Hipertansiyon neden olur? Hipertansiyon belirtileri nelerdir?
Yüksek kan basıncı tüm dünyada en önemli ölüm nedenlerinin başında geliyor. Her yıl 10 milyondan fazla insan hipertansiyon nedeniyle ölmekte. “Önceleri yüksek gelir düzeyinin problemi olan hipertansiyon, günümüzde orta ve düşük gelirli bölgelerde de önemli bir sağlık sorunu durumunda. Üstelik bu grupta farkındalık, tedavi ve tedaviye uyum oranları yüksek gelir gruplarına göre daha düşük.” diyen Prof. Dr. Alev Arat Özkan, hipertansiyon konusunda önemli bilgiler verdi.
Ülkemizde her 3 kişiden birinin hipertansiyon hastası olduğunu belirten Prof. Dr. Alev Arat Özkan “Hastaların neredeyse yarısı hasta olduklarının farkında değil, hasta olduğunu bilen her 5 hipertansiyonludan da ancak biri yeterli ve etkin tedavi alıyor. Oysa hipertansiyonun erken tanınması ve kontrolü için önlemler alınması, hastalığın hem kişi bazındaki komplikasyonlarını hem de toplumsal bazda getirdiği mali yükü azaltmanın en etkin yöntemi.” dedi.
Özkan sözlerini şöyle devam etti, “Uluslararası Hipertansiyon Derneği, yüksek kan basıncı ve zararları konusunda farkındalığı artırmak amacıyla tüm dünyada Mayıs Ölçüm Ayı kampanyasını başlattı. Kampanya, yakınması olmasa bile, kişileri kan basınçlarını ölçtürmeye teşvik ederek hipertansiyonlu kişilerin belirlenmesi, bilinçlendirilmesi ve uygun tedaviyi almaları için yönlendirilmesini hedefliyor. Türk Kardiyoloji Derneği de aynı amaçla Değerini Bil kampanyası yapıyor.”
Prof. Dr. Alev Arat Özkan sorularımıza ise şu yanıtları verdi.
Tansiyon nedir, yetişkin ve çocuklarda normal tansiyon değerleri nelerdir?
Kanın damar duvarına uyguladığı basınca “kan basıncı” (tansiyon) denir. Kalp kasının kasılması sırasında damar içinde oluşan basınç büyük tansiyon, kalbin dinlenmesi sırasında damar içindeki basınç ise küçük tansiyon olarak adlandırılır. Erişkinlerde, tüm yaş gruplarında normal tansiyon değerleri kabaca 140/90 mmHg’nin altı olarak kabul edilmektedir. İdeal olan ise, 130/85 mmHg’nin altı değerlerdir. 18 yaş üstü kişilerde tarama amaçlı 2 yılda bir, 40 yaş ve üstünde ise her yıl mutlaka tarama amaçlı kan basıncı ölçümü yapılmalıdır. Başka kalp damar hastalığı riski taşıyan (diyabetik, obez aile öyküsü olan) kişilerde bu ölçümler daha sık yapılabilir. Tarama amaçlı yapılan ölçümlerde bu değerlerin üstü söz konusuysa, hiç yakınma olmasa bile mutlaka doktora başvurulmalıdır.
Hipertansiyonun çoğunlukla belirlenebilen bir nedeni yoktur, yaşla görülme sıklığı artar. Daha küçük bir grup hastada hipertansiyon altta yatan uyku apnesi, tiroid hastalığı, böbrek hastalığı, böbreküstü bezi hastalıkları, ilaç kullanımı (bazı ağrı kesici ilaçlar, hormon tedavileri, depresyon ilaçları, bazı bitkisel takviyeler, kokain vb.) nedenlere bağlı olabilir ve bunların tedavisi/bırakılmasıyla düzelebilir. Yaş, ırk, aile öyküsü, aşırı kilo, hareketsizlik, stres, sigara, aşırı alkol ve tuz kullanımı, potasyumdan fakir beslenme, hipertansiyon için risk faktörleridir. Aşırı tuz ve hazır gıda tüketimi, hareketsizlik ve aşırı kilo çocuklarda da hipertansiyon riskini artırmakta ve bu günümüz toplumunda önemli bir sağlık sorunu haline gelmektedir.
