‘Kar Leoparı’ unvanı 1961 yılından beri Eski Sovyetler Birliği sınırları içinde yer alan 7 bin metre yüksekliğinde beş dağa tırmanan insanlara veriliyor. Günler hatta bazen haftalar süren bu zorlu ve engebeli yarışta ‘Kar Leoparı’ listesine eklenen bir Türk var: Esin Handal. Beş dağın zirvesine tırmanan Esin Handal’ı birlikte tanıyalım... Suna Akyıldız / suna.akyildiz@posta.com.tr
Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Yaklaşık 15 yıldır dağcılık sporu ile uğraşıyorum, Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü mezunuyum. Üniversiteden sonra kurumsal hayat denemelerim oldu ama dağcılıkla tanışınca daha çok dağlara gidebilmek için kurumsal hayatı bırakıp arıcılık yaptım. Aynı zamanda spor tırmanış ve dağ kayağı hakemliği yaptım. Yüksek irtifa dağcılığına başlamadan önce dalgıçlık, mağaracılık, rafting, paraşüt, yelken sporlarını yaptım. Sıkı bir gezgin ve motor tutkunuyum.
Tüm bu saydığınız sporları daha çok erkekler yapar diye bilinir. Hiç zorlandınız mı?
Hiçbir şeyin zor olduğunu düşünmüyorum. Aksine kadın olarak avantajlarımız var. Özellikle yüksek irtifa dağcılığında mental gücümüz erkeklere göre daha fazla. Kadın zihni çok yönlü düşünebildiğinden sorunlara rasyonel çözümler bulabiliyor.
Nasıl karar verdiniz dağcı olmaya?
Dağcılıkla, kurumsalda bir şirkette çalışırken şirketin bizi götürdüğü Ilgaz Dağı tırmanışıyla tanıştım. Sonrasında Türkiye Dağcılık Federasyonu’ndan eğitimlerimi alıp, tırmanışlara başladım.
TIRMANIŞ MASRAFLARIMI ÇIKARMAK İÇİN POSTACILIK YAPTIM
Bir dönem kondisyon tutabilmek ve masraflarınızı çıkarabilmek için postacılık yapmışsınız...
Evet. Pobeda Dağı’na tırmanış için para gerekliydi ama para kazanırken antrenmanlarıma gereken vakti ayırmam da lazımdı. Postacılık buna çok uygundu. Her hava koşulunda 50 kiloluk bisikletle günde 5-6 saat yol yaptım. Yani hem antrenman yapıp hem de para kazandım. Pobeda Dağı’na tırmandıktan sonra postacılığa geri döndüm.
Hâlâ postacılık yapmaya devam ediyor musunuz?
İki yıldır Almanya’da yaşıyorum. Postacılığı da Almanya’da yaptım. Her sabah 05.00’te mesaiye başlıyorum. Yaklaşık bir ay sonra postacılığı bırakmayı düşünüyorum. Biraz olsun rahatı hak ettim bence.
Türkiye’de hangi dağlara tırmandınız? Sizi en etkileyen dağ hangisi oldu?
Türkiye’de yüzün üzerinde tırmanışım oldu. Büyük Ağrı, Süphan, Cilo, Küçük Ağrı, Kaçkar, Erciyes, Hasan, Munzur, Medetsiz… Beni en çok etkileyen Küçük Ağrı Dağı oldu sanırım çünkü çok uzun yıllardır tırmanışa kapalıydı. Uzun yıllar sonra ben ve grubum oraya çıktık ama sonrasında yine tırmanışa kapandı.
TÜRKİYE’DE DAĞCILIK ÇOK BİLİNMİYOR, TOPLUM DAĞCILIĞIN TEHLİKELİ OLDUĞUNU SANIYOR
Türkiye’de dağcılığa yeteri kadar önem veriliyor mu?
Ülkemizde dağcılık maalesef çok iyi bilinmeyen bir spor. Dağcılık seyredilemeyen ve ekranlara taşıyamadığımız bir spor olduğundan kitlelere ulaşamıyoruz. Toplum dağcılığın tehlikeli ve riskli bir spor olduğunu sanıyor.
Dağcılık ölüm riski yüksek bir spor, hiç korkmadınız mı? Tehlikeli olduğunu düşünmüyorum.
İşi kuralına uygun yaparsanız şehirde başınıza geleceklerden daha az risk içeriyor. Yani doğru yaptığınızda dağa tırmanmak şehirde dolaşmaktan daha güvenli. Gerekli eğitimleri almak, havayı doğru anlamak, antrenmanlı olmak ve ne zaman geri döneceğinizi bilmek çok önemli.
Tırmanışta mutlaka bir partner ya da iyi bir grubun olması gerekiyor mu?
Tek tırmanış yapmak güvenli değil. Dağda herkes kendi gücü ve becerisi ile zirveye çıkıyor ama bazen kendimizin bile hemen anlayamadığı yüksek irtifa dağ hastalıkları olabiliyor. Yanınızdaki insanın bunu iyi analiz etmesi ve sizi geri döndürmesi gerekli. Tırmanmaya devam ederseniz ölümle sonuçlanır. Benim çadır partnerim Özgür Keskin veteriner hekimdi ve insan anatomisinden de çok iyi anladığı için kendimi güvende ve güçlü hissettim.
BAŞTA KİMSE BENİMLE TIRMANMAK İSTEMEDİ, KADINIM DİYE GÜÇSÜZ OLDUĞUMU DÜŞÜNDÜLER
Kendinize partner bulmakta hiç sıkıntı yaşadınız mı?
