Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin Rusya'ya yönelik yaptırımlara katılıp katılmayacağına ilişkin, “Biz genel anlamda bu tür yaptırımlara ilkesel olarak katılmadık. Bu yaptırımlara da katılma eğilimimiz yok” dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Habertürk kalanına yaptığı açıklamalarda, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması tüm dünyayı şoke ettiğini belirten Çavuşoğlu, “Kuzey, güney, doğu, batıdan Kiev'e kadar saldırısı oldu. Önemli şehirlerde çatışma ve saldırılar devam ediyor. Doğuda şehirler kuşatılmış durumda. Çatışma hali halen devam ediyor. Tabii bu savaş başladıktan sonra biz savaşın tamamen durdurulması, ateşkesin tesis edilmesi konusunda çok çaba sarf ettik. Savaş durdurulmayacaksa en az 24 saatlik insani ateşkes konusunda çaba sarf ettik, halen çaba sarf ediyoruz. İki ülke nezdinde, uluslararası toplum nezdinde girişimlerimiz oldu. BM ve AGİT Genel Sekreteri ile. Çağrılar oldu. Daha sonra Fransa devreye girdi.
“Türkiye ilkesel tutum sergiliyor ”
Türkiye’nin taraf tutmak zorunda olmadığını belirten Çavuşoğlu, “Türkiye ilkesel tutum sergiliyor. Görüş ayrılıklarına rağmen her iki ülkeyle işbirliğini geliştiren ülkeyiz. Savaş olduğu zaman taraf tutmak zorunda değiliz; tam tersi savaşın sona erdirilmesinde her iki tarafta eşit bir şekilde diyalog kurabilen ülkeyiz. Taraf tutma lüksümüz yok. Bir şey yanlışsa onu söylemek durumundayız. Rusya'nın saldırısı uluslararası hukukun ihlalidir. Şu anda insani dramlar var. Bu yanlışları kim yaparsa yapsın biz bunu açıkça söyleriz” ifadelerini kullandı.
"Rusya'nın temsil hakkı son ereceği için çekimser oy kullandık"
Bakan Çavuşoğlu, “NATO'da tavrımız açık ve net. Aynı şeyi Avrupa Konseyi’nde yaptık. 23 Şubat'ta tepkimizi gösteren Ukrayna'yı destekleyen karara biz de destek verdik. İlkesel tutumumuzun sebebini anlatıyorum. 24 Şubat'ta yine saldırıdan sonra Rusya'ya yönelik kınama, ağır ifadeler içeren, yaptırım olabileceği ifade eden tasarıya evet dedik. 25 Şubat'taki karara neden çekimser oy kullandık? O kararda Rusya'nın temsil hakkı sona erdiriliyor. Rusya'nın o örgütteki temsil hakkını askıya alan ya da tamamen kaldıran bir girişim var mı? Bu kadar diyalogdan, müzakereden bahsettik. Sonuçta Rusya'nın buradan atılması demek Rus vatandaşların AİHM'e gidememesi demektir. Buradan bağları kopardığınız zaman bunun faydası ne olacak? İkinci seçenek ortak tamamlayıcı sürecin başlatılması. Yoğun ve etkin diyaloğun başlatılması. Bu seçenek maalesef tercih edilmedi. Bundan da netice alınamazsa ondan sonra belki askıya alınması. Sonuçta diyaloğun kopmaması için, İnsan Hakları Konseyi'nde oturum olacak. Orada da karar tasarısının içindeyiz. Sonuçta tüm platformda ilkeli şekilde tutum sergilerken diyaloğun kopmasını istemediğimiz için ilkeli şekilde çekimser oy kullandık” diye konuştu.
