Uykusuzluğun en büyük sebebi oymuş! Uzmanı uyardı: Tedavi edilmezse kalıcı olabilir
Uyku sorunları dönem dönem hepimizin karşılaştığı problemlerden biridir. Küçükten büyüğe herkesi ilgilendiren uyku bozukluklarının kronik hale gelmesi de mümkün. Uykuya dalma sorunlarının altında, solunum yollarını daraltan fiziksel rahatsızlıklar, kilo fazlalığı, mide reflüsü gibi pek çok sebep yatıyor olabilir. Durum böyle olunca, problemin kaynağına inmeden çözüm bulmak zorlaşabilir. Psikoterapist Doç. Dr. Onur Okan Demirci, uyku problemlerinin nedenlerine ışık tutarak, tedavisine dair önemli detaylara dikkat çekti.
Azra Şahin
Azra Şahin - Posta.com.tr Uyku sorunu, çoğu zaman metabolik ya da fiziksel sebeplerden kaynaklandığı için bu problemi yaşayanların günlük yaşam rutinlerini gözden geçirmesi gerekiyor. Örneğin; solunum yollarını daraltan fiziksel sorunlar, kilo fazlalığı, mide reflüsü, uyku apnesi, tiroid bezi sorunları, hormonal dengesizlikler, bazı ilaçların yan etkileri, alkol-madde kullanımı, yoğun çay-kahve ve sigara tüketimi gibi fiziksel veya metabolik nedenler, uyku sorunlarının başlıca nedenleri arasında yer alıyor.
Bunun dışında, genel tıbbi kontroller ve uyku laboratuvarı incelemeleri, eğer sorun psikolojik nedenler dışında ise tanı koymaya yardımcı olabilir. Ancak sorun metabolik ya da fiziksel değil de psikolojik kökenli ise bu noktada konuyu daha detaylı irdelemek gerekiyor.
BU SEMPTOM UYKUSUZLUĞUN TEMEL SEBEBİ
Psikolojik kökenli uyku sorunlarının nedenlerinin başında kaygı (anksiyete) geliyor. Kaygılı kişiler, uykuya problemleri yaşamaya daha yatkın oluyor. Bir başka etkenin stres olduğunu söyleyen uzman isim, böyle bir beynin uyku kalitesine olan etkisini şu cümlelerle açıklıyor: Psikolojik kökenli uyku sorunlarının nedenlerinin başında kaygı (anksiyete) geliyor. Kaygılı kişiler, uykuya problemleri yaşamaya daha yatkın oluyor. Bir başka etkenin stres olduğunu söyleyen uzman isim, böyle bir beynin uyku kalitesine olan etkisini şu cümlelerle açıklıyor:
Sağlıklı bir beyin, uykuya dalarken vücuda kasları gevşetme emri veriyor. Eğer beyin kaygılı veya stresli ise vücudu sürekli tetikte bekletmek isteyeceği için kaslara gevşeme emrini veremiyor, aksine her an tetikte olma sinyali gönderiyor. Böylece gevşeyip uyumak yerine uykuya dalma sorunu başlıyor.
Günlük yaşamımızda başımızdan geçen olaylar beynimiz tarafından kaydediliyor ve bu olaylara duygusal anlamlar yükleniyor. Örneğin; bir arkadaşınızla tartıştığınızda beyniniz bana “haksızlığa uğradım”, “kendimi savunamadım”, “güvenmekle hata ettim”, “insanlar beni anlamıyor”, “bana değer vermiyorlar” gibi birçok düşünceye kapılıyor ve bu düşünceler ile mücadele etmeye başlıyor. Bu mücadelenin yarattığı stres ile beyin sürekli farkında olmadan bunlara odaklı şekilde çalışıyor ve sorun çözülmedikçe rahatlayamıyor.
Kaygı ve stres durumları dışında, depresyon da uyku sorunlarını tetikleyen nedenler arasında yer alıyor. Depresyonda aşırı uyku hali ortaya çıkabileceği gibi bazı insanlarda uykuya dalma ve az uyuma gibi belirtilerde görülebiliyor.
