Kansızsanız ve adet gecikmesi yaşıyorsanız dikkat!
Uluslararası Katılımlı 31. Ulusal Gastroenteroloji Haftası Kongresi Antalya'da yapıldı. Karaciğer yağlanmasından reflüye kadar pek çok konunun tartışıldığı kongrede konuşan Doç. Dr. Emrah Alper "Kansızlık ve adet görmekte gecikme yaşıyorsanız bunun altında çölyak hastalığı olabilir" dedi
serkut.bozkurt@posta.com.tr
Gastroenteroloji Derneği (TGD) tarafından düzenlenen Uluslararası Katılımlı 31. Ulusal Gastroenteroloji Haftası Kongresi Antalya'da yapıldı.
YAĞLI YİYECEKLER HAZIMSIZLIK YAPIYOR
Kongrede konuşan Türk Gastroenteroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Halil Bahçecioğlu "Hazımsızlık üst karın orta bölgesinde hissedilen, yemeklerden sonra oluşan rahatsız edici dolgunluk hissi, ağrı ve yanma hissi yakınmaların olmasıdır.
Hazımsızlık nedeni çoğunlukla organik ve yapısal bir bozukluğa bağlı olmaz. Çoğu zaman endoskopi dahil yapılan incelemelerde çok ciddi bir patolojik bulguya rastlanmaz. Mideden beyine gelen uyarıların algılamasında ve yönetilmesinde değişiklik olması, psikososyal faktörler ve midedeki helicobacter pylori enfeksiyonu ortaya çıkmasında rol oynayabilir. Özellikle yağlı gıdalar, çok fazla yemek, çok çeşit yemek de yakınmaların artmasına neden olur. Tedavi için yağlı gıdaların tüketimi azaltılmalıdır. Mide asit salgısını inhibe eden ilaçlar ve bazı hastalarda düşük doz antidepresan ilaçlar fayda edebilir.
Hazımsızlık nadiren daha ciddi hastalıklara bağlı olabilir. İleri yaşlarda birden bire başlayıp ve devam ediyorsa, açıklanmayan kilo kaybı varsa, ilerleyici yutma güçlüğü varsa demir eksikliğine bağlı kansızlık varsa, kusma varsa ve ailede kanser öyküsü varsa mutlaka tetkik edilmelidir" açıklamasında bulundu.
'AYNI SAATTE YEMEK YİYİN'
Bahçecioğlu "Hazımsızlığı bağırsak ve beyin arasındaki koordinasyon bozukluğu tetikliyor. Sütlü ürünler bunu tetikleyebilir. Kadınlarda adet dönemlerinde hazımsızlık daha da artabilir. Makattan kan geliyorsa ve gece de ishal oluyorsa kolonoskopi gibi tetkikler gerekebilir. Sıvı alımının artırılması, her gün aynı saatte yemek yemek kabızlığı ve ishali azaltır" dedi.
'VÜCUDUMUZDA KİLOLARCA BAKTERİ VAR'
Kongre Başkanı olan Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Şentürk, vücudumuzda kilolarca bakteri olduğunu söyledi.
Şentürk "Bağırsaklarımızda kilolarca bakteri bulunuyor. Bunların sayıları ve çeşitliliği vücudumuzdaki hücrelerden kat kat fazla. Artık insan kendi hücreleri ve bağırsaklarında bulunan bakterilerle birlikte bir süper organizma olarak kabul ediliyor ve bağırsak bakterilerinin vücudumuz kadar önemli olduğu kabul ediliyor. Bağırsak bakterileri çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişmesinde önemli bir faktör olduğu gibi erişkinde de, şişmanlık ve şeker hastalığı gibi metabolik olaylarda önemli bir rol oynuyor. Aynı zamanda bağırsak bakterileri, hassas bağırsak sendromu ve iltihaplı bağırsak hastalıkları gelişiminde de etkili olabiliyor. Süpermarket tipi beslenme sonucunda bağırsak bakterilerinin çeşitliliğinin azalması, çeşitli hastalıklara yol açabiliyor" diye konuştu.
