Önce güzelliğiyle sonra nahifliğiyle yakalıyor insanı. Yeteneği ise artık herkesin malumu. Bugüne kadar hep birbirinden uzak karakterlerde izledik onu. Kendini tekrarlamıyor, her zaman şaşırtıyor. Yine sürpriz bir karakterle ekranda. Simay Barlas ile hem yeni rolünü hem de gündemi konuştuk. Oya Çınar / oya.cinar@posta.com.tr
En son üç yıl önce ‘Zalim İstanbul’ dizisinde oynadığınız zaman bir araya gelmiştik. Kariyerinizi bu üç yılda hep ileri taşıdınız ama süreçte pandemi oldu, deprem gibi büyük bir felaket yaşadık. Bu sürecin sizdeki duygusal karşılığı ne?
Sanırım tüm duyguları bir arada yaşadığımız bir üç yıl oldu. Bir dönem eve kapandık şimdi de evlerimizde rahat ve mutlu değiliz. Ülke olarak çok zor bir dönemden geçiyoruz. Kayıpları geri getiremeyiz ama umarım en kısa sürede geride kalanları iyileştirebilir, bu acıları yakından yaşayanların yaralarını sarabiliriz.
Afet bölgesine gittiniz mi?
Afet bölgesine henüz gitmedim ama uzaktan da olsa herkes gibi ben de elimden geleni yapmaya çalıştım. Tabii, “Elimden geleni yaptım” deyip geri çekilmek doğru değil. İyileşmek uzun zaman alacak. Bu desteklerin uzun bir süre daha devam etmesi gerekiyor.
KARAMSAR BİR SÜREÇTEN GEÇİYORUZ AMA HER KOŞULDA UMUDA TUTUNMAYI SEÇİYORUM
Yapı olarak karamsar, endişeli ya da depresyona yatkın bir insan mısınız, yoksa her koşulda umudu elden bırakmayanlardan mı?
Aslında hiç karamsar değilim. Evet karamsar bir süreçten geçiyoruz ama her zaman iyiye, umuda tutunmayı seçenlerdenim. Hepimiz bir yolun içindeyiz ve bu yolda öğrenecek çok şeyimiz var. Beni böyle dönemlerde çoğunlukla işime tutunmak, çalışmak, öğrenmek kurtarıyor. Bazen de tamamen o günkü duygumu yaşayarak, hiç evden çıkmadan geçirdiğim günler oluyor. O da bana iyi geliyor.
Şimdi Süreyya karakteriyle ekrandasınız. Süreyya’nın her şeye saf denecek kadar nahif bir yerden bakması izlerken beni benden alıyor. Siz nasıl bir bağ kurdunuz?
Süreyya gerçekten çok nahif bir karakter. Mutaassıp bir ailenin kızı. Çocukluğundan beri Ömer’e karşı hisleri olan ancak ailesi ve yetişme tarzı dolayısıyla da bir adım atamamış genç bir kadın. Ama içinde hep o ilk kalp çarpıntısıyla kalmış. Şimdi Ömer’le yolları yeniden kesişti. Bazen ben de, “Ya Süreyya, bu kadar da saf olma” diyorum açıkçası. (Gülüyor) Ama belli bir noktada da onu anlıyorum. Çünkü o kadar iyi tanıdığını düşünüyor ki Ömer’i, konduramıyor bile ona en küçük olumsuz bir şeyi.
BENİM DUVARLARIM VARDIR, KARŞIMDAKİNE KOLAY KOLAY KENDİMİ AÇAMAM
Siz de Simay olarak, Süreyya gibi aksi sabit olana kadar karşıdakine yüzde yüz güven besleyenlerden misiniz?
Ben kesinlikle başta duvarları olan bir insanım. Karşındaki insana kendimi açabilmem için önce onu tanımam lazım. Ancak ondan sonra kendimi açabilirim. Hislerime güvenirim bu konuda ama her zaman da tedbirliyimdir.
Sizce insan güvenmediği birine aşık olabilir mi?
Ben hiç olmadım, en azından şu ana kadar. Güvende hissetmediğim bir alanda zorla kendimi tutmam. İki insan birbirine iyi gelmiyorsa çok da zorlamanın anlamı yok ama büyük de konuşmak istemem. Büyük konuştuğumuz şeyler genelde başımıza geliyor.
Gerçek hayatta aldatıldığınızı öğrendiğiniz bir noktada, “Her insanın başına gelebilir” gibi bir yerden bakabilir misiniz?
