Değerli oyuncu Rutkay Aziz'le, Nazım Hikmet'in ölümsüz eseri 'Memleketimden İnsan Manzaraları' oyunu vesilesiyle buluştuk. Hem oyunu yönetiyor hem de oynuyor. Usta oyuncunun sahnede muazzamdı, performansıyla her zamanki gibi göz doldurdu. Alkışlar salonu yıkıyordu sanki... Hem memleketimizin insan manzaralarını hem de hayata bakışını konuştuk. ALEV GÜRSOY CİMİN / alev.gursoy@posta.com.tr
Nasılsınız Rutkay Bey? Ne var ne yok?
İyiyim. Sağlık iyi olunca her şey de yoluna giriyor. Önce sağlık, huzur! Pandemi sürecini düşünerek çalışarak, kendimi ve çevremi koruyarak geçirdim.
Sahneler epeyce kapalıydı. Maddi ve manevi açıdan bu sizi ne kadar etkiledi?
Herkes kadar etkilendim. Bu konuda özel tiyatrocu arkadaşlarım da büyük sıkıntılar yaşadılar. Özellikle müzik sektörü çok ciddi sıkıntılar yaşadı. Ne yazık ki bu işsizlik furyasında intihar eden vatandaşlar oldu. Çok acı…
AŞI DÜŞMANLIĞINI ÇÖZMÜŞ DEĞİLİM
İnsanlar virüs korkusunu yenmiş ve rahat rahat sizleri izlemeye geliyor mu?
Sosyal mesafe olayı seyirci sayısını epey etkiledi ama anladığım kadarıyla insanlar tiyatroyu özlemişler. Özellikle son oyunumuza çok güzel sahip çıktılar. Ancak ne olursa olsun rahatlamayı doğru bulmuyorum. Ortalığın hali malum, salgın bitmiyor. Bitmediği gibi giderek artıyor. ABD’nin, Avrupa’nın, Rusya’nın hali ortadayken bizim rahatlamaya hakkımız yok. Ayrıca bu aşı düşmanlığını çözmüş değilim.
Nazım Hikmet'in unutulmaz eseri 'Memleketimden İnsan Manzaraları'nı sizden dinlemek isterim.
Bir kere Nazım Hikmet sevdalısıyım. Nazım Hikmet Kültür Sanat Vakfı’nın, arkadaşlarımın da katkılarıyla başkanlığını sürdürüyorum. Nazım Hikmet’in eserleri dünya edebiyatına örnek teşkil eder. 1938’de kaleme aldığı bir eser, bugünün Türkiye’sini yansıtabiliyor. İşsizliğe, yoksulluğa, orta sınıfın çektiği acılara ışık tutuyor. Savaşların fırsatçılığını, tüccarlığını tartışıyor. Tüm bunların ötesinde de yine her zaman olduğu gibi umudunu da diri tutuyor. Bu oyunu seçmemizde bunların önemli payı oldu.
NAZIM HİKMET SEVDASI GENÇLİĞİMDEN GELİYOR
Nereden geliyor sizdeki Nazım Hikmet sevdası?
Nazım Hikmet sevdası gençliğimden geliyor. Bizler ne şanlı milletiz ki kendi dilimizden, onun o muazzam Türkçesiyle eserlerini okuma şansına sahip olduk.
Bazıları Nazım Hikmet’in mezarının Türkiye’ye getirilmesini istiyor. Siz ne dersiniz?
Biz baştan beri buna karşıyız. Ruhi Su Hoca’mızın Zincirlikuyu’daki mezarı kurşunlandı. Bundan altı yıl önce de Can Yücel Baba’mızın Datça’daki mezarı yağmalandı. Nazım’ın mezarı Türkiye’ye gelse başına ne gelir belli değil. Bir gün inanıyorum ki, gerçekten bu ülkede demokrasi estiğinde, gelecek kuşaklar Nazım’ın mezarını Anadolu’ya getirecekler ve bir çınarın altına gömecekler. Buna inanıyorum.
AYDINLIK VE DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE İÇİN GENÇLERE VE KADINLARA ÇOK GÜVENİYORUM
İşsizlik, açlık ve savaş gibi hem ülke hem dünya sorunlarını tartışarak yarınlara umutla bakan bir hikaye bu! Siz yarınlara nasıl bakıyorsunuz?
Hiçbir zaman karamsar olmadım, umudu elden bırakmadım ama umut tek başına yeterli değil. Umudu eyleme dönüştürmek gerekiyor. Onun için şu aşamada bize düşen şey; bu demokrasi cephesini güçlendirmememiz ve giderek adaletli, insan haklarına saygılı, demokrasiden ve toplumsal barıştan yana bir Türkiye’yi çocuklarımıza yaşatmaktır. Aydınlık ve demokratik bir Türkiye için gençlere ve kadınlara çok güveniyorum. Demokrasi cephesini genişletmekte yükümlüyüz. Bu konuda Kürt kardeşlerimizle de iş birliği yapmak çok önemli.
ÜNİVERSİTE MEZUNU GENÇLER İNŞAATLARDA AMELELİK YAPIYOR AMA EKONOMİNİN İYİ OLDUĞU SÖYLENİYOR, YALAN!
Siz memlekete bakınca nasıl insan manzaraları görüyorsunuz?
