Başbakan Tayyip Erdoğan, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi şu anda iş yapamaz durumda. Dolayısıyla 100 binin öldürüldüğü bir Suriye'de artık burada ortak hareket etmenin kararına vardık. Yani bugün bir gönüllüler koalisyonu olabilir. Ama burada artık bir adım atmanın zamanı gelmiştir” dedi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Millete Hizmet Yolunda” programında yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:
KARDEŞ KARDEŞİ KATLEDİYOR
“Mısır’da, Suriye'de kardeşlerimiz şehit edildiler. Onları, dışarıdan gelen düşmanlar, işgalciler, vandallar, barbarlar değil, ne acıdır ki, kendilerinden olan, kendi ülkelerinin vatandaşları, hatta kardeşleri katlettiler. Bugün Irak’ta, Lübnan da kardeşin kardeşi katlettiğine şahit oluyoruz. Filistin’de kardeşler arasındaki anlaşmazlığın mücadeleyi zayıflattığını görüyoruz.
TÜRKİYE KARDEŞ KAVGASININ İÇİNDE DEĞİL
Şunu çok büyük gururla ve bahtiyarlıkla ifade etmeliyim ki, bundan bin yıl önce Selçuklu Devleti’nin yaptığı gibi, bundan 100 yıl öncesine kadar Osmanlı Cihan Devleti’nin yaptığı gibi, bugün de Türkiye Cumhuriyeti, bu çatışmaların, bu kanlı mücadelenin, bu kardeş kavgasının içinde değildir. Türkiye Cumhuriyeti olarak sadece bu bölgenin birliği ve dirliği için mücadele veriyoruz; bu coğrafyadaki kardeşlerimize sadece nizam, huzur, istikrar, barış telkin ediyoruz. Biz bu bölgede, bu coğrafyada, her halka, her etnik kökene, her inanca ve her mezhebe eşit mesafedeyiz. Türk, Kürt, Arap bizim kardeşimizdir; Sünni de, Şii de bizim kardeşimizdir.
İDEALLERİMİZ İÇİN KARŞI ÇIKTIK
Biz, Mısır’da, seçilmiş bir iktidara karşı askeri darbe yapılmasına karşı çıkarken, dengeleri, konjonktürü, çıkarları gözeterek değil; tarihimizi, ecdadımızı ve ilkelerimizi gözeterek karşı çıktık. Biz, Suriye’de, zalim bir iktidarın halkına ölüm kusmasına karşı çıkarken, ilkelerimiz, ideallerimiz, değerlerimiz adına buna karşı çıktık. Sadece kendimiz için değil, bütün kardeşlerimiz, bütün bölge için barış istiyoruz, huzur istiyoruz, refah istiyoruz.
ECDADIMIZ BİZE VİCDANİ DEĞER BIRAKTI
Eğer, bundan 942 yıl önce, Sultan Alparslan’a, Senin Halep’le, Şam’la, Kudüs’le, Kahire’yle ne işin var denilseydi, inanın Malazgirt Zaferi olmaz, Kayı Boyu Söğüt’e gelemez, Ortadoğu kendisini toparlayamaz, tarihin tozlu sayfalarında kaybolur giderdi. Eğer bundan 800 yıl önce, Sultan Selahaddin’e, Senin ne işin var Kudüs’le, sarayında otur, rahatına bak denilseydi, inanın, bu coğrafyanın tarihi çok daha farklı olurdu. Ecdadımız, tarihimizin yüce şahsiyetleri, bizlere en çok da onuru, şerefi, insani ve vicdani değerleri miras bırakmışlardır.
TÜRKİYE DÜNYADA TAKTİR EDİLDİ
Onurlu, şerefli, kalbi ve vicdanı olan insanlar, Hakk’a Hak, Zalim’e zalim, Cani’ye Cani, Katile Katil demekten asla çekinmezler. Bizler, nasıl onurlu ve şerefli bir tarihi miras devraldıysak, çocuklarımıza, torunlarımıza da aynı şekilde öyle onurlu, şerefli bir tarih miras bırakmak istiyoruz. İşte onun için, dünyanın neresinde olursa olsun, Hakk’ı, adaleti savunuyor; dünyanın her ülkesi, her halkı için doğruları yürekli şekilde dile getiriyoruz. Şunu bilmenizi isterim ki, Türkiye’nin hadiseler karşısında dik duruşu, yürekli, cesur, samimi ve ilkeli duruşu, dünyanın her yerinde takdirle ve gıptayla karşılanmıştır. Başta dünyanın mazlum ve mağdur halkları olmak üzere, insanların kalbinde Türkiye kendisine müstesna bir yer edinmiş, ilkelerinden taviz vermeyen tutumuyla milyarların takdir hislerine mazhar olmuştur.
