MagazinRol icabı bile olsa ‘kötü kadın’ denmesinden hoşlanmıyorum

Rol icabı bile olsa ‘kötü kadın’ denmesinden hoşlanmıyorum

Paylaş
Rol icabı bile olsa ‘kötü kadın’ denmesinden hoşlanmıyorum

Oyunculuğuyla bir döneme damga vurun isimlerden. Yeşilçam’daki ‘kötü kadın’ rollerinin kraliçesiydi. Ama o böyle anılmaktan hoşlanmıyor. ‘Adam öldürmedim, kimsenin kocasını elinden almadım, neden kötü olayım?’ diyor. Usta oyuncuyla Yeşilçam yıllarına gittik. Biraz eskileri andık biraz da bugünü konuştuk.

Nasılsınız, her şey yolunda mı?

Haberin Devamı

Ruhen de bedenen de çok iyiyim, şükür. Yeni kitabımı da tamamladım, çok yakında sizlerle olacak. Sağlık olduktan sonra gerisi halloluyor. Kendimi dinliyorum. Zaten yaşı da taktığım yok.

Genç hissediyorsunuz o zaman, öyle mi?

Elbette. Yaşımla bir problemim yok. En kötüsü ne biliyor musun, insanın kendiyle derdinin olması, kendini sevmemesi. Benim kendimle derdim yok. Hiçbir zaman ‘Yaşlandım, artık benden geçti’ moduna girmedim. Halen kendime çok iyi bakarım. Ki yaşımı da göstermiyorum fark ettiysen. Saçımı, makyajımı, giyimimi hep önemserim. Aynadaki kadını bakımlı görmek isterim. Şimdi de 3 kitap üzerinde çalışıyorum, yakında onları çıkaracağım.

Rol icabı bile olsa ‘kötü kadın’ denmesinden hoşlanmıyorum

GÜNÜMÜZDE KİMSEDE VEFA YOK

Madem bu kadar zinde hissediyorsunuz, neden ekranlarda yoksunuz?

Haberin Devamı

Çünkü yaşlı buluyor ve istemiyorlar. Ve vefa da yok. Ya da çok iyi oyuncu istemiyorlar.

Ama ekranda yaşlı karakter oyuncularına da ihtiyaç yok mu?

Elbette var ama bunu Avrupa’dakiler biliyor. Bizim yapımcılar da keşke öyle düşünse. Ama geçtiğimiz yıl iyi bir proje geldi, gelmedi değil. Çok iyi bir şey gelirse isterim. Ağa karısı, zengin bir iş kadını, hepsini layığıyla oynarım.

Rol icabı bile olsa ‘kötü kadın’ denmesinden hoşlanmıyorum

ARKAMDAN ‘BİR LALE BELKIS GELDİ, GEÇTİ’ DESİNLER

Herhangi bir vasiyetiniz var mı peki?

Elbette. Çok güzel ansınlar beni. Kimseyi incitmedim, iyi insan olarak yaşadım ve memlekete faydalı oldum. Beni unutmasınlar. ‘Bir Lale Belkıs geldi geçti’ desinler. Zaten malım mülküm nerelere gidecek, onları hallettim şimdiden.

Nerelere bağışlayacaksınız?

Moda’daki evimi sanat müzesi yapıyorum, evimi yoksul çocuklara bırakıyorum. Kimsem yok, yalnızım. Kalabalık bir ailem vardı ama maalesef yaptıklarıyla hepsinin notunu verdim. Fakir değilim ama zengin de değilim. Eşim rahatsız olunca kimse kapımı çalıp da, ‘Bir şeye ihtiyacın var mı?’ diye sormadı. Hepsini sattım, helali hoş olsun, huzur içinde uğurladım Yalçın’ı.

‘Çocuğum olsaydı, varlığım ona kalsaydı’ diyor musunuz hiç?

Yeğenlerimi büyüttüm. Onlardan da nasibimi aldım, hepsini sildim sonra. Evimde düğünler yaptım onlara. Diploma törenlerine gidip şarkılar söyledim. O kadar çirkin davranışlarla karşılaştım ki anlatamam. Hatta kitap çıkardığımda yeğenlerimden biri bana, ‘Senin kafan çalışıyor mu?’ dedi. Onca kitap yazan bir kadına. Hiç affedemiyorum bunları. Birkaç kez çocuk düşürdüm, aldırdım. Yapamadım. Uzaktı bana… Her çocuk benim çocuğum. Zaten bir tane evlatlığım var, Yalçın’ın yeğeni var, yeter.

Haberin Devamı

Rol icabı bile olsa ‘kötü kadın’ denmesinden hoşlanmıyorum

ÖLÜMLER, KAYIPLAR ÜZÜYOR AMA ‘SIRA BANA GELDİ’ DEMİYORUM

Son dönemde yaprak dökümü oldu. Sanat dünyasındaki meslektaşlarınızı yitirmeniz sizi nasıl etkiledi?