Ah ah… Memleketimizin çok güzel de sıkıntıları çok. 74 yaşına geldim gerçek anlamıyla özgürlük ve demokrasi yaşamadım. Hep bir sansür ve yasaklamalarla tiyatro yaptık. Oysa tiyatro özgürlüktür. Gençlerimizin işsizliklerini, Boğaziçi’ndeki arkadaşlarımın sıkıntılarını görüyorum memlekete baktığımda. Üniversite mezunu gençler pazar tezgahında çalışıyor, inşaatlarda amelelik yapıyor ve ama ekonominin iyi olduğu söyleniyor. Yalan! Bu utancı yaşamaktan artık sıkıldık.
Türkiye’nin en zorlu zamanlarında yaşamış birisiniz. Bugünle kıyasladığınızda nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu yaşadığımız günlerden çok daha zorlarını gördüm. 12 Mart’ı, 12 Eylül’ü yaşadım. İnsanlarımızı astılar. Gurbete zorlandılar. İşkence gördüler. İntihar edenler oldu ama bugün de bu acılar çekiliyor. Ve bu acıların son bulması için artık halkımızın gerçekleri görmesi lazım.
SEYİRCİ VARSA TİYATROCU YORULMAZ
Belli bir yaştan sonra sahnede olmak yorucu oluyor mu?
Seyirci varsa tiyatrocu yorulmaz.
Ne zamana kadar tiyatroyla iç içe kalacaksınız?
Bunu sahne bilir.
Sahneyi büyülü yapan nedir?
Alkış.
KÜLTÜREL KALKINMANIN ÖNEMİ ANLAŞILDIĞINDA HAYATA BİR ADIM DAHA ATMIŞ OLACAĞIZ
Günümüzde tiyatro ne kadar özgür? Tam bir özgürlük için neler yapılmalı?
Önce bir ülkenin iktidarı ekonomik kalkınma için çalıştığı kadar kültürel kalkınma için de çalışmalı. Kültürel kalkınma olmazsa gerçek anlamda bir kalkınma olamaz. Mustafa Kemal Atatürk’ü burada sevgi ve saygıyla anmak gerek. Her zaman için kültür ve sanat itilmiş, kakılmıştır. Kültürel kalkınmanın önemini anladığımız gün, hayata bir adım daha atmış olacağız, aydınlanacağız.
GENÇ KUŞAKTAN ATATÜRK SEVGİSİNİ SİLME UĞRAŞI ATATÜRK SEVDASINI DAHA DA BÜYÜTÜYOR
‘Kurtuluş’ (1994) dizisinde ve ‘Cumhuriyet’ (1998) filminde Atatürk’ü canlandırmıştınız. Geçtiğimi 10 Kasım’da neler hissettiniz?
Genç kuşaktan Atatürk sevgisini silme uğraşısı Atatürk sevdasını daha da büyütüyor. Bu beni de mutlu ediyor.
Yaşınıza göre sahnede müthiş bir performans sergiliyorsunuz. Sizin döneminizdeki çoğu kişi artık tiyatro yapmıyor. Sizin sırrınız ne?
Hayatı sevmek, işini sevmek, ülkemi ve insanları sevmek diri tutuyor beni. ‘Adalet’, ‘1984 Büyük Gözaltı’, ‘Sizsiniz Güneyli Bayan’ ve ‘Memleketimden İnsan Manzaraları’ olmak üzere şu an dört oyun birden oynuyorum.
Tiyatroda çoğu zaman iyi bir adamı oynamadınız. Nadir de olsa kötü adam rollerinde ne hissedersiniz?
Kötü adamı oynamak zevktir. Mesela işkenceci rolü gelse çok iyi oynarım. Öyle iyi oynarım ki işkenceciler oyuna gelirse koltuklarından utansınlar diye…
70’li yaşlarda insanın ne gibi hayalleri olur?
Yaşadıkça hayal hep vardır ama zaman zaman bu iktidar bizim hayallerimizi bizden çalmıştır.
YALANSIZ YAŞA, EMEĞE SAYGI GÖSTER
Kızınız Doğa Rutkay’a verdiğiniz en önemli hayat dersi nedir?
Doğa’ya hep şunu söyledim, “Yalansız yaşa. Emeğe saygı göster.” O da bunları yapıyor. Torunların yeri de apayrı. Daha çok küçükler. Büyüdüklerini görmeyi çok isterdim.
HAYATI DOLU DOLU YAŞADIM, ÖLÜM KORKUM YOK
Korkar mısınız ölmekten?
Hayatı dolu dolu yaşadım. Ölüm korkum yok. Önemli olan öldükten sonra da kalplerde iyi yaşamak, iyi anılarak yaşatılmak.
En büyük endişeniz?
“Dünyaya geldi ve bir işe yaramadan gitti” demeleri çok kötü, feci bir şey olamaz. Bana bunu demesinler yeter…
'Memleketimden İnsan Manzaraları'
7 Aralık Salı 20.30’da Caddebostan Kültür Merkezi’nde,
21 Aralık Salı 20.30’da Trump Sahne’de,
22 Aralık Çarşamba 20.30’da Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde sahnelenecek.
- Beşinci Teknoloji ve Etki Merkezi Kocaeli Üniversitesi’nde hizmete girdi
- Deprem Bölgesine Ticaret ve Teknoloji Gücü programının sonuçları açıklandı
- Dünyanın en zengin potasyum kaynağı! Kemikleri kalsiyum, potasyum ve demire boğuyor: Her bir kaşık yiyen 10 yıl hastalanmıyor
- Hastalıkların en büyük düşmanı! Vücudu C vitaminine boğuyor: Sindirim sistemini makine gibi çalıştırıyor
- Samsun'da hasadı devam ediyor! Kilosu 80 TL: Kan şekerini saniyesinde dengeliyor: Kalıcı yağları mum gibi eritiyor, karaciğerdeki yağları vakumluyor