılında Türkiye’de patlama olmuştu. Kazım Koyuncu adam gibi adamdı. Ölüm yıldönümünde mezarına Volkan abisinden başka kim çiçek bırakır, kim hatırlar onu? Kazım’ın albümünü sürekli dinliyorum. Son albümündeki bir parçayı Bolu’dan İstanbul’a kadar en az 100 defa ağlayarak dinledim. Kazım gibilerin çoğalması benim yararıma olur.
Volkan Konak kıskanç bir adam mıdır?
Hayatımda kıskançlık bilmedim. Lise yıllarımda hiç 10 almamıştım. 5 aldığımda bana yeter diye düşünürdüm. Ama eşimi paylaşamam. Bunu çekinerek söylüyorum, yadırganabilir ama benim eşim veya sevdiğim kadın bir filmde sevişme rolünde oynayamaz. Bu benim köylülüğüm, kasabalılığım olsun ama ben sevdiğim kadının rol gereği bile olsa başka bir adamla sevişmesine, öpüşmesine izin vermem, dayanamam buna...
‘Eşim kazandığıma asla karışmaz’
Evde kimin sözü geçer?
Eve gittiğimiz yok ki! Erkeğin sözü geçiyor gözükse bile evin hakimi kadındır. Kadın vefadır duygudur. Kadının olduğu yerde sevgi vardır. Benim konserlerimde ne kavga çıkar ne tatsızlık olur, çünkü salonun yarısı kadındır. Biz onlarla müthiş bir aşk yaşıyoruz. Vefalı kutsal bir aşk.
Geçen yıl en çok sizin konser verdiğiniz söyleniyor. Demet Akalın da Twitter’da yazmış. Yatırımlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Eleştiriliyorum, arsa almam. Çok paylaşırım. 7 kardeşiz hiçbirinin borcu yoktur. Çevremdeki arkadaşlarımın hiçbirinin kredi borcu bile yoktur. Paramın bir kısmı kefen parası diyelim ona... 3 gayrimenkulüm var. Biri Kurtköy’de biri Ataşehir’de üst düzey iki villam var. Bir de vazgeçemediğim karavanım var. Nakitçiyim ben. Arkadaşım evinde borcundan, sıkıntısından uyuyamıyorsa, ben de eşime sarılıp uyuyamam. O yüzden saçım sakalım bu yaşta beyazladı. Lastiği patlayan arkadaşım bile beni arar. Karım da bana ne kazanırım ne harcarım hiç karışmaz. Zaten öyle olsa bu kadar dağıtamam, elbet bir sıkıntı çıkar.
Hiç eşinize yazdığınız şarkı var mı?
‘Efulim’ şarkısını eşime yazdım. 1991 yılında. Bunu ilk defa anlatıyorum. Onun notasını yazdım. Nota kağıdını çiçeklere sardım eve gönderdim. Romantiğim ya... Çiçekler annesine yakalanmış, geri geldi ve annesi bir daha böyle bir şey yapma dedi. Ben de hırslandım, siz görürsünüz bu şarkıyı bomba gibi patlatacağım dedim. Beni Türkiye’ye tanıtan şarkı ‘Efulim’dir. Çiçeklerin geri gelmesi kayınvalidemin eşimden sonra bana en büyük hediyesidir.
Eşiniz konsere geldiğinde sizden özellikle istediği şarkılar var mıdır?
Yılda bir kere konsere gelir. Müzikle fazla ilgilenmez.
Karadeniz yemekleriyle aranız nasıl? İyi bir aşçı mısınız? Evde yemek yapar mısınız?
En büyük zaafım kıyafet! Yemek kültürüm yok, ne bulursam yerim. Evde yemek yapıyorum, o da öğrencilik yıllarından kalma 20 çeşit yumurta ve menemen. Ama en çok sevdiğim Karadeniz yemeği kuymak, karalahana çorbası ve pide. 3 ayda bir Karadeniz’e gitmezsem ölürüm.
Evinizin bahçesinde ceylanlarınızın olduğunu biliyorum. Şu an kaç ceylanınız var ve neden ceylan?
Bu bana sıkıntı oldu ama vazgeçemiyorum. Ceylanpınar’a gidiyorum bazen, gidiş dönüş 3 bin kilometre. Mayısta bir yavru ceylanımız da olacak. Ceylan çok narin ve gözleri Türkan Şoray’a benziyor. Doğaya çok aşığım, toprak bile yerim. Arabanın camından çöp atan beni dinlemesin. Çok üzülüyorum, istemiyorum albümümü almasın! Yaylada evim var Maçka’da, orada teknoloji yasak. Sadece TRT FM çeken pilli radyom var. Arınıyorum orada.
Karavanınızla ilişkiniz nasıl?
Karavanda yaşayan insan dünya malına minnet etmez, belki de benim şövalye gibi yaşamam bundandır. Konserlere şoförü uçakla yolluyorum, ben karavanla gidiyorum. Türkiye’yi, Avrupa’yı karış karış gezdim. Şimdi Washington’a gidiyorum. Road 66 yarışları var, motorcular yapıyor, ben de gidiyorum. 20 bin km yapacağım.
(11.03.2012 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır.)
- Karlı ve yağmurlu havalarda tabak tabak için! Vücudu soba gibi ısıtıyor: Böbrek ve karaciğere kalkan oluyor
- Kaşık kaşık yiyoruz ama tansiyonu, şekeri tavana çıkarıyor! Zehirden bile daha zararlı 3 besin, ağzınıza bile sürmeyin
- Her yemekte sarımsak soymaya son! Dondurucuda aylarca tazeliğini koruyor
- Yumurtadan 30 kat faydalı! 1 kaşığı protein depolarını fullüyor, etten 20 kat ucuz, kaslara protein banyosu yaptırıyor
- Eşi için başladı, şimdi siparişlere yetişemiyor! Satış rekoru kırıyor: Kilosu 500 TL'den başlıyor