Cumhurbaşkanı Erdoğan Beştepe'de muhtarlara seslendi. 15 Temmuz sonrası ilk kez muhtarlara seslenen Edoğan, konuşmasının sonunda CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun sözlerine tepki gösterdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Beştepe'de 27. kez muhtarlara seslendi. Erdoğan, 15 Temmuz'un şehit ve gazileri anma günü olarak tatil ilan edileceğini söyledi.
İşte Erdoğan'ın açıklamalarının satır başları:
15 Temmuz'dan dolayı muhtarlarla buluşmamızı ertelemek zorunda kaldık. Bu vesile ile 15 Temmuz şehitlerimizi bir kez daha rahmetle yad ediyorum.
Muhtarlarımız milletine sahip çıkma konusundaki kararlılığını 15 Temmuz'da canlarıyla kanlarıyla ortaya koydular. Ankara Kazan Ahi Mahalle muhtarı Ali Anar ve İstanbul Üsküdar'da Mete Sertbaş kardeşlerimiz kahramanca mücadele sırasında şehit oldular.
Külliye önünde şehit düşen bir kardeşimizin ikiz kardeşi şu anda külliyemizde görev yapıyor.
BU DARBE GİRİŞİMİ FARKLI BİR YERE SAHİP
Bu darbe girişimi çok farklı bir yere sahip. Daha önce hedef doğrudan biz oluyorduk, hükümet oluyordu. Ülkemiz ve milletimiz yaşananglardan dolayı bunlardan dolaylı olarak etkileniyordu. Bu defa kanıyla bizatihi milletimizin kendisi hedef alındı. Demokrasimiz hedef alındı. Adını doğru koymak lazım 15 Temmuz'da Türkiye hem darbe girişimine, hem terör saldırısına hem de örtülü bir işgal girişimine sahne oldu.
15 Temmuz bir cuntanın işi olması sebebiyle bir darbe girişimidir. Gerçekleştirdikleri şiddet itibariyle 15 temmuz bir terör saldırısıdır. Bunlar milletin verdiği vergilerle alınan silahlarla biz bu işi başarırız diye düşündüler. Bunlar millet ortaya çıkar, meydanlara dökülür, eğer bedenini siper ederse o zaman biz ne yaparız diye bunu düşünmemişler.
15 Temmuz elimizdeki toprağı işgal etme teşebbüsüydü. Sonuçları itibariyle benim milletim aziz bir millet. Kararlı bir millet. VE o çılgın Türkler diyorlar ya işte o millet. 15 Temmuz Türk milletinin ikinci kurtuluş savaşdır.
BİZİ LOZAN'A MECBUR ETTİLER
Birileri bizi Lozan'a mecbur ettiler, bize de zafer diye yutturdular. Şöyle bağırsak sesimizi duyulacak yerde 12 adayı verdik. Niye o anlaşmada masaya oturanlar sebebiyle. O anlaşmaya oturanlar o anlaşmanın hakkını vermediler. Şimdi bu işin sıkıntısını biz yaşıyoruz. Şayet bu darbe girişimi de başarılı olsaydı Sevr'i aratacak bir anlaşma dayatacaklardı.
O gece Türk milleti sadece darbeyi önlemekle kalmamış ülkesini işgalden kurtarmıştır. Biz de darbecilerin karşısında dim dik durduk ve oyunu bozduk.
Hani şair diyor ya; yürüyeceksin, millet yürüyecek arkanda...
LİDER TAŞIN ARKASINA SAKLANMAZSA...
Şunu hiç bir zaman unutmayın; lider taşın arkasına saklanmazsa millet dağın arkasına saklanmaz. Ama lider taşın arkasına saklanırsa millet de dağın arkasına saklanır.
Şayet milletimiz havalimanını çepe çevre çevirmeseydi FETÖ'nün tankları uçakları bize ölüm kustururdu.
