İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Tayyip Erdoğan İstanbul'un ve tarihin görmüş olduğu en başarılı belediye başkanıdır. Tarihin en başarısız belediye başkanı ile Tayyip Erdoğan'ı kıyas etmek çok büyük bir hadsizlik örneğidir. Birileri Bizans Oyunları ile beceriksizliklerini örtmeye çalışabilirler ama her şey halkın önünde cereyan etmektedir" dedi.
Oğuzhan SARI- Celal ATALAY/ANKARA, (DHA)
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Ankara'da bir otelde 'Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi 2022 Yılı Toplantısı' düzenlendi. Toplantıya, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş katıldı.
Toplantıda konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 'Kadın Destek (KADES)' uygulamasının Belçika ve Fransa gibi ülkelere örnek olduğunu söyleyerek, "Geçen yıl kasım ayında İtalya'da 'Akdeniz Parlamenterler Asamblesi Toplantısı'ndan Türkiye adına bir ödül almıştım. Ödülün konusu 'KADES' uygulaması ile ilgiliydi. Fransa ve Belçika bizim 'KADES' uygulamasını örnek alarak birer uygulama geliştirdiler. Onlarınki de hemen hemen aynı mantıkla çalışmaktadır. Cep telefonunu bir panik butonu gibi kullandırıp mağdur kadınlara ihtiyaç halinde ulaşıyorlar" dedi.
'KADINA YÖNELİK ŞİDDET KÜRESEL BİR SORUN'
Kadına yönelik şiddetin küresel bir sorun olduğunu söyleyen Bakan Soylu, "Karşımızda küresel bir sorun var. Biz bunu uzun yıllardır kendimize ait bir sorun olarak gördük. Bugün de bunu dar alanlarda tartışan hatta siyaset alanına sıkıştırmaya çalışan bir anlayışla karşı karşıya olduğumuzu söylemeliyim. Oysa, mesele böyle değil; elbette ülkelere ait birtakım farklılar vardır. Bizde bir dönem töre cinayetleri vardı, buna ait yasal düzenlemeler yapıldı ve bu alanda çok önemli sonuçlar alındı. Keza, ülkeye özel davranış farklılıkları tabii ki vardır ama özünde erkekten kadına yönelen şiddet sorunu tüm dünyada var ve bu da bizi rahatlatmıyor. Bilakis sorunun ciddiyetini ifade etmektedir" diye konuştu.
Kadına yönelik şiddetle önleyiciliğin hedeflendiğini söyleyen Soylu, "Kadına yönelik şiddetle mücadelemizi 3 sahada organize ettik. Birincisi, şiddetin oluşma sahasıdır. Burada önleyiciliği hedefliyoruz. Hem şiddetin oluşmasının önlenmesi, hem de oluştuğu anda zarara dönüşmesinin önlenmesini hedefliyoruz. Kadına şiddet esas itibarıyla şiddetin bir sonudur. Ama bir de bunun öncesi var, ısrarlı takipten tartışmaya, kavgaya kadar bu suçu temellerini atan bir arka plan var. Bunların, cinayete giden sürecin ön aşaması olduğunu hepimiz yaşıyoruz" ifadelerini kullandı.
'KADIN CİNAYETİ SAYISI 2014'TEN BU YANA EN DÜŞÜK SEVİYEDE'
Nüfusun artmasına rağmen kadına yönelik şiddettin azaldığını belirten Soylu, "Son güncel veri itibarıyla, 2022 yılında yaşanan kadın cinayeti sayısı 260'dır ve 2014 yılından beri en düşük seviyesindedir. Bu azalışı, nüfusumuz yaklaşık yüzde 9.4 artmışken elde ettik. Türkiye'de ortalama 2 bin civarında cinayet oldu. Bunun 1500-1550'si erkek cinayetleri, yaklaşık 375-450 bandında da kadınlara karşı işlenen cinayet var" dedi.
