Setlerin iç yüzü
2007’den beri dizi dünyasının içinde olan ve önemli yapımların yazım ekiplerinde yer alan senarist Serdar Soydan ile sektörün perde arkasını konuştuk. Sistemin nasıl işlediğinden setlerde yaşanan komik olaylara kadar tatlı tatlı anlattı Serdar... Uğur Alkapar / ugur.alkapar@posta.com.tr
Serdar Soydan kimdir?
Serdar Soydan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Sinema- TV eğitimi aldıktan sonra Boğaziçi Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı yüksek lisansı yaptı. 2007’de Genco dizisinde asistan olarak başladığı kariyerinde Sensiz Yaşayamam, Hanımın Çiftliği, Sen de Gitme, Tatlı Küçük Yalancılar, A.Ş.K., Sen Benimsin, O Hayat Benim, Cesur ve Güzel, Kalbimdeki Deniz, Hercai ve Yeni Hayat gibi dizilerde çalıştı.
Bir senarist ortalama ne kadar kazanır?
Dizilerin senaryo bütçesi bölüm başı otuz, 35 bin TL’den başlıyor. Genelde beş-altı kişilik ekip arasında paylaşılan bir rakam. Senaristine göre daha da yükselebiliyor bu ücret. Reklam ve yurtdışı satışlarından pay almak üzere bir anlaşma yapabilirseniz azımsanamayacak bir para kazanıyorsunuz. Yani ortalama bir fiyat vermek zor. Ama bölüm başı 40-50 bin kazanan senaristlerin sayısı az değil.
İşsiz kalma riski nedir ve bu süre ne kadar uzayabilir?
Serbest meslek sahibisiniz ve proje bazlı ilişkileniyorsunuz yapım şirketleriyle. Yarını belirsiz. İş gelir, gelmez... Yıldızınız parlar, söner... Dizi başlar, üç bölümde biter... Her şey olabilir.
Yapımcılardan ya da oyunculardan hikayeyle ilgili olmayacak talepler geliyor mu?
Yapımcılardan, kanallardan, oyunculardan, seyircilerden... Bazen bu talepler taban tabana zıt oluyor. Kimi nasıl memnun edeceğimizi bilemiyoruz.
Oyuncular aralarını yazar ekibiyle iyi tutmak için özel bir çaba harcar mı?
Bazı senaristler oyuncularla arkadaş olmayı sever. Bazılarıysa elden geldiğince mesafe koyar. Oyuncular onu doğrudan arayamaz bile, yapımcı üzerinden ilişkilenir. Hangisi doğrudur bilemem. Ama ben ikinci gruba yakın bir yerdeyim.
KAMERA ARKASINDA YAŞANANLAR
‘BUNDAN BİR ŞEY OLMAZ’
Senaryo ekibinde çalıştığım iki dizi için bugün çok başarılı, genç kızların hayran olduğu iki oyuncu deneme çekimine gelmişti. İkisi de kariyerlerinin başındaydı. Bu iki oyuncu Barış Arduç ve Tolga Sarıtaş. Barış Arduç o zaman bile yakışıklılığıyla göz dolduruyordu. Fakat çekimleri hiç beğenilmedi ve role seçilmedi. Tolga Sarıtaş ise projenin ilk bölümü çekildikten sonra kanal tarafından istenmedi ve ana kast yeniden seçilip birinci bölüm sil baştan çekildi. 60’ların başında Memduh Ün’ün, deneme çekimi için gelen Türkan Şoray’ı görüp bundan bir şey olmaz demesi geldi aklıma!
GÖBEKLİ JÖN
Türkiye’nin en önemli jönlerinden birinin başrolünde oynadığı bir dizide çalışıyordum. Yıllar içinde geliştirdiği oyunculuğu kadar fiziğiyle de adından söz ettiren bu jönümüz için duştan belinde havluyla çıktığı, seksapeli yüksek bir sahne yazmıştık. İki üç hafta geçti, sahnenin olduğu bölümü izliyoruz.