Ne mutlu o kutlu meretebeye erişenlere ne mutlu gazilerimize. Bugüne kadar görüştüğüm gazilerimizin vakur duruşları beni ayrıca duygulandırıyor.
Bu milletin sabrını zorlamayın. Bu devletin sabrını zorlamayın. Bu milletin sabrını zorlayanların halini görmek istiyorsanız açın tarih kitaplarına bakın! Kimseye hakkımız olan bir şeyi de vermeyeceğiz. Bunun için her türlü yöntemi kullanıyoruz.
MGK'MIZIN TAVSİYESİ, HÜKÜMETİMİZİN KARARI VE MECLİS'İN KARARIYLA 3 AY OHAL İLAN EDİLDİ.
Bu konu önemli; OHAL'i sağa sola çekenler var. Bunu etraflıca paylaşayım ki şu anda muhtarlarımın şahsında milletimle konuşuyorum. Birileri anlamıyor; atanmış kimdir seçilmiş kimdir? Ben Cumhurbaşkanı olarak seçilmişim, ama muhtarım da seçilmiş. O da seçilmiş ben de seçilmişim.
OHAL'İN 3 AY DAHA UZATILMASI
Eğer demokratik parlamenter sistem diyorsak muhtarı küçültemezsin. Daha ilk günde OHAL'in günlük hayata dokunmayacağını söyledik. 15 sene önce geldiğimizde de OHAL vardı. Güneydoğu'da sokağa dahi belli saatlerde çıkamıyordunuz. Şimdi böyle bir şey yok! Sokağa da çıkıyorsun, alışverişini de yapıyorsun. Günlük hayatın işlemesinde bir rahatlık var. Geçen 2 ayı sürede OHAL tam da bu şekilde teörr örgütleriyle mücadeleyi arttırmak için uygulandı. Bu devletin bu terör organlarının uzantılarından arındırılması için zaman ihtiyacı var. Mesele öylesine derin öylesine girift ki 3 aylık OHAL'in yeterli olmayacağı görülüyor. MGK'da OHAL'in 3 ay daha uzatılması hükümete tavsiye edildi. Hükümetimiz de gerekli adımları atacaktır.
Bu uzatma PKK ve FETÖ'ye karşı bir tedbirdir. Her şeyden önce Meclis'in iç tüzüğü böyle bir pratik çalışma yapmasına izin vermiyor. Kolayca çözülebilcek bir meselenin Meclis'te nasıl sürüncemede bırakıldığını çok iyi bilirim. Meclis'in gündemi yeteri kadar ağır. Eğer buna OHAL gündemini de eklersek Meclis kilitlenir. Terör örgütlerinin yurt dışına nasıl kaçtıklarını görüyorsunuz değil mi? Kimileri Amerika'nın Avrupa'nın sokaklarında ellerini sallaya sallaya dolaşabiliyor.
UZATMA TÜRKİYE YARARINADIR!
3 aylık bir süreyle OHAL'in uzatılması Türkiye'nin yararınadır. Fransa'da 15 kişi öldürüldü. Dünya oraya akın etti! Türkiye'de demokratik rejime bir darbe yapılıyor, 241 evladımız şehit ediliyor acaba hangi lider geldi! Sadece bir kaç telefon ötesinde maalesef atlayıp anında buraya gelen lider yok! Bir iki bakan geldi onları görmemezlik yapamam. Sağolsun Körfez'den başta Katar olmak üzere Emir, Başbakan, Dışişleri Bakanı hemsinden öte Emir'in babası ve evlatları hafta içinde atladılar geldiler bizlerle bu sıkıntıyı paylaştılar. Suud gibi arayanlar da oldu.
