Zayıflama çılgınlığı başladı! Popüler diyetleri konuşalım mı?
Havalar ısınmaya başladı, bayram tatili geldi geçti ve tabii ki zayıflama çılgınlığı da başladı. Özellikle yaz öncesi son 2-3 ay herkesin aklına yazın yaklaştığı düşüncesi filizleniyor ve alıyor herkesi bir telaş.
YEKBU KÖSEOĞLU
Etrafımızda; “Pazartesi … diyetine başlıyorum” veya “Yeni bir diyet çıkmış, herkes onu yapıyor, çok hızlı zayıflatıyormuş” gibi cümlelerle sıklıkla karşılaşıyoruz. İsimleri ünlenmiş, neredeyse herkes tarafından bilinen diyetler var. Bu diyetleri ‘popüler diyetler’ başlığı altında toplayabiliriz. Popüler diyetler kısa sürede sonuç almak amacıyla yapılmaktadır. Kısa sürede verilen kilolar aynı hızda kat kat fazlasıyla geri alınır. Şimdi hep birlikte popüler diyetlerin neler olduğu ve sağlığa olan etkilerini inceleyelim.
PROTEİN DİYETİ
Protein diyetinin amacı kas yapımını artırmak, uzun süre tokluk hissini sağlayıp, besinlerle alınan görünür yağ tüketimini azaltmaktır. Ancak unutulmamalıdır ki yüksek protein içeren besinlerin çoğu aynı zamanda yağ içeriği açısından da zengindir. Bu beslenme şeklini uygulayanlar birçok sağlık sorunu ile karşı karşıya kalabilir. Diyelim ki protein diyetine başladınız, aradan bir süre geçti ve tartıya çıktınız. O da ne, harika, kilo vermişsiniz! Fakat unutmamalısınız ki başlangıçta verdiğiniz bu kilonun büyük bir kısmı veya tamamı su kaybıdır. Motive oldunuz ve tekrar diyetinize odaklandınız. Bir süre sonra soğuk soğuk terlemeler, bulantı, baş ağrısı veya baygınlık hissi yaşamaya başladınız. Doktora gittiniz, kan şekeriniz düşmüş. Nedenini sordunuz ve duyduğunuz cevap: Düşük karbonhidrat ile beslenmek. Kan tahlili yapıldı ve siz şok! Kan yağlarınız yükselmiş, böbrek fonksiyonlarınız bozulmuş. Nedenini sordunuz ve duyduğunuz cevap: Yüksek protein ile beslenmek.
PALEO DİYETİ
Diğer adı taş devri diyetidir. Adından da anlaşıldığı gibi Paleolitik Çağ’daki beslenme şeklinin insanı daha zinde ve sağlıklı yaptığına inanılır. Karbonhidrat kaynakları olan rafine şeker, rafine gıdalar, tam tahıllar, kurubaklagiller, süt ve süt ürünleri, patates ve tuz tüketilmesi yasaktır. Doğada serbest dolaşan hayvan etleri, mevsiminde bulunan meyve-sebze, balık-deniz ürünleri, organik yumurta, yağlı tohumlar ve sağlıklı yağların (zeytinyağı, ceviz yağı, Hindistan cevizi yağı, keten tohumu yağı) tüketimi serbesttir. Yüksek protein, düşük karbonhidrat içermektedir. Bu şekilde beslenen bireyler diğer yüksek protein, düşük karbonhidrat içeren diyetlerde bahsettiğimiz sorunlar ile karşılaşabilirler.
VEJETARYEN DİYETİ
Vejetaryen bireyler beslenmelerinde et, tavuk, balık yerine tahıl, kurubaklagil, sebze, meyve, kuru yemiş ve yağlara yer verir. Bazı vejetaryenler hayvandan üretilen süt ve süt ürünleri, bal gibi besinleri de tüketmeyebilirler. Proteinin esas kaynağı bitkisel besinlerdir. Bu bireyler proteini hayvansal besinlerden karşılamak yerine kurubaklagillerden karşılarlar. Ancak kurubaklagillerde yer alan proteinlerin bir kısmı vücut tarafından kullanılamamaktadır. Bu beslenme şekli kanser önleyici, tansiyon düzenleyici ve kalp hastalıklarına karşı koruyucudur. Fakat uzun süre uygulanması besin öğesi eksikliklerine, kemik erimesine, kansızlığa, sinir sisteminde bozulmaya sebep olabilir. Bu nedenle eksik besin öğeleri dışarıdan takviye alınmalıdır.