Bir de ne görelim, jön duştan şampuan reklamlarındaki çocuklar gibi, sıkıca sarındığı bornozuyla çıktı. Sıfır seksilik! Nedenini soruşturduğumuzda jönümüzün dizindeki bir sorundan dolayı hafif göbeklendiğini, hatta memelerinin de biraz arzu edilenden uzak bir şekle girdiğini, bu yüzden de soyunmaktan çekindiğini öğrenmiştik. Neyse ki şimdilerde eski, taş gibi haline döndü. Seksapeli geri geldi!
ACILI ANNE
Nebahat Çehre çalıştığım en özel insanlardan biri. İyi ki tanımışım. Müthiş disiplinli bir insan. Sete erkenden gelir, kendi makyajını yapar. Olayın olduğu gün kızının kanserinin nüksettiğini öğreneceği sahne çekilecek. Önce şoke olan, sonra acılar içinde kıvranan bir anne. Provalara güneş gözlüğüyle geliyor, birkaç kez tekrarlanıyor sahne. Çekime geçilecek, ama o da ne? Nebahat Hanım gözlüğünü bir türlü çıkarmıyor.
Meğer o gün makyajını beğenmemiş ve sahneyi gözlükle oynamaya karar vermiş. Yönetmen ikna etmeye çalışıyor ama nafile. Nuh diyor peygamber demiyor. Güzellik kavramının, mükemmeliyetin ete kemiğe bürünmüş hali o. Makyajından memnun değilse yüzünü göstermeyecek! Sahne Nebahat Hanım güneş gözlükleriyle masada otururken çekiliyor. Ve bu özel insan, o kopkoyu camlara rağmen bize yaşadığı şoku, acısını tüm gerçekliğiyle aksettiriyor.
SUAT DERVİŞ YILI
Senin bir de yayıncılık yönün var değil mi?
Yayıncılıktan ziyade araştırmacılık ve arşiv fareliği yönüm var. 20 yıldır pek çok yazar ve konuyu araştırıyorum. Suat Derviş, Bilge Karasu, Nezihe Meriç, Peyami Safa ve Nahid Sırrı Örik gibi yazarların kendi bulduğum eserlerini yayına hazırladım. 2003 yılından beri 50’ye yakın kitabı yayına hazırladım. Ayrıca ekserisi takma adla 11 roman da yazdım.
Suat Derviş neden böyle popüler oldu?
Suat Derviş, kadın olduğu için yok sayılmış ama buna rağmen Fosforlu Cevriye gibi kült bir romanı kaleme almış. Yirmiyi aşkın hiç bilinmeyen romanını buldum Suat Derviş’in. Bunlar gün yüzüne çıktıkça popülaritesi arttı. Daha da artacak bence.
Dizisi ya da filmi çekilecek mi?
Suat Derviş’in tüm eserlerini basan İthaki Yayınları, 2021’i Suat Derviş yılı ilan etti âdeta. On iki yeni eser çıkacak piyasaya. Dahası yazarın iki romanını dizi projesi olarak uyarlamaya çalışıyorum bu ara. Ayrıca hayatından yola çıkarak bir film öyküsü yazdım, birkaç aya senaryosu da bitmiş olacak.
- Balıkesir'de hasadı başladı! Almanya'ya kilo kilo satılıyor: Tam bir C vitamini bombası
- Bal ve limonla karıştırıp için! Organlara format atıyor: Damarları çamaşır suyuyla temizlemiş gibi yapıyor
- ABD'li bilim insanları açıkladı! Her kaşıkta ömrünüzü uzatıyor: 1 gecede 10 yaş gençleştiriyor
- Yemediğinize pişman olabilirsiniz! Kansersavar besinler arasında yer alıyor: Enerji depolarını dolduruyor
- Zencefil ile karıştırınca bağırsakları çalıştırıyor! Kabızlığın kökünü kurutan çay: Bardak bardak içinde kabızlıktan eser bırakmıyor