Olağanüstü kurultay talebiyle 16 Temmuz'da başlatılan imza toplama süreci dün tamamlanırken gözler imzaların genel merkeze ulaştırılacağı perşembe gününe çevrildi.
CHP'de, 16 Temmuz'da olağanüstü kurultay talebiyle başlatılan imza toplama süreci dün tamamlanırken gözler imzaların genel merkeze ulaştırılacağı perşembe gününe çevrildi.
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, CHP kurultay delegelerinin 16 Temmuz Pazartesi günü olağanüstü kurultay talebiyle noter kanalıyla başlattıkları imza süreci dün tamamlandı.
"Değişim ve Umut Kurultayı" adı altında imza toplayan delegeler salt çoğunluk olan 625'e ulaştıklarını ve yeterli imzayı teslim edeceklerini açıklarken genel merkez ise yeterli imza olmadan bir olağanüstü kurultayın toplanmasına sıcak bakmıyor.
Değişim isteyenler genel merkez tarafından delegelere imzalarını geri çekmeleri yönünde baskı uygulandığını ileri sürüyor. Kulislerde hakim olan görüş ise imzaların tesliminden sonra da tartışmanın bitmeyeceği yönünde.
Tüzük gereği imzaların toplanması için tanınan 15 günlük sürenin ardından verilen bir haftalık süre, belgelerin ulaştırılması, tasnifi, derlenmesi ve sunuma hazır hale getirilmesi için kullanılıyor.
"Değişim" isteyenler ise bu bir haftayı beklemeden topladıkları imzaları 2 Ağustos Perşembe günü genel merkeze ulaştıracaklarını açıkladı.
TAKTİK SAVAŞI ŞEKLİNDE GEÇECEK
Türkiye'nin herhangi bir ilinde son gün verilen imzanın genel merkeze ya da imzayı toplayanlara ulaştırılması için bir haftalık sürenin gerekli olduğu belirtiliyor ancak parti kulislerinde bu sürenin, imza toplayanlar ile genel merkez arasında "notere giden ancak belgesini ulaştırmayan delegeleri ikna amaçlı kullanılacağı" gerekçesiyle tam bir "taktik savaşı" şeklinde geçeceği değerlendirmesi yapılıyor.
Olağanüstü kurultay talebiyle notere giden bir delege verdiği dilekçeden üç nüsha alıyor. Üç nüshadan birisi delegede kalırken diğer ikisi genel merkeze ve imza toplayanlara gönderilmek zorunda.
Ancak, kurultayın toplanıp toplanmayacağı imza sayısı netleşmeden belirlenemeyeceği için çoğu delege söz konusu nüshayı ilgili tarafa göndermiyor. Nüsha ulaşmadığı için de işleme konulamıyor.
Kurultay için gerekli sayının kritik eşikte kalması durumunda sürecin mahkemeye taşınma ihtimali de göz ardı edilmiyor. Bu durumun partiye zarar vereceğine dikkati çeken çok sayıda isim ise imzalara gerek kalmadan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun olağanüstü kurultay kararı alması gerektiğini ifade ediyor.
SÜRECİ DEĞERLENDİRDİ
AA muhabirine açıklamada bulunan Parti Meclisi (PM) üyesi Gaye Usluer, hem kendilerini imza sürecine götüren nedenleri hem de bu süreçte yaşananları anlattı.
İmza toplayan delegelerin sözcülüğünü üstlenen Usluer, sürecin başlamasına neden olan itici gücün, seçmenin kendisi olduğunu söyledi.
"Bu sadece parti içinden gelen bir itiraz sesi değildi, bunu böyle algılarsak olayı görmezden gelmiş oluruz." diyen Usluer, şöyle devam etti:
"Seçmenden gelen bir sesti ve halen de devam ediyor. Türkiye'nin dört bir yanından insanlar, 'Ne oldu, nasıl olacak ve olmalı?' diyorlar. Bence bu açıdan tüm kurullarımızın, partinin kendi öz benliğinin de bu sese kulak vermesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Biliyorsunuz olağan kurultay şubat ayında oldu. Bu delegeler mevcut yönetimin varlığında seçilen delegeler ve delegelerin yarıdan fazlasının olağanüstü kurultay talep etmesi bence çok önemli. Yine mevcut yönetim açısından önemsenmeli. Çünkü bu tür imza süreçlerinde güç, yönetim erkin elindedir, dolayısıyla buradan karşı yönde bir irade beyanı gerçek bir beyandır. Tamamen delegenin kendi öz iradesinin yansımasıdır."
"BİZ MUHALİF DEĞİLİZ"
Bu süreçte istemedikleri şeylerin de yaşandığına işaret eden Usluer, "parti içi muhalefet" olmadıklarını dile getirdi.
Usluer, şunları söyledi:
"Eğer parti içi muhalefetse biz 9-10 Mart'taki tüzük kurultayında da muhalefettik o zaman. Olayı, 'parti içi ortak aklı oluşturma çağrısı' olarak nitelendirirsek geleceğe yönelik daha yapıcı nitelendirme olur. Çünkü bugün ne söylüyorsak, 9-10 Mart'taki tüzük kurultayında da aynı şeyleri söyledik. Eğer o gün biz ortak aklı oluşturabilseydik, ortak akıl doğrultusunda tüzükteki gerekli değişiklikleri yapmış olsaydık bugün bunları yaşamayacaktık. Bugün 24 Haziran seçim sonuçlarını da daha farklı görecektik. Dolayısıyla tüm süreçleri birbiriyle bağlantılı olarak değerlendirmemiz gerek."