KETOJENİK DİYET
Düşük karbonhidrat, yüksek yağ ve orta düzeyde protein içeren bir beslenme şeklidir. Vücudumuzun temel enerji kaynağı karbonhidratlardır. Ancak bu beslenme şeklinde karbonhidratlar kısıtlı miktarda kullanıldığı için vücut enerjiyi yağlardan karşılayacaktır yani ketosize girecektir. Düşük miktarda karbonhidrat ile beslenildiğinden yağ hücrelerinin yıkımı artacaktır. Uzun süre uygulanması el ve ayaklarda titreme, bilinç bulanıklığı, kalp hastalığı, kan yağlarının artması, kalpte aritmi (kalp ritminin bozulması) ve hatta ölüme bile sebep olabilir. Kısa sürede hızlı kilo vermek için ideal bir beslenme şekli gibi gözükse de uzun süre uygulanamaz. Karbonhidrat tüketimi başladığı anda bedenin ekstra yağ depolamaya çalışması yüzünden kilolar kısa zaman içinde kat kat geri alınacaktır.
ALKALİ DİYET
Alkali diyette amaç vücudun pH dengesini asitlikten alkaliliğe doğru kaydırmak yani vücut pH’ını 7’nin üzerine çıkarmaktır. Diyette asit kaynağı olan süt ve süt ürünleri, et ve et ürünleri, işlenmiş et ürünleri, mayalı ürünler, alkol, fermente besinler, yapay tatlandırıcılar, çikolata, kafein, soda ve kızarmış besinlerin tüketimini azaltmak hedeflenirken; alkali kaynağı olan meyve, sebze, baklagiller, yağlı tohumlar, yeşil çay ve tam tahıllı besinlerin tüketiminin artması hedeflenir. Alkali diyetin olumsuz sonuçlarını sıralayacak olursak: Proteinden, kalsiyum ve demirden fakir beslenme söz konusudur. Demir mineralinin yetersiz alınması sonucu kansızlık, kalsiyumun yetersiz alınması sonucu kemik erimesi, proteinin yetersiz alınması ile kas kayıpları artabilir. Ayrıca yetersiz protein tüketimi büyüme, gelişme, yaraların geç iyileşmesi gibi olumsuz sonuçları da vardır.
KAN GRUBU DİYETİ
Kişilerin kan gruplarına göre tüketmesi gereken besinlerin yer aldığı bir beslenme şeklidir. Bu diyete göre her kan grubunun tüketmesi gereken besinler farklıdır. Kimi kan grubunda et ürünlerine ağırlıklı olarak yer verilirken kimisinde sebzeye ağırlık verilmesi önerilmiştir. Bu oldukça yanlış bir beslenme şeklidir. Hiçbir şekilde bilimsel kanıta dayanmamaktadır. Çünkü insan vücudu tüm besin gruplarına ihtiyaç duyar. Kan grubuna göre kişinin ihtiyaç duyduğu besinler değişmez. Tüketilen besinlere getirilen kısıtlama sağlık sorunlarına yol açabilir.
AKDENİZ DİYETİ
Temeli balık, sebze, meyve, tahıl ve kurubaklagil tüketiminin fazla; et, süt, şekerli ve yağlı besinlerin tüketiminin az olmasına dayanmaktadır. Yapılan araştırmalarda bol sebze, meyve, tahıl ve kurubaklagilleri tüketenlerin bitkisel yağı daha çok aldığı ve antioksidan alımlarının da fazla olduğu görülmüştür. Kolesterol açısından değerlendirildiğinde hayvansal kaynaklı besinleri çok tüketmedikleri için doymuş yağı az almaları bununla beraber damar sertliği ve kalp damar hastalıkları görülme riskinin düşük olduğu sonucuna varılmıştır. Özet olarak Akdeniz diyetinin özelliği hayvansal besinler ile sütü az içermesinden dolayı doymuş yağ alımının az olması, balık ve deniz ürünlerinin tüketimine ağırlık verilmesi, yemeklerde zeytinyağı kullanılması, yağlı tohumlar, tam tahıl ürünleri, bulgur ile kurubaklagillerin tüketiminin fazla olması, sofrada sebze ve meyveye bol yer verilmesidir. Bu diyet biçimi sağlıklı beslenmeye örnektir. Halen dünyada en sağlıklı beslenme prensiplerinden biri olarak görülür.
SİZE ÖZEL HAZIRLANMALI
Sonuç olarak sağlıklı beslenmeyi yaşam tarzı haline getirmek gerekir. Kısa sürede sonuç odaklı beslenme ve diyet tercihleri yapmanın sağlık sorunlarına yol açabileceği unutulmamalıdır. Sağlığınızı korumak; ancak size özel hazırlanacak, sürdürülebilir ve gerçekçi olan beslenme programları ile sağlanır. Bu programları da sadece diyetisyenler yazabilir ve sadece diyetisyenler takip edebilir. Sağlığınızdan olmamak için popüler diyetleri değil size özel hazırlanan, yeterli ve dengeli beslenme programlarını uygulayın.
- Kontrolsüz şekilde kullanılan magnezyum çeşitli problemleri beraberinde getiriyor!
- Uzmanı uyardı: Belin bir tarafında hissedilen ağrıya dikkat! Nedeni böbrekler olabilir
- Gribin en yaygın bulaşma yoluymuş! Sakın elinizi gözünüze sürmeyin
- ‘Panik Bozukluk’ kadınlarda daha sık görülüyor
- Diyabeti olanlarda göz muayenesi şart!