Parmağına batan diken nedeniyle ölümden döndü
İngiltere'de yaşayan Jackie Jakson, parmağını sıyıran böğürtlen dikeni nedeniyle ölümden döndü. Elinde oluşan mantar enfeksiyonu kanına karıştığı için kan zehirlenmesi yani sepsis yaşayan talihsiz kadın tam 2 yıl boyunca hastanelerden çıkamadı. Dünya Sağlık Örgütü, 'Kanserden daha öldürücü' olarak tanımladı.
İngiltere’de yaşayan 60 yaşındaki Jackie Jackson, evinin etrafındaki çalılıklara giderek böğürtlen toplamaya başladı. Tam bu sırada sağ işaret parmağı böğürtlen çalılıklarına takıldı. Elinde herhangi bir diken izi göremeyen Jackson’un parmağı 4 gün sonra şişmeye ve acımaya başladı. Ağrı kesicilerle idare etmeye çalıştı ancak bu sefer de parmağı üç hafta sonra normal boyutunun iki katına çıktı. Parmağının ağrısı ve acısından uyuyamaz hale gelen talihsiz kadın, aile hekimine başvurmuştu ancak doktor tarafından ona söylenen şey, parmağında fiziksel olarak bir sıkıntı olmadığı ve ağrı kesicilere devam etmesiydi.
ACISINDAN GÖZYAŞLARINA BOĞULDU
Parmağını bir kase soğuk suyun içinde tutarak acısını dindirmeye çalışan kadının parmağı, sıcaktı, kırmızı ve şişmiş bir halde sürekli zonkluyordu. Orta parmağında da aynı şikayetler baş gösteren Jackson, ağrıdan gözyaşlarına boğulur hale gelince direkt acil servise koştu. Ve işin iç yüzü burada ortaya çıktı: Jackson’ın parmağında bir mantar enfeksiyonu vardı ve eğer tedavi edilmezse bu canına dahi mal olabilirdi.
DOKTORLAR ŞAŞKINA DÖNDÜ, HEMEN AMELİYATA ALDILAR
Kan testleri yapılan ve elinin röntgeni çekilen Jackie, acil servise başvurduğunun ertesi günü enfeksiyonun yayılmasını önlemek, parmağını ve elini kaybetmesinin önüne geçmek için ameliyata alındı. Çünkü mantar enfeksiyonu kan dolaşımına, eline ve tüm parmaklarına yayılmıştı. Doktorlar ölümcül bir hastalık olan sepsisi önlemek için işaret parmağının bir kısmının kesilebileceğin söylediler.
İYİLEŞİP İŞE DÖNMESİ 2 YIL SÜRDÜ
“Diken kadar zararsız bir şeyin beni bu hale getireceğine; parmağımı, elimi kaybetmeme sebep olacağına inanamıyordum” diyen Jacskon’ın ameliyatta tırnağı alındı ve oradaki 2 cm’lik enfeksiyonlu parça kesilerek temizlendi. Ancak buna rağmen Jackson’ın taburcu edildikten birkaç hafta sonra enfeksiyonu tekrarladı. Yarasının temizlenmesi için bir ameliyat daha geçirip haftalarca antibiyotik tedavisi gördü. 2 yıl sonra işine dönebilen Jackie Jackson “Tırnağım tekrardan uzadı ancak parmağım üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen uyuşmuş durumda. Enfeksiyon ve ameliyat sinirlerime zarar verdi” sözleriyle yaşadığı korkuyu dile getirdi.
KANSERDEN BİLE DAHA FAZLA CAN ALIYOR
Sepsis, Dünya Sağlık Örgütü’nün 2018’de yayınladığı bir rapora göre kanser kaynaklı ölümlerden daha fazla can alıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre de Türkiye'de sepsise bağlı ölümler enfeksiyon kökenli ölümlerin yüzde 60'ını oluşturuyor. 13 Eylül Dünya Sepsis Günü’ne sayılı günler kala bu tehlikeye dikkat çekmek için Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Prof.Dr. Sibel Temür ve Dermatoloji Uzmanı Prof.Dr. Özlem Su Küçük’e ulaştık:
Dermatoloji Uzmanı Prof.Dr. Özlem Su Küçük:
Olayda bahsi geçen sporotrikoz (gül dikeni hastalığı ya da bahçıvan hastalığı) nasıl bir enfeksiyondur, nasıl bulaşır?
