Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fethiye'de gençlerle bir araya geldi. 6'lı masayı eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan "Masacıların, nasıl bir Türkiye vaat ettiğini hepiniz görüyorsunuz. Ne diyorlar, hepsi başbakan yardımcısı olacakmış, hepsi bakanlık alacakmış. Böyle memleket mi idare edilir? Bu cehalettir, cehalettir" açıklamasını yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle; Buradan bir kez daha turizmin, tabiatın ve güzelliklerin şehri Muğla'da bulunmaktan duyduğım bahtiyarlığı belirtmek istiyorum. Geçen hafta 10 bine yakın üniversiteli gençle bir araya gelmiştik. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi daim eylesin. Biz gençlerimize güveniyoruz, sizlerin ışıldayan gözlerinizde Türkiye'nin aydınlık yarınlarını görüyoruz. Bizim size verdiğimiz ad ne 'Z' ne 'Y'... Teknofest gençliği. Özellikle küresel siyasette sizlerden çok farklı konumlar bekliyoruz. Kendinize inanın, güvenin. Çünkü bu yüzyıl Türkiye'nin yüzyılı olacak.
Rusya - Ukrayna olayında Türkiye'nin konumunu gördünüz. Karadeniz tahıl koridorunda sorunu çözen Türkiye ama işimiz bitmedi. Herkes Rusya'ya saldırırken biz Rusya'ya saldırmadık. Tam aksine Sayın Putin'le olan ilişkilerimizi daha önce nasılsa yine aynı şekilde koruduk. Hatta, şöyle de güzel bir teklif yaptı, 'Tahılı ücretsiz göndereyim' dedi. Biz de 'Senin ücretsiz göndereceğin tahılı biz de fabrikalarımızda una çevirir, senin de arzu ettiğin gibi fakir Afrika ülkelerine göndeririz' dedik. Şimdi hedefimiz buğdayı una çevirip fakir Afrika ülkelerine göndermek. Çünkü yüzde 44 Avrupa'ya gitmiş bugüne kadar. Afrika'ya yüzde 14 gibi bir oranda gönderilmiş. Şimdi biz bunu dengeleyip o fakir fukara, garip gureba Afrika ülkelerine göndererek onların beklentilerine en güzel cevabı vermiş olacağız. Bütün bunlar bir taraftan yürürken diğer taraftan da Türkiye'de biz yatırımlarımızı aynı şekilde devam ettiriyoruz. Durmak yok, yola devam.
RAMİ KIŞLASI
İşte cuma günü tarihi bir adım attık. Rami Kışlası'nı İstanbulumuzun bir numaralı kütüphanesi haline getirerek bunun açılış gururunu yaşadık. Ve burada öğrencilerimiz çorbasını içecek, çayını, kahvesini... 24 saat full mesai, ücret yok. Gençlerimiz 24 saat icabında gelecek orada dersini çalışacak. Oralar mezbelelikti, rezaletti. Çünkü orada ben çalıştım. Gıda toptancıları sitesiydi. Aynı zamanda top sahası vardı. Orada futbol da oynadım. Bütün bunlarla beraber orayı çok iyi biliriz. Geçmişteki bütün o video kayıtlarını filan görmek, göstermek suretiyle nereden nereye. Mesele bu. Eğer ülkemizi ayağa kaldıracaksak, ülkemize güzellikler kazandıracaksak ne yaptın, bunu ortaya ispatlaman lazım. İşte biz bunu ispatlayarak geleceğe yürüyoruz. Lafla bu işler olmuyor. Onun için Rami Kışlası, o bölgede yaşayanların ki Süleyman kardeşim de o bölgede yaşamış bir insan olarak oradaki okullarda okumuş bir insan olarak. Orada, Anadolu lisesinden 40-50 genç yanımıza geldiler. Onlarla biraz hasbihal ettik. 'Başkanım 5 dakikada biz okulumuzdan buraya geliyoruz' diyorlar. Böyle bir çekim alanının oluşmuş olması, Rami Kışlası'nın böyle bir duruma gelmiş olması bir İstanbullu olarak, doğup, büyüdüğüm o bölgede böyle bir kütüphaneye kavuşmuş olmak bizim için bir iftihar vesilesi.