Tırmanış hayatımın ilk 10 yılında kimse benimle tırmanmak istemedi. Kadın olduğum için güçsüz olduğumu düşündüler. Bir de dağcılık pahalı bir spor. Türkiye koşullarında hem parası hem zamanı olan kişiler her zaman bulunmuyor.
Dağcılık sporunun maliyetleri ortalama ne kadar?
7 bin metrelik dağlara gitmek için dağa tırmanış ve giriş parası ödemeniz gerekiyor. Ana kampa kadar helikopterle gidecekseniz bunun da maliyeti var. 30 gün boyunca yiyeceğiniz tüm yemek ve içecekleri yanınızda götürmeniz gerekiyor. Teknik özellik gerektiren malzemelerimiz; ayakkabılarımız, tulumlarımız, çadırlarımız ve montlarımız çok üst seviyede olduğundan hayli pahalı.
Tırmanışta ne gibi hastalıklar yaşanıyor?
Özellikle 7 bin metrelik dağlarda sindirim sistemi problemleri çok yaşanıyor. Çünkü bizim gittiğimiz dağlar Kırgızistan ya da Pakistan tarafında ve yemek kültürleri bizden çok farklı. Dağlarda su olmadığı için 20 gün boyunca kar suyu içmek zorunda kalıyorsunuz. Bu da sağlıksız ve tatsız oluyor.
Bir dağa tırmandığınızda ortalama kaç gün kalıyorsunuz?
Türkiye’de 3 bin ya da 4 bin metrelik dağa çıkacaksanız, hava koşulları el verirse 2-3 günde tamamlanır. Yüksek irtifa dağcılığında ise 7 binlik dağa çıkmak için 20-30 güne ihtiyacınız var.
HÂLÂ 10 YIL ÖNCE ANNEMİN ALDIĞI KASKI VE PANTOLONU KULLANIYORUM
Size tırmanışlarınız için mali destek veren bir kurum var mı?
Bu başarım sayesinde Türkiye’de birçok kişi benden haberdar oldu ve bu beni inanılmaz motive etti ama işin parasal kısmına geldiğimizde hep takılıyorum. 15 yıldır tırmanıyorum ve bugüne kadar hiç sponsorum olmadı. Hep kendi çabalarımla kendi zirvelerimi yaptım. Hatta Pobeda tırmanışında bile başkasının ayakkabısını, tulumunu ve çantasını ödünç aldım. Ben hâlâ 10 yıl önce annemin bana aldığı kaskı ve pantolonu kullanıyorum.
Şimdi hedefinizde ne var?
Hedefim tabikii 8 bin metrelik dağlar. Ama bu dağların masrafı 7 bin metrelik dağların en az 5 katı olduğu için sponsorsuz bunları yapabileceğimi düşünmüyorum. Geçen gün hesapladım, 8 bin metrelik bir dağ tırmanışı için aralıksız beş yıl postacılık yapmam gerekiyor.
EŞİMLE KILIMANJARO DAĞI TIRMANIŞIM SIRASINDA TANIŞTIK
Beş yıldır evliyiz. Zaten Afrika’da Kilimanjaro Dağı tırmanışım sırasında tanıştık ve bana çok destek oldu. Çünkü zaten dağda tanışmıştık ve hedeflerimi biliyordu. Gücümü bildiği için de çok endişelenmedi.
Endişelenme işi anneme ait. Ama buna rağmen bana hem maddi hem manevi 15 yıldır destek veriyor. Bu sporda başarılı olacağıma hep inandı ama anne yüreği tabii, her gittiğimde gece gündüz benden haber alabilmek için telefonun başında bekler.
‘Kar Leoparı’ nedir? Kimler alabiliyor bu unvanı?
Bu unvan ve sertifika 1961 yılından beri Rusya Dağcılık Federasyonu tarafından veriliyor. Eski Sovyetler Birliği sınırları içinde yer alan en yüksek beş dağa çıkan kişiler tüm dünyada geçerli olan bu unvanı almaya hak kazanıyor. Lenin, Korjenevskaya, İsmail Somoni, Khan Tengri ve Pobeda dağlarına çıkmanız gerekiyor.
Türkiye’de bu unvanı ilk olarak 1994 yılında Nasuh Mahruki aldı. 2019 yılındaysa Bülent Çınar, Özgür Keskin, ben ve İranlı başka bir tırmanışçı Pobeda Dağı zirvesini yaptık. Ekipten Bülent Çınar ve Ben ‘Kar Leoparı’ unvanını almaya hak kazandık. Bu unvanı alan ilk Türk kadını benim.
- İkisini bir araya getirince etkisi 20 katına çıkıyor! Yağları şıpır şıpır eritip metabolizmayı fişekliyor! Kabızlık, gaz ve şişkinliğe son verip karnı dümdüz yapıyor
- Baş ağrısını şıp diye kesiyor! 1 parça kullanmak yetiyor: Migren ataklarını durduruyor, geçmeyen baş ağrısından kurtarıyor!
- Felç geçirdi hayatı değişti! Doktorları şaşkına çeviren gelişme: Kendi sesini tanıyamadı
- Kaşık kaşık yiyoruz ama metabolizmayı alt üst ediyor! Her kahvaltı sofrasında var, ömrü 10 yıl kısaltıyor, diyabete davetiye çıkartıyor
- Karaciğeri resmen yeniden doğmuş gibi yapıyor! Her sabah aç karnına 1 kaşık yutmak yetiyor: Bağırsakları fokur fokur çalıştırıp ömre 10 yıl ekliyor!