AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Yüzde 7 seçim barajı netleşmiştir. Cumhur İttifakı'nın yaklaşımı budur." dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı devam ederken parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.
MYK toplantısında, iç ve dış siyasi olaylar başta olmak üzere pek çok gündemlerinin bulunduğunu belirten Çelik, toplantıda Kadın ve Gençlik Kolları başkanlarının yaptıkları çalışmalara dair sunum gerçekleştirdiklerini söyledi.
Çelik, geçen hafta yapılan AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın verdiği talimat doğrultusunda alınan kararla tüm MKYK üyelerinin afet bölgelerinde vatandaşlarla bir araya geldiklerini ve hazırlanan raporların MYK'de görüşüldüğünü aktardı.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesinde tedavi görürken 70 yaşında hayata veda eden tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, yazar ve şair Ferhan Şensoy için ailesine ve sevenlerine başsağlığı dileyen Çelik, Türk Sanat Müziği sanatçısı İnci Çayırlı ve tiyatro ve sinema oyuncusu Nusret Çetinel için de yakınlarına sabır diledi.
Çelik, Diyarbakır annelerinin evlat nöbetinin 3 Eylül itibarıyla 3. yılına gireceğini anımsatarak "Diyarbakır annelerine, evlatlarına kavuşmak için büyük bir vicdan mücadelesi veren bu annelere bir kere daha sevgilerimizi ve saygılarımızı AK Parti MYK'sından, AK Parti Genel Merkezi'nden iletiyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın MYK toplantısının başlangıcında kapsamlı bir değerlendirme yaptığını vurgulayan Çelik, "Burada özellikle göçmen konusu ve göç konusunda yapılan çalışmaları ve bazı muhalefet temsilcilerinin yalan haber yayarak, yanlış rakamlar vererek ve yanlış yönlendirmelerde bulunarak ortaya koyduğu değerlendirmelerle ilgili MYK'mız bir değerlendirme yaptı." diye konuştu.
"Türkiye'nin bir tane daha mülteci alacak kapasitesi yoktur"
Çelik, Türkiye'nin bütün dünyanın gözü önünde insanların katledilmesine göz yumacak bir ülke olmadığını, başka ülkelerin mültecilerin botlarını şişlediğini ve mültecileri, üzerlerine attıkları ses bombalarıyla ölüm bölgelerine geri göndermeye çalıştıklarını belirterek şunları söyledi:
"Biz ise böyle bir devlet değiliz. Bunun yanı sıra da bütün dünyanın şunu bilmesi gerekiyor, bütün dünyanın gözü önünde en büyük vicdani, ahlaki ve fiili şekilde mültecilere sahip çıkma görevini tek başına Türkiye yerine getiriyor. Bundan sonrasında Türkiye'nin bir tane daha mülteci alacak kapasitesi yoktur. Birileri Afganistan'da yeni krizler ortaya çıkar ve bu kriz çerçevesinde bir göç dalgası olursa kendi ülkelerine göçmen gelmemesi için Türkiye'yi bir tampon bölge olarak düşünüyorlarsa ya da bir göçmen kampı gibi düşünüyorlarsa kendilerine cevabımız hayatlarının en büyük yanılgısını yaşıyorlar. Bu kesinlikle böyle bir şey söz konusu olmayacak. Bu mesele 'biz size para verdik, siz göçmenleri kendi ülkenizde tutun' gibisinden çiğ, gayriinsani ve siyasi açıdan kabul edilemez bir yaklaşımla yönetilecek bir mesele değildir."
"Türkiye kimseyi ölüme terk edecek bir ülke değildir, aynı zamanda da Türkiye hiç kimsenin kendisinin üstlenmediği sorumluluğu almak üzere, üzerine sorumluluk yükleyeceği bir ülke değildir." ifadelerini kullanan Çelik, şunları kaydetti:
"Bunu herkesin bilmesi lazım. Hiçbir şekilde 1945'te Boraltan Köprüsü'nde ölüme gönderdiğiniz insanlarla ilgili sorumluluğunuzla ilgili hiçbir şey söylemeyeceksiniz, aynı şeye imza atar gibi 'Ben bugün gelirsem yarın gönderirim'... Nasıl göndereceksin? Esad rejimi katlettiği zaman nasıl yapacaksın? Halbuki biz orada güvenli bölgelere zaten gönderiyoruz, çok sayıda kişiyi iade ediyoruz. Türkiye en geniş kapsamlı iade merkezlerine sahip ülkelerin başında geliyor. Zaten gönüllü olarak geri dönmeyi teşvik ettiğimiz gibi güvenli bölgeler de aynı şekilde dönmek isteyenlere bu kolaylıkları da sağlıyoruz. Düzensiz olarak, izinsiz olarak bu şekilde gelmiş olanların çoğunu her sene sınırlarımızdan geri çeviriyoruz ve gönderiyoruz. Dolayısıyla buradaki meseleye kapsamlı bir yaklaşımla bakmak gerekir. Hem bugünü düşünerek hem geleceği düşünerek işin hem insani boyutunu hem siyasi boyutunu düşünerek, kuşkusuz Türkiye'nin demografik güvenliği ve nüfus güvenliği öncelikli meselelerden bir tanesidir."