TERÖR ÖRGÜTLERİ AYAĞIMIZA BAĞ OLUYORDU, BAŞLARINI EZDİK
Bu yıl Cumhuriyetimizin 100. yılı. Dolayısıyla bu 100. yaşını da farklı bir şekilde kutlamak üzere adımlarımızı atıyoruz. İşte bu eserler, 100. yılımızı kutlamanın birer adıdır, markadır. Bir takvim değişikliğinin ötesinde anlamlara sahip 2023'ü, her bakımdan en iyi şekilde değerlendirmenin gayreti içindeyiz. Türkiye Yüzyılı vizyonumuz, işte bu irade ve gayretin vücut bulmuş halini temsil ediyor. Son 20 yılda hayata geçirdiğimiz demokrasi ve kalkınma atılımlarıyla adeta ilmek ilmek dokuyarak, ülkemizi böyle bir dönüm noktasının eşiğine getirdik. Altyapı eksiklerimiz vardı, büyük oranda bunları giderdik. Türkiye artık o geçmişteki altyapı sıkıntılarını yaşamıyor. Demokraside sorunlarımız vardı, çözdük. Milli irade önünde engeller vardı, kaldırdık. Güvenlikte sıkıntılarımız vardı, hallettik. Diyarbakır'ın, Van'ın, Hakkari'nin halini düşünün. Ne hale getirmişlerdi çukurlarla o illerimizi. Bunları büyük oranda çözdük, hallettik. Artık gece Diyarbakır'da benim vatandaşım sokağa çıkabiliyor, restoranlarda, kafeteryalarda buluşabiliyor. Bu hale geldik. Terör örgütleri ayağımıza bağ oluyordu, başlarını ezdik.
Ekonomik göstergelerin tamamında ülkemizi 20 yılın öncesinin tablosuyla kıyas bile edilmeyecek seviyelere getirdik. Elbette bu meşakkatli süreçte zorlandığımız vakitler oldu. Kimi zaman ter döktük, kimi zaman ihanete uğradık, kimi zaman saldırılara maruz kaldık. Kendimiz bedel ödesek de hamdolsun ne gençlerimizin ne de milletimizin hiçbir ferdinin ayağına taş değmesine asla müsaade etmedik. İstiklal Şairimiz Mehmet Akif'in şu tavsiyesini hiçbir zaman aklımızdan çıkarmadık, 'Allah'a dayan, sa'ye sarıl, hikmete ram ol, yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol'. Evet biz de sa'ye sarıldık, yani çalıştık, hikmete ram olduk, kaderin üzerindeki kadere ittiba ettik. Sizlerin şu kardeşliğine, sevdasına, salonlara sığmayan heyecanına baktıkça verdiğimiz mücadelenin boşa gitmediğini gördük. Şimdi de yeni bir hamleyle hep birlikte ülkemizi küresel ligin en üst sıralarına çıkarmanın hazırlıklarını yapıyoruz. Bunun için önümüzdeki en önemli sınav 2023 seçimleridir. Sizler bu seçimlerin en önemli aktörlerisiniz. Türkiye yabancı medya organlarının ifadesiyle tarihinin en kritik seçimlerinden birini yapacak. Millet olarak bu seçimlerde sadece adaylar arasında bir tercihte bulunmayacağız, vereceğimiz oyla aynı zamanda eski Türkiye ile yeni Türkiye arasında çok önemli bir tercih yapacağız. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzla ya güzel, mutlu ve müreffeh yarınlara yelken açacağız ya da krizin, kavganın, belirsizliğin, siyasi istikrarsızlığın eksik olmadığı eski Türkiye iklimine tekrar döneceğiz.
