MagazinŞahane bir kızla evlendim aşkı bulunca peşinden giderim

Şahane bir kızla evlendim aşkı bulunca peşinden giderim

Paylaş
Şahane bir kızla evlendim aşkı bulunca peşinden giderim

Burak Sergen muhteşem bir oyuncu. Tiyatro, sinema, diziler… Elini nereye atsa orada başarılı oluyor. Geçtiğimiz hafta dördüncü kez dünya evine giren usta oyuncu hem aşkta hem de işte çok mutlu olduğunu söylüyor. Yeni evliliğinden sanata her şeyi konuştuk.

Tebrik ediyorum. Dilerim bir ömür mutlu olursunuz. Evlilik yaramış. Çok iyi gördüm sizi.

Haberin Devamı

Şahaneyim. Her şey çok yolunda. Sevdiğim, hatta çok aşık olduğum bir kadınla evlendim. Bundan daha güzel ne olabilir ki? Şimdi dizimiz sezon finali yaptı. Hem tiyatro hem dizi yoğundu, o yüzden biraz yorulduk.

Dördüncü kez evlenmek gözünüzü korkutmadı mı?

Asla. Çünkü şahane bir kızla evlendim. Bu hayatta aşkın peşinden koşmak ve o mutluluğu istemek lazım. Bazılarımız aşkı, saadeti, mutluluğu, birlikteliği pas geçiyor ama bunun peşinden koşmak lazım. Sonunda buluyorsunuz. Kimse boşanmak için evlenmez. Herkesin bir nedeni vardır ama günün sonunda şu cümleyi kuruyorsan değer: Aşık olmak güzeldir. Aşık olunca başka bir kimya dolaşıyor kanınızda. Her işi daha tutkuyla yapıyorsunuz.

Siz Gizem Hanım’ın, yani aşkın peşinden çok koştunuz mu?

Haberin Devamı

Hem de çok koştum. Aşka inanırım. Buldum mu koşacaksın peşinden. Aşk paylaşıldığı zaman aşk. Bir şeyi muhakkak paylaşmak gerekiyor. Bu bir takım olur, siyaset olur, sanat olur… Bizim aramızda muhteşem bir iletişim var.

Eşiniz Gizem Hanım ile nasıl tanıştınız?

Gizemciğim Burak Sergen Tiyatrosu’nun genel koordinatörü. Turnelerimizi, oyunlarımızı planlıyor. Arkadaş olarak başlayan ilişki yıldırım bir sevgiye ve aşka dönüştü ve sadakatle bağlayalım bunu dedik. Aşkı sadakatle bağlamak çok önemli bir şey çünkü sadakatsizdeki -siz eki çok fazla bir ek. Bunu sadece kadın erkek ilişkilerinde düşünmeyin, işinize de sadakatle bağlanmak durumundasınız. Sadakat çok güzel bir kelime ve yitirilmemesi lazım. Bir insan birini seviyorsa başka birini daha sevemez mesela. Çünkü bu bir sadakatsizliktir. Evlilik de yolunda giden bir şeyi imzayla ve sadakatle taçlandırmaktır. Gizem gibi bir kadına da benim sadakatsizlik yapmam çok ayıp ve büyük haksızlık olur.

Aradaki yaş farkı hiç kafanıza takılmadı mı?

Hayır, tabii ki. Biz çok aşığız ve inanın ki ben daha çok gencim ve daha yolun başındayım. Gizem’i de çok seviyorum. Ve çok seviliyorum.

Çocuk düşünüyor musunuz?

Benim de Gizem’in de bir oğlu var. Yani doğal olarak ikimizin de iki çocuğu olmuş oluyor. Bir de köpeğim var Hamlet. Üçüncü bir çocuğa gerek var mı bilmiyorum ama olacaksa da olur. Belki bir kızımız olur. Kısmet.

Haberin Devamı

ÖLÜMLER VE GELECEK KAYGISI İNSANI YORUYOR

Sizi en çok kaygılandıran konular neler?

Mesela ölümler. İnsanlardan uzak kalmak, sevdiklerinizi bir daha göremeyecek olmak acı veriyor. Ekmek parası kaygısı, çocuğunuza iyi bir eğitim sağlayıp sağlayamayacağınızın endişesi… Sonuç olarak hayat, sizi öyle kaygılı bir pozisyonda bırakıyor ki gelecek hakkında eliniz ayağınız birbirine dolanıyor. Ama olumsuz düşüncelere teslim olmamak gerekiyor.

Sizce nasıl bir babasınız?

Bence İyi bir babayım. Benim tek ilacım sevgi. Çocuğumu çok seviyorum. Bence iyi baba olmanın birinci kuralı, çok sevgili olmak… Özellikle erkek çocuğu olan babalara sesleniyorum: Sevin ve sarın onları.

Para için neyi yapar, neleri asla yapmazsınız?

