‘Hayat Bazen Tatlıdır’ ve ‘Adı Efsane’ dizileriyle dikkat çekti. Şimdi de Kanal D’de, ‘Zalim İstanbul’un Damla’sı olarak karşımızda. Hayatını tamamen sosyal medyaya göre yaşayan bir karakteri canlandıran 19 yaşındaki genç oyuncuyla dizi setinde buluştuk. Diyor ki: Hayattaki en büyük tutkum işim. Oyunculuk bitmeyen bir serüven. Her gün “Bugün yeni ne öğreneceğim?” heyecanıyla uyanıyorum. Oya Çınar / oya.cinar@posta.com.tr
Bir süredir Kanal D’nin sevilen dizisi ‘Zalim İstanbul’da Damla olarak karşımızdasın. Damla biraz zor bir karakter sanki... Alışabildin mi?
Damla herkesin hayatında bulunan, çok alışıldık bir karakter değil tabii ama ben empati kurarak onu anlayabildiğimi düşünüyorum. O yüzden alışmak çok zor olmadı aslında benim için.
Karakter olarak seni en zorlayan yanları neler?
Açıkçası hiçbir zaman ne karakter ne de manevi olarak Damla gibi bir hayatım olmadığı için beni en zorlayan yanı bu oldu. Bir hocam, “Karakter oynanmaz, yaşanır” demişti ve ben bunu her zaman kulağıma küpe yaptım. O yüzden Damla’yı elimden geldiğince her sahnede yaşatmaya çalışıyorum. Zorlandığım zamanlarda da Fikret Abi (Kuşkan) başta olmak üzere büyüklerimiz her zaman bize yardımcı oluyor.
Boğa burcu kadını olarak tutkuluyum
Aynı zamanda tuttuğunu koparan, dişli bir karakter var karşımızda. Bu yanıyla benzerlikleriniz var mı?
Genel olarak karakterlerimizin alakası yok ama tabii ki kendime yakın bulduğum, onu anladığım tarafları da var. Ben de bir şeyi aklıma koyduğum zaman ona ulaşmak için elimden geleni yapar ve o şeye ulaşmak için çok uğraşırım.
İnatçı ve tutkulusun o zaman...
Tabii ki! Boğa burcu kadını olarak tutkulu ve inatçıyım. Ama inatçı yanım bir taraftan en sevdiğim özelliklerimden bir taraftan da nefret ettiğim bir özelliğime dönüşebiliyor.
Dizide sosyal medyanın büyüsüne fazla kapılmış bir genç kız olarak karşımızdasın. Sosyal medyanın insanların hayatına bu kadar yön verebilmesine nasıl bakıyorsun?
Maalesef artık çoğu insanın hayatında ve bağımlılık düzeyinde... Aslında dozunda kullanıldığında eğlenceli ve yararlı olduğunu düşünüyorum. Ama insanlar bunu hayatının bir parçası olarak benimsediğinde onlara zarar vermeye başlıyor.
Damla, ‘ailenin şımarık kızı’ tabirine de çok uyuyor. Sen gerçek hayatta nasıl bir aileye sahipsin?
İki kardeşiz, bir ağabeyim var. Benim için doğru olan ‘annesinin kızı’ deyimi galiba. Diğer yandan çoğu kız çocuğu gibi babama düşkünlüğüm de ayrıdır. Sokakta oynamaktan eve gelemeyen, üstü başı toz içinde evine dönen, şanslı çocuklardandım. Hayal gücüm yakın arkadaşlarımdan biriydi. Hayal kurmayı çok severdim. Eğlenceli ve mutlu bir çocukluk yaşadım.
Güçlü kadınlara hayranım
Dizide tekerlekli sandalye kullanan Nedim’le ilişkin de enteresan. Eskiye göre daha iyi olsa da hâlâ onunla direkt diyalog kurmaktan çekiniyorsun.
Yaşadığımız, hayıflandığımız, ofladığımız zor hayatın içinde onların yükleri bizimkilerden kat kat daha fazla. Yaşadıkları sorunlara, bu durumu ötekileştirenlerin tutumunu da ekleyince, çektikleri zorlukları düşününce onların verdiği hayat mücadelesi çok kıymetli geliyor bana. Çeşitli engeller nedeniyle, yolda, parkta, arabada, işyerlerinde ayrımcı tavırlara, söylemlere, hakaretlere maruz kalmamalılar. Bu konuda hepimiz daha dikkatli olmalıyız.
Gelelim Civan ile aşkınıza... Damla’nın Civan’a aşık olması da çok ilginç...
