Bu yazın en çok dinlenen seslerinden biri onlar oldu. YouTube’da 77 milyon izlenmelerini gördükten sonra sanmıyorum ama yine de henüz dinlemediyseniz kendinize bir güzellik yapın; kulaklığınızı takın ve tercihen manzaraya karşı, önce ‘Bir Sebebi Var’, sonra ‘Kaybolurum Gülüşünde’yi açın. Anladınız, ‘İkilem’ grubunun solisti Serhat Karan ve müzisyen Uğur Ateş’le birlikteyiz. Oya Çınar / oya.cinar@posta.com.tr
‘İkilem’i buralara getiren yol nerelerden geçti? Hikayenizi anlatır mısınız?
Serhat Karan: Uğur’la yaklaşık 10 yıl önceye, konservatuar yıllarına dayanan bir tanışıklığımız ve dostluğumuz var. Okul merdivenlerinde, orada burada gitar çalarken, bir şekilde hep denk gelir ve müzik alışverişinde bulunurduk zaten.
Uğur Ateş: Birlikte uzun süre dizi, reklam ve belgesel müziği yaptık. Ben hala dizi müziği yapmaya devam ediyorum. Serhat da bana zaman zaman o konuda yardımcı oluyor. Çok uzun süredir birlikte üretiyor, şarkı yapıyorduk zaten.
Sonra?
S.K.: Bir gün birlikte bir kafede otururken, Uğur bana, “Artık neden bu yaptığımız şarkıları kaydetmiyoruz?” dedi. Ben de “Haklısın, artık zamanı geldi sanırım” dedim. İki buçuk yıl önce stüdyoya girdik. ‘Zamansız Şarkılar’ı kaydettik önce. Sonra diğerleri geldi.
ÇOK ŞIKLI BİR HAYATTA YAŞIYORUZ O ŞIKLARI TEKE İNDİRMEK İÇİN VERİLEN ÇABA ÇOK KIYMETLİ
Grubun adı neden ‘İkilem’? Nereden aklınıza geldi bu isim?
S.K.: Çok doğalında gelişti. Birlikte üretmeye çalışırken, müzik adına en iyisi olsun diye düştüğümüz çabalar, ikilimler üzerinden aklımıza gelen bir şey. Ama bunu çok negatif algılayan da oluyor. Biz hiç öyle yorumlamıyoruz. Tam tersi, çok şıklı bir hayatta yaşıyoruz ve o şıkları teke indirebilmek zaten çok kıymetli. İkilem biraz onun çabasını işaret ediyor.
RAKAMLARLA HİÇ HESABIMIZ YOK, KENDİ DUYGUMUZU DİNLEYİCİYE GEÇİRMEKLE İLGİLİYİZ
Özellikle ‘Bir Sebebi Var’ ve ‘Kaybolurum Gülüşünde’ şarkılarınızın dinlenmesi milyonları buldu. Bu şarkıları yaptığınızda bu sonucu bekliyor muydunuz?
S.K.: Bu çok snob bir cevap gibi algılanabilir ama hiç öyle değil aslında. Ben ‘Bir Sebebi Var’ın taslağını henüz demo bile değilken Uğur’a götürmüştüm. Birlikte dinledikten sonra göz göze geldik ve “Tamamdır” dedik. Ukalalık gibi algılanmasını hiç istemem ama doğrusu bu. “Beklemiyorduk” demek samimi olmaz. Bekliyorduk…
77 milyon izlenme çok ciddi bir rakam…
U.A.: Açık söyleyeyim rakamlarla hiç hesabımız olmadı. İşin o tarafında değiliz. Ben en son bakmayı 60 milyonda bıraktım. (Gülüyor) Önemli olan kendi hissimizi dinleyiciye geçirebilmekti. Bu rakamlar sadece bunu gösterdiği için kıymetli.
Şarkının özel bir hikayesi var mı?
S.K.: Bir dibe vuruş ve oradan çıkışın hikayesi bu aslında. En dipten en yukarıya çıkmaya çalışırken verilen çabanın hikayesi. Bu bir aşk yüzünden de olabilir, aldatılma hikayesi de olabilir… Temelde bir hayal kırıklığının dile geliş hali.
KEDERLİYKEN BİRDEN KALKIP DANS ETMEK İSTİYORSANIZ VARDIR BİR HİKMETİ
Bir yandan “Müzik yozlaştı, artık sözler aklımızda bile kalmıyor” diyenler var. Ama bir yandan da sizin gibi, yazdığı sözleri kısa sürede hafızaya kazıyanlar… Bunun bir yöntemi var mı?
