Mehmet Coşkundeniz, namıdiğer ‘Aşk Doktoru’muz, uzun yıllardır Posta’daki köşesinde aşka ve ilişkilere dair okuyucuya iyi gelen, kimi zaman eğlenceli, kimi zaman rehber niteliğinde kimi zaman da ‘aşk doktorluğunun’ hakkını veren, şifa gibi yazılar yazıyor. İlk baskısını 2004’te yapan ve aşka dair hem eski hem yeni yazılarını içeren ‘Sen Git Aşk Bana Kalsın’ ve ‘Aşk Bize Yakıştı’ kitaplarını okuyucuyla buluşturdu. Hem yeni kitabını hem de aşkı konuştuk. Oya Çınar / oya.cinar@posta.com.tr
Kitapların adları; ‘Sen Git Aşk Bana Kalsın’ ve ‘Aşk Bize Yakıştı’ bana şöyle düşündürdü. İlk kitap ‘aşk aslında tek kişiliktir’, ikincisi ise ‘mutlu aşk da vardır’ göndermesi gibi algıladım. Doğru bir tespit mi?
Bu iki kitapta da mutluluğa, ayrılığa, terk etmeye, terk edilmeye dair, aşkın her halini anlatan yazılar var. ‘Sen Git Aşk Bana Kalsın’daki amaç şu aslında; birinin gitmesi ona olan aşkımızın bittiğini göstermez. Gidenin aşkı bitmiştir ama bizim aşkımız bitmemiştir. Genelde ilişkiler taraflardan birinin aşkının bitmesiyle biter. Çok dürüst biriyse bunu söyler ve gider değilse başka yollara başvurur. Ama aşk her koşulda tek değil iki kişiliktir.
“Aşk aslında sadece seven tarafa aittir” önermesi yanlış o zaman…
Yine karşında biri var. Bu tek başına yaşadığın bir his değil. Her şeyden önce aşk hormonel bir şey. Gerekçesini bilmiyoruz, kime, neden aşık olduğumuzu tespit edemiyoruz. Ama aşk çatışmanın duygusudur. Kendi kendinle çatışıyorsan o başka bir şeydir, aşk değil.
AŞKIN ÖZÜNDE ARZU VE CİNSELLİK VARDIR, ‘İŞİME AŞIĞIM’ DİYE BİR ŞEY OLAMAZ
“Doğaya aşığım, çocuğuma aşığım, işime aşığım, hayatla aşk yaşıyorum” diyenler var…
Öyle bir şey yok. Aşk diye anlattığımız duygu insandan insana duyulan bir duygudur. O yüzden en az iki insan gerekir. Ama o kadar güçlü bir duygu ki yoğun bir şekilde hissettiğimiz her şeyi onunla tanımlama çabasına giriyoruz.
Aşkı özünde hormonlar yönettiği için mi böyle diyorsunuz?
Elbette! Aşkın özünde arzu vardır, cinsellik vardır, arzu duymadığın kimseye aşık olmazsın. Aşk bilimsel anlamda; üremenin bir önceki aşamasıdır. Cinsellik olmadan, seks olmadan aşk olmaz. Aşk olmadan seks olur ama seks olmadan aşk olmaz! Kavuşamıyorsan bile ona dokunmanın, onu öpmenin hayalini kurarsın. Bakışmak, konuşmak, özlemek, bütün o ritüel de cinselliğe aittir. Özetle işine aşık olamazsın çünkü onunla yatağa giremezsin.
Bu kitapları okuyan biri; aşka ve ilişkiye dair bilmediği bir şey öğrenecek mi?
Bu kitap benim kişisel duygularımı anlatıyor. Burada bir rehber yok. Yenilmişliği, aldatılmışlığı, kaybetmeyi, kazanmayı, aşık olmayı, olamamayı anlatan iki kitap. Ben burada aşkın tarifini vermiyorum. Aşkı, bende yarattığı duruma ve hislere göre anlatıyorum. Elbette benim deneyimlerim üzerinden, oradan bir şey almak isteyen alır ama bu bir rehber kitap değil.