BU ÜLKE NASIL YÖNETİLİR HABERLERİ YOK
Ne diyorlar? Hepsi başbakan yardımcısı olacakmış, birer tane de bakanlık alacaklarmış. Ya böyle memleket mi idare edilir? Bu cehalet. Bu ülke nasıl yönetilir haberleri yok. İşte biz 20 yıl bu ülkeyi yönettik. Ve nereden aldık, nereye getirdik, her şey ortada. Şu anda daha ortada bir şey yok. Kavga gürültü aldı başını gidiyor. Bunların anayasadan da haberleri yok. Bir defa anayasayı nasıl değiştireceksin? Ondan da haberleri yok. Ne diyor? 'Hemen seçime gideriz' diyor. Allah Allah. Seçime gitmenin de şartları var. Daha seçim mi kazandın, cumhurbaşkanını mı seçtin? Neye göre şu anda kalkıyorsun da seçime gidiyorsun. Onca toplantı yaptılar, ortaya vizyon, proje namına hiçbir şey koyamadılar. Ajans mahsulü üçüncü sınıf sokak tiyatroları dışında gençlerimizin dikkatini çekecek hiçbir adım atamadılar. Ama bu arada, yurt dışından çok çok önemli adamları, işte George'lar, filan, falan onlar geliyor. Yok bilmem işte Merkel'in danışmanıymış, yok şunun danışmanıymış. Bu millete yerli ve milli yöneticiler lazım. Cumhurbaşkanı adayı olarak iradesi olmayan, kendi başına karar alamayan, talimatla hareket edecek güdümlü bir figür tarifi yapıyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Muğla’da Bilgisayar Programlama son sınıf öğrencisi Gülşen Taşoğlu, 21 yıl önce Cumhurbaşkanı Erdoğan ile çekilmiş fotoğrafı ile sürpriz yaptı.
Gülşen Taşoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanım benim sizinle güzel bir anım var onu paylaşmak istiyorum. Ben 7-8 yaşlarında iken sizinle bir fotoğrafımız var” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘”Nerede oldu bu” sorusuna Taşoüğlu, “İzmir Evka-4 Spor Kompleksi açılışı” cevabı üzerine, “Gülşen senin bu çocukluğun ile şu anki halin birbirine hiç benzemiyor” dedi. O gün tek isteğinin fotoğraf çektirmek ve annesine yazdırdığı mektubu vermek olduğunu belirten Gülşen Taşaoğlu, “Ben bir gün öncesinden anneme bir mektup yazdırmıştım. Size verebilmek için. O gün hem fotoğraf çektirip, hem de mektubu size ulatırdım ben. Mektubun içeriğinde de sizden bir tane bilgisayar rica etmiştim. Aradan bir hafta geçtikten sonra o bilgisayar geldi. Bilgisayar Programlama son sınıf öğrencisiyim. O bilgisayar hala duruyor ve klavyesini her şeyini saklıyorum” dedi.
BUNLAR HİÇBİR KÖRFEZİ TEMİZLEYEMEZLER
Bunlar hiçbir körfezi temizleyemezler. Çünkü ben belediye başkan adayı olduğum zaman Cumhuriyet Halk Partisi'ni şöyle tanımlamıştım, 'çöp, çukur, çamur'. Çünkü öyle bir İstanbul teslim almıştım. İstanbul'da çöp dağları vardı, çukurlar vardı, çamurlar vardı. Bütün bunlarla beraber meşhur Ümraniye çöp patlaması olayı vardı, kırk civarında insanımız orada ölmüştü. Haliç'i aldığım zaman Haliç tamamen kokuyordu. O semtte, o civarda doğdum, büyüdüm, yaşadım ve biz orada kokudan geçemezdik ama geldik hemen Haliç'i temizledik. 650 dönüm, millet bahçesi gibi bir yer kazandık. Şu anda orada Vialand var, onu yaptık. Haliç'i temizledik, Haliç'te şimdi balık tutuyorlar. Fakat Haliç yine zaman zaman kokmaya başladı. Çünkü dedim ya çöp, çukur, çamur, bunlarda bu var. Haliç daim temiz olsun diye İstanbul Boğazı'ndan Haliç'e tüneller açtık ki oradan gelen suyla Haliç daima temiz bir su imkanına kavuşsun dedik, bunu da başardık ama şimdiki Beyefendinin böyle bir derdi yok. Haliç her an tehdit altında. İzmir Körfezi'nde de şu anda sıkıntı söz konusu. Şu anda bütün bu sıkıntılı yerlerle ilgili çalışmalarımızı yapıyoruz, yürütüyoruz ve aynı şekilde bunları yapmaya yine devam edeceğiz. Çünkü benim milletim ah diyorum, şu CHP'yi bir anlasa da buna 2023'te öyle bir ders versin ki bu gençlik, bir daha bunlar belini doğrultamasın.