Sporotrikoz, sporothrix schenckii denilen bir mantar enfeksiyonudur. Bu mantar bayat veya küflü ekmekle bira mayalamak için kullanılan maya ile ilişkilidir. Küf, gül dikenlerinde, bataklık yosununda ve toprakta bulunur. Bu yüzden enfeksiyon en çok güllerle, yosunla, samanla ve toprakla uğraşan bahçıvanlarda görülür.
Diken batması, sıyrık ya da tahriş gibi durumlarda nasıl hareket etmek gerekiyor? Özellikle toprakla, bahçe işleriyle uğraşanlarda daha sık yaşanan bu durum sepsise kadar götürebiliyor. Bu konuda ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz? Hangi belirtileri görünce hemen doktora başvursunlar?
İlk belirti morumsu sert kabarık bir nodüldür. Genellikle ağrısız veya çok az ağrılıdır. Zaman içerisinde açık bir yaraya dönüşebilir. Yıllarca iyileşmeden kalabilir. Enfeksiyon bazen farklı hastalıklara hatta ölüme dahi neden olabilir. Eğer bir diken batması yaşadıysanız ve bunun sonucunda kızarıklık ya da kabarıklık oluştuysa vakit kaybetmeden dermatoloji uzmanına başvurmak gerekir. Biyopsi ve mikrobiyolojik incelemeler sonucu tanı konulur.
ENFEKSİYON ODAĞI TEDAVİ EDİLMEZSE SEPTİK ŞOK GELİŞEBİLİR
Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Prof.Dr. Sibel Temür:
Sepsis neden oluşur? Her enfeksiyonun sepsise dönme riski var mı?
Sepsis, enfeksiyon ve organ yetmezliğinin birlikteliğidir. Vücutta odak olarak başlayan bir enfeksiyon tedavi edilmediğinde ilerleyerek kan sistemi ile yayılarak tüm vücudu içine alan bulgular ile çeşitli organ sistemlerinde hasarlanma organ yetmezliği tablosu oluşturabilir.
Sepsise sadece bağışıklığı düşük olan kişiler mi yakalanıyor yoksa sağlıklı kişiler de bu tehlikeyle yüz yüze mi?
Bağışıklık sistemi hasarlı kişilerde enfeksiyon odağının sistemik yayılması organ yetmezliği geliştirme riski daha yüksektir. Hemato-onkolojik hastalar, nakil hastaları, şeker hastaları, diyaliz hastaları, bağımlılar, doğum sonrası dönem anneler, yenidoğan, ileri yaş, kronik hastalar riskli gruplardır. Bununla birlikte sağlıklı kişilerde de enfeksiyon odağı tedavi edilmediğinde enfeksiyon organ yetmezliği sepsis hatta septik şok gelişebilir.
SOLUNUM HIZI ARTIYOR, TANSİYON DÜŞÜYOR
Sepsis hangi belirtilerle kendini gösteriyor? Vücudun normal bir enfeksiyona verdiği tepkilerden farklı olarak sepsiste neler görülebiliyor?
Sepsiste klinik ve laboratuvar bulgular ile tanı konmaktadır. Sepsiste enfeksiyon ve organ yetmezliği bir aradadır. Bulgularda bazen enfeksiyon bulguları bazen de organ yetmezliği bulguları daha ön planda olabilir. Enfeksiyon ön planda ise organ yetmezliğine ait bulgu var mı hızla değerlendirilmesi gerekir. Organ yetmezliği için hızlı değerlendirme için quickSOFA (qSOFA: hızlı ardaşık organ yetmezliği değerlendirimi) skorlaması kullanılır.
-Solunum sayısı hızlanır; normal yetişkinde 10-12 /dakika iken 22/dakikanın üzerine çıkar.
-Sistolik kan basıncı 100mmHg’nin altına düşer.
- Şuur değişikliği gelişir.