Ben, her zaman dürüstlükten yanayım. Çalmayla çırpmayla, haram para ile işim olmaz. Alın terini hiçbir şeye değişmem. Vicdanım, ruhum çok rahat.

YAŞI BIRAKIN HAYATTAN ZEVK ALIYOR MUSUNUZ, ONA BAKIN!

Haberin Devamı

Bir araştırma sonucuna göre insanın en mutlu yaşı 63’müş, doğru mu?

Bence olgun insan mutludur çünkü her konuda bilginiz birikiminiz var. Yani hangi konuyla gelirlerse gelsinler sizi kolay kolay yıkamazlar. Sanat, bilim, ilim her konuda dopdolu oluyorsunuz. Ben de yelpazeyi geniş tutuyorum. Bilgimle birtakım şeylere ket vurabiliyorum. Yaşı geçtim, bırakın bunları, hayattan zevk alıyorsanız hangi yaşta olursanız olun. Yeter ki mutlu olun. Ben bunu beceriyorum.

DİZİ OYUNCULUĞU İKİ REKLAM ARASI MEŞHURLUK

Tiyatroya tutkunuzu konuşmazsak olmaz!

Orası bizim mabedimiz. Tiyatro çok özel. Arada kimse yok, direkt birebir samimiyet var. Mesela diziden para kazanıyorsunuz, sinemada sanat yapıyorsunuz, tiyatroda ise insanların önüne çıkıp kendinizi kanıtlıyorsunuz.

Ama asıl tanınırlık, para, şöhret de tiyatrodan değil, diziden geliyor…

Çünkü sürekli ekran önündesiniz ama ben dizi oyunculuğunu iki reklam arası meşhurluk olarak görüyorum. Birinci reklamdan ikinci reklama gidene kadar sizin meşhurluğunuz unutuluyor, ta ki bir hafta sonrasına kadar.

Haberin Devamı

Her oynadığınız dizi çok izleniyor ve uzun soluklu. İyi bir seçicisiniz sanırım?

Senarist, yapımcı, yönetmen ve hikaye çok önemli. Bu sağlam olursa oyuncular da hemen buna oturabiliyor. Benim dizilerimin reyting rekoru kırmasının sebebi bu. Ben detaycıyım, çok araştırıp soruşturuyorum oynayacağım karakteri. Bilinmez bir karakter elinizde patlar.

Mesela ‘şu oyuncu ile oynamam’ gibi takıntılarınız var mı?

Hiç. Bunlar çok büyük laflar. Ne demek oynamam! Büyük egolar ve hırslar iyi şeyler değil.

‘Hudutsuz Sevda’da Rızvan’a hayat veriyorsunuz, nasıl aranız?

Çok iyi değil, bazen kızıyorum ailesine ve çocuklarına olan tavrına, hayata bakışına. Ama kendince sebepleri var. Ne kadar kötü bir rol olsa da sevilen bir karakter olarak oturdu Rızvan Leto.

HİKAYEDE İYİ BİR KÖTÜ ADAMINIZ VARSA İYİ KARAKTERİNİZ DE ÖNE ÇIKAR

Rızvan kötü adam ama yine sevildi, neye bağlıyorsunuz bunu?

Ben de Rızvan’ı seviyorum. Eğer iyi bir kötünüz varsa iyi karakteriniz pat diye öne çıkıyor. Kötü karakter sizin hikâyenizi çok daha net anlatır. Ve ‘Hudutsuz Sevda’ da iyi bir dizi ve doğru mesaj vermeye çalışıyor.

Yeni jenerasyondan oyuncularla oynamak nasıl?

Hepsi inanılmaz yetenekli, zehir gibiler. Çok başarılılar, çok da seviyorum hepsini. Ben genç oyuncularla çalışmaya bayılan bir aktörüm.

‘Sadakatsiz’ dizisindeki Haluk karakteriniz de gayet iyiydi.

Evet çok özel bir ana karakterdi benim için ve dizi de güçlüydü. Uzun bir zaman hafızalarda kaldı. Cansu (Dere), Melis (Sezen), Caner (Cindoruk) hepsi müthiş oyuncular.

SANATÇI YERİ GELİR DOĞAYA MUHALİF OLUR

Sizce sanatın ve sanatçının misyonu nedir?

Sanat ve sanatçı birleştiricidir. Kutuplaştırmaz, ayırmaz. Dünyayı güzelleştirir. Örnek olur. Ve sanatçı muhaliftir fakat bunu siyasi düşünmeyin, yeri gelir doğaya, şu kameraya size, her şeye muhalif olur.

Sizi en çok rahatsız eden şey nedir?

Vicdansızlık, yalancılık… Kötü olan her şey beni üzer. İnsanların bazıları ekmek bulamazken, bazılarının sosyal medyada et yerken kendini paylaşması da mesela beni rahatsız eder. Bu bana vicdansızlık gibi gelir.