Tabii belli oranlar, belli sayılar parlamento içinde sizi özellikle yasal düzenlemelerden öte, fırsat olsa anayasal düzenlemeyi getirmesi bakımından çok önemli. Mesela 400 rakamını yakalamak ciddi manada ne yapar? Parlamentonun gücünü çok artırır ve anayasal düzenleme, değişiklik gerektiği zaman da siz o gücünüzle anayasal değişikliği de yaparsınız. Mesela bizim şu anda yasal düzenlemeler noktasında sıkıntımız yok. Cumhur İttifakı olarak yasal düzenlemeleri yapabiliyoruz. Herhangi bir sıkıntı yok. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile ilgili zaman zaman bazı sıkıntıları farklı kurumlar sebebiyle yaşıyoruz. Yani her şey parlamentoda bitmiyor. Parlamentonun dışında da bazı kurumlar sebebiyle takılmalar olabiliyor. Ama bütün bunlara rağmen biz yolumuza kararlı bir şekilde yürüyoruz, yürüyeceğiz. İşte bu seçim o bakımdan çok çok önemli. Ben gençliğe bu bakımdan çok güveniyorum. Gençlik eğer bu sandıkları inşallah şöyle patlatacak olursa, hele hele bize bir de anayasal noktada bir değişim gücü verecek olursa o zaman bizim ülkemizi yönetme noktasındaki gücümüz çok daha farklı olacaktır. Ben şu anda gençliğin bize olan ilgi alakasında bunu görüyorum, meydanlarda bunu görüyorum. İşte bugün Muğla'yı gördük, Fethiye'yi gördük. Şu anda siz gençlerle bu arada birlikteyiz. Gittiğimiz her yerde hamdolsun milletin ilgi alakası, Volkswagen Arena'daki o toplantı, o da çok çok güzeldi. Bundan sonraki yapacağımız toplantılarda önümüzde Denizli filan var, orada bunları yapacağız.
BAŞÖRTÜSÜNE ANAYASAL GÜVENCE
Maalesef bunlar akşam başka, sabah başka. Bunlarda yalan leblebi çekirdek gibi. Dürüstlük diye bir şey yok. Bunlar zaten yasal düzenlemeyi teklif ettikleri zaman böyle bir şeye zaten ihtiyaç yok ki. Bu teklifi yaptığın zaman benim ülkemde başörtülü olarak vali, asker, subay var mı? Var. Yargıda var mı? Var. Nereden çıktı bu iş? Dert başka. Ne yapacak? İstismar. Bunun adı siyasi istismar. Yanına da birkaç tane başörtülü bayanı alıyor. Bak diyor biz bu konularda samimiyiz. Dürüst ol dürüst. Hiçbir zaman siz samimi olmadınız, dürüst olmadınız. Bizim başörtülü kızlarımızı senin genel başkan yardımcın ikna odalarında başlarını açtırtmak suretiyle onlara zulmetti. Niye yalan söylüyorsun? Dürüst ol. Biz dedik ki eşeği sağlam kazığa bağlayalım. Gel o zaman dürüstsen, samimiysen Anayasa değişikliği yapalım ki ikide bir önümüze çıkarma, bak hemen, randevu bile vermediler. Size bu ziyareti yaparak konuşalım. Beğenirsiniz beğenmezsiniz biz size bir Anayasa değişiklik metni teklif edeceğiz. Beğenirseniz eyvallah. Beğenmezseniz olması gereken neyse siz bize teklif edin. Ona göre de bu Anayasa değişikliğini yapalım. Ama ne yaptılar? Arkadaşlarımıza randevuyu vermediler. Arkadaşlarımız da mecburen sadece Cumhur İttifakı olarak bir araya geldiler, konuştular. Biz şimdi bu haliyle Meclise bu işi götüreceğiz. Mecliste de komisyonlarda çalışmalarımızı yapacağız. Hiç olmazsa alınacak neticeyi kim görsün? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, millet görsün.