Ne alabilir mesela?
Mesela benim günümüzde gördüğüm en büyük sorunlardan biri iletişim sorunu. İnsanlar duygularını dile getirme konusunda problem yaşıyor. Seviyorsa, seviyorum diyebilmeyi, belki biraz güzel ifade etmeyi, kargaşa yaşadığında, hissettiği duygular için “Acaba aşk mıdır, değil midir?” diye düşündüğü noktada, belki de o yazılardan birinde onun aşk olduğunu öğrenecek…
Günümüzde insanlar duygularını ifade etmekten neden bu kadar imtina ediyor?
Her şeyden önce toplum baskısı. Toplum baskısı dediğim artık günümüzde aile baskısı değil. Arkadaş, sosyal çevre baskısı, cool olma baskısı. Her ne hissederse hissetsin, dışarıya karşı “Yok ya! Ben iyiyim” mesajı verme baskısı… Bu yüzden insan duygularını rahatça yaşayamıyor artık.
İNSAN TEK BİR KOŞULDA ALTATMAZ: AŞIKSA…
Sık sık “Aşık mıyım, bilmiyorum” çelişkisi yaşıyor bir de insanlar…
Bu soruyu sorarsan aşık değilsindir. “İki kişi var, acaba hangisine aşığım?” diyorsan ikisine de aşık değilsindir. Aşık olan insan arada kalmaz. İnsanın ne koşulda, neden aldattığının bir sürü cevabı olabilir ama insan tek bir koşulda aldatmaz; aşıksa…
“Çok aşıktım, bir hata yaptım” diyen çok insana tanık oldum ben.
Yok işte, o iş öyle değil. Çok seviyordu yaptı. Bu mümkün. Birini severken başkasına ilgi duyabilirsin ama birine aşıkken başkasına ilgi duyamaz ve aşık olamazsın. Bu, bu kadar net. Ama onun da süresi var tabii. Altı ay.
Altı ay çok kısa ya…
İlk altı ay evresinde hormonlar pik yapar. Altı aydan sonra inişe geçer ve tekrar aynı seviyeye gelmesi iki yıl, sekiz ay, yirmi beş gündür. Bilimsel bir tanım bu. Ondan sonrası senin tercihlerine kalmıştır. Ama aşıkken tercihler önemli değil çünkü yapamazsın, hormonlar başkasına yönelmez.
İnsanların birbirine sık sık sorduğu “Tek gecelik bir şeyi affeder misin?” sorusu çok boş bir soru o zaman…
Şunu yaşayanlar var. Kavga ediyor, o an bir duyguyu çok taşkın yaşıyor ve bir saçmalık yapıyor. Sonra da “Allah’ım ben ne yaptım?” pişmanlığına düşüyor, bu başka. Onu bir kenara koyabiliriz. Ama o sadece birbirine yeni aşık çiftlerde değil, uzun süredir birlikte olan ya da evli olan çiftlerde de oluyor. Burada ilişkinin kendi dinamiği çok önemlidir. Ne affedene “Neden affettin?” ne de affetmeyene “Neden affetmedin?” diyebiliriz.
Aşkı taze tutmanın yolları diye sonsuza giden önermeler var. Bir kadın dergisinde bunun aksine şöyle bir yazı okumuştum. “Bir şey bitmişse bitmiştir, o saatten sonra gidip seksi iç çamaşırları almanız, yatakta türlü hallere girmeniz sizi sadece partnerinizin karşısında komik duruma düşürür.”
