Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Bir ülkenin en büyük zenginliği, o ülkenin beşeri sermayesi dediğimiz nitelikli insanıdır. Nüfusun çok büyük olur, nitelikli değildir, size yüktür ama nüfusumuz küçük olur, çok yetişkindir, büyük bir zenginliktir" dedi
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi ve İl Jandarma Komutanlığı'nı ziyaret ettikten sonra Çaykur Ziraat Çay Bahçesi'ne gitti.
Çaykur'un örnek bahçelerinin bulunduğu tesiste çay bahçesine giren Gül, eline makas alarak köylü kadınlarla çay topladı. Yöresel kıyafet keşan giyen kadınlar, Cumhurbaşkanı Gül'ün çok güzel çay topladığını belirtince Gül, "Sınıfı geçtik" dedi.
GÜL: SON OLAYLAR TÜRK DEMOKRASİSİNİN TESTİ ANLAMINA GELİYOR
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, akşam saatlerinde Dedeman Otel'de onuruna verilen yemeğe katıldı. Vali Nurullah Çakır ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın ardından kürsüye gelen Cumhurbaşkanı Gül, “Bütün memleketin kıymetini bileceğiz. Ama siz de şehrinizin kıymetini bilin. Cennet gibi yerde yaşıyorsunuz açıkçası. Sadece resimler değil her yer öyle. Bir tarafta deniz, bir tarafta yemyeşil dağlar. Belki siz bu güzellikleri çok fark edemezsiniz ama Orta Anadolu’da doğmuş biri olarak yeşili sizden çok daha iyi biliriz. Çünkü nerede üç ağaç görsek ‘burası ne kadar yeşilmiş’ derizö ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’nin her tarafının geliştiğini ve değiştiğini ifade ederek şunları söyledi:
“Çok şükür memleketimizdeki istikrar ve memleketimizin özellikle genel ekonomi politikalarının neticesi olarak, Türkiye’nin ekonomisinin sağlam olması, bir noktada testimizin dolu olduğunu gösteriyor. Çok büyük alt yapı yatırımları yapılıyor, kalkınma programları uygulanıyor. Avrupa’nın bir çok ülkesi çok büyük sarsıntılar geçirirken, insanlar ekonomik krizden sokaklara dökülürken, Türkiye son 10 yılda Avrupa Birliği’nin 5 katı fazla büyüdü. Bunun kıymetini hepimizin bilmesi lazım. İş adamlarımız, siz iyi bilirsiniz ki sıkıntı olduğunda zorlanırsınız. Malınızı satamadığınız, işçilerinizin maaşlarını ödeyemediğiniz dönemler çok geride kaldı. Köklü reformlar yapıldı. Siyasi ve hukuk reformları yapıldı.
Birçok tabu dediğimiz konu tabu olmaktan çıktı. Hukuk ve demokratik normlarımız yükseldi. Türkiye’nin demokratik standartları Avrupa’nın seviyesine geldi. Son günlerde yaşadığımız olaylar bile Türk demokrasisinin testi anlamına gelmektedir. Çevremizdeki ülkelere baktığımızda, Ortadoğu’daki bir çok Müslüman ve Arap ülkelerine baktığımızda, son 2 – 3 yıl içinde çok büyük değişiklikler ve olaylar oldu. Maalesef onların biri komşumuz Suriye. Hepsi kardeşimiz ve ülkeleri maalesef yangın içerisinde. Tüm bunlar niye oldu?’ dediğimizde, insanlar temel hak ve hukuk için sokağa döküldüler. ‘Mahkemeler düzgün olsun’ dediler. Çünkü mahkemeler bizdeki gibi değil ki oralarda. Bizdeki hukuk İngiltere, Fransa ve Almanya’daki gibi. Bizim mahkemelerimizin kararları sizi tatmin etmezse AİHM’e gidebiliyorsunuz ve onların verdiği kararı da biz devlet olarak kabul ediyoruz ve uyguluyoruz. Bizim hukukumuz bu standartlarda. Ama oralarda ise, ‘çok partili sistem olsun, seçimler adil olsun, kimse yüzde 98’le kazandı gibi gülünç şeyler olmasın’ diye hep yollara çıktılar.ö
“BİZDE OLUP BİTENLER GELİŞMİŞ DEMOKRATİK ÜLKELERDEKİLERE BENZİYOR
Türkiye’de olup bitenlerin bu ülkelerden çok farklı olduğuna da değinen Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizde olup bitenler onlardan çok farklı. Bizde olup bitenler 2 sene önce Amerika’da oldu. Amerika, dünyanın en gelişmiş demokrasisi, birdenbire insanlar ayaklandı, Wall Street işgali diye, üniversiteleri işgal ettiler, sokakları işgal ettiler, polis onlarla uğraştı. Dün akşam Taksim’de gördüğümüze benzer manzaralar New York’ta da oldu. İspanya’da da oldu. Orada daha acı. İnsanlar ‘işsiziz’ diye sokaklara döküldüler. Yunanistan’da oldu. İngiltere’de oldu birkaç yıl önce. Üniversiteler harcı yükseltti. Dediler ki, ‘bu mali sisteme ters geliyor’ diye sokağa döküldüler. Orada da hatırlarsanız, neler oldu. Arabaları yaktılar. Dolayısıyla bizde olup bitenler en gelişmiş demokratik ülkelerde olup bitenlere benziyor. Bu ayrımı çok iyi yapmak lazım. Bu noktaya nasıl geldik? 10 yıl içindeki çok köklü reformlar, ekonomideki, hukuktaki reformlarla. Tabularımız vardı. Kürt kelimesini derken bile 10 sene önce zorlanarak söylenirdi. Memleketin bir gerçeği olduğunu böyle bir nüfusumuz olduğunu herkes gördü. Bunlardan korkardık biz. ‘Televizyonda yarım saat Kürtçe yayın yapılabilir mi?’ diye konuşulurdu memlekette. Bunları yapamazdık. Bugün geldiğimiz noktada görüyorsunuz. Şüphesiz ki memleketin demokrasisini ve hukukunu daha da mükemmelleştirmek için yapılacaklar var. Dolayısıyla bu olup bitenlere baktığınızda sakın moraliniz bozulmasın. Nihayetinde ‘ben bu ağacı kestirmem’ diyor bazıları. ‘Bana büyük cinayetlerin faillerini bul’ diye sokağa çıkıp parkları işgal etmiyorlar. ‘Olağan üstü halleri kaldırın bu memleket sıkıldı’ diye de sokağa dökülmüyor insanlar.