Bu sürecin bir "kozları paylaşma süreci" olarak da görülmemesi gerektiğinin altını çizen Usluer, "Varsa topla gel gibi söylemler partimizi yıpratan söylemlerdir. Bunlara yönetim erkini elinde bulunduranların dikkat etmesi gerekirdi ama ne yazık ki böyle olmadı. Bu da sürecin istenmeyen olumsuz tarafıdır." ifadelerini kullandı.
"YEREL SEÇİM BAHANE"
Kurultayı yapmamak için direnenlerin yerel seçimi bahane ederek, "kurultay yaparsak yerel seçime hazırlanamayız" dediğini belirten Usluer, "Bu bir bahane. Ağustos ayında hem İYİ Parti hem AK Parti kurultaya gidiyor. Demek ki yerel yönetim seçimlerine hazırlanmada bir engel değil. Bunu da görebiliyoruz." dedi.
Tabandan gelen sese kulak tıkanmaması gerektiğine dikkati çeken Gaye Usluer, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Kurultay bir talepse bu talep yerine getirilir. Burada direnmek neye karşı, 'ne olmasın' diye direniyoruz? Neticede 15 günlük süre bitti, çokça tartışmalı bir süreç oldu. Biz yeterli sayıda imzayı perşembe günü teslim edeceğiz genel merkeze. Tabii ki sosyal medyada falan imzaların geri çektirildiğine dair bilgiler var ama bizim bunları bilme şansımız yok. Delege 15 günlük sürede kendi öz iradesiyle vermiş olduğu imzayı hangi iradenin baskısıyla geri çekmiştir, ben açıkçası eğer varsa merak ederim gördüğümde. Geri çekilen imzalar varsa bunları bize açıklayacak olan, geri çekilen imzaların toplandığı makamdır. O durumda da bunun irdelemesini yapacak olan tüm Türkiye'dir. Ben açıkçası üzüntü duyarım, kurultay delegelerimiz çok kıymetlidir. Zorlu bir süreçten geçerek seçiliyorlar. O yüzden delegenin iradesini hapsetmeye, tutsaklaştırmaya hiçbirimizin hakkı yok."
Mahkeme tartışmalarına da değinen PM Üyesi Gaye Usluer, "Onlar konuşulanlar. Ben bu süreçte Genel Başkanımızın sağduyuyu eline alacağına inanıyorum. Genel Başkanımızın bu süreci iyi yöneteceğine inanıyorum. Genel Başkanımızın bu sürecin daha yıpratıcı bir süreç olmasını engellemek yönünde adım atmasını ve olağanüstü kurultay sürecini başlatmasını bekliyoruz. Aksi halde istemediğimiz gibi sonuçlanan süreç, yerel yönetim seçimlerinin sonuçlarının sorumluluğunu dar bir grubun üstüne alması anlamına gelir. " diye konuştu.
KİMLER KURULTAY İSTİYOR
CHP'de olağanüstü kurultay tartışmaları 24 Haziran seçimlerinin hemen ardından başladı.
Parti içinde "değişim" isteyenlerin sözcülüğünü ise Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün ile PM üyesi Gaye Usluer yaptı.
Sürece, İzmir Milletvekilleri Mehmet Ali Çelebi ve Selin Sayek Böke, PM üyeleri Erdal Aksünger ve Gökhan Günaydın, eski milletvekilleri Dursun Çiçek, Necati Yılmaz, Barış Yarkadaş ve İlhan Cihaner ile Kılıçdaroğlu'nun istifa eden başdanışmanı Ekrem Kerem Oktay da destek verdi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu ile Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu "değişim"den yana olduklarını açıklarken, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç ve Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen ise Kemal Kılıçdaroğlu'na destek verdi.
Parti tüzüğü gereği noter kanalıyla 15 günde toplanan delege imzalarının bir hafta içinde parti genel merkezine ulaştırılması, yeterli çoğunluk varsa kurultayın 45 gün içinde toplaması gerekiyor.
BUGÜNE KADAR 19 OLAĞANÜSTÜ KURULTAY YAPILDI
Türk siyasi tarihinde "kurultaylar partisi" olarak adlandırılan CHP'de bugüne kadar 19'u olağanüstü olmak üzere 55 kurultay gerçekleştirildi. 3-4 Şubat'ta 36. Olağan Kurultayı'nı gerçekleştiren CHP, son olarak 9-10 Mart'ta tüzük değişikliğini içeren 19. Olağanüstü Kurultayı'nı yapmıştı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu CHP'nin ilk kongresi, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı Sivas Kongresi (4-11 Eylül 1919) olarak kabul ediliyor.
Parti, ilk olağanüstü kurultayını ise Atatürk'ün vefatı üzerine 26 Aralık 1938'de yaptı. Kurultayda, "değişmez genel başkanlığa" seçilen İsmet İnönü, yaklaşık 33 yıl bu görevi sürdürdü.
CHP'de İnönü'nün ardından Bülent Ecevit, Hikmet Çetin, Altan Öymen ve Deniz Baykal genel başkanlık koltuğuna oturdu. Kılıçdaroğlu, partinin 7. genel başkanı olarak görevine devam ediyor.
Kılıçdaroğlu, CHP'nin genel başkanlık koltuğuna 2010'da dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın istifasının ardından gerçekleştirilen 33. Olağan Kurultay'da oturmuştu.
Partinin geçmişinde ise delegelerin imza vererek yaptıkları çağrıyla toplanan seçimli olağanüstü kurultay bulunmuyor.