Türkiye’de ortalama her 3 kişiden biri bu hastalıktan ölüyor
Dünyada her yıl 1 milyondan fazla kişinin hepatit B ve C’ye bağlı hastalıklardan hayatını kaybettiğini belirten Prof. Dr. Onur Yaprak, “Türkiye’de ortalama her 3 kişiden biri hepatit B enfeksiyonu geçirmiş olup dünyada 257 milyon, ülkemizde ise 3 milyon civarı hepatit B taşıyıcısı mevcuttur. Kronik hepatit B enfeksiyonu olanların yaklaşık yüzde 25 ila 40’ında karaciğer hastalığına bağlı siroz ya da karaciğer kanseri gelişebilmektedir” dedi
Prof. Dr. Onur Yaprak, 28 Temmuz Dünya Hepatit Gününe ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Yaprak, hepatitin karaciğerin iltihabi durumunu, viral hepatitin ise iltihabın virüslerce oluşturulduğunu ifade ettiğini belirterek “Çok sayıda virüs karaciğerde hepatite yol açar ancak hepatitlere bağlı gelişen ölümlerin yüzde 96’sından hepatit B ve C virüsleri sorumludur. Özellikle karaciğeri etkileyerek hepatit yapan 5 çeşit virüs vardır. Bunlar hepatit A, B, C, D ve E’dir. Viral hepatitler akut-kronik viral hepatit, siroz, karaciğer yetmezliği ve karaciğer kanserine sebebiyet vererek hastalığa hatta ölüme neden olabilir. Akut hepatit geçirenlerin çoğu ayaktan geçirir ve hepatit geçirdiğinin farkına varmaz. Farkına varanlarda ise halsizlik, yüksek ateş, kas ve eklem ağrıları, mide bulantısı, kusma, karın ağrısı, deride ve göz aklarında sarılık (tüm vakalarda görülmeyebilir), koyu renkte idrar gibi belirtiler gözlenebilir. Akut hepatit çok nadiren de kişiyi komaya sokacak ve karaciğer nakli ihtiyacı doğuracak kadar şiddetli de seyredebilir” diye konuştu.
EN AZ ÖLÜM ORANI HEPATİT A’DA
Ülkemizde karaciğer nakillerinin yaklaşık yüzde 60’ının viral hepatitlere bağlı gelişen karaciğer hastalıkları nedeni ile yapıldığına dikkat çeken Yaprak, şöyle devam etti:
“Ülkemizde kronik karaciğer hastalığı, siroz ve karaciğer kanseri vakalarının yüzde 50 ila 70’i viral hepatitlere, en çok da hepatit B ve C’ye bağlıdır. Hepatit A enfeksiyonuna neden olan hepatit A virüsü ağız yoluyla kirli su veya yiyecek tüketilmesi ile bulaşır. Kanalizasyon suları ile kirlenmiş besinlerin çiğ ya da az pişmiş olarak yenilmesi en sık bulaşma yollarıdır. Hijyenik yaşam ve el yıkama alışkanlığı ve aşılanma hepatit A’dan korunmanın temel yoludur. Hepatit A enfeksiyonu kronikleşmez. Diğer hepatit türlerine göre ölümcül sorunlara yol açması daha nadirdir. Viral hepatitlerden ölümlerin ancak binde 8’inden sorumludur.
3 TEMEL BULAŞ YOLU BULUNUYOR
Dünyada ve Türkiye’de ortalama her 3 kişiden birinin hepatit B enfeksiyonu geçirdiğine işaret eden Yaprak, “Dünyada 257 milyon, ülkemizde ise 3 milyon civarı hepatit B taşıyıcısı mevcuttur. Kronik Hepatit B enfeksiyonu olanların yaklaşık yüzde 25 ila 40’ında karaciğer hastalığına bağlı siroz ya da karaciğer kanseri gelişebilmektedir. Hepatit B’nin 3 temel bulaşma yolu vardır; anneden çocuğa, kan ile temas ve cinsel ilişki. Hepatit B için sterilize edilmemiş araçlarla tıbbi ya da diş müdahaleleri yapılması, kullanılmış enjektör paylaşımı, tıraş bıçağı ve diş fırçası gibi eşyaların ortak kullanımı, güvensiz cinsel temas, sterilize edilmemiş araçlarla dövme, piercing, manikür, pedikür uygulanması da sık bilinen bulaş yollarıdır” ifadelerini kullandı.