Çelik, Türkiye'nin kendi değerlerine yakışan bir şekilde ölümden kaçan insanlara kucak açtığını ama hiç kimsenin bundan sonrasında Türkiye'nin bir tane daha fazla mülteci alacağını düşünmemesi gerektiğini belirterek "Özellikle Afganistan üzerinden oluşacak mülteci krizi konusunda bu uyarıları yapıyoruz." dedi.
Çelik, "Yüzde 7 seçim barajı netleşmiştir. Cumhur İttifakı'nın yaklaşımı budur." dedi.
Çelik, bu konular çalışılırken farklı başlıkların tartışılabileceğini, Cumhur İttifakı'nın dar bölge ya da daraltılmış bölge arasında bir tercihle ilgili bir yaklaşımı ortaya koymuş gibi yansıtıldığını kaydetti. Bütün modeller üzerinde yapılan çalışmalar olduğunu vurgulayan Çelik, "Dar bölge, daraltılmış bölgeye karar verildi, bu ikisinden hangisi olsun, gibisinden bir değerlendirme doğru değildir. Buna verilmiş bir karar yoktur. Böyle bir kararın verildiğini söylemek doğru değildir. Burada yapılan çalışmaları resmen açıklanana kadar birer taslak çalışması olarak görmek lazım. Gündem maddeleri arasında bir çalışma başlığı varsa bile bunun bilinmesi mümkün değil, mahrem olarak yürütülüyor. Çalışma olgunlaşana kadar, bütün maddeler üzerinde mutabakata varılana kadar bu şekildeki hiçbir haberi teyit etmiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan'ın kendisinden tüp bebek tedavisi için yardım isteyen bir kadına yönelik ifadelerinin sorulması üzerine Çelik, şöyle konuştu:
"Bu insanlık dışı bir yaklaşım. Dünyanın her tarafında gördüğümüz gibi bir kişi bir konuda faşist bir açıklama yapıyorsa arkasından başka bir konuda ahlaksızca bir açıklama yapar. Faşizm ve ahlaksızlık birbirinin ikiz kardeşidir. İnsanlara su bile vermemekten bahsetmeyi politika zannedenler var. Ondan sonra bir kadınla ilgili olarak son derece iğrenç bir ifadeyi sanki büyük bir maharetmiş gibi anlatıyor. Daha da vahimi şu, bir kadınla ilgili olarak böyle bir değerlendirmede bulunmak insanlık dışı bir şey. Bırakın siyasetçiyi, insan olan hiç kimseye yakışmaz. Kadının kılık kıyafetini de özellikle vurguluyor. Bu iğrençliğe başka bir iğrençlik de katıyor. Meseleyi hikaye etmeye çalışıyor, önemli bir konudan bahsediyormuş gibi. Daha da üzücü olan şu, insanda biraz edep olur. Bu kadar tepki geldi. Çıkarsınız özür dilersiniz. Özür dilerken bile 40 tane şerh koşuyor. Özür dilenecek bir konuda hala utanmaz bir siyaset sürdürülüyor. Sonuna kadar kınıyoruz ve lanetliyoruz. Kadınlar hakkında maalesef aşırı söylemlerin kullanıldığı çeşitli vakalara rastlıyoruz. Bununla kanunlar çerçevesinde mücadele etmek ama en önemlisi kültürel olarak mücadele etmek gerekiyor. Neşet Ertaş'ın dediğini hatırlayalım, 'Kadınlar insandır, biz de insanoğluyuz.' Yakışan söz budur, bunun dışındaki çirkinlik söyleyen kişiye aittir."