S.K.: “Bilmiyorum” diyeceğim ama bir yandan da biliyorum. Biz çok farklı müzikler dinliyoruz… Ben hala gece yatarken 60’ların, 70’lerin müziklerini dinliyorum. The Beatles, Pink Floyd, buraya dönersek Neşet Ertaş’lar, Aşık Veysel’ler… Beslendiğimiz kaynaklar belki de o samimiyeti geçiren şeylerden biri. Ama ben müziğin yozlaştığı gibi genel bir kalıba inanmıyorum. Çok sıkışık bir alanda hep aynı şeyleri tekrar edenler de var, Melike Şahin gibi çok beğendiğim yeni isimler de. Kaç izlenmiş diye bakmadım bile hiç Melike Şahin’e. Ama dinleyince hissediyorsunuz onu. “İşte bu” diyorsunuz.
Şarkılarınızda en sevdiğim şeylerden biri her ruh haline eşlik etmesi. Hem kederli, hem kalkıp dans etme isteği uyandırıyor…
S.K.: Ne mutlu böyle hissettiriyorsa… Bu da herhalde yaşanmışlıkla ilgili. Orada gerçek bir hikaye var çünkü. İnsan çok kederliyken bir anda kalkıp dans etmek istiyorsa, bunun vardır bir hikmeti. (Gülüyor)
DÜRÜSTÇE KABUL EDELİM; HER ŞEY AŞKIN VE PARANIN ETRAFINDA DÖNÜYOR
“Yak, yanıyorsa söndürme, alev alsın öldürme…” Bu sözlerin belirli bir öznesi var mı peki? Gittiği bir açık adres?
S.K.: Hahaha! Olsa da vermezdim tabii sana. Şaka bir yana, Yazdığım hiçbir söz o denli kişisel değil. Çok yakın bir dostumun başından geçen bir hikaye o aslında ama tabii ki benim de yaşanmışlıklarımdan izler var. Benzer bir hikayeyi seneler önce yaşamışlığım var.
Beslendiğiniz ana kaynak aşk mı peki?
Şunu herkesin dürüstçe ifade etmesi lazım ki her şey aşk ve para etrafında dönüyor temelde. Bir sürü şey bu ikisi için yaşanıyor. Ama kısıtlamak doğru olmaz. Doğa olaylarından tutun da siyasi olaylara kadar her şey bir şarkıya vesile olabilir.
Tarzınızı nasıl açıklıyorsunuz? Tek bir şekilde ifade etmesi zor bir müzik aslında…
Çok haklısın. Ama bunu uzun uzun anlatınca kafalar iyice karışıyor. O yüzden ben artık sadece “Alternatif pop” diyorum.
Türkiye’de uzun yıllar varlığını devam ettiren iki grup var; MFÖ ve yeni Türkü. Sizin ‘İkilem’le ilgili öngörünüz nedir?
S.K.: Biz, o çok sevdiğimiz, saydığımız abiliremize göre daha şanslıyız bence çünkü iki kişiyiz. Beş altı kişi olmakla iki kişi olmak arasında bence ciddi fark var. Bizim için birlikte devam etmenin daha kolay olacağını ve 15-20 yıl sonra da yan yana olacağımızı düşünüyorum.
Hepimizin yaptığı, uğraştığı şeyler biraz da hayatla meselemizi çözme yöntemi düşüncesi üzerinden, ‘İkilem’in hayatla meselesi, derdi ne? Neyi, neye dönüştürmeye çalışıyorsunuz?
Ne güzel soru bu… Herkül gibi bir kahramanlık oyunu değil ama biz hep şunlarla büyüdük. “Öyle yapamazsın, böyle olmaz, öyle edilmez…” Sonsuza giden bir negatiflik var. İlk bestemiz çıktığında bile o kadar acayip şeylerle karşılaştık ki… O yüzden çabamız biraz da bunları değiştirmek üzerine. ‘İkilem’ olarak yaptığımız şarkılar ve çabamız yoluna inanan, yolunda vazgeçmeyenlerin hikayesi aslında. Şimdi manzaraya bakınca gülüp geçiyoruz sadece. Onun da yaşanması gerekiyormuş demek.
- Kış sofralarının gizli tehlikesi! Bağışıklığı güçlendiriyor sanıyorduk ama...
- Türkiye'nin dört bir yanına kasa kasa satılıyor! Antioksidan miktarı açısından en güçlü meyve: Kalp krizi ve felç riskini azaltıyor
- 8 ayda tam 33 kilo verdi! 96 kilodan 62'ye düştü: Mum gibi erimenin sırrı meğer gözümüzün önündeymiş
- Kasım ayı hacamat günleri nelerdir? 2024 Hacamat tarihleri, altın günler ne zaman? Kasım ayı hacamat tarihleri
- Fİleto balık alırken dikkat! 300 liraya satılan balık, tezgaha çıkarılması bile yasak olan 'Balon balığı' olabilir...