HEPATİT B TAŞIYICILARININ ANCAK 10’DA BİRİ FARKINDA
Hepatit B taşıyıcılarının ancak 10’da birinin taşıyıcı olduğunun farkına vardığına değinen Prof. Dr. Yaprak “Genelde insanlar evlilik öncesi, check up sırasında ya da kan bağışı için kan örneği verdiklerinde haberdar oluyor. Hepatit B bulaşan insanların yüzde 95’i hastalığı ayaktan geçirir ve bağışık kazanır. Üstelik bu insanların çoğu hastalığı geçirdiğini fark etmez. Bu durumda virüs de kandan temizlenir. Kalan yüzde 5 insanda ise hepatit B’ye karşı bağışıklık oluşmaz ve taşıyıcılık devam eder. Buna kronik enfeksiyon diyoruz. Hepatit B doğumda bulaşırsa yüzde 90, beş yaşına kadar bulaşırsa yüzde 20 ila 30 ve erişkinlerde bulaşırsa yüzde 2 ila 5 civarında kronikleşir. Ülkemizde hepatit B 1998, hepatit A ise 2012 yılından beri rutin aşılama programındadır” dedi.
EN ÇOK KRONİKLEŞENİ HEPATİT C
Prof. Dr. Onur Yaprak, hepatit C’li hastaların yaklaşık yüzde 75’inin kronikleştiğini belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
“Bu oran hepatit B’den çok daha yüksektir. Hepatit C’nin temel bulaşma şekli kan yoluyladır. Hepatit C taşıyıcısı bir kişinin kanı ile temas sonrası bulaşır. Dünyada 71 milyon, ülkemizde 500 bin civarında hepatit C taşıyıcısı bulunduğu düşünülmektedir. Ülkemizde karaciğerde siroz ve kanserin hepatit B’den sonraki ikinci en büyük nedeni hepatit C’dir. Hepatit C’nin bir aşısı henüz olmamakla birlikte son 5 yılda çıkan ilaçlar ile yüzde 95 oranında kandan temizlenebilmektedir. D ya da Delta hepatiti ismini verdiğimiz virüs ise sadece hepatit B hastalarını etkiler. Hepatit B olmayan birisinde hepatit D tek başına görülemez. Tıpkı hepatit B ve C gibi aynı enjektörün kullanılması veya kan ya da kan ürünleri ile bulaşır. Karaciğerde hepatit yapan virüsler arasında dünya çapında en az görülen fakat hastalık seyri en hızlı olan türdür. Ülkemizde daha çok güney-doğu Anadolu bölgemizde görülmekte olup hepatit B’li hastaların ortalama yüzde 5’i aynı zamanda Delta hepatiti de taşırlar.”
HAMİLELİKTE HEPATİT E ENFEKSİYONU ÇOK TEHLİKELİ
Prof. Dr. Onur Yaprak, hamilelikte Hepatit E enfeksiyonun çok tehlikeli olabileceğine işaret ederek, “Hepatit E virüsü kanalizasyon sularının içme sularına karışması, dışkının bulaştığı yiyecek, içecekler ve kirli ellerle virüsün ağızdan alınması ile bulaşır. Genellikle kirli sularla yayılır, ancak, pişmemiş veya az pişmiş hayvansal ürünlerin yenilmesiyle de (domuz, yaban domuzu, geyik gibi enfekte hayvanların ürünleriyle, çiğ veya az pişmiş deniz ürünleriyle) bulaşabilir. Hijyenik şartların kötü olduğu ülkelerde Hepatit E hastalık oranı yüksektir. Nadiren kan nakli yoluyla da bulaşma tanımlanmıştır. Hastalık gebelerde görüldüğünde daha tehlikeli seyreder ve düşük, erken doğum karaciğer yetmezliğine yol açabilir. Dünya genelinde yılda 20 milyon kişinin hepatit E’den etkilendiği tahmin edilmektedir. Hepatit E viral hepatite bağlı ölümlerin yüzde 3.3’ünden sorumludur. Viral hepatitler ile mücadele için bulaş yolları, kimlerin risk altında olduğu, hastalığın komplikasyonları ve uygun tedavi konusunda bilgilendirilerek farkındalık sağlanması gerekmektedir” diye konuştu.