"Türk Silahlı Kuvvetleri orada barışın teminatı olmaya devam edecek"
Çelik, ABD'li Senatör Bob Menendez'in Güney Kıbrıs'ta düzenlenen bir törende yaptığı konuşmada, amacının "Son Türk askerinin Kıbrıs'tan ayrıldığını görmek olduğu"na yönelik sözlerinin sorulması üzerine şunları söyledi:
"Menendez, Türk askerinin Kıbrıs'tan ayrıldığını görmeyecek, göremeyecek. Yanlış bir hayal kuruyor. Türk Silahlı Kuvvetleri orada barışın teminatıdır, orada boş yere bulunmuyor. Türk Silahlı Kuvvetlerinin Barış Harekatı çerçevesinde oraya niçin çıktığını, bugün orada varlığının ne anlama geldiğini herkes, bütün dünya çok iyi biliyor. Durduk yere 'Türk Silahlı Kuvvetleri oradan çekilsin.' demek 'Rumlar Kıbrıs'ı işgal etsin.' demektir. Eski EOKA gibi 'Katliam örgütleri yeniden ortaya çıksın.' demektir. Yapılan bir futbol maçında ya da basit bir ziyarette bile Rum kesiminde insanlar şiddette maruz kalıyorlar. Açıkça söylüyorlar yaklaşımlarını. Senatör gitmiş oraya 'Benim arzum Türk askerini Kıbrıs'tan çekildiğini görmektir.' demiş. Bunu hiçbir zaman göremeyecek. Türk Silahlı Kuvvetleri orada barışın teminatı olmaya, Kıbrıs davasının korunmasına katkı sağlamaya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin güvenliğine katkı sağlamaya devam edecek. Kendisi ile ilgili hiçbir zaman ulaşamayacağı temennide bulunmuş."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun iktidara gelirlerse Kanun Hükmünde Kararname ile işten atılanların görevlerine iade edileceklerine ilişkin açıklamasına yönelik soru üzerine Çelik, Kılıçdaroğlu'nun bir mekanizmadan, değerlendirmeden bahsetmediğini, "Ben yapacağım" dediğini, bu konuda pek çok yargı kararı olduğunu, bu zamana kadar Kılıçdaroğlu'ndan çok şey duyulduğunu, bir tek FETÖ ile nasıl bir mücadele stratejisi uygulayacağının duyulmadığını ifade etti. Çelik, "Kılıçdaroğlu'nun değerlendirmelerinin biraz daha içerikli olmasında fayda var. Türkiye bu kadar mücadeleyi boşuna vermedi. 15 Temmuz gecesi o mücadeleyi boşuna vermedi. Burada ortaya koyulanlarla ilgili yanlış kararlar olursa bunların dönmesi ile ilgili olarak birtakım mekanizmalar da kurulmuştur, komisyonlar vardır, yargı mekanizmaları vardır. Hiç kimse bir karara mutlaktır demiyor ama siz 'Ben gelirsem, bunun tamamını şu şekilde yapacağım.' dediğinizde, siyaset açısından, hukuk devleti açısından mutlakiyetçi bir açıklama yapmış oluyorsunuz, sakıncalı bir açıklama olarak değerlendiriyorum." diye konuştu.
"Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve aziz hatırasına yönelik herkes dikkatli şekilde konuşmalıdır"
30 Ağustos Zafer Bayramı'nda İstanbul'da düzenlenen törende, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın mesajının okunduğu sırada CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin'in tepki göstererek sırtını dönmesi ve AK Parti Ordu Ulubey İlçe Başkanı Süleyman Özdemir'in Nutuk ve Kur'an-ı Kerim karşılaştırması yapmasına ilişkin görüşleri sorulan Çelik, CHP İlçe Başkanı'nın davranışının "siyaset adabı ve terbiyesinden yoksunluğun ifadesi olduğunu" kaydetti.
CHP sözcüsünün kendi ilçe başkanlarının davranışına katılmadıklarını söylemesinin önemli olduğunun altını çizen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, devletin başıdır. Milletin birliğini ve bütünlüğünü temsil etmektedir. Yeni sistemde milletin oyuyla seçilmiş. Yüksek bir demokratik meşruiyete sahiptir. Birisinin çıkıp da Cumhurbaşkanı'nın mesajı okunurken, 'Ben bunu AK Parti Genel Başkanı'na karşı yaptım.' demesi saygısızlıktır. Türkiye Cumhuriyeti devletine, Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli makamına, kendisine dönük olarak bir saygısızlıktır. Bizim ilçe başkanımızın da açıklaması yanlıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve aziz hatırasına yönelik herkes dikkatli şekilde konuşmalıdır. Nutuk okuyan vatandaşlarımızı bu şekilde bir nitelemeyle anmak kabul etmeyeceğimiz bir davranıştır. Hele Nutuk okuyanlarla Kur'an-ı Kerim okuyanları iki cephe gibi göstermek son derece sakıncalı bir yaklaşımdır. Kutsal kitabımızı arzu eden herkesin okuması kendi yararınadır. Aynı şekilde Türkiye Cumhuriyeti'nin nasıl kurulduğunu görmek açısından da Nutuk okumasında fayda vardır. O ilk cümle önemlidir. '19 Mayıs 1919 Samsun'a çıktım, manzara-i umumiye şu şekildeydi...' diye başlayan o büyük mücadeleyi her zaman önümüzde bir yol gösterici olarak almak lazım. 'Nutuk okuyanlar', 'Kur'an-ı Kerim' okuyanlar gibi bir mukayese hiçbir zaman kabul etmeyeceğimiz bir mukayesedir."
İlçe başkanının anlatmak istediğinin maksadını aştığını ve kendisinin özür dilediğini belirten Çelik, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuna gösterilmesi gereken saygının sadece resmi olarak gösterilmesi gereken bir saygı değil, aynı zamanda hak edilmiş bir saygı olduğunu, herkesin buna dikkat etmesi gerektiğini kaydetti.
Çelik, açıklamalarının sonunda Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın uyarılarına dikkat edilmesini, maske, mesafe ve temizlik konusuna hassasiyete uyulması gerektiğinin altını çizerek vatandaşları aşılarını yaptırmaya davet etti.
AA