25 bin kişi hayata tutunmak için organ bekliyor
Organ bağışı, ülkemizde yeterli önemin verilmediği konuların başında geliyor. Yıllardır bilinçlendirme çalışmaları sürse de hâlâ öneminin tam olarak anlaşılamaması ve çeşitli tabular nedeniyle pek çok kişi yaşama tutunma umudunu yitiriyor. Oysa ülkemizde 24 bin 876 kişi bağışlanacak bir organla hayata yeniden başlamanın hayalini kuruyor
Bugün ülkemizde yaklaşık 25 bin kişinin kronik hastalıklar, travmatik kazalar ya da farklı nedenlerden ötürü gelişen son dönem organ yetmezliği ile boğuştuğunu söyleyen Acıbadem International Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. İbrahim Berber, bu kişilerin yaşama tutunabilmelerinin tek yolunun ise uygun organ bulabilmeleri olduğunu belirtiyor. Ancak durum böyleyken bekleme listesindeki hasta sayısı ile organlarını bağışlayanlarının sayısı arasındaki uçurum gün geçtikçe artıyor.
Bu uçurumun nedenleri konusunda açıklama yapan Prof. Dr. İbrahim Berber, “Konunun önemini topluma anlatmaya yönelik çalışmalara rağmen çözüme ulaşmada halen yeterli değiliz ” diyor. Çünkü Türkiye’de 2016 yılında beyin ölümü gerçekleşen 1998 kişiden ancak 563' ünün ailesinin organ bağışını kabul ettiği biliniyor. Bununla birlikte ne yazık ki her yıl yaklaşık 2000 hasta ihtiyacı olan organı bulamadığı için hayatını kaybediyor.
YETERİNCE BAĞIŞ YAPILMIYOR
Ülkemizde böbrek, kalp, akciğer, karaciğer ve pankreas gibi organlar; kalp kapağı, gözün kornea tabakası, kas ve kemik iliği gibi dokular başarıyla nakledilebiliyor. Nakil için gerekli organlar, ya beyin ölümü gerçekleşmiş hastaların organlarının bağışlanması sonucu kadavra vericiden ya da organ nakli gereken hastaların yakınları ya da gönüllü kişilerin bağışlarıyla elde ediliyor. Ancak sayılara bakıldığında geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen 4922 organ naklinin, 3644 tanesi canlı vericiden, 1278 tanesinin kadavra vericiden yapıldığı görülüyor. Burada dikkat çekici olan ise, son 5 yıllık sonuçlar karşılaştırıldığında bu rakamlarda anlamlı bir değişim olmadığı.Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, son 5 yılda; beyin ölümü gerçekleşen 8601 hastadan yalnızca 2045’ünden organ bağışı alınarak nakil gerçekleştirildi. Gerideki organ bağışı bekleyen yaklaşık 6000 kişi ise organ bağışı beklerken hayatını kaybetti. Yani yapılan tüm bilinçlendirme çalışmalarına rağmen 2017 yılı içinde beyin ölümü gerçekleşen 1608 vakanın sadece 444’ünün organları bağışlanmış.
BEYİN ÖLÜMÜ VE BİTKİSEL HAYAT ARASINDAKİ FARK NE?
Beyin ölümü ve bitkisel hayat arasındaki farkın bilinmemesinin organ bağışını kısıtlayan en önemli engel olduğu düşünülüyor.Beyin ölümü ile bitkisel hayat kavramlarının birbirinden farklı olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ülkem Çakır şöyle konuştu: "En önemli fark, bitkisel hayattaki hastaların solunumlarının devam etmesidir. Bu hastalar aylarca ya da yıllarca yaşamaya devam edebiliyor ve bazı durumlarda iyileşerek normale dönebiliyor. Beyin ölümünü, çok basit bir benzetme ile vazodaki çiçeğe, bitkisel hayatı ise saksıdaki çiçeğe benzetebiliriz. Vazodaki çiçek istesek de istemesek de birkaç gün sonra solacak ve kuruyacaktır. Beyin ölümü tanısı almış kişilerin hayata dönmesi mümkün değildir. Beyin ölümünün gerçekleşmesinden sonra bu kişiler kadavra verici olarak adlandırılır.”
Bu donörlerde, organlar fonksiyonlarını kaybetmeden en kısa süre içerisinde organların alınarak bekleyen hastalara nakledilmesi önem taşıyor.