Mümin Sarıkaya: Şöhret bana birkaç elbise fazla giydiriyor
‘Ben Yoruldum Hayat’ isimli şarkısıyla bir anda tüm Türkiye’nin tanıdığı bir isim oldu. Altın Kelebek’te En iyi Halk Müziği Erkek Sanatçısı ödülünü alan Mümin Sarıkaya ile buluştuk. Sarıkaya diyor ki; “Ben kendimi yorgun sanırdım. Şarkımdan sonra anladım ki Türkiye halkı benden yorgun.”
Altın Kelebek’te En İyi Halk Müziği Erkek Sanatçısı ödülünü aldınız, tebrik ediyorum. Bekliyor muydunuz?
Teşekkür ederim. Beklemiyordum dersem yalan olur. İlk senelerde olmadı, ama bu kez alacağımdan emindim.
Aslında uzun yıllar bağlama çalmış bir müzisyensiniz. Besteleriniz de var. Ama ‘Ben Yoruldum Hayat’ isimli şarkınız ile sosyal medya platformlarında bir anda sükse yaptınız.
Evet. ‘Ben Yoruldum Hayat’ 250 milyona yakın dinlendi. Dizilerde de en çok çalınan şarkı oldu. ‘Al Başımdan Bu Dertleri’ isimli şarkım ise 11 milyon kez tıklandı. Sevenlerimin mesajları, övgüleri çok güzel.
‘Ben Yoruldum Hayat’ şarkısını dinleyen herkes kendinden bir şeyler buldu ve sanırım hepimiz yorgunuz bu hayatta?
Kendimi yorgun sanırdım ama dediğiniz gibiymiş. Zengini fakiri, borçlusu, gurbetçisi... Ülkem insanı benden çok daha yorgunmuş. Türkiye halkını en çok ne yormuş olabilir sizce? Dünyanın en güzel ülkesinde yaşasak da tarih boyunca millet olarak savaştık, şehitler verdik. Yüreklerimiz yandı. Hala yanı başımızda alevler yükseliyor. Bunun yanında geçim sıkıntıları insanları perişan ediyor.
EŞİME SADIK BİRİYİM
Çok popülersiniz ama hakkınızda pek bir şey bilmiyoruz. Mümin Sarıkaya kimdir, nasıl biridir?
Yozgat’ta doğdum. 40 yaşındayım. Anneme hayırlı bir evlat, eşime sadık biriyim. Evimi çok severim. En çok kızım ve oğlumla vakit geçiririm. Yalnızlığa bayılırım. Alengirli işleri, şatafatı, kibiri sevmem. Arabayla dağ taş demeden gezerim. En çok sevdiğim mevsim kıştır. Karın altında çay içmeye bayılırım.
Sanırım biraz utangaç ve mahçup bir yanınız da var.
Evet, çok utangaç biriyimdir. İç Anadolu insanında bu vardır. Davet edildikçe televizyon ve radyo programlarına çıkmaya çalışıyorum. Sanırım biraz daha fazla zaman ayırmam gerekiyor.
Çok tanınır olmak istemiyor musunuz yoksa?
İsterim aslında niye istemeyeyim ki. Ama ayağım da yerden kesilmesin, şöyle ortalarda bir yer olsun. (Gülüyor)
SEKİZ YAŞIMDA DÜĞÜN SALONLARINDA ÇALIŞMAYA BAŞLADIM
“Ben yoruldum hayat gelme üstüme/Diz çöktüm dünyanın namert yüzüne/Gözümden gönlümden düşen düşene/Bu öksüz başıma gözdağı verme” diyorsunuz şarkının ilk dörtlüğünde. Peki sizi ne yordu bu hayatta da bu dizeleri kaleme aldınız?