'ACIKINCA, SIK SIK VE YAVAŞ YEMELİ'
Şentürk "Karaciğer dokusu içindeki yağ oranı sağlıklı koşullarda yüzde 5'den azdır. Bu oran, yağlanmanın derecesine bağlı olarak yüzde 90'lara kadar çıkabilmektedir. Karaciğer yağlanmasının temel nedeni, çoğunlukla aşırı beslenme ve egzersiz azlığı, seyrek olarak da yüksek derecede alkol alımı ve genetik hastalıklardır. Alınan yağlar ve şeker yakılarak tüketilmedikleri takdirde karaciğerde yağ birikmesine yol açmaktadırlar. Karaciğerde yağ birikmesinin uzun süre devam etmesi, sertleşme ve sonuçta siroz, karaciğer yetersizliği ve kansere yol açabilmektedir.
Toplumda karaciğer yağlanma oranı, son zamanlarda, toplumdaki global şişmanlamanın sonucu olarak yüzde 15'lere kadar yükselmiştir. Karaciğer yağlanması olan hastalarda, şeker hastalığı, damar sertliği, pankreas ve meme kanseri oranı yağlanma olmayanlara kıyasla anlamlı olarak yüksektir. Karaciğer yağlanması, toplumda en sık rastlanan karaciğer hastalığının ötesinde en sık rastlanan hastalıklardan birisi haline gelmiştir. Çoğu zaman sessizdir. Bazen halsizlik, yorgunluk ve karın sağ üst kısmında şişkinlik, dolgunluk gibi bulgular verebilir.
Tedavisindeki temel nokta egzersizin artırılması ve beslenmenin uygun tarzda düzenlenmesidir. İlaçların etkisi çok sınırlıdır. Bu hastalıklara yakalananların bakterileri de kalıtsal hastalığa yakalanıyor. Hani derler ya, su içsem yarıyor. Doğru, bağırsak bakterileri buna neden oluyor." dedi.
KANSIZSANIZ VE ADET GECİKMENİZ VARSA...
Doç. Dr. Emrah Alper çölyak hastalığı ve reflü için şunları söyledi:
"Hububat türü ürünlere toplumun yüzde 3'ünün alerjisi var. Çölyak hastalığı diyoruz buna. Kansızlık ve adet görmekte gecikme yaşıyorsanız bunun altında da çölyak hastalığı olabilir. Çölyak hastalığı olanlar buğday ve benzeri ürünleri yemeye devam ettiklerinde kansızlık oluyor" dedi.
REFLÜ AĞIZ KOKUSUNA NEDEN OLUYOR
Doç. Dr. Emrah Alper "Reflü, bir şeyler yedim yandım değil. Reflü, yemek bölgesinin altındaki tümörleri artırıyor. Günlük yaşamımızı etkiliyor ve iş gücünü düşürüyor. Özellikle Güneydoğu Anadolu'da görülüyor. Güzel ilaç tedavileri var, ilaç olmazsa ameliyat. Reflü ağız kokusu gibi sorunlara da neden oluyor" açıklamasında bulundu.
'SÜPER HİJYENİK YİYECEK DOĞRU DEĞİL'
"Çocukların tamamen hijyenik beslenmesi doğru değil" diyen Prof. Dr. Hakan Şentürk "Aşırı hijyenik beslenenlerde sindirim sistemi sorunu artıyor. Doğal beslenme, süpermarketlerdeki beslenmeden daha iyi" dedi.
HEPATİT C VİRÜSÜ HAKKINDA...
Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necati Örmeci Hepatit C ile ilgili bilgiler paylaştı.
Örmeci "Hepatit C virüsü (HCV) dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 3’ünü (yaklaşık 170 milyon kişi) enfekte eden önemli bir halk sağlığı sorunudur. Virüsle enfekte olan bireylerin yaklaşık yüzde 80’i vücudundan virüsü atabilir, geriye kalan yüzde 20’sinde virüs temizlenemediği için hastalık müzmin hale gelir. Müzminleşen hastalarda virüs kopyası, eşlik eden başka virüslerin varlığı, vücut kitle indeksi, şeker hastalığı mevcudiyeti, cinsiyet, hastanın yaşı gibi faktörlere bağlı olarak 10-30 yıl içerisinde karaciğer sirozuna yol açar. Karaciğer sirozu ilerlediği zaman karında su toplanması, bacaklarda şişlik, yemek borusunda varisler ve buna ait kanamalar, şuur bulanıklıkları, karın zarı iltihabı, karaciğer kanseri gelişimi gibi istenmeyen gelişmeler ortaya çıkar.
