Taçsız Kral Metin Oktay, Sinyor Can Bartu, Berlin Panteri Turgay Şeren, Ordinaryüs Lefter, Türk futbolunun gerçek efsaneleri...
SERAL CUMALI
seral.cumali@posta.com.tr
Türkiye’deki birçok Can, adını Can Bartu’dan, birçok Metin, Metin Oktay’dan, birçok Turgay, Turgay Şeren’den almıştır. Can Bartu bugün 77 yaşında. Yorumlarıyla futbola hizmet ediyor. O’nun sadece futbol değil başarılarla dolu bir basketbol hayatı da var.
Can Bartu, 31 Ocak 1936’da İstanbul- Kadıköy’de doğar. Babası Vefik Bartu, 1920- 1930’larda yurtdışından caz bandlar getiriyordu Türkiye’ye. Çok şık giyinir, ‘damardan’ Fenerbahçeliydi. Babasından aldığı bu özellikler ileride Can Bartu’nun kimliğini de şekillendirecekti. Can Bartu’nun spora merakı Haydarpaşa Lisesi’nde okurken başlar. 13 yaşında Fenerbahçe Genç Basketbol Takımı’na girer. Basket takımıyla Edirne’deyken, tesadüf bu ya Fener’in Genç Futbol Takımı’nın da orada maçı vardır. Genç Futbol Takımı ilk maçı kaybedince, basket takımından iki takviye alır. Can Bartu’dur bu iki kişiden biri. O maçta 4 gol atar, biri sayılır. Fenerbahçe o maçı basketbolcu Can Bartu sayesinde 1-0 alır.
Futbol maçını bitirip basket maçına çıkıyordu
Can Bartu, Fenerbahçe Basketbol Takımı’ndaydı ama bazı arkadaşlarıyla (ki çoğu Galatasaray’da futbol oynuyordu)sık sık minyatür kale maçları yaparlardı. Bir seferinde Fenerbahçeli Can’a Galatasaray forması giydirdiler. O maçta Galatasaraylılar, Can’ın attığı 9 golle fark yaptı. Ama maç yarım kaldı, çünkü kavga çıktı.
Galatasaraylı futbolcular hemen antrenörleri Baba Gündüz’e (Kılıç) koşarlar; “Can diye bir çocuk var. Süper futbolcu. Beş bin lira verirsek onu Galatasaray’a alırız” derler. Baba Gündüz’ün cevabı, “Ben Can’ı tanıyorum. O futbol oynamaz. Çünkü basketbolu çok seviyor” olur. Ama 6 kez basketbol milli takımı formasını giyen Can için Fenerbahçeli yöneticiler Gündüz Baba ile aynı fikirde değildir. Fikret Arıcan, Can Bartu’ya futbol takımında oynaması için zaten baskı yapmaktaydı. Can’ın da gönlü futbola kaymaya başlıyordu. Ancak Can Bartu’nun ailesi futbolcu olmasına karşı çıkıyordu. Çünkü futbol onlara göre ‘serserilerin işi’ydi.
Can Bartu, annesine yalvarıyordu, “Gel seyret, arkadaşlarımın hiçbiri serseri değil” diye. Annesi oğlunu kıramayıp bir gün minyatür kale maçına gelir. O maç annesinin Can Bartu’yu seyrettiği ilk ve son maç olur. Çünkü Can’ın inanılmaz oyununu seyredenlerin, “Vay be, ne kadar muhteşem top oynuyor o... çocuğu!..” dediğini duyar. “Bizim oğlan iyi oynadığı halde bana hakaret ediyorlar. Ya bir de kötü oynarsa, kim bilir neler diyecekler...” der eve gelince.
Özel hayatında şık sahalarda zarif
Sonunda Can Bartu dayanamaz, futbol takımı için mukaveleye imzayı basar. Artık hem basketbolcu hem de futbolcudur. Yaşı küçük olduğu için bir yandan amatör lisansla basket oynamaya devam eder, bir yandan da futbol antremanlarına gider. Futbol maçını tamamlayıp teri soğumadan basketbol formasını giyip maça çıkar.