Bence bu Damla için de Civan için de ilginç bir durum. Bir o kadar da zor. Çünkü aralarında hem maddi olarak hem de sosyal statü gibi birçok fark var. Ama Civan’ı gerçekten seviyor.
Aşk söz konusu olduğunda bunların önemi var mı sence?
Maalesef günümüzde yaşanan ilişkilere bakınca insanların bunları önemsediğini, karşılarındaki kişiyi bunlar üzerinden değerlendirdiğini görüyoruz. Ama aşk gibi saf, temiz, büyülü ve gerçek olan bir duygu söz konusu olduğunda benim için hiçbir karşılığı olmayan düşünceler. Aşk bir menfaat ilişkisi değil, bir gönül bağıdır. Böyle bir bağda bu kadar ince hesaplar yapılamaz.
Civan’ın Damla’yı en etkileyen yanı ne sence?
Damla, çevresi gereği hep kendisi gibi insanlarla ilişkiler kurmuş. Ama bence hiçbiri Civan kadar gerçek olmamış. Damla’nın hayatında hep bir sanallık söz konusu olmuş. Civan’ın tavrına, iyiliğine, merhametine sahip biri çıkmamış karşısına. O yanlarına aşık bence.
Deneyimli oyuncularla çalışmak bir şans
Fikret Kuşkan ve Mine Tugay gibi deneyimli iki oyuncuyla oynamak nasıl?
Hem Fikret Abi’yi hem de Mine Abla’yı ayrı ayrı çok seviyorum. Deneyimli oyuncularla çalışıp rol için direktifler alabiliyor olmak ve alınan o direktiflerle rolle olan bağın kuvvetlenmesini sağlamak bizler için çok güzel bir deneyim oluyor. Ve aslında bu bir şans aynı zamanda. Çünkü böyle isimlerle aynı projede yer almak kendimizi daha da geliştirmek için bir olanak.
Birinden etkilenmem için ona güvenmem gerekiyor
Aşk sana ne ifade ediyor?
Aşkın beni beslediğine inanıyorum ve beslendiğim duygunun gerçek olduğunu bilmek beni ona daha da bağlıyor ve ona daha sıkı sarılıyorum. Aşkın sadece karşı cinse olan bir ilgi ve duygu olduğunu da düşünmüyorum. Ben işimi, arkadaşlarımı, ailemi çok büyük bir tutkuyla ve aşkla seviyorum.
Duygusal anlamda birinden etkilenebilmen için ne gerekiyor?
Her şeyden önce ona güvenebilmem gerekiyor. Bu sadece ikili ilişkide değil, kurduğumuz her ilişki için geçerli. Aşk, arkadaşlık, iş fark etmez; güven benim için çok önemli.
Öğrenmeye aç hissediyorum
Hayattaki en büyük tutkun ne?
En büyük tutkum oyunculuk ve öğrenmek. Başarılı bir oyuncu olmak istiyorsam hep öğrenmem gerektiğini ve öğrenmem gereken şeylerin hiçbir zaman bitmeyeceğini biliyorum. Çünkü oyunculuk hiç bitmeyen bir serüven. Kendimi her gün öğrenmeye daha da aç hissediyorum.
İnsanları dış görünüşüyle yargılamak doğru değil
Kendini güzel buluyor musun? Senin güzellikten anladığın ne?
Güzelliğin sadece fiziksel bir durum olduğunu düşünmüyorum. İnsanları dış görünüşleriyle yargılamak doğru değil. Benim için önemli olan insanların bedenlerinin değil, kalplerinin güzel olması.
Karakterinin en sevdiğin ve sevmediğin yanları neler?
İnatçılığım. Hem en sevdiğim hem de en sevmediğim özelliğim.
Hayat motton ne?
Hayattaki en büyük mottom kariyerim. Her gün uyandığımda “Bugün ne öğreneceğim?” diye kalkıyorum. Bu heyecan da beni hayatta tutuyor, kariyerime daha da bağlanmamı sağlıyor.
- Son hasadı yapıldı, Türkiye'nin en kalitelisi seçildi! En güçlü antioksidan: Kalbe giden damarlarda yağ çözücü etkisi yaratıyor
- İbrahim Saraçoğlu ısrarla önerdi: Kabızlığı tarihe gömüyor! Tıkalı bağırsakları boşaltıyor, kan şekerini terazi gibi dengeliyor! Doğal tansiyon ilacı
- Osman Müftüoğlu öneriyor! Kabuklarıyla yiyin, demiri zirve yaptırıyor!
- Kalbin sebzesi olarak biliniyor! Antioksidanı en güçlü besin, bağışıklığı demir gibi yapıyor
- Yüzyıllardır kendiliğinden yetişiyor: Doğadaki en güçlü mikrop öldürücüymüş