İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CNN TÜRK canlı yayınında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili verilen mahkeme kararı hakkında açıklamalarda bulundu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CNN Türk ekranlarında Göksu Öngören Özgür'ün moderatörlüğünde yayınlanan Ne Oluyor Programı'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bakan Soylu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili verilen mahkeme kararı hakkında yaptğı açıklamada 'Seçim kurulu bu kararı vermiş ve siz onlara ahmak diyorsunuz. Siz yargının önemli kurumlarını eleştirebilirsiniz; ama hakaret edemezsiniz. Yargı için bu karar pozitif hukuk açısından doğru bir karar.' dedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
KATAR'DA GÖREV YAPAN TÜRK POLİSLERİ
Bizim Türkiye'deki maçlarda da görev olan arkadaşlarımızdan Katar'a gönderdik. Burada çok başarılı bir görev yaptılar. Zor maçlardan alınlarının akıyla çıktılar. Birçok ülkenin polisiyle bu görevi yapmak kolay değildi.
Çok mutluyuz hem turnuvanın güvenliği Türkiye'ye geldi hem de başarılı olduk. Arkadaşlarımız şu an peyderpey dönüyorlar. İyi bir koordinasyon sağladık mutluyuz.
EKREM İMAMOĞLU KARARI
İmamoğlu seçildi, Avrupa'da bir toplantıya gitti. Orada Türkiye'yi şikayet etti. Her türlü eleştirinizi burada söyleyebilirsiniz. Kimse gelip bize kendi muhalefetini şikayet etmiyor. Fakat burada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Avrupa'ya gidiyor ve Avrupa'da Türkiye'yi şikayet ediyor. Eleştiriden daha öte suçlayıcı bir dil kullanıyor. Ben de konuşmamım birinde 'Türkiye'yi Avrupa'ya şikayet eden ahmak' dedim. Bana cevap veriyor. Cevabında bir şeyler söyledikten sonra, dönüyor diyor ki kafasında anladığım kadarıyla benim söylediğim ahmak sözü var orada kalmış. Başka bir konuya geçiyor ve esas diyor bu seçimi iptal edenler ahmaktır. Konu benden başka bir alana geçmiş oluyor. Seçim iptal edilmesi meselesi, bana ait bir mesele değil. Türkiye bir hukuk devleti. Bu seçim kurullarının işleyişini bilirim. Seçimi iptal edenler YSK'dır. İptal etme yetkisi ona aittir. YSK nihai kararı verir. Bu kararı vermiş ve bu kararı verene siz ahmak diyorsunuz. Eleştirebilirsiniz ama hakaret edemesiniz. Bunlar baktılar ki davayla ilgili problem çıkabilir, ondan sonra döndüler dediler ki biz bu sözü Süleyman Soylu'ya söyledik. Bu tamamen hukuk cambazlığı. Madem ben hakaret ettim, hakaret davası açarsınız. Ne zaman açıyorsunuz? Sebebinin bu olduğunu ifade edebilmek için 13 Mayıs 2022'de bana hakaret davası açıyor. Neden? Yargılamanın gidişatını gördüğü andan itibaren biz bunu aslında Süleyman Soylu'ya söylemiştik diye hukuku yanıltmak için bunu gerçekleştiriyorlar. Dava farklı bir noktaya evrildiği andan itibaren bana söylediğini ifade ediyor. Onlar başlarına gelen her şeyi benden biliyorlar. Mahkeme bir karar vermiş, mahkemenin kararlarına bizim de itirazımız oluyor. Karar siyaseten yanlış demek hukuk devletinde olmaz. Karar hukuki açıdan doğru.
GÖREVDEN ALINABİLİR Mİ?
Bizim kanunlarımızda, anayasamızda içişleri bakanına yetki veriyor. Anayasa kendi adına kural koymuş. Kanun bunu ikiye ayırmış. Bir terör iki görevden kaynaklanan sebepler. Görevden kaynaklanan sebepler şu olabiliyor; örneğin Yalova Belediye Başkanı ihaleye fesat karıştırma, görevi kötüye kullanma... Bir yerel yönetiminin taınmlanan görevleriyle ilgili soruşturmalar ve kovuşturmalar çerçevesinde ortaya çıkan bir fiili durum söz konusuysa burada içişleri bakanı telafi edilemeyecek bir durum görüyorsa, bütün bunları tamamı kamu hakkını korumak üzere içişleri bakanına verilen yetkidir. İçişleri bakanı teröre bulaşıklık varsa ve yine mahkeme açılmışsa orada içişleri bakanına terörle ilgiliyse böyle bir yetki sağlanmıştır. Terörle ilgili yetki kayyum yetkisidir. Bu davayla ilgili söylüyorum, burada terörle ilgili herhangi bir şey söz konusu değil. Burada kayyum atanmaz. Görevden alma da burada bir değerlendirme yapıldığı zaman, anayasa açık kanunlar açık. Benim görevden alma yetkim yok. Danıştay'ın kararı olmadan belediye başkanı düşmez. Yargıtay onadığı andan itibaren açığa alırsınız. Belediye başkanlığı düşmez, çünkü seçilmiş.
