Depremi yaşayanların yüzde 20'sinde bu travma oluşuyor
Bir olayın ruhsal travma yaratabilmesi için kişiyi çok yoğun korku, dehşet veya çaresizlik hissi içinde olması gerekiyor. Aynı zamanda kişinin kendisinin veya yakınlarının da ölüm ve yaralanma tehlikesini yaşaması ya da hissetmesi ruhsal travmaya yol açıyor. Depremi yaşayanların yüzde 20’sinde bu travma oluşuyor. Kadınlarsa erkeklere nazaran 2-3 kat daha fazla travma sonrası stres bozukluğu riski ile karşı karşıya. Depremler karşısında travmanın şiddetini artıran bir diğer önemli nokta ise daha önce başka bir depreme şahitlik etmek!
Selen Serdaroğlu
Posta.com.tr | Düzce’de 23 Kasım 2022 Çarşamba günü, sabaha karşı merkez üssü Gölyaka ilçesi olan Richter ölçeğine göre 5.9 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Resmi makamlardan açıklama gelmese de şiddetinin 8 olduğu belirtiliyor.
Marmara ve İç Anadolu bölgelerindeki birçok ilde hissedilen depremde Düzce’de bazı köylerde ahırlar yıkıldı, evlerde hasar ve duvarlarında çatlaklar oluştu. Bu da 17 Ağustos Gölcük ve 12 Kasım Düzce depremleri gibi büyük depremleri yaşayanlar için ruhsal travmaların tekrar gün yüzüne çıkmasına neden oldu. Öyle ki, deprem değil, panik 2 kişinin hayatını kaybetmesine yol açtı.
Ruhsal travma için “kişiyi aşırı derecede korkutan, dehşet içinde bırakabilen, yoğun bir çaresizlik hissi yaratan olağan dışı ve beklenmedik birtakım olayların yol açtığı etkiler” tanımı yapılıyor. Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, kişinin hayatında sıkıntı ve üzüntü yaratan pek çok durum ve olaylar olabildiğini ancak bunların tümünün ruhsal travma oluşturmayacağını ifade ediyor.
YOĞUN KORKU, DEHŞET VE ÇARESİZLİK HİSSİ
“Bir olayın ruhsal travma yaratabilmesi için kişiyi çok yoğun korku, dehşet veya çaresizlik hissi içinde gerekiyor. Aynı zamanda kişinin kendisinin veya yakınlarının da ölüm ve yaralanma tehlikesini yaşaması ya da hissetmesi gerekiyor." diyen Dr. Erman Şentürk, yıllar süren ve ölümle sonuçlanan bir hastalığın da ruhsal travma yaratabileceğini ancak bunun daha düşük bir ihtimal olduğunu belirtiyor. Ancak beklenmedik bir şekilde gerçekleşen ölüm; bir trafik kazası veya depremler daha fazla travmatik etki yaratıyor.
“Sel, deprem, yangın gibi birtakım doğal afetler travmalara yol açabilir. İnsan eliyle yapılan savaş, işkence, tecavüz, kazalar, trafik kazaları, iş kazaları, beklenmedik ani ölümler, ciddi ve ölümcül hastalıklara yakalanma ruhsal tramvaya daha fazla yol açmaktadır.” - Dr. Erman Şentürk
TRAVMA SONRASI EN SIK GÖRÜLEN İKİ DURUM...
Ruhsal travma sonrasında iki psikiyatrik durumun çok fazla gözlemlendiğini kaydeden Dr. Erman Şentürk, bunlardan birinin Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), bir diğerinin de depresyon olduğunu söyledi.
BU BELİRTİLERE DİKKAT!
Travma sonrası stres bozukluğunun en önemli belirtilerinin uykusuzluk, kâbus görme, uyku bölünmeleri, uykuya dalamama, olayla ilgili anıların, seslerin rahatsız edici biçimde kişinin gözlerinin önüne gelmesi olarak sıralayan Dr. Şentürk, ayrıca kişinin sürekli tetikte ve diken üstünde hissettiğini belirtiyor.
"Travma sonrası stres bozukluğunda kişinin sürekli olarak olayın tekrarlanacağı korkusunu hissetmesi ve bu nedenle tetikte ve diken üstünde hissetmesi, çok kolay irkilme, gerginlik, bunaltı hissi, çabuk sinirlenme, başkalarının kendisinin yaşadıklarına anlamadığını düşünme, bir nevi çevreye yabancılaşma ve olayı hatırlatan olaylardan huzursuz olma ve bu durumlardan kaçınma davranışlarını çok sık gözlemliyoruz.”
Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, depresyonda yoğun bir mutsuzluk, karamsarlık, isteksizlik, keyifsizlik, hiçbir şeyden keyif almama, eskiden severek yaptığı şeylere ilgi duymama, geleceğe dair herhangi bir plan ve program yapmama, yoğun bir enerjisizlik hali, uyku ve iştah değişikliklerinin de çok sık gözlemlendiğini söyledi.
DEPREMİ YAŞAYANLARIN YÜZDE 20’Sİ TSSB’YE YAKALANIYOR
Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, “Yapılan çalışmalar depremi yaşayan insanların yüzde 20’sinin travma sonrası stres bozukluğuna yakalandığını gösteriyor. Kimi insanlar travmaya daha yatkın olabilirken, bazı kişiler ise daha dayanıklı oluyor. Ancak bizler için kimlerin travma sonrası stres bozukluğuna yakalanacağı ya da kimlerin daha uzun süre bu durumu yaşayacağını önceden bilmek çok kolay değil. Yine de bununla ilgili birtakım sinyaller ve belirtiler bulunuyor.” dedi.
KADINLAR ERKEKLERE ORANLA 2-3 KAT DAHA FAZLA YAŞIYOR
Yapılan araştırmalar kadınlarda travma sonrası stres bozukluğunun erkeklere oranla 2-3 kat daha fazla görüldüğünü ortaya koyuyor.
Geçmişte farklı bir ruhsal travma yaşayanlar, geçmiş öyküsünde ruhsal hastalık geçirmiş olanlar, yakınlarında psikiyatrik rahatsızlık bulunan kişilerin travma sonrası stres bozukluğuna yakalanma ihtimalleri ise daha fazla!
ÖNCEDEN DEPREME YAKALANMAK TRAVMANIN ŞİDDETİNİ ARTIRIYOR
“Ruhsal travma ne kadar şiddetli yaşanmışsa etkileri de bir o kadar fazla ve uzun süreli oluyor” uyarısında bulunan Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, “Depremde yakınını kaybeden bir kişi, kaybetmeyen bir kişiye göre ya da evi hasar gören kişi, evini kaybeden kişi bu durumları yaşamayan kişilere göre, en kötüsü de enkaz altında kalan kişi, kalmayan kişiye göre ruhsal travmayı daha şiddetli yaşayabildiği için travma sonrası stres bozukluğuna yatkınlığı daha fazla oluyor.” dedi.
TRAVMATİK OLAYLAR TEKRAR TEKRAR HATIRLANIYOR
Bu dönemde travmatik olayın tekrar tekrar hatırlanabileceğini ifade eden Uzm. Psk. Berrin Özyurt da, yaşanabilecek olumsuzlukları anlattı:
- "Kabuslar görülmeye başlanır, depremzede olayı hatırlatan durumlardan kaçar, uyku bozuklukları ortaya çıkar, uykuya dalmada zorluk çekilir, yerinde duramaz, kolayca korkar, uyarıcılara ani ve aşırı tepki verir, dikkatini odaklamakta güçlük çeker.
- Dalgınlık, tepkisizlik, donup kalma, bir şey hissetmeme, kim olduğunu, nerede ve hangi zamanda yaşadığını hatırlayamama yani yer ve zaman algısında bozulmalar olabilir.
- Kayıplarla ilgili suçluluk duygusu çok sık yaşanan tepkilerdendir. Her an tekrar deprem yaşanacakmış gibi hisseder ve ufak bir sarsıntıyla şiddetli deprem korkusu ortaya çıkar.
- Eve uzun süre girememe, yatak odasında uyuyamama, uzun süre banyoya girememe, uzun süre çadırlarda ya da prefabrik konutlarda kalanlarda eve girmek istememe ve bundan korkma, ölen yakınlarının mezarlarını ziyaret edememe da görülebilir.
- Bedensel yakınmalar, çarpıntı, nefes darlığı ortaya çıkar. Fiziksel sorunlar yaşanabilir.
