Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 7'nci Anadolu Medya Ödülleri töreninde konuştu. Erdoğan, "Türkiye yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen son 20 yılda basın ahlakı ve hürriyetinde seviye atlamıştır. Objektif muhasebe yapan herkes medyamızın daha bağımsız olduğunu kabul edecektir" dedi.
Kaan ULU/ ANKARA, (DHA)
Erdoğan, "Toplam 320 mahalli ve bölgesel radyoyu, televizyonu, gazeteyi, dergiyi aynı çatı altında bir araya getiren Anadolu Yayıncılar Derneği; maşallah başarı çıtasını her yıl bir adım daha yukarı taşıyor. Derneğimizin yerel medya gündemini millete ve milletin kadim değerlerine sabitleyerek yürüttüğü çalışmaları taktirle karşılıyoruz. Türkiye’nin kültürel zenginliğini yansıtan Anadolu medyası ne kadar etkin ve yaygın olursa demokrasimiz de o derece güçlü olacaktır. Anadolu medyasının sesi ne kadar gür çıkarsa milletimizin talep ve beklentileri de o derece makes bulacaktır. Sizleri sıradan birer yerel medya kuruluşundan ziyade 10 yıllardır sesine kulak verilmeyen milyonların medyadaki temsilcisi olarak görüyoruz. Her biriniz varlığınızla ülkemize medya ikliminin çeşitlenmesine önemli katkılar sunuyorsunuz. Mahalli medyanın halkımızın doğru bilgilendirmesinde oynadığı kritik rolle özellikle son yıllarda defalarca şahit olduk" dedi.
"Gezi olaylarından 17-25 Aralık girişimine, terör saldırılarından 15 Temmuz ihanetine kadar yaşadığımız her kritik dönemeçte Anadolu medyası milli irade ve demokrasiden yana çok net bir tavır aldı" diyen Erdoğan, "Türk demokrasisinin üzerinden vesayetin gölgesini kaldırmaya dönük her hamlemizde yerel medyamızın desteğini bizzat gördük, tecrübe ettik. Lafa gelince özgür basından dem vuranların darbecilere alkış tuttuğu bir dönemde sizler cesaretle demokrasimize sahip çıktınız. Küresel sistemin çarpıklıklarının temsilcisi odaklarla bir olup siyasete ayar veren kalemşörler karşısında yerli ve milli basının nasıl olması gerektiğini yine sizler gösterdiniz. Örnek duruşunuzdan dolayı sizlere ve yerel medyamıza, şahsım, ülkem ve milletim adına bir kez daha teşekkür ediyorum. Biz de sizlerin etkinliğini daha da artırmak ve medyamızdaki farklı sesleri çoğaltmak için yerel kuruluşlarımıza destek verdik. Bürokratik iş ve işlemlerin kolaylaştırılması başta olmak üzere pek çok alanda sizlerin yükünü hafiflettik. Sorunların çözümü noktasında her zaman güçlü bir irade sergiledik. Anadolu medyasına ve temsilcilerine kapımızı daima açık tuttuk. İnşallah bundan sonra da sizlere destek vermeyi, sizlerle dayanışma içinde hareket etmeyi sürdüreceğiz" diye konuştu.
'ÜLKEMİZDE 4'ÜNCÜ KUVVET İFADESİ GENELLİKLE YANLIŞ YORUMLANMIŞTIR'
Erdoğan; özgür, tarafsız, halka karşı kendini sorumlu hisseden bir medyanın demokrasiler açısından taşıdığı önemi herkesin bildiğine işaret ederek şunları söyledi:
"Bunun için literatürde medyayı tarif ederken sık sık ‘4’üncü kuvvet’ kavramına başvurulduğunu görüyoruz. 4’üncü kuvvet ifadesi bizim medyamızın da sahiplendiği bilhassa siyaset kurumuyla olan ilişkilerinde sıkça referans aldığı bir kavramdır. Kamu adına siyaset kurumunu izleyen, denetleyen, varsa hatalarını ortaya çıkaran bir medya elbette bu tanımı ziyadesiyle hak eder. Medyanın asli görevi de zaten vatandaş adına gözcülük yapmaktır. Millete ve memlekete hizmet gayesiyle hareket eden hiç kimse böyle bir medyanın varlığından rahatsız olmaz, olmamalıdır. Ancak ülkemizde ‘4’üncü kuvvet’ ifadesi genellikle yanlış yorumlanmış, millet ve milletin seçtikleri üzerinden bir tahakküm aracına dönüştürülmeye çalışılmıştır. Medyamızın önemli bir kısmı bilhassa darbe dönemlerinde halkın sesi olmak yerine anti demokratik güç odaklarının dümen suyuna girmeyi tercih etmiştir. Gazete manşetleri, sayfa köşeleri, televizyon ekranları siyaseti ve toplumu yönlendirmek, siyasetçiyi hizaya sokmak, hatta alenen tehdit etmek amacıyla kullanılmıştır. Hatırlarsanız 27 Mayıs öncesinden ana akım medya yalan ve iftira dozu yüksek utanç verici manşetlerle resmen darbeye ortam hazırlamıştır."