Çok üzüyor… Ahu Tuğba’nın ölüm haberi beni hiç ağlamadığım kadar ağlattı, derin kedere sürükledi. O kadar çok isim gitti ki. İnsan kendini bir başına kalmış gibi hissediyor. Zaten Yeşilçam’dan sadece bizler kaldık, bizler de gidince hiç kimse kalmayacak.

Bu ölümler sizde de ölüm korkusu oluşturuyor mu?

‘Sıra bende artık’ demiyorum tabii ki. Ama doğum da ölüm de bizler için. Öyle korkum yok. Allah’a inancım sonsuz. Korkum unutulup gitmek, ben de unutulmamak için halen üretiyorum. Kitaplar yazıyorum, şiirler yazıyorum… Ben giderim adım kalır…

Haberin Devamı

EŞİMİ KAYBETTİKTEN SONRA BENİMLE EVLENMEK İÇİN ADA ALMAYI TEKLİF EDEN OLDU

Eşinizden sonra evlenmeyi hiç düşünmediniz mi?

Asla. Ada bile almayı teklif eden oldu, yine de reddettim. Zaten mezar yerimi de Yalçın’ın yanından aldım, hazır.

Kitaplarınızda neler anlatıyorsunuz?

Kendimi ve kadını. Bir ‘İpek Çoraplar’ı yazmıştım, şimdi ‘Ütopya’ ile uğraşıyorum. Bu arada yeni güzel şarkılar yapıyorum.

En çok kimlerle karşılıklı oynadınız ve en rahat ettiğiniz jön hangisiydi?

Ediz Hun çok sevdiğim bir dostumdur, onunla oynamak gerçekten ayrıcalıktı. Çok kibar, işi bilen tam bir İstanbul beyefendisidir. Kartal Tibet, Ayhan Işık, Fikret Hakan, hepsi çok kıymetli oyunculardı. Hepsiyle çok rahat oynadım.

Rol icabı bile olsa ‘kötü kadın’ denmesinden hoşlanmıyorum

BİZLER İŞ ARKADAŞIMIZA BAŞKA GÖZLE BAKMAZDIK, ŞİMDİKİLER BİRAZ DAĞINIK

Hiç karşılıklı oynadığınız bir oyuncuya aşık oldunuz mu?

Asla. Çok karşıyım bunlara. Geri kafalı değilim ama bizler iş arkadaşlarımıza o gözle bakmazdık. O dönem büyük bir saygı, sevgi ve iş disiplini hakimdi. Şimdikiler biraz dağınık. Hepsi için söylemiyorum, çok başarılı isimler var ama bazıları mesela bir dizi ile star oluyor, sonra birini bulup evleniyor. Yatıyor, kalkıyor, hayatını garanti altına alıyor. Bir ay sonra bir çocuk yapıyor. Sonra adamdan boşanıyor, hem mala mülke konuyor, hem nafaka alıyor ömür boyu. Sonra bakmışsın başka biri ile yeni macera falan… Ne biliyim, bize göre işler değil.

Haberin Devamı

Sizin dönemin farkı neydi?

Biz bir dizi ya da sinema ile star ya da yıldız olamazdık, şimdikiler oluyor. İnsanlar başarısından çok ilişkileri ve özel hayatıyla gündemde. İşinle iz bırakmak mesele.

Yeşilçam’ın ‘kötü kraliçesi’ olarak hafızalara kazındınız rollerinizle. Bu hoşunuza gidiyor mu?

Onu neden öyle dediler anlamadım, kabullenemedim. Niye ben kötü kraliçeymişim? Ben kimseye kötülük yapmadım ki. Mesela kimseyi öldürmedim, kimsenin kocasını almadım. Onlar geldiler benim kocamı alıp gittiler, onlar iyi oldu ben kötü oldum. Vallahi rol icabı bile olsa bana kötü denilmesine katlanamıyorum hiç. Tamamıyla fizik meselesi. Farklıydım. Kötü kelimesinin üzerime yapışmasından hoşlanmıyorum. Yaşam biçimim farklı.

Yeni yapımları beğeniyor musunuz?

Beğendiğim de oluyor beğenmediğim de. Bizim dönemimizde de inandırıcılıktan çok uzak işler oluyordu. Mesela bir filmimizde Emel Sayın köylü kızı rolünde ama almış eline gitarı, ‘Arım Balım Peteğim’i okuyor. Hiç olacak iş mi? Köyden gelip nasıl bu kadar modern olabiliyor? Şimdikilerde de yüzler gerdirilmiş, surat botokslu, kaşlar yapılı, dudaklar şişirilmiş. Ya hangi köyde hangi köylü böyle Allah aşkına.