Fransa'da 1 yıllık OHAL var. Kimse Fransa'ya diyor mu niye uzatıyorsunuz? Bize akıl vermeye çalışıyorlar, 3 ayı daha fazla uzatmayın diyorlar. Dur bakalım ya sakin ol belki de 12 ay yeterli olmayacak. Biz bu ülkenin mal güvneliğini can güvenliğini nesil güvenliğini korumaktır. Kimse bize takvim belirlemesin. Bu yol haritasını bu ülkenin kurumları belirler.
Hepsi bu darbenin başarılı şekilde sonuçlanmasını bekliyordu. Zil talıp oynamayaı bekleyenler vardı. Ama rabbim bu fırsatı vermedi.
Şu anda Amerika'da olay oluyor, 1 tane kişi öldürülüyor o eyalet OHAL ilan ediyor. Bizdeki olay böyle değil!
PKK'nın son dönemdeki saldırılarının tek nedeni var. FETÖ'nün üzerindeki baskıyı azaltmak ve Suriye'den dikkatleri başka yere çekmek.
Safralarından kurtulan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı sınır ötesi operasyonunu başarılı bir şekilde yürütüyor. Bölgede DEAŞ'a karşı tek başına mücadele ettikleri yalanı söndü. Tezgah belli, önce DEAŞ gidiyor sonra PYD o noktaya giriyor. Biz bu ilişkiyi biz başından beri görüyorduk. Şimdi diğerlerine anlatıyoruz. Ümran Bebek'in halini gördünüz değil mi? İnşaatın içinde kan toz içinde Ümran bebeği deniz kıyısına vrumuş çocuk bedenlerini gördünüz.
BUNLARI BİZİM DIŞIMIZDA ANLATAN YOK Kİ!
Bize aman sabır dediler sürekli. Gaziantep'te eğer DEAŞ terör örgütü o kına merasiminde 14 yaşındaki çocuğun bedenine bomba sarmak surietiyle bomba patlatılıyor ve 56 kardeşimiz orada şehit oluyor. 100'e yakın yaralı. Hastane ziyaretinde avrum 6-7 yaşında ama sol ayağının yarısının olmadığının farkında değil hala. Bütün bunlar bu ülkede yaşandı. Hala utanmadan sıkılmadan bunları dile getirmeyeceksin, bunları BM'de dertleşmeyeceğiz de nerede anlatacağız soruyorum size?
Bizim dışımızda 3 milyon mülteciyi topraklarında misafir eden kimse yok! Mültecileri Suriye'ye göndereceğiz diyorlardı. Şimdi kalkmış başka başka şeyler söylüyor. Benim milletim kalkar bir dilim ekmeği bir tas çorbayı komşusuyla paylaşır. Bu millet böyle terbiye gördü. Serer yere sofrasını ne var ne yok döker oraya. Böyle bir medeniyetin varisleriyiz. Ama bunlarda böyle bir sıkıntı yok! Suriye'nin kendi evlatlarının mücadele verdiği bir örnek var. Suriye meselesi artık yeni bir safhaya girmektedir. Yeni dönemin en önemli belirleyici unsuru Suriye'nin kendi içindeki birlik ve beraberlik olacaktır. Cerablus operasyonunu neden yaptık? Gaziantep'teki saldırı bu işin fitili oldu! Artık yetiştirdiğimiz Suriye halkı Cerablus halkı ılımlı muhaliflere dedik ki biz de arkanızdayız. Böylelikle ne yaptık Cerablus halkı oraya girdi. Ardından Rai'de yaşayan halkın isteği üzerine orayı da DEAŞ'tan temizledik .
ŞİMDİ CERABLUS'TA 30 BİN KİŞİ VAR
DEAŞ'ın elinde olduğu zamnlarda Cerablus'da 2 bin insan vardı. Şu anda 30 bin kişi orada yaşıyor. Suriye'de öngördüğümüz 5 milyon km karelik alan tam manasıyla oluşturulursa göç dalgalarının önü kesilecek. Bu batı bizim lafımızı dinlemedi. Geçenlerde bir siyasi söyledi; siz Türkiye'ye yanlış yapıyorsunuz dedi Türkiye kapıları açsa ne yapacaksınız dedi? Şu anda 100 kişiye tahammül edemiyorsunuz dedi? Birileri de kalkıp o siyasiye ne diyor 'Çok haklısın, senin kadar cesur konuşamayız' . Biz artık bunların temennilerine alıştık.