Hastalığın en temel bulaşma yolu hasta bireylerin kan ve kan ürünlerinin sağlıklı bireylere verilmesidir. Aile içi bulaşma özellikle traş bıçaklarının ve diş fırçalarının yanlışlıkla kullanımına bağlı olarak ortaya çıkar. İyi dezenfekte edilmeyen cihazların tanı veya tedavi amacıyla insanlarda kullanılması bulaşmaya yol açabilir. Cinsel yolla bulaşma yüzde 1’in altındadır. Bağımlılık yapan ilaçların damardan veya kalçadan kullanımı, vücuda uygulanan dövmeler, eşcinsellik ve berberler bulaşmayı kolaylaştıran faktörler olarak bilinir. Yaklaşık hastaların yüzde 3’ünde halsizlik, bulantı, çabuk yorulma, iştahsızlık, sarılık, idrarda koyulaşma ve kilo kaybı gibi belirtilere yol açabilir. Hastalıktan şüphe edilen olgularda Anti HCV ve HCV-RNA testleri yapılarak tanı konulabilir.
Müzminleşen C virüs enfeksiyonunun tedavisi yeni geliştirilen ilaçlarla çok yüz güldürücüdür. Çok yakın zamanda ülkemizde ruhsat alan ve ruhsat aşaması devam eden ilaçlarla hastaların yüzde 90-98’i virüsten kurtulabilmektedir. Bir yandan aşılama çalışmaları, diğer yandan yeni geliştirilen ilaç molekülleri ile 2030’lu yıllarda C virüsünden kurtarma mümkün olabilir" diye konuştu.
DIŞKI YEDİRİNCE NORMALE DÖNÜYOR
Hakan Şentürk "Fırsatçı bakteriler var, bu yaşlılarda görünüyor. Kişi dışkı yapamıyor. Dışkı kapsülü de işe yaramıyor. O zaman kullanılan formül iğrenç gelebilir; ama sağlıklı bir insanın dışkısını tekrar ağızdan verip yedirince normale dönüş olabiliyor. Lüzu dedi.
SORU & CEVAP
Soru: Karatay Hoca "Ekmekten tamamen uzak durun" derken bir başkası ekmek yemeden olmaz diyor. Nedir doğrusu?
Cevap
Organizmanını şişmanlığa karşı çözümü yok. Doymamıza rağmen yemek yiyoruz. Kilolu insanların sorunu daha büyük. Beslenme ile ilgili reçeteler, spekülatif. Tereyağı yiyin, yemeyin diyorlar. Hemoroid çok fazla. Niye sürekli oturduğumuz için. Acıkınca yiyorsanız, gözünüz değil, karnınız doyduysa sorun yok. Bunu yapmazsanız Karatay diyetine düşeceksiniz, başka diyetlere düşeceksiniz.
---
Soru: Günde 3 öğün mü beslenmeliyiz?
Cevap
Günde 3 kere yemek zorunda değiliz. Acıkınca yiyin; ama her bulduğunuzu da yerseniz o da olmaz. Enerji harcamıyorsanız kilo alırsınız. Karbonhidrat artar. Ağzınıza aldığınız yiyecek lezzetliyse uzak durun.
---
Soru: Bakteri kilo mu yapıyor?
Cevap: Kalın bağırsakta 3 kilo var. Midedeki bakteri çok zararlı. Trilyonlarca bakteri var kalın bağırsakta.
---
Soru: Buğdaylı yiyeceklerden uzak mı durmalıyız?
Cevap: Hayır. Çölyak hastalığı olan hastaları ilgilendiriyor. Yani kansızlık çeken hastalar ağırlıklı.
---
Soru: Süt ve portakal suyu kimlere zararlı?
Cevap: Süt önce mide rahatsızlığı için rahatlık verir. Kalsiyum ve proteini fazla; ama sonra asidinden dolayı ve emilmesi zor olduğu için rahatsızlık yaratıyor, ishal yapabiliyor. Portakal suyu da reflüyü arttırıyor. Meyve suyu içmeyin. Doğal meyve yiyin.
- Elektronik sigara tuzağı! Aroması nedeniyle bağımlılık riski daha yüksek
- Hormon değişimleri kadınlarda idrar kaçırma problemine yol açabilir!
- Kadınlarda idrar kaçırma problemine dikkat!
- Rahim ağzı kanserinin belirtileri nelerdir?
- Kadınların sabah akşam konuşmak istediği 5 cinsel konu! Partnerinizle konuşabilirsiniz