Hayatım... Ben daha bir yaşındayken babam rahmetli olmuş. Annem bizleri binbir dert ile büyütmüş. Üç kardeşiz, ağabeyim ve ablam var. Sekiz yaşımda bağlama çalmaya başladım. Türkiye’nin en iyi bağlama ustası olmak istiyordum. Sabahlara kadar çalışıyordum. O dönem çok havalı geliyordu. Sekiz yaşımda düğün salonlarında bağlama çalmaya başladım. Tam 28 yıl boyunca düğünlerde saz çaldım, türkü söyledim. Ama Yozgat’ta kendini gösterebileceğin başka mekan yok. Bu yüzden ekonomik olarak çok zorlandım. Derken beste yapmaya başladım. Hayata küstüğüm, kimseyle görüşmek istemediğim zamanlar oldu. Bana bu şarkıyı yazdıran 30 yıla yayılmış iç dünyamdır.
Son yıllarda gençler daha çok pop müzik dinliyor. Size göre Türk Halk Müziği ivme mi kaybediyor?
Türkülerin ivme kaybetmesi mümkün değil. Belki bir dönem böyle gidecek ama biz çalışıp iyi besteler yaptıkça o gençler bizleri daha çok dinleyecek. Geçmiş dönemlere baktığımızda insanlar yüreğini türkülere dökermiş. Muazzam isimler, muazzam eserler bırakmış.
Sizin için “Bozkır’ın Yeni Tezenesi” diyorlar. “Bozkır’ın Tezenesi” sözü Neşet Ertaş için söylenirdi...
Estağfurullah. Yakıştıranlara teşekkür ederim fakat “Bozkır’ın Tezenesi” Neşet Ertaş’tır. Biz bozkırın bütün ekmeğini yesek yine de bir “Cahildim dünyanın rengine kandım” yazamayız. Ben kim Neşet Ertaş olmak kim, haddime mi? Neşet Ertaş denilince sazımı asar, sesimi kısar otururum.
Son dönemin en çok aranan ve dinlenen isimlerinden olmanıza rağmen halen Yozgat’ta yaşıyorsunuz. Zor olmuyor mu?
Zor olan tarafı bütün işlerin İstanbul’da oluşu. Klip çekimleri, televizyon ve radyo programları için İstanbul’a gidip gelmek zor. Onun dışında burada güzel olduğunu düşündüğüm bir hayatım var. Ama bu demek olmuyor ki İstanbul’a hiç taşınmayacağım. Belki bir gün ben de İstanbul’da yaşamaya başlarım, bir ben eksiktim zaten. (Gülüyor)
EN KUVVETLİ DUYGU ÖLÜM
Nasıl bir hayat yaşıyorsunuz?
Çoğu sakin, kendi halinde; azı kahkahalı, keyifli.
Şöhret sizde neleri değiştirdi?
Birkaç elbise fazla giyiyorum, o kadar.
Maddi durumunuzda bir değişim olmadı mı?
Düşünüldüğü gibi değil, şükür diyelim.
Sizce insana şarkı yazdıran en kuvvetli duygu nedir?
Ölümdür. O kadar gerçektir ki, göz ardı edilemez; ondan gidemez, kaçamazsınız.
Aşkı nasıl tarif ediyorsunuz?
Aşık olduğunuz kimseyi ilk gördüğünüzde ettiğiniz duanın samimiyetidir.
Siz kimleri dinlersiniz?
Koray Avcı, Özgür Can Çoban’ı severim.
ALEV GÜRSOY CİMİN
- Çeyrek bardak içende kolesterolden eser kalmıyor! Bu kez kabuğu değerlendi: Sarımsakla karışınca vücudu zımba gibi yapıyor
- Su faturasını yarı yarıya düşürüyor! 5 dakikada 50 litre su kurtarıyor, fatura artık cebinizi yakmayacak!
- Petekleri böyle temizlemek faturayı yarı yarıya düşürüyor! Kombi ustasından önemli tüyolar: Bakım yapmayı ihmal etmeyin
- Kahvaltı yerine tüketin! Mideyi doldurup tokluk hissi veriyor: Kan şekerini dengeliyor, sindirim sistemini makine gibi çalıştırıyor
- Kilosu 25 TL'den satılıyor: Bağırsakları makine gibi çalıştırıp vücudu C vitamini ve demire boğuyor