TÜRKİYE DEMOKRASİ DERSİ VERDİ
Bu zorlu süreçte Türkiye, düşman değil, yeni dostlar, samimi dostlar edinmiştir. Türkiye dik duruşuyla, darbelere darbe, katliamlara katliam diyen cesur duruşuyla, dünyaya hem demokrasi dersi, hem de insanlık dersi vermiştir.
GÖNÜLLÜLER KOALİSYONU
Şu anda BM Güvenlik Konseyi 2 ülkenin maalesef süreci tıkaması neticesinde karar alamıyor. Demek ki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi şu anda iş yapamaz durumda. Dolayısıyla 100 binin öldürüldüğü bir Suriye’de artık burada ortak hareket etmenin kararına vardık. Yani bugün bir gönüllüler koalisyonu olabilir. Ama burada artık bir adım atmanın zamanı gelmiştir. Çünkü burada ölümlerin durma zamanı gelmiştir. İnsani değerlere sahip çıkan insan hakları evrensel beyannamesine sahip çıkanların el ele vermek suretiyle artık burada bir adım atmanın zamanı gelmiştir.
GÜÇLÜ DEMOKRASİ, GÜÇLÜ TÜRKİYE
11 yıl boyunca olduğu gibi bundan sonra da ilkeli, kararlı, disiplinli duruşumuzu muhafaza edeceğiz. Hem ülke içinde, hem bölgemizde, barıştıran, kucaklaştıran, helalleştiren bir ülke olarak geleceğe ilerleyeceğiz. Türkiye, demokrasi ve kardeşlik gibi 2 önemli temel ilke üzerinde yükselmeye devam edecektir. Demokrasimiz güçlendikçe, Türkiye güçlenecek. Kardeşliğimiz güç kazandıkça, Türkiye güç kazanacak. Kendimize inanırsak, ülkemize ve potansiyellerine inanırsak, en önemlisi de, birbirimize inanır, güvenir, birbirimizle muhabbetimizi artırırsak, hiç şüpheniz olmasın, tüm bu hedeflere ulaşır, hatta bu hedefleri aşarız.
GERÇEK GÜNDEMLE İLGİLENİYORUZ
Sanal gündemlere takılmadan, yapay gündemlere aldanmadan, Türkiye’nin gerçek gündemiyle ilgileniyor, Türkiye’yi belirlediğimiz hedeflere ulaştırmak için çok yoğun şekilde çalışmaya devam ediyoruz. Bölgemizde ne kadar büyük acılar yaşanırsa yaşansın, Türkiye olarak, kendi gündemimizle, kendi hedeflerimize doğru ilerliyor, büyük devlet refleksiyle hareket ediyoruz.
KENTSEL DÖNÜŞÜM
Bizim ülkemiz, deprem kuşakları üzerinde bulunan bir ülke. Dolayısıyla, bizim, millet olarak, devlet olarak bu şuurla hareket etmemiz ve deprem sonrasına ilişkin tedbirlerden evvel, deprem olmadan önce alınacak tedbirlere yoğunlaşmamız gerekiyor. Bizler de hükümet olarak bu şuurla hareket ediyor, deprem değil çürük bina öldürür anlayışıyla hazırlıklarımızı yürütüyor, bu yöndeki tedbirlerimizi arttırıyoruz. Bu kapsamda, Türkiye genelinde Kentsel Dönüşüm Projelerini başlattık ve kararlılıkla sürdürüyoruz. Sağlıksız, çürük, en küçük sarsıntıda yıkılması muhtemel binaları tek tek tespit ediyor, bunları sahipleriyle, sakinleriyle anlaşarak yıkıyor, yerlerine sağlıklı, sağlam, depreme dayanıklı binalar inşa ediyoruz.
RANT VE YAĞMAYA İZİN VERİLMEYECEK
Türkiye genelinde, sağlıksız, çürük, afetlere dayanıksız tek bir ev, tek bir bina dahi kalmayıncaya kadar istiyoruz ki bu dönüşüm projeleri devam etsin. Halkımız bize bu konuda yardımcı olsun. Güçlü Türkiye’nin bir yansıması olarak, güçlü şehirleri, sağlıklı çevreleri, sağlam konutları inşa ediyoruz, inşa etmeye de devam edeceğiz. Hiç kimseyi mağdur etmeyeceğiz. Hiç kimsenin hakkının yenmesine de göz yummayacağız. Ranta, yağmaya asla izin vermeyeceğiz, rıza göstermeyeceğiz.”