ABD'YE PYD TEPKİSİ
Tarihin Amerikası tarihin en büyük desteğini veriyor terör örgütüne. Almanya, 2021 devlet belgelerinin tamamında diyor ki PYD terör örgütüdür. Almanya'nın PYD'yi terör örgütü olarak gördüğü noktada ABD niye görmüyor?
"SİYASİ NEZAKETİ OLSAYDI O AKŞAM ORAYA GİTMEZDİ"
Türkiye'nin en büyük avantajlarından bir tanesi çok tecrübeli liderleri var. Buradaki mesele de şu; Devlet Bey gerek tecrübesi, gerek bilgeliği itibarıyla aslında konuyu çok net bir şekilde ortaya koymuş. Kimisi gidiyor büyükelçilerle masa kuruyor kimisi gidiyor İngiltere'deki finans çevreleriyle masa kurmaya çalışıyor, kimisi online bağlanıyor. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı 'aday değilim' diyemiyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının yapmadığı kalmadı. Bunlarla rekabet eden bir genel başkanları var. Siyasetin saygısı memlekete ve ülkeye faydalı olduğu sürece halk nezdinde itibar görür. Her birinin gazetesi, yazarı var mı? Biz mert gibi çıkar çarpışırız. Sen o hakaretleri yaparken düşün. Siyasetçi kibirli olmayacak. Elbette ki sayın Bahçeli doğru bir değerlendirme ortaya koyuyor. O akşam mesele oluyor partinin genel başkanı Almanya'da. Bir insan siyasi yasakla karşı karşıya kaldığı zaman üzülmez mi? Birbirinize sarılacaksınız, çak yapacaksınız. Genel başkanınız nerede? Hiç umurlarında değil. Siyasetin bir tek karşılığı vardır dua ve aferindir. Meral Akşener'in biraz siyasi nezaketi olsaydı o akşam oraya gitmezdi. Siyaset ayak oyunlarıyla yapılan bir iş değildir. Halk görür ve doğru bulmaz. Siyasetin en önemli meselesi samimiyettir.
KILIÇDAROĞLU'NA İSPATLA DİYORSUN, UMRUNDA DEĞİL
TBMM siyasetin merkezidir. Vatandaşların bütün taleplerininin gündeme geldiği yerdir. Siyaset bütçedir. Biz Meclis'te hakaretlerle uğraştık. Siz cari açığınızı uyuşturucu parasıyla kapatıyorsunuz ne demektir! Bir devlet, kendi ana muhalefet başkanı ve partisi tarafından böyle suçlanır mı? İspatla diyorsun, hiç umrunda değil. Kimyasal silah kullanıldı iddiasıyla da suçluyorsunuz. Bunların her birisi kurgulanmış iftiralardır. Biz 4 sorusuna yanıt verdik. Bizim narkotik mücadelemiz büyük bir mücadeledir.
SOYLU'DAN KILIÇDAROĞLU'NA SORULAR
Birinci sorum şu: Ekim 2013'te Kılıçdaroğlu, bir diş hekimi muayenesine gidiyor. Orada Mustafa Yeşil var. Gazeteci Yazarlar Vakfı'nın başkanı. Orada oturuyorlar, bir kişi daha var. Pensilvanya'nın talimatı ve bilgisi dahilinde oradalar. Kendisi gidiyor koşa koşa. Kılıçdaroğlu orada birçok şey konuşuyor ve nihayetinde 'Sizin bir mesajınız var mı?' diyor. 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' diyor benim vereceğim mesaj. Yetmiyor, orada bir isim veriliyor. 'Şu adamın İzmir ilinden şu ilçeden Belediye Başkanı olmasını istiyoruz. Ricamız var, size uygun bir insan' diyorlar. Sonra o kişiyi İzmir'de il başkanı yapıyorlar, sonra da milletvekili yapıyorlar. Bedri Serter, isim veriyorum. Kılıçdaroğlu çıksın desin ki 'Hayır'.