'KADES' uygulamasının kadına yönelik şiddet bildirimlerinde lokomotif görevi gördüğünü ifade ederek, "Şiddeti, sadece cinayet anlamında değil tüm evreleriyle sıfırlamak istiyoruz. Dolayısıyla o ilk evreleri daha yakından takip edebilmek için kadınlarımızın ihbar ve bildirim kanallarını artırma yoluna gittik. 'KADES' bu itibarla, olay bildirimlerinde lokomotif görevi gördü. Şu anda 4,5 milyon kadın bu uygulamayı indirmiştir, bizim bu yılki hedefimiz 5 milyondur. İnşallah yılbaşı gelmeden 5 milyon hedefini de yakalamış olacağız. 'KADES'le aldığımız ve tamamına gittiğimiz ihbar sayısı 583 bindir. Bu ihbarlara gittiğimiz süre de 4-5 dakikadır. Bundan 3-4 yıl önce böyle bir bildirim yapabilme imkanı söz konusu değildi ve bu butonun önleyici bir özellik ortaya koyduğunu, bir güvence sağladığını da burada altını çizerek ifade ermek isterim" diye konuştu.
'KADES 've diğer kadına şiddet için kurulan bildirim kanallarının artışına rağmen bildirim saylarında bir azalış olduğunu dikkat çeken Soylu, "2016'da, 162 bin aile içi şiddet olayı bildiriliyordu, elbette buradaki bildirim sayıları arttıkça, özellikle 2021 yılına kadar arttı ve 270 bine çıktı. Şu anda 250-300 bin seviyesinde geliyor. Bu bildirim kanalarının artırılasında ciddi bir fayda olduğunu söylemek isterim. Bu sene daha fazla bilirim kanalı olmasına rağmen, 'KADES' sayısının 2 milyon artmasına rağmen bu bildirim sayısının yukarıdan aşağıya inmeye başladığını ifade etmek isterim" dedi.
'KARAR ELEŞTİRİLEBİLİR'
Bakan Soylu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğu'na verilen hapis cezasına ilişkin sorulan soruya, "Türkiye bir hukuk devletidir ve mahkemeler bir karar verdi. Karar veren mahkeme, birinci derece mahkemedir. Karara, kesinleşmemiş bir karar olarak bakabiliriz. Yargıya saygı duymak lazım" cevabını verdi.
Mahkeme kararlarının eleştirilebilir olduğunu söyleyen Soylu, "Bir önceki mahkeme safahatı da bugün yapılanlar da tam anlamıyla Anayasa 138'e aykırıdır. Yani bu ne demektir; yargının bundan sonraki süreçlerini etkilemeye çalışan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargının kendi ilkelerine göre karar verme anlayışını etkilemeye çalışmaktır. Bir önceki mahkemede de mahkemenin etrafı bilboardlarla çevriliydi. Binlerce insan çağrıldı. Bunlardan bir tanesini biz yapsak bizi çarmığa gererler. Elbette ki, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu avazımız çıktığı kadar bağırmalıyız ve buna herkes sonuna kadar saygı duymalı ve sahip çıkmalı. Karar eleştirilebilir mi, eleştirilebilir ama hukukun kendi çerçevesi ve ilkeleri çerçevesinde bu eleştirilebilir. Ama buna baskı yapmak ve mahkemenin etrafına insanları toplamak; bunları daha yeni görüyoruz. Bu işin birinci sorunu" dedi.
Bakan Soylu, kendisi ile alakalı mahkemeye yapılan başvuruyu samimiyetsizlik olarak değerlendirerek, "Madem bu yargı kararına itiraz ediliyor. Bu 4 Kasım 2019'da söylenmiş bir söz. Tam 2,5 yıl sonra benim için aynı söz üzerinden niye yargıya müracaat ediliyor? Yani bir tane hukukçu çıksın bunu söylesin. Madem bu yargı kararı eleştiriliyor, 2,5 yıl sonra, ben bir yargı kararının mağduruyum, diye bir siyaseten bina ediliyor. Bu söz söylendikten 2,5 yıl sonra ne oluyor da benimle ilgili benim de ceza almamı temin edecek bir karar için müracaat ediliyor. Demek ki burada bir samimiyet söz konusu değil" ifadelerini kullandı.