İlişki özellikle de belli bir süreden sonra rutine girerse tehlike var demektir. En büyük tehlike de kanıksamaktır. O çaba karşındaki insanı sana yeniden aşık etmeyi tabii ki sağlamaz. Çünkü bir insan, bir insana sadece bir kez aşık olur. “Her sabah yeniden aşık oluyorum” diye bir şey yok. Ama her sabah o heyecanla uyanıyorum doğru ve bunu sağlayan şeyler vardır elbette. Paylaşım, sohbet bunun en başında gelir. “Ona küçük sürprizler yap” değil konu. Ama onu kanıksama. Birlikte plan yapmak, yeni anılar biriktirme çabası… Bunlar her zaman aşkı besler elbette.
İLİŞKİSİNİ KURTARMAK İSTEYEN GERİYE DÖNÜP YAPTIKLARINA VE YAPAMADIKLARINA BAKSIN
‘Açık ilişki’ hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kişilerin kendi tercihidir. Polyamory deniyor buna. Çok eşliliğin değil, çok aşklılığın tanımı. Uzun süreli ilişkide, başkasına aşık olabildiğini gören insanların, bunu birbirine açık şekilde söyleyip fakat konforlu alanlarını da terk etmeyip yaşadıkları bir şeydir bu. Bunu yaşayabiliyorsa ben hiçbir şey diyemem, kişisel olarak bana soruyorsan hayır. Bende o yok. Ne ben ne de seçtiğim insan öyle.
En son ne zaman aşık oldunuz?
Eşime aşık oldum, çok aşık oldum ve görür görmez aşık oldum. Bodrum’da tanışmıştık. İstanbul’a döndüğümde arkadaşlarıma “Ben ayvayı yedim” dedim. Çünkü o bana aşık değildi başta, benim de problemim buydu. “Bana teşekkür ederim, çok iyisin” dedi.
Aşkınızın hangi evresinde evlendiniz?
Üç yıl sonra. Artık duygularımız daha oturduğunda, o deli hormonların zamanı bitmiş, artık birbirimizi tartabiliyoruz ama aynı şekilde aşığız yine. Aşkın hormonel boyutunun bitmesi aşkın bittiği anlamına gelmiyor. Buna da açıklık getirelim.
İlişkisinin ya da evliliğinin yalpaladığını hisseden biri size bu duygusun açsa ve sizden sihirli tek bir cümle istese ne söylersiniz?
Öyle bir sihirli cümle yok. Bunu mutlaka açmasını isterim, nedenini öğrenmem lazım. Her durumda çalışan bir anahtar yok. Ama ille tek bir şey söylemek zorundaysam, “Geriye dön bir bak bakalım, ne yaptın, ne yapmadın? Belki de cevap orada” derim.
MUTLU EVLİLİĞİN, UZUN İLİŞKİNİN SIRRI ‘5S KURALI’NDA SAKLI: SEVGİ, SAYGI, SABIR, SADAKAT VE SEKS
“Her duruma uyan bir anahtar yok” dediniz ama bunlar bir ilişkide mutlaka olsa iyi olur dediğiniz şeyler neler?
Evlilikte de ilişkide de beş dayanak var. ‘Beş S’ kuralı diyorum ben buna. Sevgi, saygı, sabır, sadakat ve seks. Bu beş ayağın beşi de yerine oturmalı.
Fotoğraflar: Ozan GÜZELCE
- Aydın'dan Japonya'ya kilo kilo satılıyor! 1 ay kuyuda bekletiliyor: Soğuk kış günlerinin vazgeçilmezi, Uzakdoğu sofralarını süslüyor
- Yılbaşı gecesinde uygulayın! Yeni yılda şans için yapılması gerekenler: Para kapıları sonuna kadar aralanacak, aşkı hayatınıza çekecek
- Kırmızı et sevmeyen kaşık kaşık tüketsin! Resmen protein ve kalsiyum ambarı: Kemikleri kolon gibi güçlendiriyor, dünyanın en sağlıklı peyniri
- Ilık suyla karıştırıp için! Göbekte biriken yağları eritiyor: Kalori yakımını hızlandırıyor
- Yemeklerin lezzetini 2 kat artırıyor! Zengin besin içeriğine sahip: Bakliyatların gazını alıyor, sindirim sistemini çalıştırıyor