Kulaklıkla müzik dinleyenler, bu habere dikkat!
Yolda, okulda, evde... Artık hemen hemen her yerde sürekli kulaklıkla bir şeyler dinliyoruz. Sevdiğimiz müzikler, kaçırdığımız diziler, haber programları derken kulaklarımızda hep kulaklık var. Peki bunun kulak sağlığımız üzerindeki etkilerini, sağlığımız için hangi model kulaklık seçmemiz gerektiğini biliyor musunuz?
Hemen hemen hepimiz müzik dinlemek ya da video izlemek için kulaklık kullanıyoruz ve kulak sağlığı açısından zararı olup olmadığını merak ediyoruz. KBB Uzmanı Atilla Şengör, dinlenilen sesin şiddeti ile dinlenme süresinin işitme sorunları açısından büyük önem taşıdığını belirtiyor.
Yapılan onlarca tıbbi araştırma sonucunda da taşınabilir müzik dinleme cihazlarının işitme kaybına yol açıp açmadığı konusunda kesin fikir birliği yoktur. Ancak pek çok araştırmacı özellikle yüksek sesle müzik dinlemek amacıyla, kulaklık takarak bu cihazların kullanılmasının, erken yaşlarda işitme kaybı için bir risk faktörü oluşturabileceği sonucuna varmıştır. Dolayısıyla kullanıcıların bu riski en aza indirebilmesi için bazı önlemler alması gerekiyor.
Yapılan araştırmalara göre bilimsel veriler ve gürültü yönetmeliğimiz 85 desibel şiddetindeki seslere 8 saatten fazla maruz kalmamayı önerir. Bu süreler 88 desibel için 4 saat, 91 desibel için 2 saat ve 100 desibel için 15 dakikadır şeklinde örneklendirilebilir. Bazı araştırmalarda yüksek seviyelerde kulaklıkla 1 saat süreyle müzik dinleyen çocuklarda bile, hemen sonra yapılan işitme testlerinde 5-10 desibel geçici işitme kayıpları gözlendiği belirtiliyor.
HANGİ İŞİTME SORUNLARI YAŞANABİLİR?
Ses şiddetine bağlı hasar (akustik hasar) hasar kişiden kişiye değişik düzeylerde ancak tipik olarak iç kulakta (salyangozdaki işitme hücrelerinde) veya işitme sinirlerinde meydana gelir. Buna ek olarak bireylerde bildikleri veya farkında olmadıkları bazı sistemik hastalıkların varlığı, iç kulağı işitme kaybına daha yatkın hale getirmiş olabilir. Bir müzik televizyonu tarafından yapılmış olan bir ankette, katılımcıların yarısı yüksek sesle müzik dinledikten sonra çınlama, uğultu ve işitmede azalma gibi belirtiler yaşadıklarını ve çoğu bunu bir sorun olarak görmediklerini belirtmiş. Yani çoğu genç yanlış bir inanışla bu tip işitme kayıplarının tıbbi olarak geri döndürülebilir olduğunu düşünüyor. Oysa bu tip belirtiler olduğunda ses şiddetini azaltmak veya daha iyisi müzik dinlemeye bir süre ara vermek gerekiyor. Diğer uyarıcı olması gereken durumlar konuşma sırasında karşıdakini anlamakta güçlük çekilmesi ve arka plandaki seslerin duyulmasında zorlanmadır.
UĞULTU VE ÇINLAMALAR ÖNEMSENMİYOR
Yüksek ses nedeniyle gelişen hasara bağlı iç kulak tipi işitme kaybı yavaş ve sinsi ilerleyen bir durumdur. Uğultu ve çınlama gibi erken belirtiler de kişi tarafından önemsenmeyebilir. Ancak işitme kaybı konuşma seslerinde de işitme kaybına yol açtığında, tekrarlatmalar veya yanıt vermemeler, yani kişinin çevre ile iletişimi bozulunca göze çarpabilir ve bu durumda da çok geç kalınmış olabilir.
KULAKLIK TİPİ DE ÖNEMLİ
Cihazın ürettiği sesler kadar, kulaklıkların tipleri de burada önem taşıyor. Hangi kulaklık tipinin daha güvenli olduğu konusu dışarıdan ses alıp almaması ile ilgili. Çevredeki gürültü yükseldikçe kullanıcılar cihazlarının sesini yükseltiyorlar. Araştırmalara göre kanal içi kulaklıklar (ing.: insert), kulak içi (ing.: earbud) veya kafa üstü (ing.: earmuff) kulaklıklardan daha düşük seviyelerde sesle tatmin sağladıklarından daha güvenli olarak kabul ediliyorlar. Ancak bunlar kişinin kulak kanalına göre özel üretildikleri için fiyatları da yüksek olabiliyor. Bu nedenle prensipte hangi kulaklık olursa olsun, dışarıdan en az ses alan tercih edilmelidir. Böylelikle 9-12 desibel ses şiddetinde bir farktan işitme korunmuş olabiliyor.
KULAKLIĞI TEK TARAFLI KULLANMAYIN
Kulaklıkların tek taraflı kullanılması da uygun değil. Alışkanlık gereği tek kulaklık kullanımı ya da diğer tekinin bir arkadaşa verildiği durumda ses yine yükseltiliyor. Bu da işitme için riski artırıyor.