'BUNA BİZANS OYUNU DENİR'
Muhalefetin, İmamoğlu'na verilen ceza üzerinden siyasi fayda gütme peşinde olduğunu söyleyen Soylu, "İkinci kısmı siyaset kısmıdır. Altını çizerek söylüyorum, buna Bizans Oyunu denir. Kendi içlerindeki siyasal tartışmayı bizi basamak olarak kullanarak siyasallaştırmaya çalışan, 'Acaba buradan kendi adıma elde edeceğim pozisyonlar için bir adım öne geçebilir miyim?' diye ortaya çıkarılan bir süreçtir. Yargı süreci devam ediyor, kararını verecektir. Öbürü siyasaldır, bu da tamamen kendi içlerine dönük bir anlayışın kendisidir. Siyasette her şey halkın önünde olur ve halk her şeyi görür. Burada bir hadsizliğe de müsaade etmemek lazım. Tayyip Erdoğan İstanbul'un ve tarihin görmüş olduğu en başarılı belediye başkanıdır. Tarihin en başarısız belediye başkanı ile Tayyip Erdoğan'ı kıyas etmek çok büyük bir hadsizlik örneğidir. Birileri Bizans Oyunları ile beceriksizliklerini örtmeye çalışabilirler ama her şey halkın önünde cereyan etmektedir" diye konuştu.
'BELEDİYELERLE İLGİLİ TERÖR SORUŞTURMALARI GÖNDERİLDİ'
Belediyelerle ilgili terör soruşturmalarının da bittiğini bildiren Soylu, "Tüm belediyelerle ilgili terör soruşturmaları gönderilmiştir. Biz İstanbul Belediyesi'ne girdik. 'Bizi çıkardılar' dediler. Girenler neden çıktı, tam da biz bu soruşturmalara başladığımız için çıktı. Peki, dün Mersin'de bir soruşturma yapıldı, bir gözaltı oldu. Tam bu terörle irtibat ve iltisak için oldu. Eğer biz bunları yapmıyor olsaydık bugün atı alan Üsküdar'ı geçmişti. Biz devletin birliğini, bütünlüğünü ve devletin masumiyetini muhafaza etmeye çalışıyoruz, etmeye de devam edeceğiz" dedi.
Belediyelerdeki terör soruşturmalarına ilişkin eleştiriye ise Soylu, "Eğer bu devlet teröre kapı aralarsa, eğer bu devlet sadece seçim için teröristleri kendi kazandıkları yelere doldurursa bunun bedeli ağır olur. Şu lafın da karşılığı yok ve şımarıklıktır, devlet bilmemezliktir. 'Gelsin İçişleri Bakanlığı benim aldığım adamı çıkarsın.' Sen aldığın adamı bana bildirirsen bak ben nasıl söylüyorum. Şirketine adam alıyorsun, ben nasıl bileyim senin şirketine kimi aldığını. Özel bir ticari şirkete alıyorsun. Sabahtan akşam kadar her kapıya polis dikip 'Acaba kimi aldın, kimi almadın?' diye bir anlayışın içerisinde değilim. Eğer bir yıl önce bunları söylememiş olsaydık bugün içerideki terör iltisaklı ve irtibatlı sayısı artarak devam edecekti, var olanlar da çalışacaktı" ifadesini kullandı.
Devlet Bahçeli'nin Ekrem İmamoğlu'na verilen hapis cezasına yorumuna ilişkin soruya ise "Sayın Bahçeli çok önemli bir değerlendirme ortaya koymuş. Söyledikleri sözleri görünce, hukukun nasıl alaşağı edildiğini görünce elbette ki Türkiye'nin farklı günlerden geçtiği ortadadır" diye cevap verdi.
'İADELER KONSUNDA SÜREÇ YÜRÜYOR'
Bakan Soylu, Thodex vurgununun firarisi Fatih Özer ve Necip Hablemitoğlu cinayetinin şüphelisi Levent Göktaş'ın iadelerine ilişkin, "İade süreçlerinin kendi adına bir rutini var. Bulgaristan'daki rutinde mahkeme farklı bir karar vermişti. Tekrar iade sürecine ilişkin bir karar verdi. Adalet bakanlıkları ve İnterpoll üzerinden talebimiz devam etmektedir. Oradaki işleyiş bitince iade için süreç yürüyecektir. İkincisinde de süreç yürüyor. Yani her ikisinde de sürecin yürüdüğünü bilmenizi isterim" açıklamasında bulundu.