İkisi birlikte gitmeyince tercihini yeşil sahalardan yana; onu ileride efsane yapacak futboldan yana kullanır. Can Bartu alışılmış futbolcu tiplemesinden farklıydı. Çok şık ve modaya uygun giyiniyor, çok zarif ve estetik oynuyordu. Seyirci alışık olmadığı, bu farklı futbolcuya ‘Baron’ adını takmakta gecikmiyordu. Sahaların büyük yıldızıydı, şanı yurtdışına ulaşınca; 1961’de İtalyan takımı Fiorentina, Can’ı istedi. O yıl Can Bartu Fiorentina’ya, Metin Oktay Palermo’ya transfer oldu. Türk futbolu iki yıldız oyuncusunu İtalyanlar’a kaptırdı. Metin Oktay ertesi yıl döndü; Can Bartu ise 6 yıl İtalya’da top koşturdu.
İtalyanlar’ın da gözünden kaçmadı şık giyimi, zarif futbol oyunu. Ona ‘Sinyor’ diyorlardı. Yani ‘Beyefendi’. Bazen ‘Sinyor Bartu’, bazen ‘Sinyor Turko’ (Türk Beyefendi). Can Bartu 6 yıl boyunca İtalya’da Fiorentina dışında Venezia ve Lazio’da da oynadı. 1961’de Glaskow’da oynanan ve 1-1 sonuçlanan Fiorentina- A.Madrid maçında Can Bartu da vardır. Böylece Avrupa kupalarında final oynayan ilk Türk futbolcusu olur. 16 yıllık futbol hayatının İtalya yıllarında yaptığı evlilik 76’da bitecek, 2003’te 67 yaşında, ikinci evliliğini 33 yaşındaki Güler Hanım’la yapacaktır.
“Hep gol attı, Turgay sakatlanınca geçtiği kalede gol de yedi”
1967’de Türkiye’ye, Fenerbahçe’ye dönen Can Bartu, üç yıl sonraki jübilesine kadar 326 maç oynadığı Fenerbahçe’de 162 gol atmış, ayrıca çoğunda kaptanlığını yaptığı 28 kez de milli formayı giymişti. 1958’de Romanya’da yapılan milli maçta Turgay Şeren sakatlanınca kaleye Can Bartu geçmiş, kalede kaldığı 7 dakika boyunca topları kurtarmış ama Beşiktaşlı Ahmet Berman’ın ayağına çarpıp yön değiştiren topu kurtaramamıştı. Hep gol atan Can Bartu futbol hayatında bir de gol yemişti.
Can Bartu Milli forma sayısının azlığını Can Bartu, “İtalya’ya gitmeseydim daha çok milli forma giymiş olurdum” diye açıklamış bir çok kez. Türk futbol efsanelerinden Metin Oktay 1969’da muhteşem bir jübileyle futbola veda eder. Jübilede iki efsane, Metin Oktay ve Can Bartu forma değiştirerek 15 dakika karşılıklı oynarlar. Bir yıl sonra da jübile sırası Can Bartu’dadır. Türk futbol seyircisi iki efsaneyi art arda uğurlar. Can Bartu yorumlarıyla hala Türk futboluna hizmet ediyor. Türk futbol seyircisi hala çocuklarının adını ona ithafen Can koyuyor.
(10.03.2013 tarihli Posta Karnaval'dan alınmıştır.)
- Kaşık kaşık yiyoruz ama kan şekerini 300'e fırlatıyor! Damarları tıkayıp mideyi şişiriyor, kabızlığın en büyük sebebi!
- Fazla efor göstermeden yağlarınızı yakın! Vücudu kağıt gibi inceltiyor: Metabolizmayı makine gibi çalıştırıyor
- Kurusu kapış kapış satılıyor! Aktarda gören poşetini dolduruyor: Solunum yollarını hortum gibi açıyor, metabolizmayı çalıştırıyor, bağırsakların çalışma hızını artırıyor
- Çeyrek bardak içende kolesterolden eser kalmıyor! Bu kez kabuğu değerlendi: Sarımsakla karışınca vücudu zımba gibi yapıyor
- Su faturasını yarı yarıya düşürüyor! 5 dakikada 50 litre su kurtarıyor, fatura artık cebinizi yakmayacak!