Diyette en çok yapılan hatalar
Hemen hemen herkes mucizevi şekilde hızlı zayıflamak istiyor. Ve maalesef bu uğurda hızlı zayıflamaya çalışırken kendisine uygun olmayan ve çoğu zaman sağlıksız diyetlere yöneliyor. Unutmayın ki zayıflamanın bir mucizesi veya sihirli değneği yok. Yaşınız, boyunuz, cinsiyetiniz, fiziksel aktiviteniz, hayat tarzınıza uygun ve bir diyetisyen tarafından size özel hazırlanmış bir sağlıklı beslenme programı sizin için en doğru ve sağlıklı yöntem olacaktır.
YEKBU KÖSEOĞLU
Zayıflamaya karar verdiniz ve bunun için çaba harcıyor ve güzel de sonuçlar alıyorsunuz. Bedeniniz yavaş yavaş küçülüyor ve etrafınızdaki insanlardan iltifatlar almaya başladınız. Zannedilenin aksine bazen bu olumlu geri dönüşler kişide “Ben oldum”, “ Yeterince zayıfladım” duygularına yol açarak gerçek hedefini unutmasına ve aslında başlangıçta kendine koyduğu hedefe ulaşamadan zayıflama programını bırakmasına neden olabilir. Yapılacak en doğru yaklaşım; gelen güzel sözlere, iltifatlara ve olumlu geri dönüşlere teşekkür edip aklınızdan kendi hedefinize henüz ulaşmadığınızı çıkarmamak olacaktır.
TEK TİP BESLENMEYE ÇALIŞMAK!
Sadece sebze meyve yiyerek zayıflamaya çalışmak, uzun süre düşük proteinli beslenmek zamanla metabolizmanızın yavaşlamasına ve uzun vadede daha kolay kilo almanıza yol açar. Bir başka tek tip beslenme sürekli protein ağırlıklı beslenmektir. Bu beslenme tarzı kısa sürede hızlı kilo vermenizi sağlar ancak gereğinden fazla uzatırsanız, yüksek proteinli beslenme kemiklerden kalsiyum atımını artırdığı için kemik erimesi riskiniz artar. Böbreklerin yükünü artırdığınız için böbrek hastalıkları riskiniz artar. Proteinli besinlerin metabolik atıkları fazla olduğu için vücutta biriken toksinlerin artmasına ve ödeme neden olabilir.
MEYVE DE ŞEKERLİ YEMEMEK LAZIM!
Evet meyve de bir basit şeker olan früktoz var ancak bu früktoz, inülin denilen bir posayla bağlı olarak bulunuyor ve bu posa meyvedeki şekerin hızla kana karışmasını engelliyor. Dolayısıyla aşırı miktarda tüketmediğiniz sürece meyve yemek kilo yapmaz ve hatta zayıflamanıza engel olmaz. Zayıflama diyetlerinde günde 1-3 porsiyon arasında meyve tüketebilirsiniz. Seçeceğiniz meyvenin glisemik indeksinin (kan şekerini yükseltme hızı) düşük olmasını tercih ederseniz daha uzun süre tok hisseder ve kan şekerinizin dalgalanmasını önlemiş olursunuz.
EKMEĞİ KESMEK-TAHIL YEMEMEK!
Herkes şişmanlığın sorumlusu olarak ekmeği hedef göstermekte nedense pek heveslidir. Buna son dönemde özellikle medyada bazı doktorların ekmeğe karşı acımasız ve çoğu haksız eleştirilerinin de katkısı vardır. Aslında şişmanlığı artıran ekmeğin kendisi değil, çeşidi ve tüketim miktarıdır. Her öğünde 1 dilim tam taneli, çok tahıllı veya tam tahıllı ekmek yiyen hiçbir birey şişmanlamaz. Ancak her öğünde 3-5 dilim ekmek yiyen ve bunu harcayacak bir fiziksel aktivitesi olmayan birey şişmanlamaya mahkumdur. Ekmek grubu B vitaminlerinin ve günlük enerji ihtiyacının karşılamanın en önemli kaynağıdır. Burada önemli olan hangi çeşit ekmeği, ne kadar ve ne zaman yememiz gerektiğidir. Fazlasına ihtiyacımız olmadığı gibi eksikliği de sağlığımıza uzun dönemde zarar verir.
ÖĞÜN ATLAMA!
Sanılanın aksine daha az yemeye çalışmak zayıflamanızı hızlandırmaz, aksine açlıkla terbiye etmeye çalıştığınız bedeniniz size; yeme atakları ve tatlı krizleri ile küçük sürprizler yapar. Bir de bakmışsınız kilo vermeye çalışırken kilo almışsınız. Bu nedenle bedeninizi dinleyin, ara öğüne ihtiyacınız oluyorsa ara öğün yapın. İhtiyaç hissetmiyorsanız ana öğünleri atlamayın. Uzun süre aç kalmak, öğün atlamaya çalışmak stres seviyenizi de artırarak süreci baltalamaktan başka bir işe yaramaz. Üstelik bu açlık sürelerinin uzunluğu kan şekeri metabolizmanızı bozabilir. Bir de genetik yatkınlığınız varsa hipoglisemi atakları yaşamanızı hızlandırır.
TEK BAŞINA DEĞİL DİYETİSYENLE ZAYIFLA!