Aynı isim üzerinden CHP Genel Merkezi'nden 'Pensilvanya'ya geçmiş olsun mesajı' iletildi. Daha sonra oradan aradılar. Dediler ki' ismini yayınlayacağız.' Sonra döndüler 'şimdilik olmasın.' dediler.
Milletvekilinin Külliye'ye gittiğini ve para aldığını bunun üzerinden siyaset inşa edeceğini söyledi mi söyledi. Kendi parti üyelerini de töhmet altında bıraktı. Peki kim olduğunu açıkladı mı? Açıklamadı.
Ünal Çeviköz, altılı masadan çıkan ilk bildiriyi bir Avrupa Büyükelçisine gönderdi mi? Büyükelçiye sizin altılı masanın ilk bildirisini redakte ettiriyor. Ya bu ortaya çıkarsa millete ne diyeceksiniz. Geleceğinizin pazarlığını Avrupalı büyükelçiyle oturduk konuştuk mu? Anayasa'yı, birinci seçiminden sonra ikinci seçimin nasıl olacağını,adayların nasıl olacağı, bütün bu safhaları bu metin üzerinden değerlendirdiler. Kemal Kılıçdaroğlu gönderdi mi göndermedi mi? Sen bu iddiayı söyle. Sana sorarlarsa da "inkar edersin" demekle olmaz. Burası Türkiye Cumhuriyeti. Bize kim oyun kurarsa o oyunu bozarız. O ülkenin İçişleri Bakanına da bunu söyledim. Senin Büyükelçin böyle bir şey yaptı.
MİT kumpası belgelerinin Enis Berberoğlu'na nasıl verdin? Sana bu belgeleri kim getirdi? Yine maskeli kişiler mi getirdi? Acaba bir tehdit aldığın için mi adalet yürüyüşüne başladın. Aslında adalet yürüyüşü kendini kurtarma yürüyüşü müydü?
İBB'YE ALINAN İŞÇİLER
1668 kişinin FETÖ'den DHKP-C'ye kadar terör bağlantısı var. Bunların hepsinin raporu savcılığa gönderildi. FETÖ'nün TC'den yoksun bıraktığı en önemli mesele denetimdir. Bu denetimler yol göstericidir. Bizim her türlü işlemimiz hukukun uygulamasına açıktır.
(Organize Suç Örgütlerine yönelik mücadele açıklamaları)Biz o gün oraya organize suç örgütü ve mafya yapılanmalarının girebileceğini değerlendirdik. TCK 220 var organize suç örgütlerinin dinlenmesine yönelik. Eğer bunu koymazsak organize suç örgütlerini takip edemeyiz, olmaz diye. Bunu da Cumhurbaşkanımıza sunduk ve bu maddeyi ekledik. Organize suç örgütü liderini toplam 1 yıl dinleyebiliyoruz. Bu kötü bir durum yani. Buna rağmen yolumuza yargıyla devam ediyoruz. Biz bunun her birine mesai harcamışızdır. Ama en büyük iftirayı da buralardan yiyoruz. Türkiye yiyor. Yine yakın komşularımızdan birinin mafyasını ülkemizde yakaladık.
Bulgaristanlı 7 tane mafya üyesi yakaladık, sınır kapısından gönderdik. En az 15-16 tane uluslararası alanda yakaladık gönderdik. Türkiye'yi kendileri adına rahat duracak bir merkez sanmasınlar. Vukotiç yakalandıktan sonra o dönemim içişleri Bakan yardımcısı başına çuval geçirin, görürse çıktığında beni öldürür dedi. Ardından bu Sırbistan'lı Vukotiç denen adam 16-17 ay yatıyor Karadağ'a gidiyor orada da 4-5 ay yatıyor. Sahte pasaport alıp estetik yaptırıyor. Daha sonra Türkiye'ye geliyor ve öldürülüyor. Buna benzer 2-3 olay var. Suçu paradan takip etmek lazım. Biz ne zaman bu işlere girdik, SPK dosyalarına girdik o zaman devlet adına en onurlu işi yaptık. Bu paraları Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak için kullanıyorlar.
Burada Türkiye etrafındaki ateş çemberine rağmen, kendisini ayakta tutan, bütün saldırılara zırh oluşturmaya çalışan tertemiz adımlar atıyor. Bataklık dosyasında 5-6 yıldır isteniyor. Hollanda'dan Arjantin'den dosyalar isteniyor.