JENERASYON FARKI VAR, BUNLARI ANLAMAMIZ LAZIM
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Bir kısım gençler çıkmış, onları da anlamamız lazım. Jenerasyon farkları var. Benim jenerasyonumla oğlumun jenerasyonu farklı. Bunları anlamamız lazım. Onlar da ‘buraya bu binayı yapmayız, burası böyle kalsın’ istiyorlar. Bunlar hukukla, siyasetle olur. Konuşulur, kararlaştırılır. Bugün oturdular işte konuştular. Neticede inatlaşarak da olmaz tabii ki. Herkes bütün iddiasını ortaya koyduktan sonra bu işler nihayetinde çözülemiyorsa mahkemeye gider ve herkes sevse de sevmese de kabul eder. Bizdeki olaylar bu şekilde olaylar. Şüphesiz ki, koskoca ülkede bazı şiddete başvuranlar da oluyor. Bir sürü çeşitli örgütler var. Bunları herkes biliyor. Onlar böyle bir yola başvuruyor. Bu demokratik bir hak değil. Demokratik hak şiddete başvurmadan aykırı düşünceni, talebini, protestoyla başka şekilde gösterebilirsiniz. Ama şiddet olursa ‘şiddete de müsaade etmem’ demek de polisin görevi. Bunları da umud ederim ki suhuletle, anlayışla, büyük bir olgunlukla geçireceğiz ve hepimiz olup bitenlerden ders çıkaracağız ve mesaj alacağız. Neticede Türkiye yoluna devam edecekö dedi.
AKLISELİM, SUHULET VE ELBİRLİĞİYLE ÇÖZMEMİZ LAZIM
Gül, memlekette yapılacak çok iş olduğunun da altını çizerek sözlerini şöyle devam etti:
“Türkiye’yi Almanya ve Fransa ile kıyasladığınızda bizim daha yürüyeceğimiz çok yolumuz var. Vakit kaybetmemiz lazım. Daha çok çalışmamız lazım. Enerjimizi, halkın beklentilerini karşılayacak, gelişmemizi daha ileriye götürecek şekilde harcamamız lazım. Yoksa yazık olur gerçekten. Herkesin memleketin kıymetini bilmesi gerekiyor. Hepimiz bu ülkenin eşit vatandaşlarıyız. Hepimiz her makama gelebiliriz, Hepimiz istediğimiz yerde yaşayabiliriz. Ama sorunlarımız varsa ki muhakkak olacaktır. Mükemmel diye bir şey yok. Ama bunları aklıselimle, suhuletle elbirliği ile çözmemiz lazım. Başkaları başka şeylerle uğraşırken; Avrupa büyük ekonomik krizlerle uğraşırken, maalesef üzülerek söylüyorum, komşularımız çok büyük siyasi sıkıntılarla uğraşırken, hatta Suriye gibi büyük bir iç savaşın içinde yaşarken, biz memleketin kıymetini bilip, enerjimizi başka bir yere harcamadan, memleketi ileri götürmeyi, hızlı şekilde yürümeyi gerçekleştirmemiz lazım. Bunu yapacağımıza inanıyorum. Çünkü hepimizin yeteri kadar tecrübemiz var.
Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasının sonunda bir kez daha Suriye konusuna değinerek, "Bir ülke gözümüzün önünde kendi kendini yok ediyor, imha ediyor adeta. Allah kimsenin başına vermesin böyle bir şey. Bizim de terörden neler çektiğimizi biliyoruz. İnşallah o günler bir daha gelmeyecek. Bu acılar tekrar çekilmeyecekö dedi.