'MUHTAR BİLE OLAMAZ DEDİĞİNİZ KİŞİ CUMHURBAŞKANI OLDU'
Erdoğan, 28 Şubat döneminde muhtarıcıların haber bülteni gibi yayın yapan medya organlarının var olduğunu belirterek, "Okuduğumuz bir şiir sebebiyle hakkımızda verilen mahkeme kararını ‘Muhtar bile olamayacak’ manşetleriyle adeta kutlayan gazeteler gördük. Tabii burada 2 önemli vurgu var. Bir; muhtarları küçümsemek, iki; yarının siyasetine kendine göre yön vermek. Ne oldu? O kadar ufkunuz dar, o kadar kısır ki 'muhtar bile olamaz' dediğiniz kişi cumhurbaşkanı oldu. Önce bu başlıkları atanlara bir şeyi hatırlatmak lazım. Kendinize ayar verin ayar. Eğer ayar vermezseniz millet size ayar verir. Hükümetlerimiz döneminde hak ve özgürlükleri genişletmek için yaptığımız bir yasa değişikliğine nasıl başlık attılar; '411 el kaosa kalktı' diyerek saldıran vesayet odaklarına açıkça davetiye çıkaran medya kuruluşları oldu. Kandil'deki terör baronlarını 'Yere izmarit atmıyorlar' manşetleriyle övgü yağmuruna boğan basın yayın organları gördük. Ve şu anda işte o Kandil’deki baronlar 10 yaşında, 11 yaşında, 14 yaşındaki kız yavrularının taciz edildiği merkezler haline geldi. Bay Kemal niye konuşmuyorsun? Oraya niye sesin çıkmıyor? Diyarbakır Annelerine niye bir ziyaret yapmıyorsun? Orayla niye bir irtibat kurmuyorsun? İşte sen kurmazsın millet sana hizaya gelmeyi gösterecek. Şahsımıza manşetlerden ömür biçilmesinden terör eylemlerinin açıkça desteklenmesine, kadınlarımıza hakaret eden köşe yazarlarından bebek katillerine sahip çıkanlarına kadar medyamızda 4’üncü kuvvet ifadesiyle defalarca karşılaştık" diye konuştu.
'İNŞALLAH TÜRKİYE YÜZYILI'NI MEDYAMIZLA BİRLİKTE YÜKSELTECEĞİZ'
Erdoğan, kendilerinin bugünlere sadece darbecilere, terör örgütlerine meydan okuyarak gelmediklerini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Biz aynı zamanda şahsımızı, davamızı, partimizi ve milli iradeye hedef alan kirli manşetlerle çarpışa çarpışa bugünlere geldik. Gerçeğin peşinden koşmak yerel ve küresel odaklarına tetikçilik yapanlara rağmen mücadelemizi yürüttük. Duruşumuzu hiçbir zaman bozmadık. Yalan ve iftiraya asla teslim olmadık. İtibar suikastları karşısında geri adım atmadık. Haysiyet fukaralarının tehditlerine boyun eğmedik. Karşımızdakiler ne yaparsa yapsın biz daima hakkın ve hakikatin hatırını üstte tuttuk. Milletimizle ve milli iradenin sesi olan basın yayın kuruluşlarımızla omuz omuza hareket ederek ülkemizde tarihi nitelikte pek çok demokratik kazanıma imza attık. İnşallah Türkiye Yüzyılı'nı da medyamızla birlikte yükseltecek ve gençlerimize emanet edeceğiz. Türkiye yaşadığı tüm bu olumsuzluklara rağmen hamdolsun son 20 yılda demokrasiyle birlikte basın ahlakı ve hürriyetiyle de bir seviye atlamıştır. Ülkemizin basın yayın tarihini bilen ve elini vicdanına koyup objektif bir muhasebe yapan herkes medyamızın bugün daha bağımsız, daha çoğulcu, daha zengin bir yapıda olduğunu kabul edecektir."
'FETÖ'CÜLERE 'GAZETECİ' DİYE SAHİP ÇIKANLAR YAYIN ORGANLARININ KAPISINA KİLİT VURDU'
Erdoğan, 2023'ün Türkiye’sinde basının 1990, 1980 ve 1970 yıllarındakine göre çok daha özgür olduğunu ifade ederek, "Hangi cenahta yer alırsa alsın basın yayın kuruluşları asli görevlerini hakkıyla yerine getirebilme selayetine bizim dönemimizde kavuşmuştur. Terörü övmediği, şiddete teşvik etmediği, dezenformasyon yapmadığı müddetçe herkes istediğini yazmakta, söylemekte, ifade edebilmektedir. Eski Türkiye özlemiyle yanıp tutuşanların siparişleri üzerine hazırlanan sözde raporlar bu gerçeği değiştirmeyecektir. Bunların ne bizim ne de milletimizin nazarında hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Türkiye ile ilgili insan hakları, demokrasi ve basın özgürlüğü karnesi düzenleyenlerin söz konusu kendileri ve çıkarları olunca nasıl faşizanca davrandıklarını hepimiz çok iyi biliyoruz. Devletin gizli belgelerini çarşaf çarşaf yayınlayan FETÖ'cülere 'gazeteci' diye sahip çıkanlar çok daha basit meseleler için basın yayın organlarının kapısına kilit vurmaktan çekinmediler. Bir gecede 252 canımızı şehit verdiğimiz 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında bizi insafsızca eleştirenler kendi ülkelerindeki darbe söylentileri karşısında ortalığı ayağa kaldırdılar. İşte Fransa'nın halini görüyorsunuz, Almanya'nın halini görüyorsunuz, İngiltere'nin halini görüyoruz. Daha ileri gidiyorum; Amerika'nın halini görüyoruz" dedi.