Genelde herkes kendi kendine zayıflamaya ve diyet yapmaya karar verir. Hatta bazen bu durum o kadar kronik bir hal alır ki neredeyse her pazartesi diyete başlayıp hafta ortasında bırakmaya varır. Bu diyete başlamalar ve ortasında vazgeçip bir sonraki haftaya bırakmalar, haftanın kalan yarısında da “Nasıl olsa pazartesi diyete başlayacağım, bari bu hafta gönlümce yiyeyim” psikolojisi ile katlanarak artan kilolar bu döngüden hiç çıkamamanıza yol açar. Oysa profesyonel biriyle çalışmak, hesap vermek, düzenli kontrollere giderek verdiğiniz kiloları, yağları ve bunun dağılımını görmek sizi motive eder. Üstelik yanlış beslenme tercihleri yapmanıza engel olarak sağlıklı bir şekilde zayıflamanıza yardımcı olur. Bu süreci başarı ile bitirmek için bir diyetisyenle çalışın.
HAREKET ETMEMEK!
Başlangıçta olmasa bile haftalar geçtikçe sadece diyet yaparak, kalori kısıtlayarak zayıflamanın gittikçe zorlaştığını göreceksiniz. Elbette bu işin büyük kısmı mutfak ve beslenme, buna itirazım zaten yok ve olamaz. Her zaman gerçek farkı yaratanın beslenme olduğunu vurgularım. Ancak fiziksel aktiviteyi artırmanın da yararından söz etmemek haksızlık olur. Oturarak kilo vermek diye bir şey yok. Elinizden geldiğince hareketinizi artırmanız, kilo vermenizi hızlandırdığı gibi vücudunuzun deforme olmasını da engeller. Derinizin sarkmamasına ve verdiğiniz kiloya bağlı olarak cildinizin gevşememesine katkı sağlar. Ayrıca yaptığınız egzersizler sırasında salgılanan mutluluk verici hormonlar ruh halinize de olumlu katkı sağlar. Başlangıçta sizi korkutmayan, haftanın birkaç gününü kapsayacak tempolu yürüyüşler yapmak bu süreçte başarınızı artırır.
HER GÜN TARTILMAK!
Sağlıklı kilo verme aralığı haftada 500-1000 gram arasındadır. Yani bu demek oluyor ki her şey yolunda gitse bile her gün tartıya çıkarak gramların peşine düşmüş oluruz. Her şey yolunda gitmez ödem, kabızlık, uykusuzluk veya stres yüzünden kilo kaybı göremezsek haftanın geri kalanında motivasyonumuz düşer.
AZ SU IÇMEK!
Su hayatın ve yaşamımızın kaynağıdır. Vücudumuzda metabolik birçok süreçte önemli rol alır. Vücudumuzda biriken toksinlerin atılması, ödemek atmak ve böbreklerin düzgün çalışması su tüketimimiz ile direkt orantılıdır. Üstelik su içmek; tokluk hissimizin oluşması ve öğünlerde şişkinlik yaratarak besin tüketimimizi azaltması açısından zayıflamaya katkı sağlar. “Çok su içersem vücudumda kalır”, “Ödem olur kilo alırım” gibi hurafe bilgi ve düşünce kalıplarına inanmayın. Böbreklerimiz günde 6-7 litre bile su içseniz bunu süzüp atacak kapasiteye sahiptir, tabii ki bu suyun hepsini aynı anda değil gün içerisine yaymak şartıyla.
SEVDİĞİNİZ BESİNLERİ BESLENMENIZDEN TAMAMEN ÇIKARMAK!
Çok sevdiğiniz yiyecekleri çok uzun süre beslenmenizden çıkarmak diyetinizin sürdürülebilirliğini düşürür. Bazı yiyecekleri çok özleyerek diyet yapmak eninde sonunda özlenen yiyeceğe karşı yeme ataklarına dönüşür. Bunu yapıp almanız gereken kalorinin çok üzerine çıkmak yerine; zaman zaman abartı olmayan miktarlarda haftada 1 kez sevdiğiniz bir besini eklemek motivasyonunuzu artırır.
NASIL OLSA DÜŞÜK KALORİLİ DİYEREK FAZLA MİKTARDA LIGHT ÜRÜN TÜKETMEK!
Türk gıda kodeksi light ürünler tebliğine göre bir yiyeceğin light ibaresi alabilmesi için; kalorisinin en az yüzde 25 düşürülmesi, yağ miktarının da en az 1/3 oranında azaltılması yeterlidir. Bu nedenle light ibareli ürünler zannettiğimiz kadar masum değildir. Sadece referans ürüne göre yaklaşık olarak yüzde 30 daha düşük kalorilidir. Bu nedenle porsiyon kontrolü yapmadan sınırsız light ürün tüketmek kilo vermekten çok kontrolsüzce yediğiniz için kilo almanıza bile neden olabilir.
LİMONLU-SİRKELİ SU İÇMEK!
İçtiğiniz limonlu-sirkeli sular ne yazık ki zayıflamanıza direkt olarak yardımcı olmaz. Aromasından dolayı içtiğiniz su miktarını artırarak yararlı olabilir. Elma sirkesi yemekten önce alınırsa tokluk hissini artırır. Ancak henüz dünya üzerinde limonlu su veya elma sirkeli su içerek zayıflayabilmiş bir tek insan dahi yoktur. Özellikle midenizle ilgili probleminiz veya düşük tansiyon probleminiz varsa limonlu ve sirkeli sulardan uzak durmanızda yarar var.
- Uyku kalitesi düşük olanlar dikkat! Uyku diyip geçmeyin
- Cinsel hayata heyecan katan 5 hareket! Bu hareketler partnerleri birbirinden bağlıyor
- Yaşlanma hızını artıran faktör! Uyku problemlerini dikkate alın
- Birmingham Üniversitesi stresten koruyan besini açıkladı!
- Uzmanlar uyarıyor! ‘KOAH önlenebilir bir hastalık’