HDP'NİN ADAY AÇIKLAMASI
Zaten bunlar komplo içinde komplo. Bunlara hiç kafayı takma. Az önce söyledim ya yalan üstüne yalan. Şimdi hepsi bu konuda birbirinden çok daha maharetli, yalanda yarışıyorlar. Ama biz dürüstlükte yarışıyoruz. Farkımız bu. Onların kim hangisi aday çıkaracak, çıkarmayacak bunlara hiç kafayı takmayın. Biz işimize bakalım. Cumhur İttifakı olarak biz ne yapacağız? Biz ona bakalım. Cumhur İttifakı olarak Cumhuriyet'in 100. kuruluş yıl dönümünde bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.
İSVEÇ'TE PKK REZALETİ
İsveç ve Finlandiya NATO'ya girme noktasında bizden ricada bulundular. Başta Stoltenberg iyi bir dostumuz, iyi bir insan. Biz de peki dedik, kendileriyle bir araya geldik, konuştuk, ettik ve orada bazı sözleşmeler de imzalandı. Ama biz kendilerine bir şey söyledik. Bak dedik, yani bize eğer sizdeki teröristleri teslim etmeyecek olursanız biz bunu zaten Meclis'ten geçiremeyiz. Meclis'ten bunun geçmesi için her şeyden önce 100'ü aşkın 130 civarında, listeleri de verip, bu teröristleri bize vermeniz lazım. Bunlar maalesef bunu yapamadılar. Sonra başbakanları fena bir insan değil bize bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyarette de biz kendisine basın toplantısı yaparken sizde Bülent Keneş diye birisi var FETÖ'cü, bu Bülent Keneş'i bize deport edin, verin dedik. İlginçtir onların yargısı Bülent Keneş'in bize deport edilmesini reddetti. Bunların caddelerinde sık sık zaten PKK'nın gösterilerini izliyoruz ve kendilerini de uyarıyoruz. Ama bütün bu uyarılara rağmen ne yazık ki PKK'nın PYD'nin bu gösterilerde durdurulması filan falan diye bir şey söz konusu olmadı. Şu anda Meclis başkanlarının bize bir ziyareti söz konusuydu. Meclis Başkanımız da bu ziyareti reddetti. Çünkü bunlar hala Türkiye'yi eski Türkiye zannediyorlar. Şu an itibarıyla da bu ziyaret gerçekleşmeyeceği gibi onların İsveç'te bu duruma karşı eğer bir el koymazlarsa İsveç ile münasebetlerimizi çok daha gerebilir. Tabii bu sadece İsveç'te değil sadece Finlandiya'da değil. Sanki Almanya'da yok mu, Fransa'da yok mu! Türkiye olarak bunlara karşı tavrımızı buna göre belirleyeceğiz. Attıkları bütün adımlar, Türkiye'de bunlar istediklerini gerçekleştiremedikleri için güya dışarıdan bizi kuşatacaklar. Ya böyle bir şeyi yapamazsınız. Türkiye'de şu anda onuru, gururu dört dörtlük sağlam olan bir iktidar var. Onun için de bundan sonraki süreçte de Allah'ın izniyle terörle mücadelede Türkiye'yi dışarıdan kuşatamazlar. Bunlara da bunun bedelini bire yüz, bire bin ödetiyoruz, ödeteceğiz.