“Biz yaptırımlara ilkesel olarak katılmadık, katılma eğilimimiz yok”
Rusya’ya karşı yaptırımlar konusuna da değinen Çavuşoğlu, “Kabine toplantımızda konu gündeme geldi. Elbette yaptırımlar Rus ekonomisini de etkiler. Bu yaptırım kararını alan AB'yi ve diğer ülkeleri etkiler. Biz tek tek yaptırım kararlarını inceliyoruz. Ekonomimize, enerji arz güvenliğine etkisi ne olacaktır, hava sahasına dahil. Biz yaptırımlara ilkesel olarak katılmadık, katılma eğilimimiz yok. Telefonda görüştüğümüz muhataplarımız da 'Bu yaptırımlara katılacak mısınız' diye soruyorlar. Biz de kendilerine mevcut yaptırımların ekonomimizi nasıl etkileyeceğini sektörlerimizi nasıl etkileyebileceğini söyledik. Herhangi bir talep ve baskı gelmedi bu konuda Türkiye'ye, sadece soruydu” ifadelerini kullandı.
“Montrö'nün 19. maddesini uygulamak durumundayız”
Bakan Çavuşoğlu, “Bir savaş olduğuna göre bu sebep savaşın tarafı olan ülkelerle ilgili Montrö'nün 19. maddesini uygulamak durumundayız. Genel hükme istisna getiren paragraf da var, ona da uymak durumundayız. Bunu Ruslara da söyledik, diğer ülkelere de söyledik. 19. madde nedir? Şu anda savaş var, iki tarafı var. Rusya'nın savaş gemisinin fazla olması var. 19. madde savaşın tarafı olan ülkelerin gemilerinin savaş gemilerinin boğazdan geçişinin engellenmesi. Şöyle bir istisna var. Eğer o savaş gemisi Karadeniz'de kendi üssüne, savaş öncesinde kayıtlı olan üssüne ya da bağlama limanına, daha çok sivil gemiler için kullanılıyor, döneceğini söylerse o zaman o savaş geminin geçişini engelleyemiyoruz. Çünkü üssüne dönecek. En son Rusların 27-28 Şubat'ta 4 gemisinin geleceğini söylemişti. Bunlardan 3 tanesi Karadeniz'de üslere kayıtlı değildir. Biz 'Bu gemileri göndermeyin' dedik. Montrö'ye taraf olan ülkelere bildirdik. Dostane bir şekilde Rusya'ya bu gemileri göndermeyin dedik. O zaman savaş olup olmama kararı yoktu. Burada Rusya veya diğerleri alınganlık göstermesin. Bu dört gemiden üç tanesinin savaş durumunda geçiş hakkı yoktu. Bizdeki bilgiye göre Karadeniz'deki üslere kayıtlı gemiler değildi. Böyle bir durumda gelseydi 1 tanesi geçebilirdi, 3 tanesi geçemezdi” dedi.
“Toplamda 5 bin 850 vatandaşı tahliye ettik”
Çavuşoğlu, “12 Şubat'ta biz 16 bin kişiye telefon ve SMS ile ulaşmışız. Daha tanıma kararından 10 gün önce. Birçok öğrenci kardeşimiz, vatandaşımız katıldığı programlarda bunu söyledi. Özellikle doğu bölgelerinden ayrılmasını istedik vatandaşlarımızdan. Telefonla tek tek izah ettim. Savaşın başlamasına kadar uyarılarımızla 5 bin kadar vatandaşımız Ukrayna'yı terk etti. Hava savası kapandı, karadan tahliyeleri başlatalım dedik. İlk gün ciddi kaos vardı, otobüslerle 25 Şubat'ta tahliyeleri başlattık. Bugün 3 noktadan kalkan trenlerimizle birlikte güzergah üzerinde farklı şehirlerde durarak vatandaşlarımızı aldılar. Yola çıktı şimdi trenlerimiz. Toplamda bugün itibariyle yola çıkan vatandaşlarımızla 5 bin 850 vatandaşımızı tahliye ettik ve ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“Tahminimize göre 7 bin vatandaşımız Ukrayna'da”
Çavuşoğlu, “Bugün 8 bin 50 vatandaşımızı tahliye ettik. Yaklaşık 20 bin vatandaşımız vardı. Her gün tahliye ilgili rakamlar değişiyor. Bizim tahminimizce 7 bin vatandaşımız halen orada. Yarından itibaren aynı gayretleri göstereceğiz. Ukrayna'daki vatandaşlarımızdan rica ediyoruz, duyurularımızı, misyonlarımızın duyuranlarını takip edin” dedi.
İHA