Hipertansiyon belirtileri nelerdir?
Yüksek kan basıncı; baş ve ense ağrısı, kulak çınlaması, zonklama hissi, ateş basması, burun kanaması, halsizlik, çabuk yorulma, eforla nefes darlığı gibi çok farklı yakınmalara neden olabileceği gibi, çoğu kişide sessiz ve sinsi de seyredebilir. Bazı kişilerde de beyin kanaması, beyin damar tıkanıklığı gibi daha ölümcül veya sekel bırakan tablolarla da karşımıza çıkabilir. Tedavi edilmeyen yüksek tansiyon zaman içerisinde tüm damar sistemini etkileyerek göz, böbrek, kalp, beyin gibi organlarda kalıcı değişiklik ve hasara neden olabilir. Kalp krizi, inme, anevrizma gelişimi, böbrek yetmezliği, bazı demans türleri ve cinsel fonksiyon bozukluğu, uzun dönemde hipertansiyonun en önemli komplikasyonlarıdır.
Hipertansiyon nasıl tedavi edilir?
Hipertansiyon tedavisinin en önemli ayağı; sağlıklı beslenme, tuz kısıtlaması, yeterli sıvı tüketimi, sigaranın bırakılması, alkol tüketiminin kısıtlanması, ideal kilonun korunması ve düzenli egzersizden oluşan “yaşam şekli değişikliği”dir. Bu önlemlerin yeterli olmadığı durumlarda “ilaç tedavisi” devreye girer. Hipertansiyonun düzeyine göre yaşam şekli değişikliğiyle beraber, bir veya birkaç ilacın birlikte kullanılması gerekebilir. Burada önemli olan, hastanın yaşam şekli değişiklikleri ve ilaç kullanımını düzenli olarak sürdürmesi, düzenli kontrollerini aksatmamasıdır. Dirençli vakalarda çoklu ilaç tedavisi gerekebilir.
İlaç tedavisine dirençli durumlarda umut vadeden bir tedavi yöntemi de “renal denervasyon”dur. Bu yöntemle, kasık damarından bir kılıf yerleştirilerek bir kateter yardımıyla böbrek damarlarının duvarında bulunan sinir ağı radyofrekans yöntemiyle devre dışı bırakılır. Bu yöntemle ilgili geniş çaplı çalışmalar devam etmektedir. Renal denervasyon, ilaç tedavisine ek olarak uygulanır. Başarılı vakalarda bile ilaç tedavisinin bırakılması söz konusu değildir.
Barorefleks aktivasyonu, karotid ablasyonu, derin beyin stimülasyonu ve nörovasküler dekompresyon, erken çalışma sonuçları umut veren diğer girişimsel tedavi yöntemleridir. Daha az sayıda hastada görülen böbrek damarı darlıklarına ya da doğuştan aort damarı darlığına bağlı hipertansiyonda, dar olan yerin stent konularak açılması genelde kan basıncı kontrolüne yardımcı olur.
Kan basıncı ölçümünde dijital teknoloji (manşonsuz ölçümler, akıllı tetefonlarla veri toplama) ve hipertansiyon tanı ve tedavisinde yapay zekâ kullanımı henüz emekleme aşamasında olsa da tanı, takip ve kontrol oranlarının düzelmesine önemli katkı sağlayacaktır.
Tüm bu gelişmelerin sonuçlarını beklerken yapılacak en doğru şey, düzenli aralıklarla kan basıncı kontrolleri yaptırmak, sağlıklı yaşam biçimi ve alışkanlıklarını benimsemek, tanı konmuş hipertansiyon varlığında ilaçları önerilen şekilde ve düzenli kullanarak kontrolleri aksatmamaktır.