Suriye halkının üzerindeki kara bulutların dağılacağı günler yakındır. Bizim Suriye'nin topraklarında gözümüz yok! Ama tehdit oluşturacak olan o terör koridorunu kaldırmakta kararlıyız. Bize Suriye'nin kuzeyinden herhangi bir tehdit oluşmayacak. Kilis'e roket düşmeyecek. Gaziantep'e roket düşmeyecek.
EKONOMİ MÜCADELESİ
Türkiye'nin önünü darbe girişimiyle, ayak oyunlarıyla kesemeyeceklerini anlayanlar ekonomi kartını şimdi masaya sürdü. Türkiye 2002 kasım ayından beri sayısız ekonomik taaruza maruz kaldık. Gayretli çalışmalarımız neticesinde bu girişimleri boşa çıkardık. 2009 yılındaki ekonomik krizde bir küçülme yaşadık. O dönem teğer geçecek dedim. O teğer geçme kavramını kavrayamadılar. 2013 yılında bu defa ne yaptılar; Gezi olaylarını devreye sokturlar. Ardından 17-25 Aralık operasyonlarını hayata geçirmek istediler. Son olarak 15 Temmuz'la adım atmak istediler. Ekonomimizde bir kırılma yaşanmadı. 27 çeyrek biz hep büyüdük. 14 yıllık süreçte hepğ büyüyen bir Türkiye var. Dünyada benim diyen ülkeler şu anda ekside biz ise sürekli artıdayız. Birileri 15 Temmuz'dan sonra kriz beklentisine girdiler ama hayal kırklığına uğradılar. Darbe girişiminin ertesi günü 2.5 milyar dolar bozduran milletimiz oyun oynanmasına da izin vermedi. Zannetiler ki Merkez Bankası kasasını boşaltır diye düşündüler. Millet bu oyunu bozdu! Kredi derecelendirme kuruluşları devreye girdi. Ben onları çok severim. Onlar da beni çok sever. Çok önemli şirketin CEO'su bana dedi ki bunların sizinle arası iyi değil neden?
KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞLARI
Şimdi bizim notumuzu düşürdü de ne oldu? Hazine hemen bir piyasa yaptı; büyük bir ilgi gördü. Batmış bitmiş bir ülkeye bir anda 4 kat büyümede bir derece vermeye kalkıyorlar. Avrupa'dan 400 milyar avro destek veriyorlar Türkiye gibi kendi ayakları üzerinde duran bir ülkeye durağan diyor. Bu sefer durağan da demediler puanı düşürdüler. Ya hu istediğiniz kadar düşürün Türkiye kalkınmaya yükselmeye devam ediyor. Siz Türkiye'nin gerçeklerinden uzaksınız. Bunların cebine 3-5 kuruş koy istediğiniz notu veriyorlar. Bunlar böyle çalışıyorlar. Ah ah keşke siyaset birlik ve beraberlik içinde olsa da gerçeği gösterseler. Ben bunu sanayicilerimize de söylüyorum; siz de bir hjaykırın be. Dünyada sizin ürünlerinizi bunlar mı satıyor, size krediyi bunlar mı veriyor? Dimdik durun be. Her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti'nin bir vatandaşısınız. Not ekonomik verilere göre değil de siyasi saiklerle verilince ne iç piyasada ne dış piyasada ciddi bir dalgalanmaya neden olmadı.