Zor bir soru… Aldatılmak her halükarda çok üzücü ve kırıcı. Hele ki beklemediğin birinden geliyorsa karşılamak daha da zor. Süreyya belli kalıpların içinde büyüdüğü için her şeyi daha sakin bir yerden algılayabiliyor. Ben Simay olarak bambaşka davranırdım muhtemelen ama yaşamadan bilemeyiz tabii.
BENİM KENDİ DOĞRULARIM VARDIR, HER ZAMAN KENDİ BİLDİĞİMİ OKURUM
“En sevdiğim özelliğim, en nefret ettiğim özelliğime dönüşebiliyor” demişsiniz. Çok sevdiğiniz bir yanınız hangi durumda sizin için zorlayıcı olabiliyor?
İnatçılık. Bazen dediğim dedik oluyorum. Tutturuyorum. Çok kendine göre doğruları olan bir insanım. Benim için bir şey doğruysa doğdur ve kim ne derse desin, kendi bildiğimi okurum. Bu hem bazen hata yapmama neden oluyor hem de bir şeylere çok sağlam tutunmamı sağlıyor.
Dizide Gamze’nin Ömer’e yönelttiği, “Mutlu olmak bir karardır” cümlesine katılıyor musunuz? İnsan mutluluğu gerçekten seçebilir mi?
Bence seçebilir. Hayata neresinden baktığınıza bağlı. Bir sürü kötü şey yaşayabilirsin ama bir o kötülüğe tutunmak var; bir de çözüm odaklı yaklaşıp her koşulda iyiliğe tutunmak var. Neye tutunursak onu çoğaltıyoruz bence.
Ömer’in, “Aşk arayıp bulduğun bir şey değildir, seni bulan bir şeydir” ifadesi de düşündürücüydü. Bazıları da, “Aşk, çağırırsan gelir” diyor mesela… Sizce hangisi doğru?
Çağırmaya, enerjiye, iyi şeyler dilemenin bir şekilde hayatımıza iyi olarak döndüğüne inanıyorum ama aşka, “Çağırdım ve geldi gibi” bir yerden bakamıyorum. Daha doğrusu aşkın gerçekten çağırmakla geleceğine inanmıyorum. Bence de aşk daha çok bizi bulan bir şey.
Hayattaki en büyük odağınız ne?
Ailem ve işim.
Hırslı mısınız?
Hırs benim için değişkenlik gösteren bir şey. “Hırslıyım” da demem, “Hırsım yok” da demem ama kafama koyduğum bir şeyi yapmak için elimden gelen her şeyi yaparım. Diğer yandan bir şeyi yaparken kendimi başarısız hissediyorsam, onu yapmayı tercih etmem. O noktada dururum ya da vazgeçerim.
KISKANÇLIK BANA TANIDIK BİR DUYGU DEĞİL, KISKANÇLIĞI ÇOK SAÇMA BULUYORUM
Mesleki kıskançlıklarınız var mıdır?
İnsanların başarısı her zaman takdir ettiğim ve tebrik ettiğim bir yerdedir. Her zaman da yüksek sesle söylerim. Ne iş hayatımda ne özel hayatımda kıskançlık duygusu bana tanıdık. Kıskançlığı çok saçma buluyorum.
Duygusal olarak şu an en çok ihtiyaç duyduğunuz şey ne?
Öyle bir acı yaşadık ki kendi ihtiyaçlarımızla ilgili bir şey dilemek, onunla mutlu olmak mümkün değil. Geride kalanlara, ailelerini, evlerini kaybedenlere destek olabilecek gücü bulabilmeyi diliyorum. Yaşananlar hepimizin hafızasına kazındı, bunu değiştiremeyiz ama birbirimize destek olmalıyız. Şu an hepimizin ihtiyacı olan şey biraz umut.
Fotoğraflar: OZAN GÜZELCE
- Fazla kilolardan anında kurtarıyor! Sadece 2 malzemeyle hazırlanıyor: Bel, basen ve gıdıdaki yağları şıpır şıpır eritiyor
- Botoksa para dökmeye hiç gerek yok! Uyumadan 1 damla süren sabah 10 yaş gençleşiyor
- Tahinin içine 1 kaşık ekleyin! Damarları çamaşır suyuyla temizlenmiş gibi yapıyor, hastalıklardan koruyor, kemikleri beton gibi yapıyor, C vitamini kralı
- Kahvaltıda 1 kaşık yiyen 30 yıl hastalanmıyor! Ömrü uzatıyor, bağırsakları harıl harıl çalıştırıyor, tam bir mineral deposu, doğal antibiyotik
- Bağırsakları motor gibi çalıştırıyor! Sabahları 1 kaşık yemek yetiyor, lavabo gibi tıkalı bağırsakları açıyor!