KALİTESİZ UYKU BERABERİNDE PEK ÇOK HASTALIĞI GETİRİYOR
Beyin uykudayken de aktiftir. Bunun ana nedeni beynin, öğrenme davranışının temel organı olması. Beyin, gece uykudayken öğrenilen bilgileri kodluyor ve öğrenme gerçekleşiyor. Örneğin; gündüz çalıştığınız dersin en önemli kısımları gece uyurken beyne kaydoluyor. Gün içinde yaşadığınız tüm olaylar, hissettikleriniz, düşündükleriniz, fark ettikleriniz, deneyimleriniz, öğrendikleriniz, gece uykuda beyin tarafından kalıcı olarak depolanıyor. Yani hafıza oluşturuluyor. Prof. Dr. Demirci, bu nedenle uyku sorunu yaşayan kişilerde sıklıkla unutkanlık, hafıza sorunları gibi belirtiler görüldüğünün altını çiziyor ve ekliyor:
Sık yaşanan uyku sorunları neticesinde kas zayıflıkları, kas ağrıları, gergin ruh hali, sinirlilik, tahammülsüzlük, odaklanma sorunları, keyifsizlik, yorgunluk, sıkılganlık, enerji azlığı, isteksizlik cinsel sorunlar gibi dolaylı rahatsızlıklar yaşanabiliyor.
Uyku problemine tıbbi muayene ve gerekli tetkiklerle teşhis koyulabileceğini ifade eden Psikiyatrist Demirci, uyku laboratuvarı eşliğinde sorunun kaynağını tespit etmeye yönelik uygulamalar yapılması gerektiğini vurguluyor.
FARKINDA DEĞİLİZ AMA BEYNİMİZ HEP BUNU DÜŞÜNÜYOR
Psikolojik nedenli uyku sorunları sıklıkla yetişkin hayatta ortaya çıkar. Bunun en temel nedeni, yaş aldıkça zihnimizde biriken olayların, sorumluluk hislerimizin ve sorgulama eylemlerimizin giderek artmasıdır. Bu nedenle yaş ilerledikçe uyku sorunlarının ortaya çıkma ihtimali de artar. Uzman doktor Onur Okan Demirci, günlük yaşamımızda önemsemediğimiz durumların aslında büyük ölçüde tetikleyici etken olabileceğini şöyle ifade ediyor:
Sevgili tarafından terk edilmek, istenilen kıyafeti alamamak ya da işe geç kalındığında yaşanan stres gibi adına 'tetikleyici' denilen ve üzerinde pek durulmayan durumlar da uyku kalitesini ciddi anlamda olumsuz etkileyebilir.
Bazı uyku problemleri geçicidir. Bazıları ise çözüme ulaştırılmadığı takdirde kalıcı olabilir. Psikolojik kökenli uyku sorunları eğer durumsal nedenli ise yaşadığınız durumun etkisine ve kalıcılığına bağlı olarak uzun sürmeyebilir. Fakat uyku sorunu altta yatan birçok kaygılı veya stresli duruma bağlı ise oldukça uzun sürebilir veya giderek şiddetlenebilir.
Psikolojik kökenli uyku sorunu olanların, öncelikle basit düzenlemeler ile tedaviye başlaması gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Onur Okan Demirci, kaliteli uykunun sırrını tek tek açıkladı:
- Özellikle akşam belirli bir saatten sonra çay, kahve, sigara tüketmemek
- Belirli bir saatten sonra ağır beslenmemek
- Sürekli telefon veya televizyon ekranı başında vakit geçirmemek
- Yattığınız odayı mümkün olduğunca az eşyalı, sade tutmak
- Uyku süresince mümkün olan en sessiz ortamı sağlamak
- Yattığınız odayı en karanlık hale getirmek. Işık geçirmeyen perde kullanmak, gece lambası kullanmamak.
- Yastığınızı size en konforlu olacak şekilde seçmek
- Yatağınızın sertliği gibi durumları size en konforlu olacak şekilde seçmek
- Yatak odanızda telefon ve televizyon bulundurmamak