Bu klinik bulgulardan 2’si enfeksiyon laboratuvar bulgularına eklenir.
Örneğin yaşlı bir hasta yakınları tarafından “Şuuru bozuldu” diyerek acil servise nöroloji için getirildiğinde idrar tetkikinde çıkan veriler olayın odak olarak idrar yolu enfeksiyonundan başladığını ve kan yolu ile sistemik enfeksiyon nörolojik sistemde organ yetmezliği oluşturduğunu görebiliyoruz.
Enfeksiyona ait klinik bulgular ateş, titreme, cilt bulguları, aritmi, ağrı gibi sistemik bulgular olabildiği gibi enfeksiyon odak noktasına ait bulgular da ön planda olabiliyor. Septik şok tablosunda hastanın tansiyonunun çok düştüğü, nabzının düzensizleştiği dolaşımın bozularak doku oksijenlenmesinin de hipoksi düzeyine indiğini görüyoruz.
BİLİNÇSİZ VE YANLIŞ ANTİBİYOTİK KULLANIMI ÇOK TEHLİKELİ
Sepsis nasıl tedavi ediliyor? Bilinçsiz antibiyotik kullanımının sepsis üzerinde nasıl bir etkisi var?
Sepsis ACİL tedavi gerektirir. Etkin ve erken tedavi ilk saat içinde başlanması sepsisten hastane ölüm oranını %60’dan %20’ye indirmektedir. Hastanın hem klinik hem laboratuvar değerlendirmesi hızla yapılırken gerekli sıvı ve antibiyoterapisinin başlanması önceliklidir. Hastanın kan kültürüne göre geniş spektrum başlanan antibiyotik birkaç gün içinde daraltılarak sadece tespit edilebilen patojen mikroba spesifik antibiyotiğe değiştirilir. Sepsiste patojen bakteriyel, viral, mantar olabilir. Spesifik patojene yönelik antibiyoterapi çok önemlidir.
Maalesef ülkemiz Avrupa ülkelerini kapsayan araştırmalar da antibiyotik direnci konusunda ilk sırada yer almaktadır. Basit viral üst solunum yolu hastalıklarında antiviral etkisi hiç olmayan antibakteriyel geniş spektrum antibiyotiklerin bilinçsiz kullanımı vücutta direnç gelişimine neden olmaktadır. Sadece gereksiz kullanım değil, aynı zamanda antibiyotiklerin düzgün zaman aralıklarında ve etkin sürede kullanılmaması da ilaca direnç oluşturuyor.
Sepsis durumunda verilen antibiyotikler bu gelişen direnç nedeni ile etkisiz kalıyor, tedavi için hasta mikroplara karşı savunmasız duruma düşüyor. Etkin antibiyotik olmadan sepsiste yaşam kaybı kaçınılmazdır.
Sepsise yakalanıp atlatanlarda daha sonra ortaya çıkabilen sağlık sorunları var mı?
Sepsise yakalanıp yoğun bakımda tedavi olanlarda taburculuk sonrası dahi ilk bir ayda %27, ilk 3 ayda %41, ilk 1 yılda %63 ölüm oranı gözleniyor. Hastaların sadece %20’si istatistiki verilere göre tekrar hastane gereksinimi olmadan sağkalım süreci gösteriyor.
Yapılan çalışmalar en gelişmiş ülkelerde bile en yüksek yeniden hastaneye yatış oranının sepsis geçiren hastalarda olduğunu gösteriyor.
SEPSİSTEN KORUNMAK İÇİN BUNLARI YAPIN
Sepsise karşı hangi önlemlerin alınması gerekiyor?
Sepsise karşı alınacak hem bireysel hem de kitlesel tedbirler söz konusu. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
-Bireysel hijyen ve el temizliği etkin el yıkamak.
-Antibiyotiklerin sadece gerekli durumlarda hekim kontrolünde reçete edildiği şekliyle kullanılması antibiyotik direncine yol açılmaması.
-Enfeksiyonları önleme ve kontrol programlarının oluşturulması.
-Ve tabi en önemlisi halkın farkındalığının artırılması.
SENİM TANAY KARAKUŞ / Milliyet.com.tr