Biz Osmangazi Köprümüzü açtık mı, açtık. Paralı geçişlerde 2 kat artış oldu mu oldu. 20 Aralık'ta da inşallah Avrasya tünelini açıyoruz. Kredi derecelendirme kuruluşlarına tavsiyem buyursun gelsinler Tünel'den geçsinler. Bu millet kendi imkanlarıyla bunu yaptı. Biz 3 aşamalı plan hazırladık; Birinci aşama Meclis hemen kapanmadan görüşülüp kabul edildi.
Rusya'dan seferlerin başlamasıyla hemen bir patlama yaşandı. 1 ay olmadı 60 bin turist Türkye'ye girdi. Önümüzdeki yıl daha umutluyuz. Okulların açılmasıyla piyasalardaki durgunluğun azalacağına inanıyorum. Hepimiz aynı gemideyiz.
Türkiye yüzde 5'in altında büyümeyi hak eden bir ülke kesinlikle değildir. Eğer hep birlikte çalışırsak 2016'yı da kurtarırız, 2017'de tarihi bir sıçrama elde edebiliriz.
BM GÜVENLİK KONSEYİ'NDEKİ DAİMİ ÜYELER ARASINDA MÜSLÜMAN OLAN ÜYE YOK
Üzerinde fazla durmak istemiyorum; farklı düşünce dünyası içinde dolaşıyorum. Muhtarlarımıza olan saygımdan ötürü değinmeden geçeceğim. Geçtiğimiz hafta BM Genel Kurulu'ndaydım. Orada yaptığım konuşmada küresel gündeme ilişkin görüşlerimi anlattım. Konuşmamda bizimle birlikte faaliyet gösteren oturumda bakıyorsunuz FETÖ 170 ülkede faaliyet gösteriyorum diyor. Hatta baya da ilgi uyandırdı. Dünya 5'ten büyüktür demiştim. 1. dünya savaşından başlayıp 2. dünya savaşından sonra oluşan BM yapısının artık bu şekilde devam edemeyeceğimi söyledim. Bunların 3 tanesi Avrupa, Bir tanesi Asya bir tanesi de Amerika. Bu 5 ülkeden bir tanesi bir şeye hayır dediğinde siz bunu komisyonda geçiremiyorsunuz. Dedik ki bu adalet değil. Geçici üyelerin büyüklüğü yok! Buraya adaleti getirmek lazım. bu 5 daimi üye şu anki haklarını kullanıyor. Şimdi çıkıp demeleri gerkeiyor ki artık dünya bu şartlarda yaşamıyor. 20 üye varsa bu 20 üye de asıl üye olmalı. Her yıl 10 üye değişebilir. Şu anda BM Güvenlik Konseyi'ndeki daimi üyeler arasında halkı müslüman olan bir ülke yok. Halkının müslüman olduğu bir üye orada yoksa orada adalet olabilir mi? Biz orada bunu anlatıyoruz! Çıktığımda yanıma cesur olanlar gelip biz de aynı şeyi düşünüyoruz diyor. Sadece halkı müslüman olanlar değil ha. Ama korkuyorlar, bakıyosunuz oradan buradn bağlı! Almanya daimi üye olmak istiyor, Japonya daimi olmak istiyor hadi yüklenin bu işi bitirelim.
KILIÇDAROĞLU'NA TEPKİ!
Çıkmış bir siyasi partinin genel başkanı BM Genel Kurulu'nda mı konuşuyor muhtarlara mı sesleniyor. Bilmiyor ki benim muhtarım temsil ettiği mahallenin temsilcisidir. Ana muhalefetin her gün kalkıp halkı aşağıladığı yerde iktidar nasıl değiştirecek. Kader, gayrete aşıktır derler. Bu konuda daha fazla bir şey söylemek istemiyorum. Muhtarlarımız her şeyin üzerindedir. Ben sizlere inanıyorum, sizlere güveniyorum. Adımın sizlerle birlikte anılıyor olmasından büyük şeref duyuyorum. Allah birliğimizi beraberliğimizi arttırsın.