RamazanKuran'ın adaleti

Kuran'ın adaleti

Paylaş
Kuran'ın adaleti

Adaletin gerçekten uygulanabilmesi için insanlara, kendi çıkarlarını bir kenara bıraktırabilecek bir ahlaka ihtiyaç vardır. Bu ahlak, Allah'ın bizlere öğrettiği ve emrettiği Kuran ahlakıdır. Çünkü Kuran ahlakı, sadece haktan ve doğrulardan yana, katıksız bir adaleti emretmektedir.

Adalet dendiğinde herkes temelde aynı kavramları anlar ve bu kavramlar çoğu insan tarafından kabul görür. Bu, hiçbir farklılık gözetmeden tüm insanları kapsayan, insanlar arasındaki dil, din, ırk gibi tüm ayrımlara rağmen, imkanları hakka uygun bir biçimde paylaştıran, güçlülerin değil haklıların üstün olduğu bir dünya oluşturmayı hedefleyen bir adalettir. İnsanları adaletten uzaklaştıran etken ise prensipte kabul ettikleri bu adaleti, kendi çıkarları ile çatıştığında reddetmeleridir. Adaletin yeryüzünde gerçekten uygulanabilmesi içinse, insanlara adalet uğruna kendi çıkarlarını bir kenara bıraktırabilecek bir ahlaka ihtiyaç vardır. Bu ahlak, Allah’ın bizlere öğrettiği ve emrettiği Kuran ahlakıdır. Çünkü Kuran ahlakı insanlar arasında hiçbir ayrım gözetmeden, sadece haktan ve doğrulardan yana, katıksız bir adaleti emreder.

Haberin Devamı

BEKLENEN RÜYA

Yavuz’un Mısır seferine niyetlendiği günlerdir Abbasi Halifesi Mütevekkilallah’ın gücü yoktur, ancak yine de onu incitmekten çekinir. Bu seferin lüzumuna herkesten çok o inanır ama yine de huzursuzdur. Yemekten içmekten kesilir. Sabahlara kadar ibadet eder, “Ah bir işaret gelse” der. O sırada Yavuz’un yoldaşı Hasan Can, bir başka Hasan’ı (Kapıcıbaşı Hasan Efendi) Yavuz’a getirir. Hasan Efendi bir rüya görmüştür. Anlatmaya başlar:

NASIL TANIMAZSIN?

- Hünkarım akşam çadırınızın önünde nöbetteydim. Bir ara içim geçti. Baktım dört atlı çadıra yaklaşıyor. Hemen önlerine çıktım. Güya sorgulayıp çevirecektim onları. Süvariler hem çok heybetli, hem çok sevimliydiler. Bırakın hesap sormayı, eteklerine kapanmak, ellerini öpmek için yanıp tutuşmaya başladım. Esrarengiz ziyaretçiler hünkarımızı sordular. Çadırdan ışık sızıyordu. “Meşgul olmalı” dedim. Öndeki “Rahatsız etme. Sabahleyin geldiğimizi söylersin. Biz Peygamberin eshabındanız. Efendimiz Selim Han’a selam söyledi ve buyurdular ki: Haremeynin hizmeti kendisine verildi!” dediler ve geldikleri gibi uzaklaştılar. Tam “Bunlar kim ola?” diye düşünüyordum ki bir ses “Nasıl tanımazsın” dedi. “Öndeki Hz. Ebubekir, yanındakiler Ömer, Osman ve Ali!” Yavuz heyecanlıdır. Rüyayı tek kelimesini kaçırmadan dinler ve Hasan Can’a döner: “Bilir misin Hasan, biz emir olunmadıkça kıpırdamayız. İşte şimdi tamam. Artık çıkabiliriz yola.” Bilindiği gibi Yavuz Sultan Selim, Mısır seferinden kutsal emanetlerle döner ve halifeliği Osmanlı hanedanına getirir.

Haberin Devamı

Günün ayeti

De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanları bilir. Batıla inanıp Allah’ı inkar edenler var ya; işte onlar asıl ziyana uğrayanlardır. (Ankebut, 52)

Günün hadisi

Gençler, sizden gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek, gözü harama karşı korur, namusu muhafaza eder. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun, çünkü oruç şehveti kırar.