Yazar Turgut Yasalar, Büyük Taarruz’un 100’üncü yılına özel, önemli bir tarihi karakter olan Ali Şamil’in hikayesini kaleme aldı. Kurtuluş Savaşı’nın gizli kahramanlarından biri Ali Şamil. Kitapta onun hikayesi üzerinden tarihin çok önemli bir dönemine tanıklık ediyorsunuz. Buluştuk ve ‘Ali Şamil, Büyük Taarruz’un Küçük Tanığı’nı konuştuk / Röportaj: Alev Gürsoy Cimin
Hem yönetmen hem gazeteci hem de yazarsınız. Biz sizi çok iyi tanıyoruz ama tanımayan okurlarımız için de biraz kendinizi anlatır mısınız?
İş hayatına gazeteci olarak başladım; önce dış haberlerde çevirmenlik, sonra muhabirlik ve redaktörlük yaptım. Daha sonra reklam sektörüne geçtim, orada da her alanda çalıştım. Müşteri temsilciliği, reklam yazarlığı, reklam filmleri yönetmenliği yaptım. Sinema benim lise aşkım, henüz lise birinci sınıftayken bir kısa film bile çekmiştim. Reklam filmi setlerinde eski aşkım sinema ile karşılaştım ve diziler, sinema filmleri yaptım. Belgeseller yazdım, yönettim.
1916-1922 yıllarının önemli olaylarına tanıklık eden Kurtuluş Savaşı’nın gizli kahramanlarından biri olan Ali Şamil’in hikayesini yazma fikri nasıl ortaya çıktı?
Altı yıldır sadece senaryo ve kitap yazıyorum. Önce iki mesleki kitap, sonra İş Kültür için çocuk kitapları yazdım. ‘Ali Şamil Büyük Taarruz’un Küçük Tanığı’ adını verdiğim kitabın başında da belirttiğim gibi, benim için yepyeni bir meydan okumaydı.
Ali Şamil’i, siz ilk nereden, nasıl duydunuz, neden ilginizi çekti?
Yılmaz Özdil’in bir köşe yazısında rastladım Ali Şamil’e ve yazıyı kesip sakladım. Esas olarak Ali Şamil’in hikayesini film yapmaktı amacım. Ama kitap yazmak meğer çok konforlu bir alanmış ve Ali Şamil’in hikayesini önce kitaplaştırmak istedim. Geçen yılki 17 günlük kapanma sırasında bilgisayarımın bir köşesinden çıkarıp üzerinde çalışmaya başladım. Bir nevi arkeolojik kazı yaptım. Çünkü Ali Şamil’i yakından tanımış olan çok az sayıda insan kalmıştı hayatta maalesef.
Ali Şamil’in hikayesini özel kılan ne?
Ali Şamil 1895 Ahlat doğumlu ve rüştiye, yani ortaokul mezunu. O dönem için bu çok önemli. Sonra Ruslar’ın memleketini işgali üzerine ailesiyle Mardin’e kaçıyor ve orada Enver Paşa ile karşılaşıyor. Enver Paşa o günün savaş bakanı. Yani çok önemli bir kişilik ve Enver Paşa, Ali Şamil’i alıp İstanbul’a getiriyor.
Sonra?
1918’de yurtdışına kaçınca Ali Şamil, Sultan Vahdettin’in büyük kızı Ulviye Sultan’a emanet ediliyor. Ulviye Sultan son sadrazam Ahmet Tevfik Paşa’nın büyük oğlu İsmail Hakkı Bey ile evli. Ali Şamil, İsmail Hakkı Bey’le çok sıkı bir dostluk kuruyor ve birlikte bir sabah gizlice İstanbul’dan kaçıp Ankara’ya, Mustafa Kemal ile buluşmaya gidiyorlar. Oradan da Batı Cephesi’ne ve Büyük Taarruz’a katılıyorlar. Bütün bunlar 1916-1922 arasında, yani toplam altı yılda gerçekleşiyor. Bu hikaye bana Osmanlı’nın son yılları ile Cumhuriyet’in kuruluş yıllarını birinci elden anlatma fırsatı veriyordu ve öyle yaptım.
KONAKLARDAN CEPHEYE UZANAN BİR YOLCULUK
Ali Şamil, derin bir tarihmiş...
Öncelikle çok sevimli bir adam. Hazır cevap. Nüktedan. Çok şık giyiniyor. Hemen herkesin çok saygı duyduğu bir kişilik. Ama aslında onu özel kılan; konaklarda el üstünde tutulurken bir gece sabaha karşı İsmail Hakkı Bey ile sonu belli olmayan bir yolculuğa çıkışı… Yurt savunmasına kendince küçük bir katkıda bulunmak için her şeyi göze alışı…
Osmanlı çöküşüne saraydan, Türkiye’nin doğuşuna cepheden tanıklık...
Bu süreç her yönüyle çok özel bir süreç. Osmanlı’nın 10 yıl süren savaşının son iki yılı ve dört yıl süren Kurtuluş Savaşı’nı kapsayan bir dönem. Bir de Ali Şamil’in boyu çok kısa, 110 santim. Ali Şamil, boyunun kısalığı ve beraberinde onun getirdiği engelli haline rağmen bir yanıyla çok şanslı biriymiş. O yılları hem konaklarda hem de savaşın ortasında, cephede yaşayıp gözlemlemiş. Ne mutlu ona.
Ali Şamil’e Büyük Taarruz’un ‘küçük tanığı’ denmesinin nedeni de boyunun kısalığı sanırım...
Evet, kitaba başlık ararken çok zorlandım fakat sonunda büyük ve küçük tezatlığı üzerine bu ismi bulunca çok rahatladım.
Kitabınız için, ‘saray soytarısı’ sıfatıyla anılan Ali Şamil’e bir iade-i itibar çalışması diyen de var...
Eğer bunu becerebildiysem ne mutlu bana çünkü o bunu fazlasıyla hak ediyor.
- Kaşık kaşık yiyin, cilde içten kolajen yükleyip tek gecede 10 yaş gençleştiriyor! güneş lekelerini de silgi gibi siliyor
- Cilt bakımının red flag'leri! Herkes bu hataları yapıyor: Cildi tahriş ediyor, gözenekleri obruk gibi genişletiyor, kırış kırış kırıştırıyor
- Kaşık kaşık yiyoruz ama kan şekerini 300'e fırlatıyor! Damarları tıkayıp mideyi şişiriyor, kabızlığın en büyük sebebi!
- Fazla efor göstermeden yağlarınızı yakın! Vücudu kağıt gibi inceltiyor: Metabolizmayı makine gibi çalıştırıyor
- Kurusu kapış kapış satılıyor! Aktarda gören poşetini dolduruyor: Solunum yollarını hortum gibi açıyor, metabolizmayı çalıştırıyor, bağırsakların çalışma hızını artırıyor