- Yoğun stresten ötürü vücutta baş ağrıları, bulantı, göğüs ağrısı gibi bazı belirtiler ortaya çıkabilir. Aynı olaya herkes aynı tepkiyi göstermez. Belirtilerin yoğunluğu ve şiddeti bireyden bireye değişiklik gösterir. Kimileri 6 ay içinde normal yaşamlarına geri dönerken, kimileri de bu belirtileri daha uzun süre yaşayabilir. Bazen yıllarca süren problemler de yaşanabilir"
"HER YIL AYNI GÜN ACILAR TAZELENİYOR"
12 Kasım 1999 Düzce Depremi'nde yaşadıkları 4 katlı binanın yıkılmasıyla 2 kuzenini kaybeden Şennur Öksüz, İHA muhabirleri Enes Bektaş - Selçuk Akyol'a her depremde aklına 12 Kasım'ın geldiğini belirterek, "Çok ağır ve çok uzun bir geceydi. Her deprem duyduğumuzda enkaz altında kalanları izlediğimiz de tüylerimiz diken diken oluyor" dedi.
"Her yer mahşer yeri gibiydi. 4 katlı bir binamız vardı. Giriş katta amcamın kızı oturuyordu, o vefat etti. Bizde evdeydik. Çok ağır bir ses duyduk ve sonrasında bir anda ne olduğunu anlayamadık. 2. katta oturuyorduk. Ev birinci kat olmuştu. Balkondan dışarı çıktık. Bir baktık ki her yer mahşer yeri gibiydi. Amcamın kızlarından bir tanesi zehirlenerek vefat etti. Diğeri ile de konuşuyorduk. 'Ablam burada ama sesini duyamıyorum, benimle konuşmuyor, çok korkuyorum' diyordu. Birileri yardıma geldi ve onu oradan çıkarttılar. Daha sonra hastaneye kaldırdılar ve ikisinin de hayatını kaybettiğini öğrendik. Çok ağır ve çok uzun bir geceydi. Her deprem duyduğumuzda, enkaz altında kalanları izlediğimiz de tüylerimiz diken diken oluyor." - Depremzede Şennur Öksüz
ÇOCUKLAR KENDİLERİNİ SUÇLAYABİLİYOR!
Deprem ile başa çıkmanın özellikle çocuklar için daha da zor olabileceğini belirten Uzm. Psk. Berrin Özyurt, şu önemli uyarılarda bulundu:
"Çocuklar sadece depremden değil aynı zamanda yaşamlarında olacak değişikliklerden ve belirsizlikten de korkarlar. Böyle bir felaketten sonra çocukların davranışlarında birtakım değişiklikler görülür. 'Parmak emme, altını ıslatma, kabus görme, yalnız yatamama, büyüklerin yanından ayrılamama, tutunma isteği, sık sık sarılmak' sık görülen davranışlardır. Diğer tarafta okul başarısı etkilenebilir, öfke nöbetleri, içe kapanmalara sıkça rastlanır. Çocuklar depremin kendisinin daha önce yaptığı bir kabahat yüzünden olduğunu düşünüp suçluluk duygusu yaşayabilirler. Sebebi bulunamayan mide bulantıları, karın ağrıları, baş dönmeleri, uyku bozuklukları, neşesizlik, durgunluk 1-2 ay sonra bile çıkabilir"
KAÇINMA DAVRANIŞLARI GÖZLEMLENİYOR
Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, olayın olduğu yere gitmemek, olayın olmamış gibi yaşanmaya çalışılması gibi kaçınma davranışlarının travma sonrası stres bozukluğuna daha çok sebep olduğunu söyledi.
Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, “Özellikle depremden sonra kişilerde evin içerisinde yalnız kalamama, sürekli bir yakınının yanında olması ihtiyacını hissetme, yakını evin dışına çıktığında kendisini çok huzursuz ve gergin hissetme, evin içine girmek istememe, akrabalarına gitme çok sık gözlemlediğimiz belirtiler arasında yer almaktadır.” dedi.
- Uyku kalitesi beynin yaşlanması beynin yaşlanma hızını etkiliyor
- Her yedi kişiden birinde görülüyor! Anksiyete ve kaygı bozukluğuna neden oluyor
- Terapi masrafından kurtarıyor! Evde uygulayabileceğiniz bu yöntem stresi yok ediyor, anksiyete krizlerini azaltıyor
- Sanal kumar bağımlığına dikkat!
- Çocuklarda tepkisiz, donuk bakmaya neden oluyor: Keyifli vakit geçirdiklerini sanıyorlar ama geleceklerini olumsuz etkiliyor!